Bölüm 917: Kaçış Yok

avatar
7114 9

Martial God Asura - Bölüm 917: Kaçış Yok


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

"Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarından olmadığına emin misin? Sonuçta kocaman bir yer, nasıl emin olabiliyorsun Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarından olmadığından?" Diye sordu Murong Mingtian.

 

"Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarından değil emin ol. Ama sebebini sorma, bahsetmek istemiyorum." Jiang Qisha'nın bakışları buz gibi olmuştu, Adeta Murong Mingtian'ı uyarıyordu.

 

"Peki, sormam. Sayende Sisli Tepeyi geri alabildim. Bu iyiliğini asla unutmayacağım." Ortamın gerildiğini hisseden Murong Mingtian hemen gülerek konuyu değiştirdi.

 

"Merak etme. Sisli Tepe senin... Ama içindekiler değil." Jiang Qisha'nın yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme vardı.

 

Bunu duyan Murong Mingtian'ın yüzü düşmüştü. Ama hemen kendini toparladı ve kafasını salladı.

 

Jiang Qisha'nın yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. "Chu Feng için endişelenme, çünkü kaçamayacak," dedi.

 

"Yoksa...?" Murong Mingtian'ın aklına bir şey gelmişti.

 

"Hâlâ buraya gelmemiş olan üç adamım var. Çünkü dışarıda bekliyorlar. Benden güçsüzler ama Piaomiao Hanım gücünü kaybettiğine göre o ikinci seviye Dövüş Sanatı Kralı olan kadın adamlarımın karşısında duramaz. İkisi de onu kolaylıkla öldürebilir."

 

"Ayrıca sen de o Zhan Jiuxiao denen ihtiyarı onlara doğru yollamadın mı? Sonuçta kaçmaya kalkışırlarsa buradan kaçacaklarını düşünmüşsündür herhalde?" Dedi Jiang Qisha Chu Feng'in kaçtığı yönü göstererek.

 

Bu sefer Murong Mingtian'ın yüzünden düşen gerçekten de bin parçaydı. Kimseye böyle bir plan yaptığından bahsetmemişti ama Jiang Qisha biliyordu. Bu nasıl bir şeydi böyle?

 

Ama Jiang Qisha'nın sorusunu cevapsız da bırakamazdı. Bu yüzden gülümseyerek, "Jiuxiao bu görevin bir parçası değil ama gelmek için çok ısrar etti. Chu Feng oğlunu öldürdüğünden ben de onu da getirdim."

 

"Ama Chu Feng oğlunu öldürdüğünden kendini kaybeder ve düşüncesizce bir şeyler yapar diye korkuyordum. Piaomiao Hanım'ın tırnağı bile olamayacağından öyle bir şey yapması intihar olurdu. Onu ben bile kurtaramayabilirdim."

 

"Bu yüzden ona dışarıda beklemesini söyledim. Aslında Chu Feng'i esir aldıktan sonra ikisini buluşturacaktım ama aklıma gelenin başıma gelmesini beklemiyordum. Chu Feng ve diğerleri gerçekten de bizden kaçtılar ve Jiuxiao'ya doğru gidiyorlar. Kader diyelim, elden ne gelir? Belki de tanrılar Jiuxiao'nun intikamını kendi elleriyle almasını istiyordur."

 

"Haha, sen çok iyi biliyorsun tam olarak ne olduğunu."

 

"Ama şimdi benim derdim bu değil. Benim derdim Sisli Tepe'nin hazinesi."

 

"Sisli Tepenin savunma oluşumunu geçmenizi sağlarsam beni hazineye götürecektin. Şimdi sözünü tutma vakti." Jiang Qisha konuşurken Sisli Tepeye doğru yola koyulmuştu.

 

Murong Mingtian da onu takip ediyordu. Ama yüzünde şeytani bir ifade vardı.

 

O sırada Qiushui Fuyan Chu Feng ve Piaomiao Hanım'la birlikte uzaklara kaçıyordu. Bariyer Jiang Qisha ve diğerlerini durdurmuş olsa da sürelerinin kısıtlı olduğunu biliyordu. Hemen oradan uzaklaşmaları gerekiyordu.

 

Ama Qiushui Fuyan öyle rasgele bir yere doğru kaçmıyordu. Gideceği yer aklındaydı.

 

O anda Chu Feng'in duyguları çok karışıktı. Sanki yüreğine bir öküz oturmuştu. Öyle bir oturmuştu ki öküz yüreğini sanki dümdüz etmişti.

 

Sevdikleri ve kardeşleri düşman elinde kalmıştı. Kim bilir şu anda nasıl işkencelere maruz kalıyorlardı. Hâlâ hayattalar mı, onu bile bilmiyordu.

 

Kendisi ise kaçıyordu ve hatta başkasının yardımıyla kaçıyordu. Sevdiklerini ve kardeşlerini kurtarmayı bırak kendi başına kaçamıyordu bile.

 

Nefret doluydu içi. Dehşet bir nefret. Başkalarına karşı değil, kendine karşı duyduğu bir nefret. Bu kadar zayıf olmasından nefret ediyordu.

 

"Chu Feng, kendini suçlama zamanı değil şimdi. Hayatta yüzleşmen gereken bazı şeyler vardır. Zorluklar çekmeden nasıl büyüyebilirsin? Bütün o büyük uzmanlar hiç zorluk çekmedi mi sanıyorsun? Sıradan insanların çekmediği acıları çekmeden nasıl sıra dışı biri olmayı planlıyorsun?" Diye Chu Feng'i teselli etti Eggy.

 

Chu Feng cevap vermedi. Bunu zaten biliyordu ama böyle bir zamanda duygularını kontrol etmesi zordu.

 

"Chu Feng, hayatını çöpe atmak istiyorsan sana eşlik edebilirim. Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarından gelip gelmedikleri kimin umurunda? Git oraya ve içindeki Dünya Ruhunu salarak her şeyi yok et. Madem yaşamanı istemiyorlar o zaman onlar da yaşamayı aklından bile geçiremez," dedi Eggy.

 

"Hayır. İçime o Dünya Ruhunu koyan kişi onu evcilleştirmemi istiyor. Gücünü almamı istiyorlar, onu kullanarak kendimi mahvetmemi değil. Eğer kullanıp her şeyi yok edersem o zaman onu oraya koyan kişiyi hayal kırıklığına uğratmış olurum." Chu Feng kafasını salladı.

 

"Bunu biliyorsan ne güzel. Toparla kendini. İster Zi Ling olsun ya da Su Rou, Su Mei, Zhang Tianyi veya Jiang Wushang, hiçbiri seni böyle görmek istemezdi. Seninle gurur duyuyorlar. Senin gibi birine sahip oldukları için onurlular. Onları kurtarmanı bekliyorlar. Umudunu kaybedemezsin, savaşmaya devam etmelisin," dedi Eggy.

 

"Eggy, teşekkür ederim. Benim için endişelenmene gerek yok. Geleceğimi çöpe atmayacağım. Piaomiao Hanım ve Qiushui Fuyan'la kaçmamın sebebi bir gün intikamımı almaktı," dedi Chu Feng.

 

"İşte benim tanıdığım Chu Feng. Büyük şeyler başarmak isteyenler küçük şeylere kafasını fazla takmamalıdır. Sadece düşmanlarına karşı acımasız olmak yetmez, kendine karşı da acımasız olacaksın." Eggy rahat bir nefes almıştı. Chu Feng'in Zi Ling ve diğerlerinin kaçırılmasını atlatamayacağından korkuyordu.

 

Chu Feng ise Eggy'nin iyi niyetini doğal olarak anlamıştı. Bu kız gerçekten de hayatının her alanında yanındaydı. Eggy'nin endişeleri Chu Feng'e bu kaos ve depresyon arasında birazcık da olsa bir sıcaklık hissi vermişti.

 

"Siktir." Ama birden Chu Feng'in göz bebekleri küçüldü. Qiushui Fuyan'a hemen zihinsel bir mesaj yolladı, "Qiushui, hemen geri dön! Yolunu kapatan üçüncü seviye bir Dövüş Kralı var!"

 

"Ne?" Qiushui Fuyan şaşırmıştı. Beklenmedik şeylerden kaçınmak için o da Ruh Gücünü yaymıştı. Ama o hiçbir şey fark edememişti.

 

Ama yine de Chu Feng'in sözlerini dinledi. Hemen arkasını döndü ve başka bir yöne doğru uçmaya başladı.

 

*BUUM--*

 

Ama tam da Qiushui Fuyan arkasını döndüğünde uzaklardan bir sınırsız bir kudret patladı. Üçüncü seviye Dövüş Kralının aurası ileri doğru geliyordu.

 

Aynı anda öfke dolu bir ses de gök gürültüsü gibi gürlüyordu.

 

"CHU FENG, HİÇBİR YERE KAÇAMAYACAKSIN!"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr