1. Cilt: Yabancı
Bölüm 7
"Alain!!" diye bağırdı beyaz saçlı genç. "Alaiiin!"
"Aaaaalaaain!"
"Alaaaaaain!"
"Alaiiiiiiin! Çıksana artık cama! Kaç kere daha bağırayım!?" diye sitem etti en sonunda. Castillon Malikanesi köydeki en büyük yapıydı. Alain'in amcası Malcer, Castillon Ailesi'nin son reisiydi ve oldukça zengindi. Bu malikane ise 150 yıldan uzun bir süredir buradaydı. Yine de hiçbir şey kaybetmemiş gibiydi yeniliğinden.
Malikanenin kapısında duran iki nöbetçiden biri "Mathias, gördüğün gibi Efendi Alain çıkmıyor. Neden evine gitmemekte bu kadar ısrar ediyorsun?" diye sordu. Bu genç yaklaşık 15 dakikadır bağırmaya devam ediyordu.
"Çıkacak. Dün öyle şeyler söyleyip kendini eve kapatmak yok. Konuşmamız lazım."
"Akşamki partide konuşacak zamanınız olacağından eminim. Şimdi buradan gitmezsen seni uzaklaştırmak zorunda kalacağım."
Nöbetçinin sözleri gencin yüzünün düşmesine sebep oldu. Ama gitmek istemiyordu. "Malcer amcaya söyleyeyim de içeri alsın bari." diye düşündü.
"Malcer amca!!"
"Mathias!" dedi ilk konuşan nöbetçi. "Efendi Malcer burada değil. Akşama kadar birkaç işi halledebilmek için şehre gitti. Bir kere daha bağırırsan seni köy meydanında kıçına vura vura kovalarım."
"Tamam be! Ne kızıyorsun hemen?" Arkasına dönüp ilerlemeye başlarken yüksek sesle söylendi. "İnsanlarda anlayış da kalmamış. İki kere bağırdık diye hemen kovuyorlar. Gören olsa bağıra bağıra başlarını şişirdim sanar, ayıp."
Malikanenin yanından uzaklaştı. Hava bulutluydu, güneş neredeyse görünmüyordu. Tören de çoktan bitmişti. Biraz daha eğitim yapabilirdi ama bugünü dinlenmeye ayırmak istedi. Törene kadar her gün çalışmıştı zaten. İlk başta bir tane büyüsü varken şimdi üç tane olmuştu.
"Birincisi Çarpma, ikincisi Enerji İpçiği, üçüncüsüne ne desem ki? Şöyle sağlam duran bir şeyler. Gökleri Sarsan Yıldırım İşareti?" Başını iki yana salladı. "Hala bunu kullanacağım kadar güçlü bir saldırıymış gibi hissetmiyorum. Sanırım Yıldırım Damgası diyeceğim."
Köy meydanında dolaşırken hana girdi. Bu küçük han, köyün hanıydı. Yolu buradan geçen yolcular bu handa konaklarlar ve başka yerlerdeki söylentileri buralara getirirlerdi. Ama bu hanı o kadar dolu görmek nadir bir durumdu.
İçeride handa takılmaya gelmiş birkaç köylüden başka kimse yoktu. Mathias bir anda kasıldı ve yüzüne sert bir ifade yerleştirdi. Gözlerini biraz kıstı ve dudağının kenarları aşağı doğru kıvrıldı. Ağır adımlarla bara kadar yürümeye başladı.
Köylüler garip garip ona bakıyorlardı. Buna rağmen hancının yüzünde herhangi bir değişme yoktu. Tamamen ilgisiz gibiydi. Yine de gözleri onun üzerinden ayrılmadı.
Bara ulaştığında taburelerden birine oturan genç adam "Her zamankinden." dedi ve tekrar köylülere baktı.
"Buraya bu şekilde girmeyi ne zaman bırakacaksın, Mathias." dedi hancı kız. Orta boylu, pembe saçlı biriydi. Yüzü şirin ve vücut ölçüleri iyi denebilecek bir düzeydeydi. "Burası suçluların takıldığı bir mekan değil."
"Hana böyle girilir bi' kere. Tüm herkesi tehlikeli biriymiş gibi süzmelisin."
"Çok fazla hikaye okuyorsun sanırım."
"Altı üstü 120 kitabım falan var. Abartılmamalı bence."
"Aynen, oldukça azmış ve kusura bakma. Elma suyum kalmadı."
Genç adam bakışlarını köylülerin üzerinden bir anda kadına çevirdi. Gözlerini iyice kıstıktan sonra "Nasıl kalmadı?" diye sordu.
"Malcer Castillon hepsini bu gece için sipariş etti. O yüzden sana veremem, üzgünüm."
"Calley, Calley, Calley..." dedi genç, başını iki yana sallayarak. Ardından aniden yüzündeki ciddi ifadeyi sildi ve yerine daha masum bir ifade koyarak "En azından bir şişe?" diye sordu.
"Üzgünüm, Mathias. Hepsini satın aldı ve parasını peşin ödedi. Sana bir şişeyi geç bir bardak bile veremem."
"Ya onlar ne yapacaklar o kadar elma suyunu? Ziyan olacak. Bir şişe alamaz mıyım?"
"Elma suları benim olsaydı sana satardım. Ama dediğim gibi, Malcer Castillon hepsini satın aldı ve paralarını peşin ödedi. Artık ona aitler, ben sadece akşama kadar muhafaza ediyorum."
"Bu yaptığın çok ayıp Malcer amca." dedi genç. "Üstelik beni tanıyorken."
Calley ona baktıktan sonra "İstersen kayısı suyu verebilirim?" diye bir öneride bulundu.
"Alerjim var."
"Öyleyse üzgünüm. Alkol kullanmıyorsun bildiğim kadarıyla."
"Neyse." dedi Mathias ve yüzü yine ciddileşti. Gözlerini kıstı, sesini kalınlaştırdı ve "Sen bana oradan bir bardak... Sıcak su ver." dedi.
"Pekala." Calley sıcak suyu doldurup onun önüne doğru kaydırarak fırlattı. Bardağı yakalayan Mathias da hızlıca elini çekti ve yandığını belli etmemeye çalıştı.
"Hey, duyduğuma göre mirasın varmış." Calley Nihai Büyü Törenlerini izlemezdi. İzlemese bile törenlerde olanlar hakkında herkesten çok şey bilirdi.
"Senden de bir şey kaçmıyor ha." dedi Mathias, gülümseyerek. Hancı da aynı şekilde karşılık vermişti.
"Senin adına sevindim. Bunun değerini bilmeli ve çok çalışmalısın. Sen önün bu köydeki herkesten daha açık. Bir miras, herkesin sahip olabileceği bir güç değil. Uyandırmayı denedin mi?"
"Aslına bakarsan sadece mirasın olduğunu biliyorum. Mirasımın ne mirası olduğunu bilmediğimden dolayı uyandırmak için ne yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok."
"Büyükannen hiçbir şey anlatmamış mıydı?"
Genç, bakışlarını biraz yukarı kaldırdı. Yüzünde özlem dolu bir gülümseme vardı. "Büyükannemin mirasımdan haberi olduğunu sanmıyorum. Yoksa bu zamana kadar illa ki benimle konuşurdu."
"Haklısın. Seni çok severdi. Büyü konusunda gelişmene yardımcı olurdu. Böyle bir şeyi bilip de seninle konuşmamasına imkan yok."
Sıcak sudan bir yudum aldı. "Alain'in de mirası varmış diyorlar, doğru mu?" diye sordu Calley'e.
"Doğru, köylülerden birisi onu görmüş. Gece vakti miras kristalinde test yapmış ve sonuç olumluymuş. Malcer Castillon bu sebeple parti veriyor. Bunu kutlamak için." diye cevapladı hancı. Mathias'ın kısa bir süre sessiz kaldığını görünce de "Onunla konuştun mu? Sonuçta köyümüzden yüzlerce yıldır mirasa sahip olan kimse çıkmıyordu. Sizin neslinizde ikiniz birden çıktınız." dedi.
"Konuşmaya çalıştım ama bilmiyorum. Sanki bir şeylere ciddi anlamda bozulmuş gibi. Törende testlere girmek istemiyordu. Güç seviyesi ölçümüne bile girmedi. Sonra da onu zorlamaya hakkım olmadığını söyleyip gitti. Evine gittim ama o kadar bağırmama rağmen dışarı çıkmadı bile."
"Alain böyle biri değildir. Eminim mantıklı bir sebebi vardır. Belki söylemekten çekiniyor olabilir. Bence ona biraz zaman vermelisin. Akşamki partide onunla konuşabilirsin."
"Belki de haklısındır." Sıcak suyunu bitirip bardağı masaya koydu. Elini cebine attığı zaman Calley onu durdurdu.
"Bu bizden. Haftaya yine elma suyu gelecek. Bu sefer toplu satış olursa sana bir şişe ayıracağım."
Genç adam gülümsedi. "Teşekkür ederim, Calley." Ardından kapıya doğru döndü. Bir anda yine kasıldı ve yüzüne ciddi ifadesini, gözlerine de kısık bakışlarını yerleştirerek insanları süze süze handan çıktı.
Yapacak başka bir şeyi yoktu. Bu yüzden eve geçmeye karar verdi. Akşamki kutlamaya kadar evinde duracaktı. Önce köy meydanını, sonra da diğer evleri geçerek köyün en dış kesimlerinde bulunan kendi evine geldi.
İçeri girdiğinde kapıyı kapattı ve kendini arka bahçeye attı. Yere öylece uzandı ve bulutlu gökyüzünü izlemeye başladı. Yüzünde garip bir gülümseme oluştu. Bir süre sonra gülmeye başladı ve hızla ayağa kalkarak iki elini birden havaya kaldırdı. "EVET BİR MİRAS!" diye haykırmıştı.
O kesinlikle diğer insanlardan daha çok şaşırmıştı. Büyü sayısı diğer gençlere göre azdı. Üstelik ustalaşamamıştı bile. Ama miras denilen bu üstün gücü barındıran şey onun kanıydı. Mirasa sahip olan oydu. Diğer herkesi geçebileceği düşüncesi bile kocaman gülümsemesine neden oluyordu. İlk başlarda en zayıf kişi çıkmaktan korkuyordu ama mirasıyla birlikte gücünün köyün dahisi Luth'tan bile fazla olabileceğini öğrenince her şey değişmişti. Özgüveni tekrar gelmişti. Bununla birlikte mirasını uyandırma isteği de. Ne var ki daha mirasın hangi miras olduğunu bile bilmiyorken onu nasıl uyandırabilirdi ki?
"Uyanmamış olsa da düşüncesi bile hala çok iyi hissettiriyor!" Tekrardan bahçeye uzandı ve akşam olmasını beklerken gökyüzünü seyre daldı.
Hikaye İle İlgili Bilgiler #7
Miraslar kişilerin kanında var olan bir güç olsa da her yeni variste tekrardan uyandırılmaları gerekir. Varis kendisinde miras olduğunu bilse de uyandırana kadar onun gücünü kullanamaz. Uyandırma yöntemi ise mirasın hangi miras olduğuna göre pek çok değişiklik gösterir. Varis, mirası bir kere uyandırdığı anda onun gücüne sahip olur. Ardından kısa bir süre sonra mirasın içine çekilir ve mirasın tüm gücünü öğrenerek dışarı çıkar. Miraslar, kişiye oldukça büyük bir güç kattığından onun güç seviyesini çok fazla yükseltir.
Seviyeler
Acemi Büyücü
Büyücü Çırağı
Büyücü Ustası
Büyücü Büyükustası
Büyücü Üstadı
Büyücü Kralı
Büyücü İmparatoru
Büyücü Atası
Büyücü Azizi
Büyücü Tanrısı
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..