Bölüm 981: Bir De Ben Deneyeyim

avatar
4443 8

Martial God Asura - Bölüm 981: Bir De Ben Deneyeyim


 

Bölüm 981: Bir De Ben Deneyeyim

 

Parçalanmış uzay dokusu kırık bir aynayı andırıyordu. Ancak bir aynanın aksine parçalar yavaş yavaş tekrar bir araya geliyordu.

 

Uzay algılanabilen bir şey olsa da dokunulabilen bir şey değildi. Ancak yeterli güçle çatlatabilir, parçalayabilirdiniz ve bunun sonucunda ucu bucu bilinmez bir boşluk ortaya çıkardı.

 

Ama uzayı tamamen parçalasanız bile er ya da geç eski hâline dönerdi. Bu olayın bir açıklaması yoktu.

 

Uzayın parçalanamaz bir bütün olduğu söylenebilirdi. Bir limiti var gibi duruyordu ve eğer gücünüz bu limitin üstündeyse uzayı parçalayabiliyordunuz. Ama kendi kendini tamir edebildiğinden uzayı yok etmek diye bir şey söz konusu değildi.

 

Bir avuç darbesiyle dağları bile yok edebilseniz, bir yumruğunuzla bulutları dağıtabilseniz, ayağınızın bir hareketiyle nehirleri kurutabilseniz bile uzayı yok edebilmek mümkün değildi.

 

Mesela altlarındaki deniz. Savaşta hem uzayın dokusu hem de bu deniz aynı şiddette bir yıkıma tanık olmasına rağmen uzay dokusu eski hâline dönmüştü, deniz ise buharlaşıp gitmişti. Şimdi denizin seviyesi öncekine kıyasla yüzlerce metre düşmüştü. Daha sığ kısımlarda geriye sadece taşlar ve çamur kalmıştı.

 

Ama denizin derin olduğu yerlerin üstünde hâlâ cesetler yüzüyordu. Deniz canavarlarının cesetleriydi bunlar. Derinlerde saklanmalarına rağmen onlar da Yanan Cennet Ateş Yılan Oluşumunun gazabından kaçamamıştı.

 

"Chu Feng!"

 

"Chu Feng!"

 

"Chu Feng!"

 

 

Ama etraflarında ne denli bir yıkım gerçekleşmiş olursa olsun her yerde Chu Feng'in ismi yankılanıyordu.

 

Neredeyse herkes onun ismini bağırıyordu. Düğüne konuk olarak gelenler bile heyecanla onun ismini bağırıyordu.

 

Uzaktaki savaş alanında Chu Feng hâlâ havada duruyordu. Huangfu Haoyue ise kafasını avuçlarının içine almış, yarı diz çökmüş bir şekilde duruyordu öylece. Şeytani aurası kaybolmuştu. Dişi çekilmiş bir kaplan gibiydi, artık Chu Feng için bir tehlike teşkil etmiyordu. Aslında rakibi onu çok korkutuyordu.

 

Huangfu Haoyue, Doğu Deniz Bölgesinin eski en güçlü dâhisi, Chu Feng'e yenilmişti.

 

Murong Mingtian'ın vücudu ise hâlâ havada asılıydı. Cansız gözleri ve ağzı açıktı. Yüzü korku dolu bir ifadeyle donakalmıştı. Bütün bunların birleşimiyle ortaya çıkan sahne dehşet verici bir şeydi.

 

Vücudundan dışarı, göğsündeki korkunç yara yüzünden hiçbir aura yayılmıyordu. Bu yara vücudunu yerle bir etmişti, enerji merkezi de dahil her bir organı paramparça olmuştu.

 

Kaynak enerjisi de emiliyordu. Chu Feng, Murong Mingtian'ı, yüzyıllardır yaşayan bu canavarı öldürmekle kalmamıştı bir de Kaynak enerjisini emiyordu.

 

Murong Mingtian yenilmişti. Ölümsüz İnfaz Takımadası silinip gitmişti. Üç Muhteşem Canavar Klanı bile yok olmuştu, hepsi Chu Feng sayesinde.

 

Ancak bu gökleri inleten tezahüratların sebebi Chu Feng'in kazanmış olması ya da ona yalakalık yapmak değildi. Bunlar içten tezahüratlardı . Gerçekten de Chu Feng kazandığı için insanlar sevinçliydi.

 

Savaşı kazanmakla kalmamış, herkesin hayatını da kurtarmıştı. Savaşın durumundan Chu Feng kazanmasa Huangfu Haoyue'nin herkesi yakacağı belliydi.

 

"Eggy, dayanman lazım! Bak, Murong Mingtian'ın Kaynak enerjisini emiyorum senin için! Yedinci seviye bir Dövüş Kralının enerjisi! Bu enerjiyi alırsan yetiştirmen coşar! Sen hep güçlüydün, unuttun mu? Dayanman lazım!"

 

Tezahüratlar ne kadar coşku dolu olursa olsun, Chu Feng'in yüzünden düşen bin parçaydı. Sert ve keskin bakışları duygu doluydu. Eski dinginliğinden eser yoktu, panik içerisindeydi.

 

Savaşı kazanmıştı kazanmasına ama ağır bir bedel ödemek zorunda kalmıştı. Eggy bilincini kaybetmişti, kendisi de ağır yaralar almıştı.

 

"Mm-"

 

Birden Chu Feng'in yanakları şişti ve havada bir sağa bir sola gitmeye başladı. Boğazına kadar bir kan geldiğini hissetti; ama bu kanı zorla geri yuttu.

 

Ancak dudaklarının kenarından az da olsa bir kırmızılık akmıştı, kanın hepsini yutamamıştı. Ama bunu çok kafasına takmadı. Dişlerini sıkarak Murong Mingtian'ın Kaynak enerjisini emmeye devam etti.

 

Sonunda enerjinin hepsini bitirmişti. Bunu da yaptıktan sonra göz kapakları yavaş yavaş kapandı ve vücudu sola doğru çökmeye başladı; 

 

Sırtındaki kara kanatlar ve üstündeki Şimşek Zırhı da aniden kaybolmuştu. Aurası hızla düşüyordu. Hızla beşinci seviye Dövüş Kralından eski sekizinci seviye Dövüş Lordu hâline döndü.

 

"Hayır --"

 

İnsanlar hâlâ tezahüratlarına devam ediyordu. Ama Chu Feng'in gökten düştüğünü görünce hepsi dehşete kapıldı. Qiu Canfeng ve diğerleri hemen Chu Feng'e doğru koştu.

 

İlk gelip de Chu Feng'i yakalayan Qiu Canfeng oldu. Chu Feng'i yakalayınca bilincini kaybettiğini fark etti. Aurası da çok zayıftı. En endişe verici şey ise Chu Feng'in aurasının hâlâ düşmeye devam ediyor olmasıydı. Yavaş yavaş düşüyordu ama bu böyle devam ederse Chu Feng ölecekti.

 

"Lanet olsun, hiçbir şey işe yaramıyor!" Qiu Canfeng Chu Feng'i iyileştirmeye çalışıyordu ama ne yaparsa yapsın bir işe yaramıyordu. Neresinin yaralı olduğunu bile anlayamamıştı.

 

"Bir de ben deneyeyim." Qiushui Fuyan, Chu Feng'i Qiu Canfeng'in kollarından aldı. Hemen bir oluşum döşedi ve Chu Feng'i oluşumun üstüne koydu. Sonra da özel bir iyileştirme tekniği kullanmaya başladı.

 

Tekniği çok etkili bir teknikti, bizzat Sisli Tepeye aitti. Yanan Cennet Kilisesinden olmasına rağmen yine de Piaomiao Hanımın kızıydı. Doğal olarak ondan birkaç teknik öğrenmişti.

 

Teknikler Sisli Tepeden olmasına rağmen yine de bir işe yaramamışlardı. Chu Feng'in kaderinde ölüm vardı sanki; adım adım sonraki hayata doğru gidiyordu. Bu yolculuğunu durdurabilecek kimse yok gibiydi. Bu herkesi endişelendiriyordu.

 

"Chu Feng, dayanmak zorundasın!"

 

"Chu Feng, bizi bırakamazsın!"

 

Zi Ling ve diğer herkes çevresini sarmıştı. Chu Feng'in aurasının ne kadar zayıf olduğunu, vücudunun her şeye rağmen hâlâ buz gibi olduğunu gören Zi Ling, Su Rou, Su Mei ve hatta Chun Wu ve diğerlerinin bile gözleri kızarmıştı. Gözyaşları yağmur gibi boşalıyordu.

 

Bırakın Chu Feng'e yakın olup onu canı gönülden sevenleri, Chu Feng'le çok yakın bir ilişkisi olmayanlar bile kalbinde bir burukluk hissetmişti. Ne de olsa bugün onları kurtaran Chu Feng'di. Kasıtlı ya da kasıtsız, hepsini kurtarmıştı.

 

Ayrıca Chu Feng bugün ne kadar güçlü biri olduğunu herkese göstermişti. Yetiştirmesinin kaynağı ne olursa olsun, en azından ne kadar hünerli olduğunu kanıtlamıştı. Kimse onun gibi bir dâhinin böyle ölüp gittiğini görmek istemezdi.

 

Chu Feng gün gelecek Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında Doğu Deniz Bölgesini temsil edecekti. Eğer bir gün Chu Feng Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında ismini duyurursa bu tüm Doğu Deniz Bölgesi için bir gurur kaynağı olacaktı. Chu Feng hepsini gururlandıracaktı.

 

Chu Feng'den nefret etmeyen birinin onun ölümüne üzülmemesi için bir sebep yoktu.

 

Ama ne yazık ki Qiu Canfeng ve diğerlerinin yapabileceği bir şey gelmiyordu akıllarına, kim ne yapabilirdi ki?

 

"Yaptığınız şeyler bir işe yaramaz. Bırakın bir de ben deneyeyim."

 

İnsanların aklına başka bir çare gelmezken bir gülümseme kadar sıcak bir ses tonu duyuldu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44310 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr