Bölüm 54: Cihan Nerede?

avatar
2143 0

Mavi Elma - Bölüm 54: Cihan Nerede?


Adem ve Che’nin dış duvara doğru ilerlemesi çok da uzun sürmemişti. Devasa şehrin içinde uçan sayısız altın kanatlı karga büyüleyici bir manzara sergiliyordu. Adem böylesine güzel bir manzara karşısında büyülenmeden edememişti.

İkilinin dış duvarda altın kanatlı karganın, altın rengi kanatlarından inmesi ile birlikte herkesin gözü bu ikiliye dönmüştü. Hatta insanlar oturup bu ikili ile ilgili fısıldaşmaya başlamıştı.

“Şu çocuğu hatırlıyorum, ancak nereden gözüm ısırıyor emin değilim.”

“Bende hatırlıyorum, sanki geçen gün bu çocuğu gördüm.”

“AH! Bu çocuk Hızıroğullarından Şemsettin’i yenen ve arenada kargaşa yaratan çocuk!”

Bu sözler ile birlikte herkes Adem’e dikkatli bir şekilde bakmaya koyuldu, bu çocuk onlar için son derece ilginçti. Hiç tanınmayan birisiydi ve bir anda Şemsettin’i yenmişti. Hatta Şemsettin’i yenmekle kalmamış, üstüne Hızıroğulları’nın Aile Lideri Hüseyin’in de ev hapsi almasını sağlamıştı.

“Bir dakika bu çocuk dış surlarda bir haydut grubunu öldürüp hapse atılmamış mıydı?”

“Bende öyle hatırlıyorum, İdris denen o aşağılık adam öldürülürken evimden olanları izliyordum! Bir dakika… Gerçekten de bu çocuk o çocuk!”

Bununla birlikte herkesin gözleri Adem’e saygıyla bakmaya başlamıştı. Gücünü kesinlikle biliyorlardı ve onlar gibi sıradan bir ölümlüyü tek bir tokadıyla yok edebileceğinden eminlerdi.

Adem kendisine kayan yoğun bakışlardan ötürü son derece rahatsız olmuştu, gözlerini nereye çevirirse çevirsin birisinin baktığını fark ediyordu. Hatta bir ara gözleri bir kız grubuna doğru düştüğünde, kızların hepsi kızarmış ve kendilerini işaret eden saçma hareketler yapmışlardı. Adem bakışlarını çektiği anda bütün kızlar “Beni işaret etti!” diyerek birbirleri ile tartışma içerisine girmişti.

“Hehe! Adem, bakıyorum da pek bir ünlüsün!”

Adem, Che’nin bu söylemi ile birlikte dudaklarını şişirdi. “Ya ne demezsin, hepsi beni yiyecekmiş gibi bakıyor. Bunun neresi zevkli söyler misin bana?”

Che’nin suratı daha da pis bir gülüşle kıvrıldı, “Bana sakın şu güzel kızların senin ilgini çekmediğini söyleme. Şunlara bir daha bak, hepsinin kıvrımları harika!”

“Eh, o zaman sen sulansana onlara. Benim arkadaşım olduğunu söylemenin yeterli olacağına eminim.”

Bu sözler ile birlikte Che bir anda sustu, suratındaki pis gülümseme bile kaybolmuştu. Gözleri derin bir düşünce içerisinde kalmış, kısacık bir süre yerine mıhlanmıştı. Kafasını hızla sallayan Che bunun ardından Adem’in yanına doğru ilerledi.

İkili Cihan’ı aramak için şehrin girişine doğru ilerlemişti. Adem’in öğrendiği kadarıyla bu güney girişiydi ve Cihan ile burada tanışmıştı. Onuu gözleriyle arayan Adem kendisi yaşlarında olan bu çocuklar arasında bir türlü onu görememişti.

En sonunda ne yapacağını bilemeyen Adem, bu çocuklara doğru yaklaşmış ve doğrudan orta güzellikte bulunan bir kızın yanına doğru giderek “Cihan nerede?” diye sormuştu.

Kız, hafif tombul suratıyla hemen kızarmış ve beyaz tenli Adem’e doğru bakmıştı, dudaklarını sürekli açıp kapatan kız ne söyleyeceğinden emin değildi. Suratına cazibeli bir görünüş vermeye çalışan bu kız en sonunda ağzını açtı, “Ah… Cihan’ı neden arıyorsunuz ki genç efendi. Şehri ondan çok daha iyi biliyorum, üstelik tüm eğlence bölgelerinde tanıdıklarım var. Sizler için indirim bile sağlayabilirim.”

Adem sanki sinek vızıldamış gibi geldiğinden kızın konuşmalarını önemsemedi, kafasını bir başka çocuğa doğru çeviren Adem, “Cihan nerede?” diye sordu.

Son derece kirli bir surata ve zayıf bir bedene sahip olan bu çocuk, tıpkı daha önceden kendisi ile tanışmış olduğu Cihan’ı andırıyordu. Çocuğun ağzı güçlükle açılmış ve Adem’e doğru bakmıştı. “Cihan’ı dün Yedi Kocalı Hürmüz denen bir kadın zorla aldı.”

Adem hemen panikleyerek bu çocuğa doğru baktı, “Kim bu Yedi Kocalı Hürmüz! Nerede bulunur? Cihan’ı neden zorla aldı?”

Çocuk omuzlarını yavaşça silkti ve “Nereden bileyim ben, benim işime yaramadığından bu bilgiyi önemsemedim. Sahi yanında bir ekmek var mı? Karnım iki gündür aç da…”

Guruldayan karnını tutan çocuk Adem’e doğru meraklı bir surat ile bakmıştı. Adem çocuğun bu bakışını fark ettiğinde daha fazla dayanamadı ve et çantasını tokatladığı gibi hemen eline gelen iki kiloluk canavar etini çocuğa doğru uzattı. “Bu et sana bir süre yetecektir.”

Çocuğun gözleri bu eti eline aldığı anda ışıldadı. Hemen hızla eğilen çocuk “Teşekkür ederim genç efendi! En büyüğü sizsiniz!” diye bağırdı. Hızla olduğu yerden uzaklaştı ve kaşla göz arasında ortalıktan kayboldu.

Çocuğun aldığı eti gören diğer çocuklar bir avuç dolusu tükürüğü yutkunmakla yetindiler. Onların en son yemiş olduğu et belki de sadece bir farenin etiydi. Böylesine büyük bir eti ilk kez görmüşlerdi. Hemen önlerinde bulunan bu çocuk ise sanki önemsiz bir şeymişçesine hızla eti çantasından çıkarmış ve vermişti.

“Cihan’ın neden götürüldüğünü bilen birisi varsa ona en az beş kilo et vereceğim!” diye bağırdı. Bunu yaparken sadece çocuklara değil, aynı zamanda etraftaki diğer insanlara da bakarak söylemişti.

Birbiri ardına hızla insanlar “Ben biliyorum!” diye bağırdı.

Adem, hepsinin bilmesi üzerine şaşırmıştı, ancak hemen bunların büyük çoğunluğunun yalan söylediğini anladı. Kafasını Che’ye doğru çeviren Adem, “Kardeşim, bu insanların yalan söylediğini anlayabilmem için bir çözümün var mı?” dedi.

Che bir süre düşünde ve hemen yüzü aydınlandı, “Elbette var! Ruh gücünün bir kısmını önündeki insanların bedenini incelemek için kullanabilirsin! Birisi yalan söylediğinde bedeninde ufak çaplı değişiklikler olacaktır. Örneğin; kalp çarpıntısı, ellerin terlemesi, bakışların kaçırılması, nefes alışının hızlanması… bunların hepsi yalan söyleyen birisini ifade eder.”

Adem bunu duyduğu anda kafasını salladı, bundan sonrasında yapabileceği tek şeyi yaparak hızla etraftaki inşaların neler söylediğini dinlemeye koyulmuştu.

“Eski pazarın orada bulunuyor, istersen seni oraya götürebilirim.”

Adem sadece kafasını salladı ve “Sıradaki!” diye bağırdı.

“Benim duyduğuma göre bu kadın köylerin içerisinde yaşar, güzel bulduğu çocukları hızla yakalar ve onların bekaretlerini elde etmeye çalışır!”

“Sıradaki!”

Adem’in birbirinden farklı yetmiş üç hikayeyi dinlemesiyle birlikte takati kalmamıştı. Başının sinirden patlayacağını hissediyordu. Dişlerini sıkan Adem, etrafına öfkeyle bakıyordu, hepsinin yüzü kararmıştı. Hiçbirinin yalanı Adem’e gerçekçi gelmemişti.

Elbette ki hiçbiri Adem’in yalanı fark ettiğini bilmiyordu.

En sonunda küçük bir çocuk, Adem’in yanına doğru yaklaştı. “Ben gördüm abi, en son karayel kasabının önünden geçiyorlardı. Orada sadece bir çıkmaz sokak var, bunun dışında başka bir şey görmedim.”

Adem hızla çocuğu ruhsal gücüyle taradı. En ufak bir belirti dahi göremeyen Adem, çocuğa doğru neşeyle baktı. Gözlerinde çocuğun yeri birden büyümüştü. Çantasını tokatlayan Adem hemen büyük bir et yığınını çocuğun minik kollarına yerleştirdi. “İşte ödülün olan on kilo et! Şimdi bunu hemen sakla ki insanlar senden alamasın! Ben burada gidişini bekleyeceğim!”

Çocuk bu devasa eti gördüğünde gözleri yaşlandı, minik gözleri hemen sulandı ve saygıyla başını eğdi. “Teşekkür ederim abi! Teşekkür ederim!”

Bundan sonra çocuk hemen oradan ayrıldı, kalabalık aç gözlü bir şekilde çocuğa bakıyordu. Etin değerini bilen insanlar şanslarına küfrediyordu! Adem çocuğun iyice uzaklaştığına emin olduğunda kafasını salladı ve Che’ye doğru baktı, “Bu alanı biliyor musun?”

Che kafasını olumsuz anlamında salladı, “Hey çocuk! Sen bizi bu Karayel Kasabına doğru götürürsen sana bir ruh taşı vereceğim!”

Çocuk bu sözler ile birlikte gururla göğsüne dokundu. “Kimse şehri benden daha iyi bilemez, sizi en kısa sürede Karayel Kasabına götüreceğim!”

Che kafasını olumlu bir şekilde salladı, “O halde doğrudan atla!”

Altın kanatlı karganın kastedildiğini anlayan çocuğun bacakları bir an titredi. Dudakları şiddetle sallandı, “Efendim… Bu, bu hayvana binmek güvenli mi?”

Otuz metrelik devasa altın kanatlı karganın sert bakışları doğrudan çocuğun üstüne düşmüştü. Çocuk bu bakışlar altında doğrudan öleceğini bile düşünmüştü. Hemen sonrasında Che’nin bu hayvana binmesiyle birlikte Adem çocuğa doğru baktı ve “Bu karga gerçekten de iyi huylu, karganın üstündeki kabine girdiğinde çok hoşuna gidecek.”

Adem’in çocuğa vermiş olduğu cesaretle birlikte ikisi hızla Che’yi takip etti, hala daha korkan çocuk altın kanatlı karganın tüylerine en son tırmanan kişiydi…

***

1-Sizlerin Mavi Elma için desteklerini bekliyorum. Normal düzende 33 saate bir yeni bölüm açılsa da her on yeni beğenme ile birlikte bir bölümü açmayı düşünüyorum. Ayrıca seri tanıtımına okuduğunuz yere kadar ki incelemenizi yaparsanız çok sevinirim. İyi günler dilerim. ^^ 

 

2-İyi Yıllar!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr