Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Wandream

***********************************************

"Bu gizli bir silah, anca başka çaremiz kalmazsa kullanacağım. Ama kullanırsam Jiang Hanedanlığı kesinlikle yok olur." dedi Ji Hanedanlığının atası gülümseyerek.

"O zaman neden bu silahı kullanmıyoruz da, bu kadar kaynak harcıyoruz?" diye sordu Liu Hanedanlığının atası, kafası karışmış bir şekilde.

"Hehe. Nedeni çok açık. Silahı kullanırsak hem düşmana hem de bize zarar verir."

"Neredeyse zamanı geldi. Üçümüz saldıralım da şu dinazor kıçı formasyonu bozalım. Yıllar önce yaptıklarını Jlang Hanedanlığına ödetelim!" aniden Ji Hanedanlığının atası bir ışık hüzmesine dönüştü ve Ruh Formasyonunun önüne geldi.

*boom* 

JiHanedanlığının yaşlı atası 9. Gök aleminde ki bir uzmandı. Dövüş Lordu alemine girmesine ramak kalmis biri. Aniden cenneti ve yeryüzünü sarstığı söylenebilecek bir yumruk salladı. Jiang Hanedanlığını çevreleyen Ruh Formasyonu şiddetli bir biçimde titremeye başladı.

"Bizde saldıracağız!" Hemen ardından Liu ve Zhao Hanedanlıklarının ataları ve imparatorları da saldırmaya başladı.

9. Gök aleminde 3 kişi ve 8. Gök aleminde üç kişi aynı anda saldırınca Jiang Hanedanlığını koruyan bariyer nerdeyse yıkılıyordu.

"Yandık. Eğer böyle devam ederse Jiang Hanedanlığımızı koruyan formasyon çok geçmeden yıkılacak."

"İmparatorum şimdi ne yapacağız? Gönderdikleri uzmanların sayısı çok fazla. 9. Gök aleminde ki atalarını saymasak bile onları yenecek gücümüz yok. Eğer bariyer yıkılırsa sonuçlara katlanan Jiang Hanedanlığımızın on binlerce insanı olucak." Durum buraya kadar geldiğinden herkesin bakışları imparatorun üzerindeydi.

Ancak imparator kaşlarını çatmıştı ve ne yapıcağını bilmiyordu. Aniden zıpladı ve Kraliyet Soyu Bağlılık Formasyonuna doğru uçtu.

Formasyona yaklaşınca sabırsızca "Durum ne? Chu Feng ne durumda?" dedi.

"Formasyonun gücü gerçekten de Chu Feng'e karşı çıkıyor. Chu Feng'e güç aktarma hızı çok düşüktü, hala 7. Gök aleminde. Yinede şu anki duruma bakarsak, çok geçmeden 8. Gök alemine ayak basıcak." dedi orayı koruyan Zhang Tianyi.

"8. Gök Alemi mi? Bu... çok geç olur!" Zhang Tianyi'nin dediklerini duyduktan ve Chu Feng'in ruhunu şahsen kontrol ettikten sonra imparatorun yüzü solmuştu. Sanki karanlıktaki son ışık hüzmesi yok olmuştu.

8. Gök aleminde olacağı gerçeği bir yana o üç yaşlı canavarı yenmesi tek kelimeyle imkansızdı.

Ayrıca görebildiği kadarıyla Chu Feng'in aurası çok dengesizdi. Çökmek üzere olduğu bile söylenebilirdi. Ataların koyduğu formasyon gerçekten de Chu Feng'i engelliyordu. Az çok formasyonun gücünü kazansa da, güç çok dengesizdi.

Böyle bir durumda, Chu Feng 8. Gök Alemine ayak bassa bile, gerçek savaş gücü sadece 6. Gök Alemine denk olurdu. Üç yaşlı canavar bir yana sadece üç imparator bile onu kolayca öldürebilirdi.

"Sorun ne? Bariyer daha fazla dayanamıyor mu?" dedi Zhang Tianyi, imparatorun endişeli yüzünü görünce.

"Ahh, bariyer ne kadar güçlü olursa olsun, 9. Gök Aleminde olan üç kişinin saldırılarına dayanmayacak. Korkarım fazla uzun süre dayanamayacak. Galiba Cennetler gerçekten de Jiang Hanedanlığımızın yok olmasını istiyor!" imparator derin bir iç çekti ve sonra Zhang Tianyi'ye dedi ki, "Sen ve Chu Feng burada kalın. Sakın dışarı çıkmayın. Buraya mühürleyeceğim, umarım felaketten kurtulmanıza bir yardımı olur."

"Lordum, ne demek istiyorsunuz?" dediklerini duyunca, Zhang Tianyi kaşlarını çattı.

"Hanedanlığımız ve Ji, Liu, Zhao hanedanlıkları arasında bir kan davası var. Eğer formasyondan korkup buraya kadar herkesi katlederek gelirlerse, arkalarında canlı hiç kimseyi bırakmazlar. Hanedanlığımdan olanların huzur içinde ölmelerine izin vermek bile bir lütuf olur."

"Jiang Hanedanlığımızın bugün yok olması kaderinde yazılı. Cefasını da biz çekeceğiz."

"Ama sen ve Chu Feng hanedanlığımızdan değilsiniz. Bizim için elinizden geleni yaptınız bu yüzden sizi bu meselenin içine sürüklemek istemiyorum." dedi imparator ve hafifçe gülümsedi. O yüzden buraya mühürleyeceğini söylediğinde, diğer üç hanedanlıktan olanların Chu Feng'le Zhang Tianyi'yi bulmasını istemiyordu. Onların bu felaketten kaçınmalarını istemişti.

boom güm güm güm~~~~~~~~~~~

Tam o sırada devasa korkunç bir patlama sesi geldi. Yeraltı sarayı bile şiddetli bir sarsıntı geçirmişti.

"Lanet olsun." İmparatorun yüz ifadesi değişti. Gözlerinde daha önce görülmemiş bir korku vardı ve hiçbir şey demeden arkasını dönüp dışarı çıktı.

Tam dışarı çıktığında, Jiang Hanedanlığını çevreleyen formasyon karardı. Formasyonun batı bölgesinde koca bir delik açıldı.

Delinmişti. Jiang Hanedanlığını koruyan tek bariyer delinmişti. O anda üç hanedanlığın orduları sanki bir gelgit gibi içeri girmeye başladı.

"Hahahhaah, Jiang Hanedanlığının çöpleri! Bugün sizin son gününüz olucak!" Aniden gökyüzünden sağır edici bir ses geldi. Hemen ardından üç klanın ordusu, çeşit çeşit savaş yetenekleri sergilemeye başladı. Sergiledikleri savaş yeteneklerini insanlara doğru fırlatıyorlardı.

"Ahh~~~~~~~~~~~"

Jiang Hanedanlığı ne kadar güçlü olursa olsun Gök alemindeki uzmanlarının sayısı kısıtlıydı. Bir çoğu hala ruh, köken veya bilge alemindeydi.

Onlara göre Gök Aleminde bir uzmanın saldırısı karşı konulamaz ve kaçınılamazdı. Bu yüzden gökyüzünü kaplayan saldırılar yere birer meteor gibi çakıldıklarında, yok ettikleri şey lüks sarayların yanı sıra Jiang klanından olan insanlardı.

"Hepinizi öldüreceğim!" bunu görünce Jiang Hanedanlığının tüm uzmanları deliye döndü. Gök Alemindeki bir çok kişi, canlarını hiçe sayarak havaya uçtu ve üç klanın ordusuna saldırmaya başladı.

Ancak güçleri çok azdı. Üç ata ve üç imparatorun desteklediği ordu karşısında, Gök Alemindeki uzmanları bekleyen tek şey bir katliamdı.

Uçsuz bucaksız Jiang Hanedanlığında ağlama ve çığlık sesleri yankılanmaya devam etti. Özellikle çocukların korku dolu çığlıkları. Hanedanlığın şu anki güçsüzlüğü apaçık ortadaydı.

Umutsuzluk. Tüm yetişkinlerin yüzünü dolduran şeydi. Hepsi Jiang Hanedanlığının sonunun geldiğini biliyordu. Hepsinin sonu gelmişti. Nesiller boyu gelişen hanedanlık bugün yok olucaktı.

Böyle bir durumda, imparator ve uzmanlar canlarını hiçe sayıp düşmana saldırmadı. Hanedanlığın iç bölgesinde toplanmış bir şey hakkında konuşuyorlardı.

"Haha, Jiang Hanedanlığının imparatoru, kızının güzelliği göz kamaştırıyor. Onu benimle götürüp........ cariyem yapmama ne dersin?" aniden, havada sağır edici bir bağırış yankılandı. Bağıran kişi Zhao Hanedanlığının imparatoruydu. Zhao Hanedanlığından bir grup uzmanı iç bölgeye doğru götürdü. Giderken bir grup uzman dışında gözlerine imparatorun kızı, Jiang Yini'de takılmıştı.