Bölüm 39: Bizimle Gel!

avatar
1970 0

Mavi Elma - Bölüm 39: Bizimle Gel!


İki çift vahşi göz birbirine bakıyordu. İdris’in elindeki tek bıçak ikiye çıkmış ve havayı bile kesebilecek olan parlaklığıyla Adem’e doğru ilerliyordu. Adem’in elinde bir anda beliren tek elli savaş baltası da hafif bir ışıltı saçmaktaydı.

İki mühürlü silah sahibi kültivatörün savaşı birazdan başlayacaktı. İdris’in gözü Adem’e doğru dikkatlice odaklanmıştı. Gözlerinden çıkan vahşi ışıkla birlikte Adem’in her hareketini izleyerek, Adem’i kolayca alt edebileceğini düşünüyordu. “Heh, ne kadar güçlü olduğu önemsiz, bu bıçaklardan yemiş olduğu tek bir darbe ile birlikte nasıl olsa geberecek!” Dudaklarında görülen bu aşağılık sırıtma ile birlikte Adem’e bakması, Adem’in sinirine dokunuyordu.

“Son derece güçlü ve kuvvetli bir delikanlısın, hakikaten de benimle savaşmaya çok uygunsun, nice kültivatör benimle birlikte dövüştü ancak beni yenemedi. Belki de seninle uzun süre çarpışır ve savaşın zevkini doyasıya yaşarım.”

Adem bu sözler üzerine ifadesini değiştirmedi, buz gibi donuk olan suratı ifadesiz bir şekilde İdris’e bakıyordu. Kurt gözleri derinlemesine bakan Adem’de rakibinin her hareketine dikkat ediyor ve saldırmasını bekliyordu.

İkili en sonunda bir daire şeklinde eş zamanlı dönmeye başladı. Her ikisi de rakibinin ilk hamleyi ve ilk hatayı yapmasını bekliyordu. Ancak saniyeler birbirini kovalarken ikisi de ilk hamleyi yapmayı düşünmüyordu.

“Daha ne kadar döneceğiz böyle!” diye düşündü Adem, ciddi anlamda çok sıkılmıştı. Ancak rakibinin de hala daha dönmesine istinaden kendisi de dönüyordu.

Neredeyse beş dakika boyunca döndükten sonra, Adem daha fazla dayanamadı ve en sonunda saldırıya geçti. Bir rüzgar gibi atılan Adem’in arkasında bıraktıpı yeşil renkteki ateş her adımıyla birlikte sönüyordu.

Elindeki baltasını önemsiz gibi görünen bir savuruşla savuran Adem, doğrudan kendisini karşılayan bıçakla şok olmuştu. Tek bir bıçak doğrudan baltası ile çarpışırken diğer bıçak Adem’in karnına doğru hareketlenmişti.

Suratındaki alçak sırıtışı sürdüren İdris, “Genelde bundan ötürü insanlar bana yeniliyor, tek silah kullanabileceğimi kim söyledi ki?” dedi.

Adem bu sözlerin hemen ardından bedenine hızla giren bıçak ile birlikte geriye doğru bir iki adım atmıştı. Adımlarını daha tamamlayamadan hemen önünde bulunan İdris, bıçaklarını tekrardan Adem’e doğru sapladı. Bıçaklarından birisi doğrudan Adem’in boynunu hedeflerken diğeri tekrardan karnını hedefliyordu.

Çotank!

Adem hemen boynunu savunmuş ve diğer bıçağın bedenine girmesine bir kez daha izin vermişti. Adem’in giymiş olduğu kıyafet hızla kaba bulandı. Bu durum karşısında İdris’in sırıtması daha da derinleşmişti. Hız kaybetmeden tekrardan bıçaklarını saplıyordu ki, bu sefer Adem’in hızla ilerleyen baltası kolunu hedef almıştı.

Üstün bir hız ile birlikte, doğrudan koluna doğru inen balta, minik olmasının sağladığı özellikle birlikte şimşek gibi kola doğru değmiş ve İdris’in gözlerinin şişmesine neden olmuştu.

Vaşşşk!

Tereyağını keser gibi doğrudan kolunu vücudundan ayıran balta, sanki hiçbir şey yokmuşçasına Adem’in elinde tekrar görünmüştü. Adem’in elinde hafif bir parıltı saçmaya devam eden bu baltanın üstündeki mühür ile birlikte, kan çok geçmeden hızla baltanın üstünden akıp gitmişti.

“AHHHH!”

Koluna doğru bakan, İdris’in gözleri kan döküyordu. Kolunun yere doğru düşmesiyle birlikte, tek bir silaha mahkum kalmış olan İdris’in gözleri son derece kötüydü. Dudakları anlık korkuyla birlikte mosmor olmuştu, nefesleri kısacık bir süre için sıklaşmış hemen ardından da normale dönmüştü.

“Gerçekten de rakibim olmaya layıksın!”

Gözlerindeki heyecan dalgası yükselerek artmış olan İdris’in suratında dehşet verici bir başka gülümseme ortaya çıktı. “Ne dersin ikimiz birlikte çalışırsak bu şehrin tüm yeraltı dünyasını kontrol edebiliriz!”

Adem en ufak bir ilgi dahi göstermedi, “Bu alçak herif paramı almaya çalışmakla kalmadı, bir ölümlü olan Cihan’ı bile öldürmeye kalkıştı. Üstelik bana da defalarca saldırdı, zavallı küçük hayatım burada sona ermiş olsa ne yapardım?”

Adem’in ölümden korktuğunu kendisi dışında kimse bilmemekteydi, ölümsüz olmak istemesinin bir diğer nedeni de ölmek istememesiydi. Ancak bunu kendinden başka kimse bilmiyordu. Tarikat içerisinde insanlarla fazla yüz göz olmadığından da bunu anlamaları imkansızdı.

“Teklifin çok güzel ancak ölü adamların teklifleriyle ilgilenmiyorum…” Adem’in bedeni bu sözler ile birlikte hızla alev almış ve daha da hızlanarak rakibine doğru ilerlemişti. İdris bir anda gözden kaybolan Adem’i fark ettiği gibi elini göğsüne vurdu ve hemen sonrasında da ayağını yere çarptı.

“Seçilmişin Üç Dalgası!”

Yere çarpan ayağının darbesiyle birlikte, hızla üç tane sonik dalga ortaya çıktı. Bu darbeden sonra zeminde en ufak bir iz oluşmamasına rağmen bu şok dalgaları etrafına yayılmıştı. Adem’e çarpan üç dalga ile birlikte Adem’in dudaklarından bir avuç dolusu kan taşarcasına dışarıya doğru sızdı!

On beş adım geriye sürüklenen Adem, hızla kıç üstü düştü. Hızla ayağa kalkan Adem, inanmayan gözler ile rakibine baktı. “Tüm iç organlarım bu darbe ile birlikte hasar gördü! Ne güçlü bir teknik bu!”

Gerçekten de Adem’in bu dalgadan sonra, Cennet Ateşi tekniği olmamış olsa, bedenini hareket ettirmeye dermanı kalmazdı. Cennet Ateşi tekniği her saniye bedenini şiddetle iyileştiriyor ve onu eski haline getiriyordu. Elbette ki bu durum son derece kısa süreli olacaktı, ardından gelen dayanılmaz açlık Adem’in başının belası olmaya devam edecekti.

İdris rakibinin hızla iyileşmeye başladığını fark ettiğinde, gözlerini kahve fincanı gibi açtı. Gözlerinde bulunan şaşkınlık ile birlikte ortaya çıkan hayret onun ne kadar çok büyülendiğini ortaya koyuyordu. “Bu çocuk insan mı lan! Bu nasıl iyileşme hızı!” diye düşünüyordu İdris.

Çantasını hızla tokatlayan Adem, ağzına hemen bir iyileştirme hapı attı. Ardından da rakibine doğru bakan Adem’in hızı yine artmış ve ok gibi ileri fırlamıştı. Bu sırada bir başka uçan kılıç da hızla başka bir yöne doğru uçmuş ve İdris’in ekibindeki tek kıza doğru ilerlemişti.

Kız kendisine doğru gelmekte olan uçan kılıçla birlikte, donup kaldı. Dudakları şiddetle titriyordu.

“HAYIIIRR!”

Çığlığı tüm sokakta yankılanmıştı, ancak kılıç bundan en ufak bir darbe dahi almadığından hızla ilerlemeye devam etmişti. Tam da bu sırada Adem’in baltası İdris’in bıçağı ile buluştu. İki silahın çarpışması kısır bir sesin çıkmasına yol açmış ve Adem’in dişlerini sıkmasına neden olmuştu.

Bu sırada uçan kılıç bir anda yön değiştirerek hedefi olan kızı serbest bırakmış ve bir ok gibi geri dönerek doğrudan İdris’e doğru ilerlemişti. Adem’in dişlerinin sıkışık kalması bir anda gülümsemeye dönüşmüş ve “Tek senin çift silah kullanabildiğini kim söyledi ki?” demişti.

İdris bu sözleri duyduğunda, en ufak bir şey diyemeden, hızla gelen uçan kılıç yüzünden sonsuza kadar sessiz kalmıştı. Bunları anlatması son derece uzun sürse de hepsi birkaç nefeslik bir anda yaşanmıştı. Tüm bu yaşananlar arasında uçan kılıç rakibinin şakağından girdiği gibi hızla diğer tarafa doğru ilerlemiş ve rakibinin kafasını patlatarak çıkmıştı. İdris’in gözlerinden okunan şaşkınlık bir anda sönmüş ve onun yerine boş gözler Adem’e kısacık bir sürede bakmıştı.

Bunun ardından da iri gövdesi hızla yere doğru düşmüştü. Evlerin camları bu inanılmaz dövüşün bitmesi ile birlikte daha net görebilmek için açılmıştı. Hepsi şaşkın bakışlarla yerde kafası yarılmış bir şekilde yatan İdris’e bakıyordu.

“Dış surlara kök söktüren İdris sonunda öldü ha… Kim derdi, bir çocuğa karşı kaybedeceğini!”

Bir düzine kadar evin camları açılmış ve hepsi de buna benzer sözler kullanmaya başlamıştı. Hepsinin gözünde yenilmez bir figür olan İdris, bu küçük çocuk tarafından öldürülmüştü. Üstelik sadece kendisi değil ekibinin bir çoğu da öldürülmüştü…

Adem’in gözleri hala daha yerinde sabit bir şekilde duran kıza yönelmişti, gözlerindeki soğuk ifade hala daha devam ediyordu. Ancak dudaklarında hafif bir tebessüm ortaya çıkmıştı. Kız Adem’in kendisine doğru geldiğini fark ettiği anda, gözleri daha da şiddetli sarsıldı. “G-gelme… Ben sana saldırmadım bile gelme…”

Adem kızın bu çaresiz sözlerini duyduğunda ne yapacağını bilemedi. Aklına gelen sözleri düşündü, sayısız kelime zihninde dönmüştü, “Korkma seni öldüremeyeceğim…” kelimeleri ancak dudaklarından dökülmüştü.

Kız bu sözler ile birlikte sadece kafasını sallamıştı, “Dediğin gibi bana asla saldırmadın, bunun korkudan mı yoksa başka bir şeyden mi olduğunu bilmiyorum ancak iyi bir kalbin olduğuna inanmak istiyorum.”

Adem’in bu sözleri ile birlikte kızın suratı en sonunda havaya doğru kalktı, ancak hala daha suratında derin bir korku görülebiliyordu. Gözlerinden akan yaşlar iki şerit oluşturmuştu, ceylana benzeyen gözleri hala daha titriyordu, “Hor gördüğüm çocukların yaşında olan bu çocuk nasıl bu kadar güçlü olabilir!” diye kendine kendine içinden haykırsa da suratında en ufak bir ifade görülmüyordu.

Adem en sonunda ileri doğru tek bir adım atmıştı ki, hemen ayağının önüne doğru düşen bir ok ile birlikte durdu. Gözleri şiddetle sarsıldı, anlık olarak suratında ufak bir korku emaresi belirmiş olsa da, ifadesi hızlıca ciddileşti. Bu da onun tekrardan bir kurt gibi gözükmesini sağlamıştı.

Adem kafasını çevirdiğinde ona doğru koşmakta olan on beş zırhlı askerin, ellerindeki silahlar ile geldiğini gördü.

“İbrik Şehri kuralları gereğince tutuklusun! Dur!”

Adem bu adamların neden kendisini tutuklamaya çalıştığını anlamasa da sesini çıkarmadı. Elindeki silahların kaybolmasına sebep olduktan sonra askere doğru döndü ve sabit bir şekilde durdu.

Askerler hızla etrafını sardı, ardından da birisi hızla bir kayış çıkardı ve Adem’in ellerine doğru yöneldi. Kısacık bir sürede hızla bağlanmış ve ardından da götürülmeye hazır hale gelmişti.

Adem tekrar kıza baktı. Kızın hala daha korkudan titreyen dudakları mor bir renk almıştı ve titremesi yanaklarının ufak hareketler ile sallanmasına neden oluyordu.

“Burada bulunan insanları öldürdüğünüz için tutuklusunuz! Yarın yargılanacaksınız ve cezanız verilecek! Zorluk çıkarmayı düşünmeden bizimle gelin!”

Adem askerlerin zorlamasıyla birlikte, ikiletmeden ilerlemeye başladı. Bu sırada gözleri Cihan’ı gördü, suratında üzgün bir ifade vardı.

***

Sizlerin Mavi Elma için desteklerini bekliyorum. Normal düzende 33 saate bir yeni bölüm açılsa da her on yeni beğenme ile birlikte bir bölümü açmayı düşünüyorum. Ayrıca seri tanıtımına okuduğunuz yere kadar ki incelemenizi yaparsanız çok sevinirim. İyi günler dilerim. ^^ 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr