Bölüm 513: Tek Yumruğun İhtişamı

avatar
9241 10

Martial God Asura - Bölüm 513: Tek Yumruğun İhtişamı


 

Çeviri: Çıngıraklı Düzenleme: Wandream

 

*************************************************************

 

"Hey.... İmparator Zhao, bu küçük bayan o kadar da kötü değil. Hem su gibi güzel, hem de yetişimi olağanüstü. Onda gözüm var, eee.... şimdi ne yapacağız?" Bir başka deli gülüş daha yankılandı. Liu Hanedanlığının imparatoru bir grup uzmanla gelmişti.

 

"Neden şöyle yapmıyoruz? Üçümüz aynı anda harekete geçelim, kız ilk yakalayanın olsun! Ama ben sizin gibi onu cariyem olarak almayacağım, önce onun yetişimini yok edicek sonra onu astlarıma, 'zevk arayışında' onlara yardım etmesi için vereceğim!" Ji Hanedanlığının imparatoru uçarak geldi.

 

"Kızıma dokunmaya cürret edenin hayatını bitiririm!" Jiang Yini'yi koruyan Jiang Hanedanlığının imparatorunun yüzü sinirden yeşile dönmüştü. Üçünün bile bile onunla, Jiang Hanedanlığıyla dalga geçtiğinin farkındaydı.

 

Ancak, hanedanlığın imparatoru ve Jiang Yini'nin babası olarak böyle bir aşağılamaya katlanamazdı. Havaya zıplayıp bir meteor gibi fırladı, 8. Gök Aleminde ki korkunç savaş gücünü salıp üç imparatorla savaşmaya başladı.

 

"Baba!!" O sırada, Jiang Yini'nin yüzü panikle doluydu. Konuşurken, babasıyla omuz omuza savaşmak için gitmeye hazırdı.

 

Babası ne kadar güçlü olursa olsun, onunla aynı yetişime sahip üç imparatorla başa çıkamazdı. Böyle bir durumda babasını bekleyen tek şey ölümdü.

 

"Prensesim, sakın gitmeyin!" Ama tam Jiang Yini saldırıcakken, Jiang Hengyuan onu bileğinden yakaladı ve dedi ki, "Çabuk benimle gelin, buradan gidiyoruz. Kaçış yolunu çoktan hazırladık. Sizi, prensleri ve prensesleri korurken hanedanlıktan çıkacağız."

 

"Hayır! Ben de babam gibi hanedanlık için yaşayıp öleceğim!" dedi Jiang Yini inatçı bir şekilde.

 

"Prenses, bu imparatorun emri. Bana inanmıyorsan al buna bak." dedikten sonra, Jiang Hengyuan bir emir rozeti çıkardı.

 

Rozeti gördükten sonra Jiang Yini'nin yüzü buz kesti. Başını çevirip, gökyüzünde üç imparatora karşı ölüm kalım savaşı veren babasına baktı. Gözleri anında kızardı ve gözyaşları gözlerinden yağmur gibi akmaya başladı.

 

O rozetten sadece bir tane vardı ve onu da babası şahsen yapmıştı. Hatta rozeti ona gösterdiğinde ne dediğini çok iyi hatırlıyordu. İlerde kim olursa olsun, ne yapmasını isterlerse istesinler o kişinin dediklerini yapmak zorundaydı, çünkü o kişinin istekleri onun isteğiydi.

 

Ayrıca, imparator bunu sadece Jiang Yini'ye söylememişti. Tüm oğulları ve kızlarına, hatta hanedanlığın yaşlı jenerasyonuna da söylemişti.

 

"Prenses, çabuk beni takip edin. İmparator şu anda sizin son umudunuz için savaşıyor. İmparator olarak ataların öğretilerine uymak zorunda olsada, bir baba olarak oğullarının ve kızlarının yaşamasını istiyordu. O yüzden atalarının öğretilerine karşı çıkıp bu rozeti bana verdi ve hepinizi buradan giderken korumamı istedi." Jiang Hengyuan, Yini'nin anlayamayacağından korktuğu için her şeyi açıkladı.

 

"Ahh!"

 

*güüüümmm*

 

Lakin tam o sırada, gökyüzünden acı çeken birinin sesi geldi. Hemen ardından yukarıdan bir beden yere bir meteor gibi düştü. Çarpışma gücü bir sarayı bile yıkmıştı hatta yerde koca bir çukur bırakmıştı.

 

"Baba!" O sırada Jing Yini yüksek sesle bağırdı, zıpladı ve koca çukura doğru koştu.

 

"Lanet olsun." aynı zamanda Jiang Hengyuan gibi bir çok uzman da oraya uçmaya başladı çünkü düşen kişi Jiang Hanedanlığının İmparatorunun ta kendisiydi.

 

"Yini, baban bir işe yaramıyor. On binlerce insanımızı koruyamamam bir yana daha seni, kızımı bile koruyamıyorum." O an, Jiang Hanedanlığının imparatorunun yenildiği andı. Yüzünde ki yedi delikten kan akmaya başladı, hatta göğsü bile “凹” şeklindeydi. Kaburgaları ve derisi çatlamış, oluk oluk kan akıyordu.

 

"Hayır! Baba, sen benim için en iyi babasın." Jiang Yini'nin yüzü gözyaşlarıyla doluydu.

 

"Ha! Çok zayıf çıktı bu, bir kaç round bile dayanamadı." Aniden, gökyüzünden bir ışık Jiang Hanedanlığının imparatorunun yüzüne indi.

 

Liu Hanedanlığının imparatorunun ta kendisiydi. Gözlerini kısmış ve ağır yaralı imparatorun yüzüne dalga geçer gibi inceliyordu.

 

"Yazık oldu! Duydum ki babasının muazzam bir savaş gücü varmış hatta bizim babalarımızı bile alt edebiliyormuş, ben de babası gibi oğlununda etkileyici bir savaş gücü olacağını düşünmüştüm. Ancak, bu kadar işe yaramaz biri olmasını beklememiştim." Zhao Hanedanlığının imparatoru dalga geçti.

 

"Aynen öyle. Eğer bu kadar işe yaramaz olduğunu bilsem önce ikinizin saldırmasına izin vermezdim. Ben bile tek başıma yeterdim." Ji Hanedanlığının yüzünde kendini beğenmiş bir ifade vardı.

 

"Hepiniz klan reisleri olmaktan utanmalısınız. Babamı anca bir araya gelip yendikten sonra birde utanmazca onla dalga geçiyorsunuz. Alayınız aşağılık insanlarsınız!" Kendi babasının böyle aşağılandığını görünce, Jiang Yini'nin küçük yüzü sinirden kızarmış ve siniri had safhadaydı.

 

"Kazanan her zaman kral ve kaybeden de hırsızdır. Önceden atanın, atama yaptığı aşağılama bundan binlerce kat daha fazlaydı!" diye soğukkanlılıkla bağırdı, Liu Hanedanlığının imparatoru.

 

"Ahh, İmparator Liu, neden bu akdar nefesini harcıyorsun ki? Bugün, atalarımıza yaptıklarınızı ödeteceğiz. Bu kızın dili çok keskin, bırakın da onla biraz oynayayım." dedi Zhao Hanedanlığının imparatoru ve aniden Jiang Yini'ye saldırdı.

 

"Prensesi koruyun!" bunu görünce, Jiang Hengyuan ve diğer uzmanlar aceleyle gökyüzüne uçtu. Savunma Ruhu Formasyonunu açtılar.

 

"Bir grup çöp parçası bile yolumu kesmeye cüret mi ediyor? İkileyin!" Zhao Hanedanlığının imparatoru normal bir şekilde elini uzattı ve Jiang Hengyuan'la diğer uzmanların bir araya gelip yarattığı formasyonu anında yok etti. Aynı zamanda, kalabalık acıyla çığlık attı ve bir yana savruldu. Yüzleri zaten bembeyazdı, şimdi birde ağır yaralıydılar.

 

"Haha küçük bayan, sende de nezaket diye birşey yok. Gel de sana düzgünce öğreteyim." dedi Zhao Hanedanlığının imparatoru ve yüksek sesle gülmeye devam etti. Konuşması bittiğinde çoktan Jiang Yini'nin yanına gelmişti. Elini uzattı ve Jiang Yini'nin yükselen ikiz kulelerini utanmazca tutmaya çalıştı.

 

"Prenses Yini'ye sen mi öğreticeksin? Bu yeterli gücün olup olmadığına bağlı!"

 

"güüm"

 

Tam o sırada, hanedanlığın iç bölgesinden sağır eden bir ses geldi. Aynı anda, yer titremeye başladı ve iki kişi yerin altından fırladı.

 

Biri son derece hızlıydı. Göz açıp kapayıncaya kadar Zhao Hanedanlığının imparatorunun önüne geldi. Hemen imparatora doğru bir yumruk salladı.

 

"Bu velet de nereden çıktı? Hadi, başka yere git." Zhao Hanedanlığının imparatoru sadece başını çevirince  yaklaşının genç bir adam olduğunu fark etti. O yüzden tiksinmiş bir şekilde somurttu ve genç adamı duvara yapıştırmak için elini salladı.

 

Ama kim düşünürdü ki bu genç adamın gerçekte çok güçlü olduğunu? Genç adamın yumruğu tam Zhao Hanedanlığının imparatorunun koluna değdiğinde çatırdama sesi geldi, imparatorun kolunu koparmıştı.



Ardından yumruğun gücü azalmadı, aksine daha da arttı. Bang sesiyle, yumruk imparatorun yüzünde patladı. Kafası binlerce parçaya ayrıldı ve anında öldü, her yer kan olmuştu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr