Bölüm 33: Elbette Neden Doyurmayayım?

avatar
3735 1

Mavi Elma - Bölüm 33: Elbette Neden Doyurmayayım?


Adem’in öğrenim açlığı son derece büyüktü, gece boyunca aralıksız olarak yazan ve okuyan Adem’in zihni tüm bilgileri bir sünger gibi içine çekiyordu.

“Demek böyle…”

Şuan okumuş olduğu şey bir canavar ansiklopedisiydi, gitmesi gereken İbrik Şehri ile ilgili tüm bilgileri emmiş olan Adem’in bir diğer eksikliği canavarları tanımamasıydı.

“İlahi Yengeç Kaplumbağası mı!”

Şaşkınlığı ile birlikte Adem, hemen okumaya başladı; “Tüm gezegen içerisinde sayısı en fazla yüzü bulmaktadır. Son derece uzun ömürleri olduğundan ötürü gelişimleri de son derece kusursuz ve yüksektir, bu kaplumbağalar için söylenmesi gereken en önemli şeyin su olduğunu belirtmeliyiz. Sadece su altında yaşarlar, bundan ötürü bir insanın bu canlıları gördüğünde kendisini kutsanmış olarak görmesi gerekmektedir. Bu canlıların yüksek bir bilince sahip olduğunu unutmamalısınız! İnsanlardan daha yüksek bir zihin kapasitesine sahiplerdir ve bundan ötürü genelde dünyevi işlerden uzaklaşarak, seçilmişler gibi yaşamaya başlamışlardır.”

Adem bu bilgileri okurken son derece kafasının karıştığını hissetti, hatta bu durum öyle kötüydü ki, kafa derisi her an patlayacakmış gibi duruyordu. “Seçilmişler gibi yaşamak mı?”

Adem hemen kitabına bununla ilgili bir şeyler karaladı, ancak hiçbir sonuç elde edemedi. Bu onun kafasının daha da karışmasına neden olmuştu. “Bu seçilmişler ne tür insanlar ki de kitap bile bilgi veremiyor.” diye düşündü.

Adem bu konu üstünde şuan için düşünmesinin anlamsız olduğuna karar verdi, hala daha derinlemesine okumaya dalmış olan Adem, kendisini tamamen dış dünyadan izole etmişti. Bu süreç içerisinde Adem’in karar vermiş olduğu sabah vakti yola çıkma planı çoktan iptal olmuş ve Adem, bütün gün okumaya dalmıştı.

“Demek bu yüzden buna ruh taşı deniyor!”

Adem heyecanla çantasında bulunan taşlara baktı, gözleri derinlemesine açılmıştı. Hemen yazının devamını okumaya koyuldu. “… Bu ruh taşlarının üç farklı çeşidi bulunmaktadır. En küçük ruh taşları üçgen şeklindedir ve üstlerinde bir çizgi bulunur. Üstün ruh taşları kare şeklindedir ve üstlerinde iki farklı çizgi bulunmaktadır, nihai ruh taşları ise doğrudan bir küp şeklindedir her yüzeyinde bir çizik bulunur.”

Adem bunları okuduktan sonra gözleri daha da derinleşti. Hızla çantasındaki tüm taşları çıkarmaya başladı, gözleri avuç avuç çıkardığı taşlarla birlikte daha da heyecanlı bir görünüm sergiliyordu!

“1,2,3…”

“1000,1001,1002…”

“10.000,10.001,10.002”

Adem’in neredeyse yarım günü sadece saymakla geçmişti, alnından sürekli olarak ter düşüyordu. Parasının sayısını unutmamak için her an daha da kendisini zorlar olmuştu.

“50.000!”

Bunu söylediği anda Adem’in ağzından neredeyse kan dökülecekti! “Bunlar bunca zaman çulsuz olan bana, göklerden bir hediye olmalı! Ben sonunda zenginim!” diye bağırdı.

O kadar çok sevinçliydi ki, hızla havaya zıplayıp elleriyle alkış yaparken ayaklarının da eşlik etmesine izin vermişti. Dudaklarında oluşan bu haşin gülümseme ile birlikte “Bir genç lord ne yapar ki acaba?” diye düşünmeye başladı.

“İbrik Şehrine vardığımda kesinlikle kendime en iyi kumaşlardan yapılmış 20 takım elbise alacağım! Hayır, hayır kesinlikle 50 takım olacak!”

Dudaklarında bulunan haşin bir gülümseme ile birlikte, “Bu genç efendinin elbette ki arkasında güçlü bir koruması olması gerek değil mi?” düşündü.

Ardından da kafasında bir koruma figürü oluşsa da hemen ardından kafasını salladı ve “Genç efendi fazla dikkat çekemez, sıradan halk hemen onun yüceliği karşısında kafasını indirir, bunu istemem! Ondan ötürü koruma olmayacak!” dedi.

Tüm bu hayaller ile birlikte, Adem bir hafta boyunca okumaya devam etti, kendisi okudukça dünyanın ne kadar geniş olduğunun farkına varıyordu.

“Eh, demek bizim Doğu kıtası içerisinde sadece sekiz mezhep var. Bu mezheplere bağlı olan çok sayıda imparatorluk ile birlikte krallıklar da var…”

Bu konu Adem’in son derece hoşuna gitmişti, dudakları o kadar çarpıtılmıştı ki, en sonunda kafasını salladı ve buna bir son vermesi gerektiğini hissetti. “Görevime gitmeden önce bir kez mola verecek ve İbrik Şehrinde kalacağım ardından da Sarmaşık Dağlarına doğru ilerleyeceğim!”

Hemen toparlanan Adem, uçan kılıcına atladığı gibi ilerlemeye başladı. Bu sırada daha öncesinde ezberlemiş olduğu haritayı ve kitabında bulunan haritayı gözden geçirdi, “Kesinlikle iki gün sonra oraya varmış olmam gerekli!” diye düşünüyordu.

Bir göz kırpmasıyla birlikte Adem, altı saat boyunca uçmuş ve daha sonrasında ruhsal gücünü yenilemek için bir dört saat meditasyon yapması gerekmişti. Bu durum onun tahminlerini biraz daha uzatmış olsa da onun için sorun değildi.

Tek bir kaş kaldırmayla birlikte, çoktan bir hafta ortadan kaybolmuştu.

Adem uçan kılıcının üstünde, devasa surlarla çevrili olan büyük şehre bakıyordu. “Demek bir şehir böyle bir şey…” diye mırıldandı.

Daha önce tek bir şehir bile görmemiş olan Adem, için bu son derece büyük bir olaydı! Cennet Ateşi Tarikatı(1) ile kıyaslanamasa da en azından onun dış kuşak bölümü kadar büyük bir şehir kendisini karşılıyordu!

“Şu binaların güzelliğine bak! Kasabam bunların yanında halt yemiş!”

“Haha! Şu mükemmel duran yapıta bak demek halka bu su sağlıyor!”

Adem’in sırıtışı devasa boyutlardaydı, tüm bu güzel yapılar ile birlikte nasıl olurdu da hoşnut olmazdı ki? Dudaklarında ki geniş bir sırıtma şehrin yakınlarına geldiği anda hızla düşmeye başladı.

Bulutlu gökyüzünün üstünde kaldığını fark etmesiyle birlikte, burada bulunan bir şeylerin ters olduğunu düşünmüştü. “Çocuk! Burada uçmak yasaktır!” diye birisinin sesiyle birlikte Adem kafasını, sesin geldiği noktaya doğru çevirdi.

Bu kişi tam vücut zırhı giyen ve üzerinde Adem’in şehir üstünde gördüğü bayrağın motiflerine sahip olan bir adamdan başkası değildi. Göğüs plakasının üstünde bulunan süslü yay ve ok motifi kabararak yukarıya doğru bakıyordu. “Bunu bilmiyordum, söylediğiniz için teşekkür ederim.”

Adam’ın suratında kaba bir görüntü çıktı, “Köyden gelen bir çaylak daha…” diye düşündü. Hemen ardından gözleri Adem’in kıyafetlerinin üstünde bulunan bir nişana doğru gitmiş ve gözleri irileşmişti. “Cennet Ateşi Tarikatı İç Kuşak…”

Adem’in kıyafetleri son derece berbat bir haldeydi, bu son bir yıl boyunca kıyafet değiştirme şansı pek olmamıştı ve üstündeki kıyafetin, çoğu yeri yırtıklarla kaplıydı. Üstelik hala daha büyümeye devam ettiğinden ötürü biraz da kısalmıştı. Ancak her zaman göğsünde taşımış olduğu tarikat arması son derece canlı ve güzel görünüyordu. Bundan ötürü de önündeki askerin tutumu bir anda değişmişti.

“Oh! Genç efendinin bu şekilde dolaştığını bilmediğimden, lütfen bu askeri affedin! Buyurun lütfen geçebilirsiniz.”

Adem bu anlık değişim karşısında başlangıçta şaşırsa da ses etmedi ve sadece kafasını salladı. Gelmeden önce beline kadar gelen saçlarını kısaltıp ensesine doğru getirdiği için, saçları hafifçe sallandı.

Tam arkasını dönüp şehrin içine girecekti ki, Adem bir anda geri döndü ve “Bakar mısın, bu şehri hiç tanımıyorum. Bu şehirde beni gezdirebilecek birisi var mı?” dedi.

Asker bu soru üstüne hemen kafasını döndürdü ve “Elbette ki olacak genç efendi, şehir içine girdiğiniz anda sağ tarafa bakın ve orada duran çocuklar ile anında tanışacaksınız. Sizlerin yaşlarında olmalılar, onlara biraz para verirseniz tüm şehri size gezdireceklerdir.”

Adem hızla kafasını salladı, “Oh bu bilgi için teşekkür ederim.” dedi ve doğrudan içeriye doğru ilerledi. Asker Adem’in gittiğini fark ettiği anda hemen elindeki iletişim cevherini çıkardı ve “Komutan Nihat! Cennetsel Ateş Tarikatından bir iç kuşak öğrencisi buraya geldi! Onu şehre soktum!” dedi.

Bunun üstüne cevap hemen gelmişti, “Ne?! Hemen genç efendiye haber vermeye gidiyorum! Dikkatlice bak ve bana onu kimin gezdirdiğini haber et!”

“Emredersiniz!”

Hua!

Adem, devasa surun içinden geçtiğinde hemen kafasını çevirdi ve kendisi yaşındaki çocuk topluluğuna baktı. Hepsinin görünüşü son derece kirliydi, bu durum Adem’in ne kadar kötü hissetmiş olmasına neden olsa da kendi kıyafetlerinin de aynı şekilde olmasından ötürü ses edemezdi.

Elini salladı ve yanındaki genç çocuklara doğru sesledi, “Heyy! Bana burada şehri gezdirebilecek kim var?!”

Çocuklar kafalarını bir anda çevirdiler ve baktılar, karşılarındakinin kendisi yaşlarında olduğunu ve kıyafetinin de son derece kötü olduğunu fark ettikleri anda, gözleri beğenmeyen bir ifade ile birlikte soldu. “Peh, sadece bir rakip daha…” diye düşünmüşlerdi.

İbrik Şehrine yer yıl milyonlarca insan geliyordu, şehrin sadece genel nüfusunun yirmi milyon olduğunu da hatırlatmak gerekir ki, bundan ötürü insanların seçiciliği çok fazlaydı. Bu önlerinde duran çocuğun genel olarak sadece bir iki ruh taşına sahip olduğunu düşünüyorlardı. Genelde bu tipli çocuklar önce şehri gezdirmesini isteyecek ve ardından da onların yanında durarak şehrin yer yerini ezberleyecek ve onlar gibi çalışmaya başlayacaktı. Bunu hangi aklı başında insan isterdi ki?

Adem, çocukların hepsinin bir anda kafalarını kendilerinden uzağa doğru çevirdiğini ve görmezlikten geldiğini fark ettiğinde hemen sinirlendi. Ardından tam ileriye doğru gidiyordu ki, paçalarını tutan bir güç ile karşılaştığı için arkasına doğru döndü.

Gözlerinin içine bakan, kendisi ile neredeyse yaşıt olan bir çocuğun farkına vardı Adem, gözlerinde son derece soluk bir ışık ile bakan bu çocuk Adem’in kötü kıyafetlerine aldırış etmeden sağlıklı yüzünden ötürü yanındaydı.

“Ne istiyorsun?”

Adem bu çocuğa bakarken ne istediğini gerçekten merak ediyordu, bundan ötürü sormasının da en doğru şey olduğunu düşündü. Çocuğun gözlerindeki donukluk birazcık azaldı ve ağzını açtı: “Şehri gezdirirsem karnımı doyurur musun?”

Adem bu çocuğun gözlerindeki son umut kırıntısını fark ettiği için bir anda içi acıdı, gözlerinde yumuşama belli oldu. Bu çocuğun ifadesi ona geçen yıl yaşamış olduğu zamanları hatırlatmıştı. Suratına vermiş olduğu gülümseme ile birlikte, “Elbette neden doyurmayayım…” dedi.


***


1- Daha öncesinde okul olarak kullandığımı biliyorum. Ancak bunu tarikat olarak değiştirmenin mantıklı olacağı kanısındayım. Bundan sonra Cennet Ateşi Tarikatı diyeceğim.

2- Sizlerin Mavi Elma için desteklerini bekliyorum. Normal düzende 33 saate bir yeni bölüm açılsa da her on yeni beğenme ile birlikte bir bölümü açmayı düşünüyorum. Ayrıca seri tanıtımına okuduğunuz yere kadar ki incelemenizi yaparsanız çok sevinirim. İyi günler dilerim. ^^ 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr