Bölüm 926: İtten Fazlası Değil

avatar
4131 8

Martial God Asura - Bölüm 926: İtten Fazlası Değil


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Murong Mingtian teslim olunca Jiang Qisha'nın yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi. Ateş kırmızısı baltalı kargısıyla dördüncü seviye bir Dövüş Kralı olmasına rağmen aurası Murong Mingtian'ın aurasından bile güçlüydü.

 

Bir savaş tanrısını andırıyordu. Oradaki herkesi öldürebilirdi ve herkesin yüreklerine korku salmıştı.

 

Jiang Qisha birden elindeki baltalı kargıyı salladı. Tüm saray şiddetle sallandı, Murong Mingtian'ı işaret etti ve bağırdı, "Murong Mingtian! Yaşından ötürü sana saygı gösterdim de işini adamlarının önünde zorlaştırmadım."

 

"Ama sen sana gösterdiğim saygıyı görmezden geliyorsun! Kim güçlü kim zayıf unutmuşsun. Kimin efendi kimin köle olduğunu unutmuşsun! Yedinci seviye bir Dövüş Kralı olarak Lanetli Toprak Tarikatımın karşısında durabileceğini mi sandın?"

 

Jiang Qisha konuşurken baltalı kargısının baskısını da yaymıştı. Öyle güçlü bir baskıydı ki bu Murong Mingtian titremekten kendini alamadı. Ancak iki adım geriledikten sonra dengesini geri sağlayabildi.

 

Murong Mingtian'ın dışındaki Ölümsüz İnfaz Takımadasının uzmanlarının hepsinin dizlerinin bağı çözülmüştü. Hepsi diz çökmüştü, hatta yere serilenler bile vardı. Ayağa kalkacak güçleri yoktu.

 

"Jiang Qisha, dostum, lütfen büyüklük sende kalsın! Hata ettim. Yerimi bilemedim."

 

“Bize bir şans daha verirsen Ölümsüz İnfaz Takımadası Lanetli Toprak Tarikatının her istediğini yapacaktır. Sizin için elimizden geleni yaparız, saygıda kusur etmeyiz," diye yalvarmaya başlamıştı Murong Mingtian.

 

Bunu gören Jiang Qisha'nın yüzünde ise umursamaz bir gülümseme vardı. "Yaşamak istiyorsan eğil, diz çök ve af dile. Beni mutlu edersen belki bir şans veririm sana," dedi.

 

Ölümsüz İnfaz Takımadasından biri öfkeyle bağırdı, "Atamdan diz çökmesini mi istiyorsun? Aklından bile geç--"

 

*buum*

 

Ama daha adam sözlerini bitiremeden bir patlama duyuldu. Adam bir kan gölüne dönmüştü.

 

"Sen..."

 

Şaşırmışlardı ve dehşet içerisindelerdi, öfkelenenler de vardı. Murong Mingtian onların Atasıydı. Onlar onurlarını bir kenara bırakabilirdi ama Murong Mingtian için böyle bir şey söz konusu değildi. Jiang Qisha'nın ondan diz çökmesini istemesi kabul edebilecekleri bir şey değildi.

 

"Hepiniz kesin sesinizi!" Diye bağırdı Murong Mingtian o sırada.

 

Bağırdıktan sonra dizlerini büktü ve diz çöktü. Sonra da samimi bir yüz ifadesiyle, "Jiang Qisha kardeşim; ben, Murong Mingtian, küstahlık ettim. Beni öldürmek istersen ya da bana işkence etmek istersen diyecek bir şeyim yok ancak lütfen adamlarımı öldürme."

 

Sonra da eğildi ve kafasını yere vurdu. Gerçekten de diz çöküp hatalarını kabul etmişti.

 

*whoosh*

 

Ama kafası yere değmeden birden bir el belirip kafasını tuttu.

 

Kafasını kaldıran Murong Mingtian karşısında Jiang Qisha'yı gördü. Baltalı kargısını ortadan kaldırmıştı ve gülümseyerek Murong Mingtian'a bakıyordu. "Murong Mingtian, madem pişman olacaktın ne diye yaptın ki en baştan? Ama samimi olduğun için işleri zorlaştırmayacağım," dedi.

 

Sonra da Murong Mingtian'ı ayağı kaldırdı ve bir sandalyeye gidip oturdu. Sonra da elini salladı ve "Hepiniz, kalkın ayağa" dedi.

 

Jiang Qisha baskısını kaldırmış olmasına ve bunları söylemiş olmasına rağmen Ölümsüz İnfaz Takımadasından kimse ayağa kalkmadı.

 

"Herkes ayağa kalksın," dedi Murong Mingtian.

 

Murong Mingtian'ın sözlerinden sonra hepsi ayağa kalktı. Hepsi ter içerisinde kalmıştı.

 

Yüzlerinde garip bir ifade vardı ve hepsi titriyordu. Ölümsüz İnfaz Takımadasının lideri Murong Niekong bile aynı durumdaydı. Sanki vahşi bir savaşa tanık olmuştu.

 

"Merak etmeyin. Yabancılara karşı yine iş birliği içerisindeyiz. Hâlâ Doğu Deniz Bölgesinin efendisisiniz."

 

"Ama bak şunu iyi bilin: Eşit değiliz. Biz sizin efendiniziz."

 

"Bir daha böyle bir saygısızlık olursa bugünkü kadar kibar olmam. Anladınız mı?" Jiang Qisha hizmetçilerini azarlayan bir efendi edasıyla konuşmuştu.

 

"Cömertliğin için teşekkür ederim Jiang Qisha dostum," dedi kafasını sallayan Murong Mingtian.

 

"Gidin. İşlerinizi iyi yaparsanız sizi bu küçük yerden Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarına götürürüm belki, ufkunuz genişler. Gerçek bir yetiştirme dünyası nasıl oluyormuş gösteririm." Jiang Qisha elini salladı.,

 

Murong Mingtian ve diğerleri saygıyla eğildi, arkalarını döndüler ve saraydan çıktılar. Ne kadar küstahça girmişlerdi bu saraya, şimdi ise bir o kadar acınası bir hâlde aynı saraydan çıkıyorlardı.

 

Hepsinin yüreğine bir öküz oturmuştu ama yapacakları bir şey yoktu. Kimse bir şey demeye cesaret edemiyordu.

 

Tepeden indiklerinde Murong Mingtian, "Jiang Qisha'ya saldırmadan neden hemen çekildim diye merak ediyorsunuzdur herhalde, değil mi?" dedi.

 

"Atam eminim aklınızda bir şey vardı," dedi Murong Niekong. Murong Xun ve diğerleri de kafalarını sallayarak bunu onayladı.

 

Bunca senedir Ölümsüz İnfaz Takımadasının bu kadar sorunsuz büyümesinin arkasında Murong Mingtian vardı. Onun kararlarına hepsi çok güvenirdi.

 

"Jiang Qishanın çıkardığı silah basit bir silah değildi. Basit bir Kraliyet Silahı değildi. Şeytan Mühürleyen Kılıçla aynıydı doğası, benim Kraliyet Silahımı korkuttu."

 

"Kraliyet Silahları karşı karşıya geldiğinde biri diğerini korkutuyorsa o savaşa bir sıfır geride başlamışsın demektir. Ayrıca o Kraliyet Silahının Jiang Qishanın cephanesindeki en güçlü mühimmat olup olmadığını da bilmiyordum."

 

"Emin olamadığım bir durum vardı, düşmanlığa sebebiyet verseydim hem ben ölebilirdim hem de siz," dedi Murong Mingtian.

 

"Atam, şimdi ne yapalım?" Diye sordu Murong Niekong.

 

"Ahh..." Murong Mingtian bir iç çekti ve tek bir kelime çıktı ağzından, "Katlanacağız."

 

O sırada sarayda Jiang Qisha ve diğerleri kendini beğenmiş suratlarla oturuyordu.

 

"Baksanıza, Murong Mingtian yedinci seviye Dövüş Kralı olur olmaz bize saldırmaya çalıştı! Bu adamı yaşatmamalıyız. Neden hemen öldürmedin ki onları?" Diye sordu Wu Kunlun ve Zhao Yuetian.

 

"Onu çok kolay yenebilirdim. Ama yedinci seviye Dövüş Kralı da öyle küçümsenecek bir şey değil. Onu yenebilirdim evet ama bir bedel de ödemem gerekirdi."

 

"Şimdi düşmanlarımız aynı. Birbirimizi öldürmeye gerek yok."

 

"Ayrıca benim için o bir it. Bir itte önemli olan sahibine sadık olup olmadığıdır, başkalarını ısırtabileyim yeter."

 

"Ama it dediğin de sonuçta bir it. İnsan muamelesi yapmanın bir anlamı yok. Eğer bir gün sahibini ısırmaya kalkarsa öldürürüz."

 

"Her şey kontrolüm altında. Doğu Deniz Bölgesinde bize kim karşı gelebilir ki? Bir düşmanımız var sadece, o da o cadı. Düşmanımız olabilir ama o da elimden kaçamayacak." Jiang Qisha'nın yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme vardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr