Çevirmen: Aytekin29

Düzenleyen: Kurogane

Bölüm 635 : Soruşturulan Atalar

“Evet madam!” Dokuz Ölümsüzlerin başının geleceğini duyduğunda, kadının yüzü anında değişti ve bu haber bir anda kendisini şaşkına çevirdiği için hafifçe titremesine engel olamadı ve onun gelişine hazırlanmaya başladı.

Dokuz Ölümsüzlerin başı kesinlikle Ölümsüz İnfaz Takım adaları'nda önemli bir karakterdi. Takım adaların tamamında, efendiden başka, ona karşı saygısız olmaya cesaret edebilecek tek bir kişi yoktu. Şu anda yıldızı parlayan takım adaların Genç Efendisi bile ona saygıyla karşılık vermeliydi ve ona ‘Kıdemli İlk Ölümsüz’ diye çağırırdı, onun önemsiz bir kişi olduğu söylenebilir miydi?

“Hmph. Bu kahrolası Taoist Qiushui. Ölümsüz İnfaz Takım adalarından ve büyükbabamdan korkmuyor değil mi? Bu gece büyükbabamın önünde ne kadar kibirli olabileceğine bir bakayım.” O anda, sadece Ya Fei'nin yüzünde parlak bir gülümseme yoktu, aynı zamanda geleceğe duyulan özlem ve kötü niyetli ifade izi bile vardı.

Chu Feng ve diğerleri Ya Fei'nin büyükbabası Ya Zongyun'un Sonsuz Kan Denizine geldiğini bilmiyorlardı.

Şu anda, Qiushui Fuyan çoktan Chu Feng'i dinlenme evine çağırmış ve yalnız onunla sohbet ediyordu.

“Chu Feng, onun öğrencisi olduğunu söyledin, ama sadece sözlerine güvenemem. Kimliğini kanıtlamak istiyorsan, sorularımın bir kısmını cevaplamalısın, ” Qiushui Fuyan oturma odasındaki orta koltukta otururken yumuşak ama onurlu bir sesle söyledi.

“Kıdemli Qiushui, lütfen sorun” dedi, oturma odasının ortasında dururken Chu Feng saygıyla.

“Benim ailemi ve ona verilen ismi biliyor musun? Ve Ustanın ailesini ve ona verilen ismi biliyor musun?” diye sordu Qiushui Fuyan.

“Benim efendim Huangfu Haoyue, sen Qiushui Fuyan’sın. Siz ikiniz aslen sevgiliydiniz ve sırasıyla Yanan Cennet Kilisesi'nin Kutsal oğlu ve Kutsal kızısınız” diye yanıtladı Chu Feng.

Bu sözleri duyan Qiushui Fuyan anında kaşlarını çattı, gözlerinde ortaya çıkan özel bir duyguyla bir hamlede ayağa kalktı, Chu Feng'e geldi ve kuvvetle sordu, “Şu anda nerede? Hala iyi mi ?! ”

“Eh...” Chu Feng, Qiushui Fuyan'ın böyle davranmasıyla biraz konuşamadı. Huangfu Haoyue hakkında çok endişeli olduğunu ve onu çok özlediğini görebiliyordu. Onların hisleri gerçekten basit değildi.

“Ne? O iyi değil mi? O şimdi nerede, acele et ve bana söyle! ” Qiushui Fuyan Chu Feng'in omuzlarını yakaladı ve sormaya devam etti.

O anda, dişlerini ısırdı ve kendini okuduktan sonra, gerçeği söylemeye karar verdi, onun dönüştürücü maskesini etkisiz hale getirdi, eski genç görünümüne döndü ve dedi ki, “üzgünüm, Kıdemli Qiushui. Küçük Chu Feng sana yalan söyledi.”

“Yalan? Ne demek istiyorsun? ” Chu Feng’in değişimini gören Qiushui Fuyan hafifçe kaşlarını çattı ve birkaç adım geri çekilip mevcut Chu Feng’i yeniden değerlendirmeye çalıştı.

Çünkü şu anda Chu Feng, hâlâ bir Dövüş Lordu aurasına sahip olmasına rağmen, görünüşünde büyük değişiklikler meydana geldi tıpkı genç bir adama benziyordu. Onun yaşında, onun yetişimini, üç kelime temsil edebilirdi son derece parlak yetenek.

Ama Qiushui Fuyan'ın en çok dikkat ettiği şey Chu Feng'in yetişimi ya da yeteneği değildi, bu yüzden ona yalan söylemek zorundaydı. Tam olarak Chu Feng'in ne sakladığını ve Huangfu Haoyue ile arasındaki meseleyi nasıl bildiğini düşünüyordu.

Chu Feng, “Kıdemli Qiushui, Huangfu Haoyue usta ve ben öğrenciyken, ayrılmaz bir ilişkimiz vardı” dedi Chu Feng.

“Ne ilişkisi? Dürüstçe cevap versen iyi olur, yoksa hayatını istediğim an alırım” dedi Qiushui Fuyan. Chu Feng'e olan güvensizliği şu anda son sınıra ulaşmıştı.

“Bu genç, Dokuz İl'in kıtasında büyümüş, ancak Dokuz İllerin kıtasında doğmamıştır.”

Chu Feng, “Biyolojik ebeveynlerimin kim olduğunu bilmiyorum sadece Kıdemli Huangfu'nun beni, Dokuz İl'in kıtasına getirdiğini biliyorum” dedi.

“Ne? Öyle mi? ” Bu kelimeleri duymak, Qiushui Fuyan'ın bakışları bir kez daha değiştirdi, ama o özel bakışlar sadece parladı, sonra tekrar şiddetle sordu, “Huangfu Haoyue ile olan ilişkiniz benim için önemsiz. Şu anda onun öğrencisi gibi davranıp beni bulmaya geliyorsun. Ne hedefin var? ”

“Kıdemli, ailemin kim olduğunu bilmek istiyorum ama şu an, Kıdemli Huangfu'yu bulamıyorum. Yani, sadece gelip onu nasıl bulabileceğimi sana sorabilirdim. Her şeyden daha önce, Kıdemli Huangfu'yla çok yakın bir ilişkiniz vardı, bu yüzden atalarımdan haberdar olabileceğinizi düşündüm,” dedi Chu Feng.

“O zaman burada olduğumu nasıl bildin? Huangfu Haoyue mi sana söyledi? ” Diye sordu Qiushui Fuyan.

“Hayır, başka bir insandı.”

“Kim?”

“Qiu Canfeng.”

“Ne? O mu? ” Qiu Canfeng’in ismini duyduktan sonra, Qiushui Fuyan’ın gözlerine sürpriz bir ifade geldi. Daha sonra, “Qiu Canfeng ile ne tür bir ilişkin var?” Diye sordu.

Baştan sona kadar, Chu Feng Qiushui Fuyan'ın tepkilerine ölçmeye devam etti. Qiu Canfeng'den bahsettiği zaman, şok olmuş olsa da, kötü tepkiler olmadığını keşfetti. Qiu Canfeng'i nefret etmediğini görülebiliyordu, bu yüzden Chu Feng, Hiçbir şey saklamaksızın, “Qiu Canfeng benim ustamdır.” Dedi.

“Qiu Canfeng’in öğrencisi misin?”

“Kargaşa, bu tam bir kargaşa. Açıkça Huangfu Haoyue tarafından Dokuz ilden getirilmişsin. Qiu Canfeng'in öğrencisi nasıl oldun?” Qiushui Fuyan’ın kafası çok karışmıştı.

“Kıdemli, atalarımı biliyorsun! Lütfen, söyle bana. ” Bu sözleri duyunca, Chu Feng ellerini sıkıp eğildi.

“Ataların hakkında bir şey bilmiyorum. Sadece senin hakkında birkaç şey biliyorum. Sana söylememi istiyorsan, sorun yok, ama ondan önce, bazı sorularıma ciddi olarak cevap vermelisin.”

Bundan sonra, Qiushui Fuyan, Chu Feng'den pek çok şey istedi. Chu Feng hiçbir şey saklamadı ve Huangfu Haoyue'nin onu Chu ailesine nasıl getirdiğini ve Chu Feng'e nasıl baktığını ve ayrıca Qiu Canfeng ile nasıl tanıştığını anlattı.

Ancak, Chu Feng de akıllıca bir şekilde bir kısım gerçeği gizledi. Qiu Canfeng'le nasıl tanıştığını ve kendini bir öğrenci olarak nasıl aldığını anlatsa da, Chu Feng Qiushui Fuyan ile nasıl bir bağın içinde olduğunu söylemedi.

Huangfu Haoyue çıldırmasına gelince, doğal olarak, Chu Feng bundan bahsetmedi. Muhtemelen, Huangfu Haoyue'nin çıldırmasının nedeni babasının yüzünden oldu ve Qiushui Fuyan ve Huangfu Haoyue çok yakın olduğundan, Eğer Huangfu Haoyue’nin kendi yüzünden çıldırdığını bilseydi, o zaman Qiushui Fuyan'ın Huangfu Haoyue’in intikamını almak için ona saldırıp saldırmayacağından emin olamazdı.

“Ahh, Cennet Yolu'nun basit bir yer olmadığını biliyordum. Ama Papa tavsiyelerimi dinlemedi ve hatta Huangfu Haoyue bile bana inanmadı. Gerçekten de, Cennet Yolu'nda büyük bir felaketle karşılaştılar. ” Her şeyi öğrendikten sonra, Qiushui Fuyan aniden iç çekti, sonra Chu Feng'e baktı ve şöyle dedi: “ Yanan Cennet Kilisesi tüm kiliseyi Kutsal Topraklar'a götürdüğünde savaş henüz sona ermemişti. Felaketten sadece Huangfu Haoyue'nin kendisi kaçmayı başardı ve kaçarken bile bir çocuk kurtardı ve o çocuk sendin. ”

“Hepsi yok edildi mi? Cennet Yolundaki Kutsal Topraklarda ki Savaş mı? Kıdemli Qiushui, tam olarak ne oldu? Bana söyler misin? ” O anda Chu Feng çok sevindi. Birkaç şey seçti: ataları, muhtemelen Kutsal Topraklar Savaşı ve Cennet Yolu ile ilişkiliydi.

“Hayır, ayrıntı hakkında pek bir şey bilmiyorum, o zaman Cennet Yolunda neler olduğunu da bilmiyorum. Huangfu Haoyue beni bulmak için geldiğinde, sadece bir cümleyi ardında bıraktı ve sonra da gitti.O cümle de ‘Cennet Yolu'na girmeyin’ idi.” dedi Qiushui Fuyan.

//DN: Evettt Değerli Okuyucularımız bir ufak toplunun daha sonuna geldik Yorumlarınız bizim için değerlidir yorumlarını bekliyorum. Haa bu arada çevirmenimizde çok uğraşıyor sizin için gerekli teşekkürü etmeyi unutmayın.Bu şekilde ufak toplularla size sürpriz yapmaya devam edeceğiz inş. Size bir haberim daha var.Çevirmenimiz dedi ki; Eğer serinin beğenisi 450 yi geçerse 10 bölümlük bi toplu daha gelecek.Hadi bakalım beğeni butonunu kırın gücünüzü gösterin.

&& Chu Feng şimdi ne yapacak? Buradan ayrılacak mı? Büyükbaba ortalığı karıştıracak mı?

&& Merak ediyorsanız Takipte kalın;)