Bölüm 1003: Chu Feng'in Babası

avatar
4680 11

Martial God Asura - Bölüm 1003: Chu Feng'in Babası


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

*ta ta ta*

 

O sesten sonra her yerde ayak sesleri yankılanmaya başladı. Sesler yaklaştıkça karanlığın içinden de bir kişi çıkıyordu.

 

Bu adam ne uzundu ne de kaslı. O kadar yakışıklı da değildi, sıradan biri olduğu söylenebilirdi.

 

Ancak insana farklı hissettiriyordu. Sanki bir insan değildi.

 

Öyle hissettiriyordu işte. Ne kadar sıradan durursa dursun, kıyafetleri ne kadar normal olursa olsun yaydığı bu sıra dışı his sıradan birine ait olamazdı.

 

"Chu Xuanyuan, sen..."

 

Chu Kongtong'un yüz ifadesi değişmişti. Genişleyen gözlerinde tarifi imkânsız bir korku vardı. Titrek sesiyle, "Bu nasıl mümkün olabilir? Bu kadar sene burada durmana rağmen nasıl olur da yetiştirmen aynı kalabilir?" dedi.

 

"Chu Kongtong gerçekten de durumu anlamıyorsun. Şu anda seni endişelendiren kendi güvenliğin olmalı, benim yetiştirmem değil." Chu Xuanyuan yüzünde bir gülümsemeyle yaklaşıyordu. Yaşlı maymun da ayağa kalkmış Chu Xuanyuan'ın arkasından yürüyordu.

 

"N-ne ne yapıyorsun öyle? Yasaklı topraklarda sıra dışı bir hareketlilik olunca ben de görev icabı araştırmaya geldim. Bana bir şey yaparsan üst kademedekiler seni affetmez!" Chu Kongtong durumunun kötü olduğunun farkındaydı. Dişlerini sıktı, kurtulmak istiyordu ancak boşuna; Chu Xuanyuan karşısında hiçbir şey yapamıyordu.

 

"Üst kademedekiler mi? Hah. Merak ettim şimdi bak. Kimdir bu sabırsızlıkla beni karşılarına çıkarmak istediğin bu üst kademedekiler? Anlatsana azıcık?" Chu Xuanyuan Chu Kongtong'a yaklaştı. Chu Kongtong'u havaya kaldırdı ve dümdüz etti.

 

"Chu Xuanyuan, beni böyle kandırmayı aklından bile geçirme! Bana saldırmaya cüret edersen! Sana bunun sonuçlarını ödetirim."

 

Chu Kongtong'un gözlerinde bir azim vardı; ölse bile konuşmayacaktı. Bu yüzden ağzını sıkı sıkı kapatmıştı.

 

"Hah. Sonuçlar mı? Sana oğlumun mezarını bozmanın sonuçlarını ödeteyim ben de." Bakışları buz gibiydi. Gözlerinde kan kırmızısı bir ışık belirdi ve Chu Kongtong acıyla ulumaya başladı.

 

Gözleri kanla dolmuştu. Göz bebekleri çoktan gitmişti.

 

"Oğlumdan kalanları gördüğüne göre görüşünü kaybedeceksin."

 

Chu Xuanyuan yavaş yavaş avucunu açtı. Avucunun içerisinde iki tane göz vardı. Sonra da avuçlarını sıktı ve Chu Xuanyuan'ın gözleri ezilmiş oldu.

 

"AH--" Chu Xuanyuan sanki gözlerinin ezildiğini hissedermişcesine daha da acıyla bağırdı.

 

"Yaşlı Maymun, gerisini sana bırakıyorum. Acıma. Nefes alsın yeter." Chu Xuanyuan arkasını döndü ve kenara çekildi. Yaşlı maymun başka bir şey demeden yaklaştı, keskin pençelerini sallayarak Chu Kongtong'un vücudunu parçalamaya başladı.

 

*whoosh*

 

Yaşlı maymun gerçekten de acımıyordu. Chu Kongtong'u yara bere içerisinde bırakmıştı, kemiklerini bile kırmıştı. Eti ve organları gözüküyordu. İşte Chu Kongtong bu hâldeydi.

 

Ama bu daha başlangıçtı sadece. Yaşlı maymun işkenceyi burada bırakmamıştı.

 

Bu daha başlangıçtı ve yaşlı maymunun işkencesi gittikçe daha da korkutucu bir hâl alıyordu. Derisi yüzülmüştü, eti gözüküyordu. Eklemleri yerlerinden çıkmıştı. Göz açıp kapayıncaya kadar Chu Kongton tanınmayacak bir hâle gelmişti.

 

Ancak Chu Kongtong'un çığlıklarında bir değişiklik yoktu. Bu işkenceye dayanıyordu. Hatta sonunda gülmeye başlamıştı.

 

"Hahah... Yaşlı maymun gerçekten de bunamışsın. İşkence yöntemlerin bile ne sıkıcı. Bu fiziksel bir beden sadece, al senin olsun! İstediğini yap. Bana etkisi yok. Bu azıcık acıya da dayanırım, sıkıntı yok." Sadece gülmekle kalmıyor bir de yaşlı maymunu aşağılıyordu.

 

"Seni..." Yaşlı maymun sinirle kaşlarını çattı. Çok memnun olduğu söylenemezdi. Böylesi bir alemde fiziksel bedenin çok da bir önemi yoktu. O da biliyordu ki bu işkence Chu Kongtong'un ancak canını acıtıyordu.

 

Ancak başka bir işe yaramıyordu. Ne de olsa Chu Kongtong Chu ailesindendi. Buraya geldiğini bilen insanlar vardı. Bu yüzden onu öldüremiyorlardı.

 

"Oh? Bunun sadece fiziksel bir beden olduğundan emin misin?" Ama tam da o sırada Chu Xuanyuan birden gülümsedi. Sonra da hafifçe avucunu oynattı. Bir ışık çıkarak Chu Kongtong'un içine girdi.

 

“AHH—”

 

Chu Kongtong'un yüz ifadesi değişmişti. Artık dayanamıyordu ve tekrar acı içerisinde bağırmaya başladı.

 

Bedeninde semboller belirmeye başlamıştı. İçeride hareket etmeye başladılar ve onlar hareket ettikçe Chu Kongtong'un bedeni çöküyordu. Fiziksel bedeni yutuluyordu.

 

Sonunda bedeni tamamen kayboldu. Enerji merkezi bir ışık huzmesi olmuştu. Işık huzmesi havada süzülürken acı içerisinde bağırdı. Ancak bir saat sonra durdu bu çığlık.

 

Işık huzmesi esnemeye başladı ve tekrar insan şeklini aldı. Bu Chu Kongtong'du ve geriye sadece Bilinci kalmıştı.

 

Ancak Chu Kongtong'un bilinci diğer insanların bilincinden farklıydı. İnsanların Bilinçleri ne kadar parlak ya da sönük olursa olsun bedenleri tam olurdu. Ancak Chu Kongtong'un bedeni noksandı.

 

Gözleri yoktu ve cildinde zarar görmedik yer yoktu. İki bacağı bile yoktu, sadece bir kolu kalmıştı. Bir de bu kolunda da tek parmak vardı. En önemlisi de yetiştirmesinde büyük bir düşüş olmuştu.

 

"Chu Xuanyuan, bana n-n-ne yaptın böyle?" Bu değişimleri hisseden Chu Kongtong aklını kaçırıyor gibi hissetti.

 

Chu Xuanyuan ise sadece gülümsedi bu tepkiye. "Senin yerinde olsam burada durmazdım. Hemen geri döner patronumu bulur ve yaralarımı iyileştirirdim."

 

"Ancak tabii bunun için patronunun tedaviyi yapabiliyor olması lazım."

 

"Seni..." Chu Kongtong'un yüz ifadesi yine değişti. Öfke doluydu ama bir şey demeye cüret edemiyordu.

 

Chu Xuanyuan'ın nelere muktedir olduğunu biliyordu. Eğer yetiştirmesi azalmış olsa kabul edilir olurdu. Ancak şimdi yetiştirmesi de aynıydı, bu akıl almaz bir şeydi. Bunun neden olduğuna dair hiçbir açıklama yoktu. Böylesi bir durumda Chu Xuanyuan'la başa çıkması çok zordu.

 

Ailesinde onu iyileştirebilecek biri olsa da ağır bir bedel ödenmesi lazımdı. Muhtemelen kendi yetiştirmelerini de etkilerdi. Kimsenin onun için böyle bir şey yapacağını düşünmüyordu.

 

Ama başka bir seçeneği de yoktu. Zar zor kendisini Işınlanma Oluşumuna attı. Hâlâ yetiştirmesi varken buradan gitmesi lazımdı.

 

"Aynen öyle. Chu Kongtong, yukarıdakilere de ki benimle ilgili bir fikirleri varsa başlarına bela arıyorlar demektir. Cüret ediyorlarsa gelsinler."

 

Chu Xuanyuan'ın bu dediklerini duyan Chu Kongtong titredi. Daha fazla durmaya cesaret edemeden hemen Işınlanma Oluşumuna atladı ve gitti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr