Bölüm 33: Yaşayacak Sadece Üç Ayınız Kaldı

Zhao Yue gülümsedi ve, “Sekizinci kardeş, zayıf yetişim temeliyle kendisine Kötü Kral diyebilecek kadar arsız," dedi.

Ji Tiandao'nun dokuz öğrencisinden Zhu Honggong, Küçük Yuan'er'den sadece biraz daha güçlüydü. Ancak, Küçük Yuan'er tarikata beş yıl önce katılmıştı ve onu geçmesi uzun sürmeyecekti. Bu yüzden Zhao Yue, biraz aptal olan sekizinci küçük kardeşlerinin kendisine Kötü Kral dediğini duyduğunda, gülümsemeden edemedi.

Ama Ye Tianxin, "Sekizinci Kardeş çok zayıf değil, ama o yaşlı şey çok güçlü..." dedi.

Dünyanın Ji Tiandao hakkında bildikleri, o yıllarda dünyaya hükmettiği tüm 'şaşırtıcı başarılardan' geldi. Ancak yaşlı kötü adama eşlik etmenin nasıl bir duygu olduğunu yalnızca öğrencileri biliyordu.

…

Ci Ailesi halkı kurtarıldıktan sonra, minnettarlıklarını ifade etmek için Lu Zhou'ya secde ettiler. Beklendiği gibi, yüzden fazla kişinin ibadetinden liyakat puanları aldı. Birçoğu birkaç kez secde etmiş olsa da fazladan puan alamadığını fark etti ve bu da ona ek secdelerin kendisine daha fazla liyakat puanı kazandırmayacağını hatırlattı.

Küçük Yuan'er de annesiyle tekrar bir araya gelmişti ve bu onu bir süre heyecanlandırmıştı. Daha fazla konuşmadan Lu Zhou'nun ondan tüm insanları eve göndermesini istemesi üzücüydü. Hâlâ kurtaracakları birileri vardı: babası hâlâ o bilinmeyen yetişimcinin elindeydi.

Mavigüneş Dağı'ndaki kısa savaşın ardından Murong Hai, Küçük Yuan'er hakkında yeni bir anlayışa sahipti.

"Yaşlı Bayım, torununuz muhtemelen şimdiye kadar gördüğüm en genç sekiz meridyenli Brahma Denizi yetişimcisi ve üç yıldan daha kısa bir süre içinde İlahi Saray alemine adım atacağından eminim," diye içtenlikle övdü.

Lu Zhou hiçbir şey söylemedi ama ellerini arkasında birleştirdi ve uzaklaştı.

Küçük Yuan'er, saçını parmağıyla bükerken Murong Hai'yi işaret etti ve "Bah! Az önce çok korktuğunu hatırlıyorum."

"Ugh..." Murong Hai utanmış görünüyordu.

"Ah, öyle düşünmüyor musun? Hala bize biraz faydan olduğu için kendini şanslı say. Yoksa şimdi bir tekmeyle seni öldürürdüm…”

“…”

Murong Hai, bu huysuz küçük kızı gerçekten kaldıramayacağını hissetti. Sadece övmesine rağmen  onu nasıl kışkırttığını anlamadı. "Sanırım çenemi kapatsam iyi olacak..."  diye düşündü kendi kendine. Ardından adımlarını hızlandırdı ve Lu Zhou'ya yetişti. 'Büyükbabası daha kibar ve konuşması daha kolay.'

Bir süre yürüdükten sonra Murong Hai merakını daha fazla tutamadı, bu yüzden sordu, "Yaşlı Bayım, neden Ci Ailesinin insanlarını evlerine geri gönderdiniz? Yine birileri tarafından kaçırılsalar boşa çaba harcamaz mıydınız?”

Lu Zhou'nun cevap vermesini beklemeyen Küçük Yuan'er, "Aptal! Büyükbabamda onlara verdiğim imparatorluk nişanı var!”

Murong Hai, onun sözleriyle neredeyse boğulacaktı.

Lu Zhou sakince, "Endişelenme, bu yetişimcilerin hedefi Ci Ailesi olmamalı," dedi.

"Kabul ediyorum," dedi Murong Hai başını sallarken. “Para isteselerdi, alırlardı. Ama yapmadılar ve tek bir rehineyi bile öldürmediler, bu da onların istediklerinin başka bir şey olduğu anlamına geliyor. Bu durumda, bunu neden yaptılar?”

Tam o sırada Küçük Yuan'er gökyüzünü işaret etti ve "Bir taşıyıcı güvercin!" dedi.

fiyuuv!

Bir şimşek gibi fırladı ve kuş yere inmeden önce onu yakaladı.

"Dördüncü Kıdemli Kardeşten."

Lu Zhou bu sefer okumasını istemedi ve onu çağırdı. Küçük Yuan'er mektubu ona verdi, okuduktan sonra kaşlarını hafifçe çattı.

"Mektupta ne yazıyordu, büyükbaba?"

"Bazı önemsiz şeyler."

Rastgele bir el hareketiyle mektup toz haline geldi ve rüzgar tarafından sürüklendi. Murong Hai sessizce kenarda durdu, mektup hakkında hiçbir şey sormaya cesaret edemedi.

İlerideki güzel manzaraya bakan Lu Zhou, "Dördüncü'ye bir mektup gönder ve ona dönüşümü beklemesini söyle" dedi.

"Ey!"

Birbirlerine hitap şekillerinden Murong Hai, bu büyükbaba ve torun çiftinin bir tarikattan olması gerektiğini tahmin etti. Büyük Yan'ın dünyası çok büyüktü ve bir veya iki münzevi tarikatın olması tamamen normaldi.

"Yaşlı Bay, Ci Ailesi'nin reisinin mührü yok, bu yüzden onu izleyemiyoruz. Neden sadece… geri dönmüyoruz?” Murong Hai önerdi.

Lu Zhou ona bir bakış attı ve cevap vermek yerine, "İmparatorluk jetonu hakkında bir şey biliyor musun?" diye sordu.

Murong Hai, "Bu jeton Büyük Yan'ın imparatoruna ait ve yüz bin seçkinden oluşan imparatorluk ordusunu harekete geçirmek için kullanılabilir" dedi. “Ordunun başkentin sekiz tarafını koruyan sekiz komutanı var. Dördünün Gelişen İlahi Musibet uzmanları olduğu ve başkentin kuzey, güney, doğu ve batısında konuşlanarak en güçlü kalkanı oluşturduğu söyleniyor. Sekiz komutan doğrudan imparatora rapor verir ve onlara imparator dışında komuta edebilecek tek şey bu jetondur. Eşsiz bir ejderha oymacılığı var, bu da tanımlamayı çok kolaylaştırıyor.”

Lu Zhou başını salladı. Söylediği temelde doğruydu. Ji Tiandao, benzersizliğini duyduktan sonra saraya gizlice girip onu çalmıştı. O zamandan beri zaman geçti ve koşullar değişti. İmparatorluk ailesi ne kadar aptal olursa olsun, kayıp bir jetonun imparatorluk ordusunu toplama yeteneğine sahip olmaya devam etmesine izin vermezlerdi. Bununla birlikte, jetonun sembolik anlamı kaldı.

"Madem bu jetonu biliyorsun, neden hala Wang Fugui'yi esir tutmaya cüret ettin?"

Murong Hai üzgün bir yüzle, "Dikkatsizdim ve ejderha oymasını fark edemedim" dedi.

Lu Zhou onu daha fazla sorgulamadı. Tam o sırada Küçük Yuan'er ön tarafı işaret etti ve "Büyükbaba, önde olmalı" dedi.

"Peki."

Üçü dağlarla çevrili boş bir alana bir gölün yanından geçtiler. Etrafta kimse yoktu. Çevreyi dikkatlice inceledikten sonra, Lu Zhou derin bir sesle, "Kendini göster" dedi.

Dağlarda ve ormanda kuşların sesinden başka kimse ona cevap vermedi. Bilinmeyen bazı nedenlerden dolayı Murong Hai rahatsız hissetti. Sırtından aşağı bir ürperti indi ve kötü bir şeyin olmak üzere olduğu hissine kapıldı. Bu yüzden bir adım geri attı.

Fiyuuv.

Aniden, ormandaki hayvanlar ve kuşlar, ormanda yankılanan şeytani bir kahkaha çınlarken, her biri farklı yöne dağılıp kaçtı. Tam o sırada dağlardan siyah bir figür uçtu. Bir kolunun altında bir adam tutuyordu ama tüy gibi yavaşça yere indi.

Murong Hai biraz daha geri çekildi. “Ne güçlü bir aura! Bir İlahi Saray uzmanı! Bu iyi değil, Altın Saray Dağı'ndan bir kötü adam olabilir! Hayatın için koş!" Döndü ve koştu. Ancak görünmez bir enerji katmanı yolunu kapattığında uzakta değildi.

"Artık kaçmak için çok geç." Siyah figürün boğuk sesi korkunç geliyordu.

"Beni kurtar, Yaşlı Bayım!"

Lu Zhou elleri arkasında kenetlenmiş halde hareketsiz duruyordu. Adamın aurasının dalgalanmasına bakılırsa, sekiz meridyenli Brahma Denizi uzmanından daha güçlüydü: İlahi Saray uzmanı olmalıydı. Lu Zhou, bu adamın Zirve Form kartı kullanmasına layık olduğunu düşünmüyordu.

Adamın uzun siyah saçları yanaklarını kapatmış ve birilerinin yüzünü görmesini zorlaştırmıştı.

"Mavigüneş Dağı'ndaki tuzaktan kurtulmayı başarmış olman, oldukça güçlü olduğunu kanıtlıyor. Ama ne yazık ki… bu yeterli olmaktan çok uzak.”

"İki açıklıklı bir Mistik Aydınlanma yetişimcisi, sekizinci seviye bir Vücut Geliştirme yetişimcisi..." Adam, saçlarının arasındaki boşluktan Murong Hai ve Lu Zhou'ya baktı ve sonra gözleri Küçük Yuan'er'e odaklandı. “…ve sekiz meridyenli bir Brahma Denizi yetişimcisi. Tsk, tsk, bu kolay bir karşılaşma olacak gibi görünüyor.”

Küçük Yuan'er'in gözleri parladı ve kıkırdadı. "Bu biraz daha uzun sürmeli."

Adam kahkahalarla kükredi.

Küçük Yuan'er acele etmek üzereydi ama Lu Zhou elini kaldırdı ve onu durdurdu. Sakalını okşarken, "Çok sabırsızsın. O sadece bir İlahi Saray yetişimcisi. Savaşmak için şansın olacak.”

"Ey!"

Murong Hai'nin dili tutulmuştu. 'Yaşlı bayım görünüş olarak kibar görünüyor, ama konuşmada neden bu kadar kibirli? Brahma Denizi krallığının sekiz meridyenini de açan bir torunu olduğu için mi?'

"Kiminle konuştuğunu biliyor musun, yaşlı şey?" Siyah figür elini kaldırdı ve Lu Zhou'yu işaret etti.

"Taoist Toplumların Üç Yin Tarzı mı?" Lu Zhou'nun sesi sakin kaldı.

Bu, adamı duraklattı ve gözlerini Küçük Yuan'er'den Lu Zhou'ya çevirdi. Sezgileri ona bu yaşlı adamın sekizinci seviye bir Vücut Geliştirme uygulayıcısı olmadığını, aurasını gizlemek için bazı yöntemler kullandığını söyledi. Ve mezhebini bir bakışta anlatabilmesi, göründüğü kadar basit olmadığını kanıtlıyordu.

"Kimsin?"

“Cennetin ve dünyanın enerji özünü kollarınızdaki Laogong akupunktur noktaları aracılığıyla emen ve onları dantianınızda biriktiren bir ters nefes alma yöntemi uyguluyorsunuz. Yöntemde ustalaşmak çok kolay ama bir kusuru var - kemiklerin üşüyecek ve ayda en az on gün aşırı acı çekeceksin."

Lu Zhou devam etmeden önce durakladı, "Yaşamak için sadece üç ayın kaldı!"