Bölüm 959: Büyük Düşmanın Saldırısı

avatar
4336 8

Martial God Asura - Bölüm 959: Büyük Düşmanın Saldırısı


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Kimse Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Üç Muhteşem Canavar Klanı nereden geldiği bilinmeyen ordularla savaşırken Ölümsüz İnfaz Takımadasının savaş gücünün merkezi olan Birinci Ölümsüzün orayı terk ettiğini fark etmemişti.

 

Birinci Ölümsüz Sisli Tepedeki önemli bir tepeye gelmişti. Burası Gizemli Teknik Taş Tabletinin olduğu tepeydi. Tek başına da değildi, Chu Feng de yanındaydı.

 

"Hadi Chu Feng git. Ben burada gözcülük yapıyorum. Ustam ya da atam gelmediği sürece sıkıntı olmaz," dedi Ruh Oluşumunu anahtarıyla açan Birinci Ölümsüz.

 

"Birinci Ölümsüz Efendi, Ölümsüz İnfaz Takımadasına bir şey yapmam dememiş miydin? Fikrin mi değişti?"

 

Chu Feng Birinci Ölümsüzün yanında baygın yatan iki kişiye baktı. Bunlar Ölümsüz İnfaz Takımadasının yaşlılarıydı, burayı korumakla görevlendirilmişlerdi. Ama bayılmışlardı.

 

"Jiang Qisha'nın küstahlığı, zorbalığı ve insanları küçük görmesi hoşuma gitmiyor. Bu Ölümsüz Transfer Gizemli Tekniğini öğrenip o şerefsize iyi bir ders vermeni bekliyorum hatta," dedi Birinci Ölümsüz gülümseyerek.

 

"Merak etmeyin efendim. İşim bittiğinde Jiang Qisha yaptıklarını ödeyecek." Sözlerini bitiren Chu Feng Ruh Oluşumu kapısından içeri girdi.

 

Sisli Tepede duruyordu ama Jiang Qisha'nın dediği her şeyi duymuştu.

 

Kendisini aşağılaması başka bir şeydi ama Jiang Qisha Zi Ling'e neler demişti öyle. Chu Feng'in daha fazla öfkelenmesi mümkün değildi. Öfkesinden kudurmak üzereydi. Söylenen şeylerin bağışlanması mümkün değildi.

 

*buum buum buum buum*

 

Kimse Chu Feng'in Sisli Tepedeki tabletlere ulaştığını bilmiyordu çünkü dışarıdaki ordunun bir türlü sonu gelmiyordu. Ölümsüz İnfaz Takımadası bir türlü bu orduyu öldürmeyi bitiremiyordu.

 

Sayısız savaştan sonra Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Üç Muhteşem Canavar Klanı yorulmaya başlamıştı. Birazcık dikkatsiz olsalar mahvolurlardı.

 

Olan bunca şeyden sonra çoktan yaralanan bir sürü adamları vardı. Arkada cesedi kalmayan kişiler bile vardı.

 

On milyonluk ordu her seferinde mağlup oluyordu, Ölümsüz İnfaz Takımadasının ise sadece birkaç adamı yaralanmıştı. Aradaki fark muazzamdı.

 

Ama Ölümsüz İnfaz Takımadasının tarafındaki insanlar sınırlı sayıdaydı. Her savaşta az kişi yaralanıyor olsa da bu sayı büyüyüp duruyordu. Birçok savaştan sonra bin kişi ölmüştü ve binlercesi yaralanmıştı.

 

"Lanet olsun, bunlar ne böyle? Neden sonları gelmiyor? Kim bunların lideri?"

 

Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Üç Muhteşem Canavar Klanı panik içerisindeydi. Bunun böyle devam edemeyeceğinin farkındalardı. Dövüş Kralları bile er ya da geç yorulacaktı.

 

Eskilerin de dediği gibi, azimli sıçan duvarı delerdi. On milyonluk ordunun içinde Dövüş Lordları ve Dövüş Kralları vardı! Belki kendi orduları daha güçlüydü ama bir şeyler değişmezse hayatta kalamayacaklardı.

 

"Bu dehşet bir şey. Ölmüyorlar bir türlü. Ölümsüz İnfaz Takımadası ve Üç Muhteşem Canavar Klanı kaybedecek gibi duruyor."

 

"Allahım! Bence demin konuşan kişi Chu Feng'in adamlarından biriydi. Ölümsüz İnfaz Takımadası düşerse biz de onların arkasından düşmez miyiz, Chu Feng'le alay ettik?"

 

Sadece Ölümsüz İnfaz Takımadalılar kendilerini tehlike altında hissetmiyordu, Chu Feng'le dalga geçen konuklar da aynı durumdaydı.

 

Korkuyu iliklerine kadar hissediyorlardı. Chu Feng'le herkesin içerisinde alay edenler titriyordu. Altını ıslatanlar bile vardı.

 

"Murong Mingtian, vallahi bunamışsın sen. Bunlar bir oluşum. Tabii ki böyle savaşmanız bir işe yaramaz." Dedi sonunda uzun süredir sessizliğini koruyan Jiang Qisha.

 

"Oluşum mu? Nasıl bir oluşum böyle gerçekçi şeyler yaratabilir? Yoksa... Cadı mı geldi?" Bu düşünce Murong Mingtian'ın aklına daha yeni gelmişti.

 

Bu ardı arkası gelmeyen ordunun bir oluşum olup olmadığını düşünmüştü zaten ama Doğu Deniz Bölgesinde böyle bir oluşum hiç görmemişti.

 

Ama Jiang Qisha buna benzer teknikler görmüştü. Bu yüzden de Murong Mingtian bu ordu gerçekten de bir oluşumsa Doğu Deniz Bölgesinden birinin değil de Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarından gelen birinin eseridir diye düşünüyordu.

 

"Emin değilim ama kimse kim, kaynağını bul ve yok et." Jiang Qisha gülümsedi ve sonra da avuçlarını açtı. Elinde özel bir muska belirdi ve muskayı on milyonluk ordunun içine attı.

 

"Dağılın!" Muskayı havada gören biri bunun kötü bir şey olduğunu fark etmişti. Hemen bağırarak arkadaşlarını uyarmak, onları dağıtmak istedi.

 

Ama çok geç kalmıştı.

 

*yii yii yii--*

 

Muska çok hızlıydı; bir sürü kişinin içinden geçti ve ordunun merkezine geldikten sonra muska birkaç metre uzunluğunda, her yerinde semboller olan bir balık oldu.

 

Balık ortaya çıktıktan hemen sonra denize atladı. Birden ışık gibi kayboldu.

 

Murong Mingtian ve diğerleri on milyonluk orduyu hemen yok etti. Ama gariptir ki bu sefer ordu uzun bir süre tekrar belirmemişti.

 

Murong Mingtian'ın gözleri parladı. Kafasını çevirip Jiang Qisha'ya baktı.

 

Herkes bakışlarını ona çevirmişti. Ordunun sebepsiz kaybolmayacağını hepsi biliyordu. Jiang Qisha bir şey yapmış olmalıydı.

 

O ise o sırada havada gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Göğüs hizasında tuttuğu elleri şekil değiştirip duruyordu. Elleri o kadar hızlı hareket ediyordu ki kimse ne yaptığını anlayamıyordu. Ama yayılan şok dalgalarını ve oluşturduğu vahşi fırtınaları görmeyen yoktu.

 

*BUUM--*

 

Birden denizin uzak bir köşesinde büyük bir patlama oldu. Jiang Qisha'nın gözleri yavaşça açıldı ve sonra da yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi, "İşe yaramaz bir avuç çöp benle savaşmak istiyor ha?"

 

"Buldun mu onları? Kimmiş?" Diye sordu Murong Mingtian.

 

"Oluşum çoktan kırıldı. Tekrar gelmeye cüret ederlerse kendileri gelmek zorunda. Ama o güçleriyle cüret edemezler," dedi Jiang Qisha küçümseyici bir tonla.

 

"Neredeler? Neredelermiş?" Diye sordu Murong Mingtian öfkeyle. Bu kadar süre kendisini sıkıntıya sokan insanlara karşı öfke dolmuştu. Hepsini öldürmek, cesetlerini paramparça etmek istiyordu.

 

"Acelenin lüzumu yok. İşe yaramaz bir grup işte. İstediğimizde icaplarına bakarız, gerçek düşmana biraz gücünü sakla," dedi Jiang Qisha gülümseyerek.

 

"Gerçek düşman mı?" Kalabalık şaşakalmıştı. Jiang Qisha'nın dediğini anlayamamışlardı.

 

Jiang Qisha da sakince, "Tantai Xue, madem buradasın ne diye kendini göstermiyorsun?"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44250 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr