Çeviri: Calosa Düzenleme: Xled

"Doğal afetin yaratıcısı mı, ne demek istiyorsun?" Liu Hanedanının eski atası anlayamadı.

"Demek istiyorum ki o şey kendi kendine oluşmuş bir doğal afet değildi. Birazdan afetin aynısı Jiang Hanedanlığında gerçekleşecek."

"O felaket yeniden mi oluşacak? Ne demek istiyorsun?"

"Yoksa senin demek istediğin o doğal afet bir insan tarafından mı yapıldı? Üstelik o insan o arabadaydı?" Liu Hanedanlığının eski atası neler olduğunu yeni anlamıştı.

ÇN: Herkes anladı bir tek sen anlamadın...

"Doğru." Ji Hanedanlığının eski atası gülümsedi.

"Böyle bir şey mümkün olsa bile o kişinin gücü en az Dövüş Lordu seviyesindedir. Nasıl olurda senin gibi birisini dinler?" Liu Hanedanlığının eski atası kuşkuyla sordu.

"Bunu bilmene gerek yok, bilmen gereken tek şey onu kullandığım sürece bu dünya da yenilmez olacağım. Jiang Hanedanlığı sadece bir test alanıydı."

"O var olduğu sürece Ji Hanedanlığımın ilerleyişini kimse durdurmayacak."

"Jiang Hanedanlığından sonra diğer kıtalara saldırmaya başlayacağım. Hemen ardından atalarımın hayali olan Doğu Denizi Bölgesine saldıracağım."

"İşte o zaman benim Ji Hanedanlığım çok güçlü olacak ve dünyanın gerçek hükümdarı olacak!" Ji Hanedanlığının eski atası kahkaha attı.

Kahkaha karşısında Liu Hanedanlığının eski atasının yüz ifadesi değişti ve korku dolu bir sesle, "Gelecekteki hedefin benim Liu Hanedanlığım olmaz değil mi?"

"Sakin ol, biz çok uzun zamandır müttefiğiz. Dedemin dedesinden beri müttefikliğimiz hiç bozulmadı."

"Bu yüzden Liu Hanedanlığına saldırmayacağım. Ancak Liu Hanedanlığının da bana sadık olması gerekiyor." Ji Hanedanlığının eski atası sinsice gülümsedi.

Liu Hanedanlığının eski atasının yüz ifadesi değişti. Bu açıkça bir kölelikti! Onların yaşaması için köle olmalarını söylüyordu.

*Gürleme*

Aynı zamanda uzaktan bir gürleme sesi geldi. Sanki on binlerce hayvan aynı anda kükrüyordu.

O anda bunu gören herkes panikledi çünkü tüm dünya değişmeye başlıyordu. Sanki tüm dünya her an çökecekmiş gibiydi.

"Bu da neyin nesi böyle?"

İnsanların aklına gelen ilk şey kaçmaktı ancak ne yapıp etseler vücutları onları dinlemiyordu. Tek yapabildikleri oldukları yerde neler olacağını beklemekti.

* Hmm *

Bir anda göz kamaştırıcı altın bir ışık parladı ve uzay bükülmeye başladı aynı zamanda rüzgarda şekil değiştirdi.

Bir anda her şey bitti ve altın ışığın olduğu yerde bir adam ortaya çıktı.

Bu orta yaşlı bir adamdı, topuklarına kadar inen düz siyah saçlarıyla bir ölüm tanrısına benziyordu.

Ama insanların en çok korktuğu şey şu anda o adamın başının üstündeki altın ışıktı.

Altın ışığın merkezinde altın bir sandalye vardı ve o sandalyenin üzerinde oturan genç bir adam vardı. Bu kişiye gelince bu Chu Feng'ti.

"Ne oluyor?"

Ji Hanedanlığının eski atası titremeye başlamıştı. Çünkü neler olduğunu anında anlamıştı.

"Sorun nedir?" Liu Hanedanlığının eski atası neler olduğunu anlayamadı.

"O, o, o, doğal afetin yaratıcısı!" Ji Hanedanlığının eski atası titrek bir ses tonuyla konuştu.

Ne, o senin gizli silahın mı?" Liu Hanedanlığının eski atasının yüz ifadesi değişti. Aynı zamanda korkudan titremeye başladı.

Önündeki adam aslında doğal afetin yaratıcısıydı. Nasıl olurda ondan korkmazdı?

O anda orta yaşlı adamın dudakları hareket etti, "Genç efendi, düşmanlarınız bunlar mı?"

"Ne, genç efendi mi? Korkunç yaşlı adam aslında Chu Feng'in hizmetkarı mı?"

"Neler oluyor burada?"

"Tanrım, Chu Feng'in böyle güçlü bir hizmetkarı mı var?" O anda kalabalık ne olduğunu anlayamadı.

ÇN: Kalabalık? Wtf? Emin olun bu kalabalığın nereden çıktığı hakkında en ufak bir fikrim yok...

"Ne yaptın sen! O korkunç adamı bizi öldürtmek için mi getirdin?" Liu Hanedanlığının eski atasının titremesi daha da şiddetlendi.

"Bu adamın daha önce zihni karışmış haldeydi bu sayede onu kontrol edebildim."

"Bu Chu Feng çok kurnaz planlar yaparak onu kontrol etmiş olmalı."

"Korkmayın, onu hala kontrol edebilecek bir yöntemim var." Ji Hanedanlığının eski atası diğerlerine zihinsel mesaj yolladı. Ardından orta yaşlı adama bakarak konuşmaya başladı, "Hey velet, sen nasıl olurda bana düşman olarak sesleniyorsun? Asıl düşman o!"

O anda Ji Hanedanlığının eski atası kendine güvenen bir ses tonuyla konuştu. Açıkçası orta yaşlı adamın Chu Feng’le bir ilişkisi olduğuna inanmıyordu.

Bu yüzden de Chu Feng'in onun zihnini karışıklığından faydalanıp ona genç efendisi olduğuna inandırdığını düşünüyordu.

Ji Klanını eski atası şu an bir sorun olacağını beklemiyordu ve yalan söylemekten çekinmiyordu, "Sonuçta hayatta kalmak için kör bir kedi bile bir fareyle savaşır." sözünü herkes duymuştur.

Ji Hanedanlığının sözlerinden sonra iki klanını halkı hemen umutlandı.

ÇN: Demek ki o sadece atalar değil kalabalıkta varmış. O kalabalıkta Liu ve Ji hanedanlığına ait, evet şimdi anladım. Sorun yok :D

Ancak daha sonra Chu Feng'in sözleriyle hepsi şaşırdı.

"Hepsini öldür!" Chu Feng kayıtsızca söyledi.

"Nasıl istersen!"

Chu Feng'in sözlerinden sonra orta yaşlı adamın vücudunda alevler bir volkan gibi patladı. Saniyeler içerisinde o bölgeyi insanlar için bir cehenneme çevirdi.