Bölüm 52: Sonunda Uyandın!

avatar
1965 0

Mavi Elma - Bölüm 52: Sonunda Uyandın!


Kendine gelen Adem’in ilk gördüğü şey, bembeyaz bir tavandı. Dudaklarını aralamaya çalışan Adem, dudaklarının yarılmasından ötürü canının yandığını hissetti. 

 

“Kardeşim sonunda uyandın!” 

 

Sevinçli ses elbette ki, Yun Che’ye aitti. Adem’in bilincini kaybedip Altın Kanatlı Kargaya taşındığı andan beri yanındaydı ve kardeşinin durumunu bizzat kontrol ediyordu. Can sıkıcı bir iki günden sonra uyanan Adem’den ötürü son derece mutluydu. 

 

“Ah… Ne oldu bana! Kazandım mı?” 

 

Adem doğrulurken başının ağrısından dolayı bir miktar zorluk çekti. Malikaneye ilk geldiğinde kendisine tahsis edilen odada olduğunu gören Adem’in bu sorusu son derece normaldi. 

 

Che gülümseyerek Adem’e olumlu anlamında bir işaret yaptı. “Fevkaladenin fevki bir başarıyla kazandın! Haha! Şerafettin şuan kesinlikle kan döküyor olmalı, hem yıldırım ağacının fidesini kaybetti hem de babası öldü!” 

 

“Babası mı öldü?” 

 

Che olumlu anlamında kafasını salladı, “Arenaya saldıran adamı hatırlıyorsun değil mi? Hah işte o onun babasıydı. Saldırdığı sırada Arena Tanrısı tarafından yakalandı ve daha sonrasında da Hızıroğullarının aile lideri Hüseyin’in saldırısını engelleyebilmek için kullanıldı. Aile lideri Hüseyin kendi oğlunu öldürdü!” 

 

“Hatta, mahkemenin karşısına dahi çıktılar! Babamdan hakimin son derece zorlu anlar yaşadığını duydum. En sonunda, ikisi de önemli bir figür olduğu için, topluma zarar verdiklerinden ötürü elli yıl ev hapsine çarptırıldılar! Haha! Bütün bunların sonunda o ihtiyar evinde ölecek ve Hızıroğulları ailesi de sonunda güç kaybetmeye başladı!” 

 

Adem, Che’nin tüm bu söylediklerini şaşkın bir suratla düşünüyordu. “İyi de nasıl bir anda oldu ki bu olanlar? Hem neden ben hatırlamıyorum?”

 

“Ah… Şey çünkü sen o sırada bayılmıştın ve ayılman iki gün sürdü. Bir an hiç kendine gelemeyeceksin diye düşündüm!” 

 

Adem, hemen bir başka soruyu aklına getirdi, “Peki ya ödül? Alabildim değil mi? Bir şey olmadı değil mi?” 

 

“Haha! Elbette ki bir şey olmadı! İşte tüm ödüller burada, hatta ödüllerin gereğinden fazlası da burada!” 

 

Adem derin bir nefes aldı, Che’nin kendisine uzatmış olduğu mekânsal çantaya hızla ruh gücünü gönderdi ve iyice kontrol etti. “Ah! Yıldırım Ağacının Fidanı burada! Harika!” 

 

“Bununla birlikte görevim sona erdiğinde, tarikat içerisinde, ilahi cezanın bağımlılığı tekniğini çalışabileceğim!” 

 

Düşünceleri ile yüzü gülen Adem, çanta içerisinde bulunan diğer eşyalara bir göz attı. Çantasından hızla çıkarmış olduğu bir torbayı açan Adem merakla içinden çıkan elmaya göz attı. 

 

Che bu elmayı gördüğü anda neredeyse kan kusacaktı! “Bu… Bu insanın gücünü 500 kilogram arttıran güç meyvesi! Bunun burada ne işi var!”

 

“Güç meyvesi mi? Nadir mi?”

 

“Nadirlik de ne kelime! Sadece bin yılda bir yetişen ve etrafını en azından Qi Yoğunlaşmasının sekizinci düzeyindeki bir canavarın koruduğu nadirlikte bir meyve! Bu meyve o kadar nadir ki, bunu elde edebilmek için sayısız can kurban edilir!” 

 

Adem bunu düşündüğünde kafasını sallamakla yetindi. “Peki yiyene bir zararı var mı?” 

 

“Ne zararı! Safi fayda! İnsan gücünü o kadar arttırır ki, yiyen kişinin bir yumruğu doğrudan bir binayı paramparça edebilir!” 

 

“O derece!” 

 

Che kafasını salladı, “Keşke iki tane bulabilseydin! Bu meyvelerden en fazla iki tane yiyebilirsin ve etkileri o kadar iyidir ki, tüm bedenin yeniden doğmuş gibi hissedersin!”

 

Adem, hemen ağzına götürecekti ki, bir anda durdu. “Peki ya birlikte yersek ne olur?” 

 

“Birlikte mi? Hayır, hayır birlikte yeyilmez sadece tek bir kişi yiyebilir! Hem bunu sen kazandın, benim yemem son derece kötü olacaktır! Haydi ne duruyorsun at ağzına şu elmayı!” (Yemek kelimesinin olumsuz yeyilmezdir. Yenilmez, yenmek kelimesinin olumsuzudur.)

 

Adem ateş mavisi elmaya baktı ve gözleri bu elmaya kısacık bir süre daldı. “Yine buna benzer bir elma ile ölümsüzlük yoluna girmiştim” diye mırıldandı. 

 

Adem elmayı hızla ağzına götürdü ve ellerinde bulunan elmayı altı büyük ısırıkla birlikte yedi. Adem elmayı yerken o kadar dalmıştı ki, elmanın sapını dahi midesine göndermişti. 

 

Hızla bacaklarını çapraz bağlayan Adem, elmanın etkisini hissetmek için meditasyon yapmaya koyuldu. Adem etkinin hemen gelmeyeceğini bildiği için beklemeye başladı. 

Bu sırada Che’de olacakları merakla bekliyordu, heyecanla Adem’in suratına bakıyor ve elmanın ayrışmasının daha hızlı olmasını diliyordu. 

 

Adem, yaklaşık bir tütsünün yanma süresi boyunca bekledi. Bu süre sonunda bir anda müthiş bir sıcaklık bedeninden yükselmeye koyuldu! 

 

VOSSS!

 

Adem’in suratı çoktan kıpkırmızı olmuştu, tüm cildi kaynıyormuşçasına duman çıkartıyordu. Bu olanların ardından Adem’in suratı titremeye başladı ve bedeninin her yanı da suratı gibi şiddetle sarsılıyordu. 

 

“HAA!” 

 

Kükreyen Adem’in bedeninden o kadar büyük bir güç yayıldı ki, Che geriye çekilmek zorunda kaldı ve Adem’in titreyen etine ilgi ile bakmaya devam etti. 

 

Adem’in bedeni hemen hemen neredeyse yanıyor gibiydi. Ne kadar süre geçtiğini bile unutan Adem’in bayılması an meselesiydi. Ateş mavisi elmanın gücü kırılmış olan kolunu dahi hızla yerine oturtmaya başlamıştı. Kuruyan cildi hemen kabarcıklarla dolmuş ve ardından da patlayarak yılan derisi gibi pullu bir hale gelmişti. 

 

Yaklaşık bir saat boyunca bu değişimlere adapte olmaya çalışan Adem’in takati kalmamıştı.

 

“Daha ne kadar sürecek!” 

 

Düşüncelerini duymuş gibi görünen dayanılmaz ateş Adem’in vücudundan yavaşça çekilmeye başladı. Bu acının hafiflemesiyle birlikte Adem’in kaşları rahatladı ve rahatlamasıyla birlikte alnından şakağına sıcak ter damlaları düşmeye başladı. 

 

Sadece bir tütsünün yanacağı sürede tüm ateş geldiği gibi yok olmuştu. Adem, en sonunda kendisine geldiğinde bedeninin şiddetle kaşındığını hissetmişti. 

 

“HAHA! Sonunda bitti, nasıl hissediyorsun? Elmanın tadı nasıldı?” 

 

Adem, bedenine göz gezdirdiğinde vücudunun her yanının yılan cildi gibi pul pul olduğunu fark etti. Bu o kadar ilginç bir şeydi ki, Adem daha fazla dayanamadı ve kollarındaki eski deriyi soymaya başladı. 

 

“Soymaya çalışma doğrudan banyo yap, seni aşağıda bekliyor olacağım! Hemen yeni gücünü test etmeliyiz!”

 

Adem sadece kafasını salladı ve ikili hızla harekete geçti. Adem, banyoya giderken Che ise hemen aşağıya koştu. Adem’in karşısına çıkartacağı şey için son derece neşeliydi. 

Çok değil sadece bir saat sonrasında ikili tekrar buluştu. Bu sırada Che’de yanında bulunan devasa gri renkli metal bloğunu Adem’e gösterdi. 

 

“Hadi! Bu yeni gücünle bu metale doğrudan bir yumruk at!” 

 

Adem, iki metre yüksekliğinde ve yarım metre kalınlığındaki devasa metal bloğuna baktı. Ardından kafasını salladı ve hemen yumruğunu bu metal bloğuna doğru gönderdi. 

 

BANG!

 

Yumruk son derece gelişi güzel bir yumruktu, Adem bu yumruk için gücünün sadece yüzde yirmisini kullandığını düşünüyordu. Yumruğu doğrudan metal bloğuna ilerledi ve tıpkı bir bomba gibi büyük bir ses çıkardı. 

 

Adem, çıkan ses ile birlikte yumruğunun yıkıcı gücüne doğrudan şahit olmuştu. Yumruğu o kadar özensiz olmasına rağmen bir anda metal bloğunda Adem’in yumruğu kadar bir göçük ortaya çıktı!

 

“Hay anasını avradını! Bu ne güç be! Bu güç ile birlikte kesinlikle yenilmezsin oğlum! Bu bloğun içerisinde o kadar çok dayanıklı metal var ki, ben ne kadar eğitim yaparsam yapayım boğa zarar veremiyorum!” 

 

Adem kafasını sallamakla yetindi, ardından Che’ye doğru döndü. “Kardeşim, sana sadece gücümün yüzde yirmisini kullandığımı söylesem inanır mısın?” 

 

Şaşkınlıkla ağzı açık kalan Che kafasını sallamakla yetindi. Nasıl bir durumda olduğunu farkeden Che hızla kendini toparladı. 

 

“Elbette ki sana inanırım kardeşim! Hadi tüm gücünü bana göster!”

 

Adem kafasını salladı, yumruk gücü kullanmasının burada etkisiz olduğunu düşündü ve hemen ardından bir avuç içi saldırısı yaptı. 

 

BOM!

 

Bir önceki sesin on katı kadar güçlü bir ses ortaya çıktı ve daha fazla dayanamayan metal bloğu yere devrildi! 

 

GÜM!

 

Devasa metal blok minik bir deprem etkisi yaparak hızla yere devrildi, Adem ve Che ise hemen metal bloğunda bulunan hasara göz attılar. 

 

“Bu…” Che ne diyeceğini bilemez haldeydi. Bunun başlıca sebebi ise metal bloğunun hemen ortasında Adem’in vurmuş olduğu yerde yumruk kadar genişlikte bir deliğin ortaya çıkmış olmasıydı! 

 

Canavarmışçasına Adem’e bakan Che, “Gerçekten de… Çok güçlendin…” diye mırıldandı. Adem, bunun karşısında ne diyeceğini dahi bilemez haldeydi. İkisi de hala daha hayranlıkla metal bloğuna bakıyordu, bu ikilinin şaşkınlığı uzun bir süre devam etti. Adem hala daha yeni gücüne adapte olamamıştı bundan ötürü de ne yapacağını bilemiyordu. 

 

Adem’in bocaladığını fark eden Che daha fazla dayanamayarak kahkaha attı. O kadar içten bir görüntü sergiliyordu ki, Adem de dayanamayarak gülmeye başladı! 

 

İkili yaklaşık olarak on dakika boyunca güldü, bu gülüşleri o kadar içten bir haldeydi ki ev halkı neye güldüklerini merak eder olmuştu. Gülmekten dolayı gözlerinde biriken yaşları hızla silen Che, “Oh! Sahi en sonunda tükürükçü yeşim yılanının zehrini inceltmeyi başardım! Haydi doğrudan banyo yapalım!” dedi. 

 

Adem sessizce Che’yi takip etmeye koyuldu.

***

Sizlerin Mavi Elma için desteklerini bekliyorum. Normal düzende 33 saate bir yeni bölüm açılsa da her on yeni beğenme ile birlikte bir bölümü açmayı düşünüyorum. Ayrıca seri tanıtımına okuduğunuz yere kadar ki incelemenizi yaparsanız çok sevinirim. İyi günler dilerim. ^^ 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr