Bölüm 1002: Sen Kimsin

avatar
4517 11

Martial God Asura - Bölüm 1002: Sen Kimsin


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

 

"Yaşlı Maymun, eskiden ne kadar da kudretliydin. Yabancı bir Azman Canavardın ancak Chu ailesinde aile üyelerinden bile el üstündeydin."

 

"Eskiden abim sırf sana saygısızlık etti diye tüm ailenin önünde ona üç bin tokat atmıştın. Üstündeki etkisi o kadar büyük oldu ki kendinden utanıp yetiştirmesini yok etti, geleceğini mahvetti."

 

"Böyle bir günün geleceğini düşünmüş müydün hiç? Savaşçı Maymunlar klanından gelen senin benim önünde diz çökeceğini düşünür müydün hiç?" dedi Chu Kongtong. Sözleri fazlasıyla alaycıydı.

 

"Chu Kongtong, yirmi yıl önce benimle böyle konuşmaya cüret edebilir miydin?" diye bağırdı yaşlı maymun. Tüyleri diken diken olmuştu. Zayıf bedeninden sınırsız bir güç yayıldı. Yaşlı maymun altın ışık karşısında ayağa kalkmıştı.

 

"Geri diz çök!" Ancak tam da yaşlı maymun ayağa kalkmışken Chu Kongtong tekrar altın ışığı kuvvetlendirdi ve maymunu dizleri üstüne çökmeye zorladı.

 

"Hmph." Sonra da dudaklarını büktü ve "Yirmi yıl önce mi? Tabii ki yirmi yıl önce böyle konuşamazdım ancak şimdi yirmi yıl öncede değiliz."

 

"Birini suçlayacaksan kendini suçla yaşlı maymun. Yanlış efendinin peşine takıldığın için ancak kendini suçlayabilirsin. Yoksa şimdi bu acınası durumda olmazdın."

 

"Ne kadar küstah olduğunu biliyorum. Savaşçı Maymun klanından geliyorsun, sıra dışı bir soyun ve dehşet bir gücün var; Chu ailemin yasaklı topraklarının bile sana bir şey yapamayacağını düşünürdün."

 

"Ama hatalı olduğunu biliyorsun değil mi? Yitip gitmiş yetiştirmen ve güçsüz bedenin her şeyi gösteriyor. Burası sadece ailemin yetiştirmesini değil, senin yetiştirmeni de yutabiliyor."

 

"Yeter bu saçmalıklar! Abinin intikamını almak istiyorsan öldür beni. Bu saçma sözlere ne gerek var?" diye bağırdı yaşlı maymun.

 

"Heh. Seni öldürmek mi? Bu sana iyilik olurdu! Chu ailesinden böyle bir efendi ve hizmetçi çıkması... Bir de ölüp her şeyi bitirmek istiyorsun ha? Ancak rüyanda!"

 

"Seni canlı istiyorum. Burada bir çöpten farkın kalmayana, yetiştirmeni tamamen kaybedene kadar çürümeni istiyorum! O zaman da yaptıklarının bedelini ödeteceğim."

 

"Şimdi sana işkence edeceğim. Mezarda hareketlilik var. Birini gizlediğini biliyorum. İkiniz de buradan çıkamıyorsunuz ve birinin size yardım etmesini istiyorsunuz değil mi?"

 

"Burada ben olduğum sürece hiçbir numara sökmez! Burada dur ve yaptıklarının cezasını çek!" Chu Kongtong güldü ve sonra bedeninden dışarı altından bir ışık çıktı.

 

Işık bir kürek oldu ve Chu Feng'in içinde bulunduğu mezarın önüne geldi. Tabutu kırmaya hazırlanıyordu.

 

Küreğin geldiğini gören Chu Feng korkmuyordu. Hatta yüzünde tarifi imkânsız bir öfke vardı.

 

Chu Feng, Chu Kongtong ve yaşlı maymunun dediği her şeyi duymuştu. Çok az konuşmuşlardı ama yine de Chu Feng bir şeyler anlamıştı, bu Chu Kongtong denen kişi Chu ailesinden biriydi. Ancak Chu Feng'in babasını ve yaşlı maymunu sevmiyordu.

 

En başta Chu Kongtong yeterli güce sahip olmadığı için onlara bir şey yapmaya cüret edemiyordu. Ancak babası ve yaşlı maymun acılar çekerek güç kaybetmişti. Yani bu utanmaz arlanmaz Chu Kongtong bu fırsattan istifade Chu Feng'in babası ve yaşlı maymunla uğraşıyordu.

 

Chu Feng ölmek istemiyordu ancak bu duruma bağlıydı. Chu Feng babasının onurunun böyle çiğnenmesine katlanamazdı. Bu yüzden altından kürek kendisine doğru uçarken Chu Feng ayağa kalktı, tabutu kırıp çıkmak istiyordu. Bunun ölüm anlamına geldiğini bilse de Chu Kongtong'la savaşmak istiyordu.

 

*hmm*

 

Ancak tam da Chu Feng ayağa kalktığında tabuttaki oluşumun güç toplaması bitmişti. Şimdi etkinleşmeye başlamıştı.

 

Chu Feng görüşünün bulandığını hissedebiliyordu. Kısa bir süre sonra da bilincini kaybetti.

 

*buum --*

 

O sırada altın ışıktan kürek de tabuta vurmuştu. Tabutun gömülü olduğu toprak yok oldu ve Kaynak Taştan tabut kapağı da çatladı.

 

Ancak tabut yok olduğunda Chu Feng içinde değildi. Oluşum falan da yoktu içinde. Sadece küçük bir çocuk iskeleti vardı bu devasa tabutun içinde.

 

İskelet özel bir kumaşla sarılmıştı. Altın bir ışıkla parlıyordu bu kumaş ancak iskeletin kendisi çok parlak değildi. Hatta biraz sararmıştı, belli ki kemiklerin sahibi uzun süre önce ölmüştü.

 

"Ne? Bir şey hissettiğime eminim." Tabutun boş olduğunu, içinde sadece bir çocuk iskeleti olduğunu gören Chu Kongtong şaşırıp kalmıştı. Bu gördükleri onu afallatmıştı.

 

"Chu Kongtong seni pis domuz! Genç efendimin tabutunu nasıl parçalarsın böyle? Genç ruhuna da mı huzur yok?! Seni öldüreceğim!" diye uludu yaşlı maymun. Kulakları sağır eden sesi her şeyi titretmişti.

 

Bu sefer Chu Kongtong cevap vermedi. Hatta kendine güvenli bir şekilde "Tabutunu kırdık sadece. İskelet zarar görmedi. Ayrıca ben görevdeyim. Tabutta bir hareket hissettim, içini kontrol etmem gayet doğaldı. Ne de olsa burası Chu ailemin yasaklı toprakları. Yabancıların girmesine izin veremem."

 

"Ama tabutun içinde garip bir şey olmadığına göre şimdi seni yalnız bırakacağım."

 

"Gelecekte burayı iyi koru ve saçma şeyler yapmaya kalkışma. Yoksa seni ben affetsem bile onlar affetmez."

 

Sözlerini bitiren Chu Kongtong yaşlı maymuna baskı yapan altın ışığını çekti. Aynı anda etraftaki parlaklık da garipleşti. Katman katman garip dalgalar belirdi. Artık gitmeyi düşünüyordu.

 

*hmm*

 

Ancak tam da o sırada görünmez bir güç yukarıdan indi ve Chu Kongtong'un bedenini yuttu.

 

“AHH—”

 

Bu görünmez güç gerçekten de çok dehşet vericiydi. Her şeyi yok edebilecek güçteydi. Tarifi imkânsız bir güçtü bu. Bu güç karşısında Chu Kongtong bile acıyla bağırmaya başlamıştı. Yere öylece kapaklanmıştı, hareket bile edemiyordu.

 

“AHH—”

 

Bir de bu görünmez güç gittikçe artıyor, Chu Kongtong'un çığlıklarının da kuvvetlenmesine sebep oluyordu. Bu güç tarafından bastırılırken bedenindeki altın ışık da bükülüp değişmeye başlamıştı. Yavaş yavaş yok oldu, sanki bedeni çözülüp gidiyordu.

 

*buum*

 

Sonunda bir patlama sesi duyuldu. Chu Kongton'un üstündeki ışık tamamen yok olmuştu ve Chu Kongtong'un gerçek görünüşü ortaya çıkmıştı.

 

On metre uzunluğunda altından bir savaşçı değildi. Güzel kıyafetleri olan, bir buçuk metre uzunluğunda bile olmayan orta yaşlı bir adamdı.,

 

Chu Kongtong hem çok kısaydı hem de çok çirkin. Çirkin yüzünde bir de korku dolu bir ifade vardı. Bir anda yüzünü soğuk terler kaplamış, bu terler yağmur gibi boşalıyordu.

 

"Sadece hizmetçimle uğraşmakla kalmıyor bir de oğlumun tabutunu kırıyorsun ha. Bir de gitmek istiyorsun üstüne ha."

 

"Chu Kongtong, sen kim oluyorsun?"

 

Tam da o sırada bu toprakların derinliklerinden rüzgâr kadar sakin ancak insanın ruhunu delip geçen bir ses yankılandı .

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44311 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr