Bölüm 68: Önce Okçular

avatar
1830 0

Mavi Elma - Bölüm 68: Önce Okçular


Adem’in kapalı gözleri son sürat dönüyordu. Bu durum gözlerinin acımasına yol açsa da buna engel olamıyordu. Bunun sebebiyse hala daha odağını vermekte olduğu meridyen açma işi için tüm zihnini kullanmasıydı. 

 

Gizemli gücü yönlendirmeye çalışan Adem, ne kadar denerse denesin gücün istediği gibi hareket etmediğini çoktan fark etmişti. Güç tamamen rastgele bir şekilde ilerleyişini sürdürmüş ve en sonunda ikisi de sadece kollarında bulunan “İşlev Meridyenlerini” açmıştı. 

 

İşlev meridyenlerinin açılmasıyla elde edilen güç kesinlikle mükemmel olmasa da aslında gayet etkiliydi. Bu gücün etkili olmasının en büyük sebebi ise İşlev meridyenlerinin parmakların ve kol hareketlerinin daha seri hale gelmesini sağlamasıydı. Bundan dolayı da daima okçular için vazgeçilmez bir meridyen noktası olmuştu. 

 

Adem üç meridyenin açılmasıyla birlikte ortadan kaybolan gizemli gücün ardından yavaşça gözlerini açtı. Kader Meridyeninin açılmasıyla birlikte güçlenen algısıyla mağaraya baktı. 

 

“Bu mağara bu kadar güzel miydi?”

 

Adem’in kendi kendine sormuş olduğu bu soru aslında her şeyi açıklamaya yeterliydi. Görüşü Kader Meridyeni sayesinde daha da gelişmişti. Aslında sadece görüşü değil tüm duyuları bu durumdan etkilenmişti. 

 

Yanından geçen bir farenin minik ayak seslerini çok net bir şekilde duyan Adem, odağını doğrudan fareye doğru verdi. Odaklandığında ise çok olmuştu!

 

“Bu-Dum!”

 

“Bu-Dum!” 

 

Minik farenin güçlü kalp atışlarını duyan Adem’in gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Kader Meridyeninin muhteşem olmasının sebebi buydu.

 

“Kader Meridyenini açan insanların algısı daha güçlü olur. Onların yanına gizlice yaklaşmak imkansızdır. Normal bir gelişimciden farklı olarak Kader Meridyenini açmış olan insanların güçleri arttıkça algıları da gelişecektir!” 

 

Adem, Sonsuzluğun Işığı adlı kitabından öğrenmiş olduğu bilgiler ile birlikte okuduğu bir örnek üzerine düşünmeye başladı. 

 

“Kitaba göre birisi aziz olduğunda tek bakışıyla bir kıtadan diğer kıtayı görebilmeye başlar! O zaman Qi Yoğunlaşmasının 5. Düzeyinde olan beni düşürürsek…” 

 

“Görüşümün en azından bir kilometre olması gerekli!” 

 

Adem hemen heyecanlandı. Algısına yaşanan bu muazzam artış ona büyük bir sevinç vermişti. “Evren Meridyeni ile birlikte İrade Meridyeninin de açılmasıyla gücüm doruklara çıkacak!” 

 

Evren ve İrade Meridyenleri, açılması Kader Meridyeninden daha da zor olan iki meridyendi. Bunlar dantiantta ve kalpte bulunurdu. Bunları açan birisinin iradesi ve Dantiantından çıkacak olan ruhsal gücünün miktarı o kadar artacaktı ki, neredeyse yenilmez olması olası bir durumdu. 

 

Ancak Adem, elinde bulunan Mor Gökyüzü Temizleme Hapını zaten tüketmişti ve bu üç ölümcül noktadan en basiti olan Kader Meridyenini ancak açabilmişti, önünde gideceği çok yol vardı. 

 

Birden ayaklanan Adem, odağını dışarıdaki savaşa doğru döndürdü. Savaşın sona erdiğini fark eden Adem artık gitmesi gerektiğini anlamıştı. Tam mağaranın kapısına doğru ilerliyordu ki; bir anda dondu. Savaşı kazananın tavşan olduğunu düşünse de aslında tam tersi olmuştu! 

 

“O çocuğu bir bulursam yeminler olsun ki bir bacağını ağaca bağlayacak ve diğer bacağını tüm gücümle çekeceğim!”

 

“Kafatasını yamalayıp şarabı kafasında içeceğim! O şerefsiz yüzünden ekibimizden beş kişi öldü, beş!”

 

Bunu duyan Adem, bu sesin doğrudan Namık’tan geldiğini fark etti. Adem suratında beliren kendinden emin bir gülümseme ile birlikte hemen mağaradan dışarıya çıktı. 

 

“Bak! O burada!” 

 

Namık’ın takımından bir kadın hemen Adem’i gösterdi. Adem’i parmağıyla işaret ettikten sonra ise sırtında bulunan yayı bir kez daha ellerine aldı ve hızla gerdi. Her an hazır olması gerektiğini çok iyi biliyordu. 

 

“Sen! Bu seni ikinci görüşüm ve çoktan 5 arkadaşımı kaybettim! Ne zaman seni görsem başıma bir iş geliyor! Bu gün seni koruyacak Ouz’da yok. Seni kesinkes öldüreceğim!”

 

Adem, kendisine doğru atılan Namık’ı gördüğü anda gözlerinde bir soğukluk belirdi. Kurt gözleri hemen çevresindeki insanları taramış ve kimin daha tehlikeli olduğunu fark etmişti. “En tehlikelisi şüphesiz Hüsamettin, ondan sonra Namık ve şu okçu kadın geliyor! Savaşırken okçu kadına odaklanmam çok zor olacak! Ondan ötürü de hazır fırsatım varken ilk hedefim okçu kadın olmalı!” 

 

Adem çantasını tokatladığı gibi eline ikiz baltalarını aldı. Gözlerinde beliren soğuk ateşle birlikte doğrudan okçu kadına baktı. Okçu elinde bulunan yayı kendisinden son derece emin bir şekilde tutuyordu. Bir göz kırpmalık sürede yayın krişini serbest bıraktı ve ok sevdiğini arayan aşık gibi doğrudan Adem’e ilerledi. 

 

Adem bu durumu gördüğü anda hemen Cennet Ateşi tekniğini aktif etti. Bedeninde oluşan yeşil alevler Adem’in tüm vücudunu hızlıca sarmış ve koruyucu bir kalkan gibi hareket etmişti. 

 

Elbette ki, bu durum sadece gösteriş içindi. Adem’in alevlerinin boyutu bundan daha düşük olsa da bir sorun teşkil etmezdi. Ancak Adem, özellikle ateşini cildinden dışarıya doğru savurmuş ve insanların tekniğinin ne işe yaradığını anlamasına engel olmak istemişti. 

 

Swhoosh!

 

Karanlık bir gölgeye dönüşen Adem, hemen dibindeki okun boş havayı yalamasına neden oldu. Bütün herkesin gözleri Adem’in bu anlık hız artışıyla şok olmuştu. Adem’in gelişen algısıyla birlikte oktan kurtulması son derece kolaydı. 

 

“İmkansız!”

 

Kadın okçu derhal geriye doğru çekildi. İlk okunu kaçırdığı anda hedef olacağını biliyordu. Okunun hedefi bulmaması onu şaşırtmış olsa da bu şaşkınlık bir nefeslik süreden fazla değildi. Hemen geriye doğru çekildi ve bir sonraki okunu yayına gerdi. Yerden havalandığı için nişan alması çok daha kolaydı ve böylece bir başka oku doğrudan Adem’e gönderdi. 

 

Fiu!

 

Ok hemen hedefine doğru ilerledi. Adem Kader Meridyeninin açılması sayesinde okun ne zaman geleceğini çoktan fark etmişti. Hemen baltasını kullanan Adem, hızlıca okun hedefini bulmasını engelledi. 

 

Bu sırada zaten çoktan kadın okçunun ineceği yere doğru ilerlemeye başlamıştı. 

 

“Hua!”

 

Kadın okçu daha yere inemeden, doğrudan Adem’in baltasına yakalanmıştı. Ağaç kesme tekniğinin uygulanmasıyla birlikte yüz kez ıslatılmış olan demir balta hızla hedefine doğru ilerledi. 

 

Kadının beline doğru savrulan balta yağ kesercesine kaydı ve hemen sonrasında kadın ikiye ayrıldı! 

 

Poorrşşşkk!

 

Kadın ikiye ayrıldığı anda çığlık atmak istedi, ancak onun çığlık atmasını sağlayacak karın kasları olmadığından çığlıkları basit bir inlemeye dönüşmüştü. Zavallı kadının yapabileceği hiçbir şey yoktu…

 

Şaşkın bakışlarla Adem’e bakan Namık, hala daha olayın şaşkınlığı içerisindeydi. “Nilgün öldü mü?” 

 

İnanamıyordu, ekibindeki en güçlü okçu olan Nilgün basit bir balta hareketiyle hayatından olmuştu. Daha sadece bir yıl önce iç kuşağa giren Adem bir baltayı nasıl böyle kullanabilirdiki? 

 

“Bir yıl öncesine kadar basit bir çocuktu bu!” 

 

Mızrağını kavrayan Namık, hızla ileriye doğru koştu. Hala şaşkın bir şekilde bakan Hüsamettin’e “Ne duruyorsun! Saldırsana! Baltanı çalan çocuğu gördüğünde korktuğunu söyleme bana!” 

 

İri vücutlu Hüsamettin, bu sesleri duyduğu gibi kendisine geldi. Suratı sinirden kıpkırmızı duruma gelmişti. “BALTAMM!” diye çığlık atan Hüsamettin, bir anda bedeninden yükselen mor ateş ile birlikte öne doğru fırladı!

 

Cennet Ateşi tekniğini elde edeli çoktan üç yıl olmuştu. Bedenini güçlendirmek için kullandığı ateş gücünü ve savunmasını o kadar iyi arttırıyorduki, bu tekniği kullandığında önünde kimse duramazdı!

 

Adem, bir baltanın kendisine doğru geldiğini fark ettiği anda gözünü çoktan titremeye başlamış bir başka okçuya doğru dikmişti, “Önce okçuların öldürülmesi gerekli! Bir ok bana isabet ederse gücüm büyük oranda düşecek! Her ne kadar Cennet Ateşi tekniğine sahip olup iyileşecek olsam da, savaş sırasında oku bedenimden çıkarmaya fırsatım olmayacağı için bu durum hiçbir şey ifade etmeyecek!” 

 

Bir başka okçunun önünde beliren Adem, titreyen okçunun daha bir şey yapmasına fırsat tanımadan doğrudan baltasını savurdu!

 

Pooorrşşşk!

 

İkiz baltaların ikisi de okçunun bedenine doğru gömülmüştü. Kısacık bir sürede dört kişilik ekipten sadece iki kişi kalmıştı. 

 

Daha okçunun bedeninden baltalar inin sadece birisini çekebilmişti ki, Hüsamettin’in doğrudan kendisine geldiğini ve elindeki baltasını havaya kaldırdığını fark etti. Adem bu durumu gördüğü anda daha önce yaşadığı bir dövüşünü hatırladı. 

 

Yemek çaldığı için kovalandığı durumda da aynısı gerçekleşmişti. Adem o zaman Qi Yoğunlaşmasının dördüncü seviyesinde olsa da rafine edilen Qi’si o kadar güçlüydü ki, rakiplerinin hepsini öldürebilmişti. 

 

Peki ya bu sefer? Çoktan Kader Meridyenini açmıştı ve algısı o kadar üstün bir duruma gelmişti ki, nasıl Hüsamettin’in bu saldırısını fark edemezdi? Hızla kenara doğru kayan Adem, Hüsamettin’in baltasını yere savurmasını izledi. 

 

BOOMMM!

 

Tam Hüsamettin’e doğru harekete geçecekti ki, Adem Namık’ın sapladığı mızrak ile birlikte Adem geriye çekilmek zorunda kaldı. Namık’ın mızrağının neredeyse beş metre uzunluğunda olmasından ötürü Adem’in kaşları havaya doğru kalkmıştı. 

 

“Şimdi ne yapmalı?” 

 

Adem saldırıları engellerken düşünüyordu. Saf güç karşılaşmasında, yediği elma sayesinde, çoktan Qi Yoğunlaşmasının altıncı düzeyindeki insanları aşıyordu. Eskiden tek sıkıntısı rakibinin algısıydı çünkü ruhsal güç seviyesi olarak ondan yukarıda olsalarda Adem’in ruhsal gücü aşırı rafine edilmişti.

 

Artık algı probleminin de ortadan kaybolmasıyla birlikte nasıl olurdu da Adem, onlardan kaçabilirdi ki?






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr