Çevirmen: Sefix

Liu Yun ve yardımcılarından biri, yarınki düğünün son hazırlıkları için Otaru Şehrindeki birinci sınıf özel bir kulüp evinde yağ masajı yaptırıyorlardı.

Asistanı, altın çerçeveli gözlük takan orta yaşlı, nazik bir adamdı. Yumuşak, beyaz yatakta patronu Liu Yun ile yan yana yatarak, iki Japon kadın masör tarafından sağlanan profesyonel hizmetin tadını çıkardılar.

Masörler hizmet verirken bazen erkeklerin sırtına göğüslerini ovuştururlardı. Bu tür eylemler Liu Yun ve asistanı için alışılmadık bir şey değildi ama aynı şekilde karşılık vermediler.

Bu seviyedeki kadınlarla oynamakla hiç ilgilenmiyorlardı.

Liu Yun'un korumalarından ikisi, kapının yanında onurlu bir şekilde duruyordu.  Onlar, Liu klanının özel kuvvetlerinden işe alınan seçkinlerdi. Liu Yun asla evden tek başına çıkmazdı. Çok dikkatli bir adam olarak, sadece iki koruma getirmesi gereken minimum şeydi.

Liu Yun'un tüm vücudu o kadar rahatlamıştı ki neredeyse mırıldanmaya başlamıştı. O sırada asistanının telefonu çalmaya başladı.

Asistan numaraya baktı ve bunun kulüp binasının resepsiyon bankosu tarafından yapılan bir arama olduğunu fark etti. Haber verecekleri bir şey olduğunu bilerek telefonu açtı.

Asistan Japonca konuştu. Resepsiyon masasına ne olduğunu sordu.

Aceleyle, kadın çalışan yüksek sesle, “Efendim, bir grup insan sizi aramak için içeri girdi. Onları durduramadık!” dedi.

Asistan birkaç soru daha sorduktan sonra aramayı çabucak sonlandırdı. Liu Yun'a dönerek, “Patron, on kadar insanın bela aramaya geldiğini söylediler. Yamaguchi-gumi'den gelen insanlara benziyorlarmış!” dedi.

“Yamaguchi-gumi?” Liu Yun kaşlarını çattı. Umut verici ve sakin olmasına rağmen, şu anda hala kafası oldukça karışıktı.

“Yamaguchi-gumi bir anda kargaşaya neden olmaz. Onlarla Japonya'da iş ortaklıklarımız var. Mantıken konuşursak, bize zarar vermeyecekler, bu yüzden şimdilik pervasız bir şey yapma,” dedi Liu Yun, Yamaguchi-gumi'den üyelerle buluşmaya hazırlanmak için takımını giymeden önce yataktan kalkarken.

Yarım dakikadan kısa bir süre içinde, erkek ve kadın ondan fazla kişiden oluşan bir gruba liderlik eden kel bir adam dışarıdan odaya girdi.

Dövmeler boyunlarında ve vücutlarının diğer kısımlarında görülebiliyordu. Bu durum Liu Yun'u onların gerçekten de Yamaguchi-gumi'den olduklarına ikna etti.

Japonya, yeraltı sendikalarını yasallaştıran dünyadaki tek ülkeydi. Tarihleriyle ilgili olduğu söylenemezdi ama Yamaguchi-gumi'nin Japonya'daki gelişiminin son derece güçlü olduğu doğrulanabilirdi.

Erkek ya da kadın, Yamaguchi-gumi'ye girmek isteyen herkesin dövme yaptırması gerekiyordu. Üstelik sıradan ve küçük olanlar kabul edilemezdi. Her birinin vücudunun her yerine çeşitli iblis totemleri dövmesi vardı.

İki koruma uzun süredir Liu Yun'un önünde durmuş, ona oradan dışarı kadar eşlik etmeye hazır bekliyordu.

“Sen Yeşim Bulutlar Şirketi'nden Liu Yun musun?” kel adam fasulye büyüklüğünde gözleriyle Liu Yun'a bakarken çenesine dokunarak sordu.

Liu Yun yavaşça gülümsedi. Japonca kullanarak, “Doğru, Yamaguchi-gumi'den arkadaşlarımın ne için burada olduğunu merak ediyorum,” dedi.

“Arkadaşların mı?!” Kel adam öfkeyle Liu Yun'a baktı. “Ben Iburo, Yamaguchi-gumi'nin Otaru Şehrindeki bölümün takım lideriyim. Adamlarım, alanımda eroin ticareti yaptığınızı bildirdi.”

“Eroin mi?” Liu Yun'un kafası karışmıştı. “Ne zaman eroin işi yapmaya başlamışım?”

Iburo homurdandı. “Beni kandırmaya çalışma. Bu nitelikte bir şey yapmadıysan, muhbirlerimin bana rapor vermesi için hiçbir sebep olmazdı. Bir yeraltı sendikası olmamıza rağmen, yabancıların vatandaşlarımızı narkotik kullanarak zehirlemelerine izin vermeyeceğiz. Kurnaz bir işadamısın. Yapmadığını iddia ediyorsan, bir inceleme yapmamıza izin verecek kadar eminsindir değil mi?”

Liu Yun, sanki biri onu sırtından bıçaklamak istiyormuş gibi bir şeylerin doğru olmadığını hissetti. Bir süre düşündükten sonra, “Bay Iburo, bölge şefiniz Hashimoto'yu tanıyorum.  Araştırmanızı kabul etmek isteyip istemediğime karar vermeden önce onu aramama izin verir misiniz? Sonuçta, bir yanlış anlaşılma olduğunu hissediyorum. İlişkimiz bundan dolayı kötüleşirse üzücü olur.”

Ne de olsa Yeşim Bulutlar Şirketi devasa bir uluslararası şirketti ve Yamaguchi-gumi'nin bölge şefi ise onların iş ortaklarından biridir. Liu Yun, sektördeki düşmanlarından birinin ona karşı kötü niyetli olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ancak Liu Yun korkmadı çünkü Yamaguchi-gumi olsa bile şehir takımı liderini önemli bir şey olarak görmüyordu.

Iburo kısa bir süre tereddüt etti. Başını sallayarak “Çabuk ol” dedi.

Liu Yun'un asistanı Hashimoto'nun numarasını aradı. Birkaç kez çaldıktan sonra karşı taraftan bir ses duyuldu. “Bay Liu, beni gece gece neden aradın, önemli bir şey mi var?”

Liu Yun, aptal astını uzaklaştırabileceğini umarak onu eroin için aramak istediğini açıklamadan önce onu birkaç cümleyle kibarca selamladı.

Beklenmedik bir şekilde, Liu Yun konuşmasını bitirdikten sonra Hashimoto, “Eroin işine karışmadığını iddia ettiğin için aranmayı umursamamalısın. Ortaklığımız güven üzerine kuruludur, diğer taraftan gelen denetimleri kabul etmeliyiz. Iburo sadece Yamaguchi-gumi'nin onurunu koruyor, umarım Bay Liu işbirliği yapabilir.”

Konuşmasını bitirdikten sonra, Liu Yun'un cevabını beklemeden aramayı hemen sonlandırdı.

Liu Yun'un ifadesi kırgınlaştı. Bir şeylerin kesinlikle yanlış olduğunu hissetti. Hashimoto bunu bildiğini ve konuşmayı önceden hazırladığını söyledi.

Liu Yin, Sapporo'daki lüks villasında bulunan Hashimoto'nun telefon görüşmesi biter bitmez başka bir gösteri hazırladığını bilmiyordu.

Hashimoto, siyahlar içinde ince bir bayanın önünde korkakça diz çökmüştü. Gülümseyerek, “Şef, her şey çok güzel hallediliyor. Liu Yun yakında yakalanacak.”

O bayan, Yang Chen ile ayrıldıktan sonra görevini sürdürmeye devam eden Hannya'ydı.

Hannya kayıtsızca başını salladı. “Bundan sonra ne yapman gerektiğini biliyor olmalısın.”

“Evet! Şef tarafından verilen görevi kesinlikle eksiksiz olarak yerine getireceğim!”

“Bu, efendimin verdiği bir görevdir. En ufak bir sorun ortaya çıkarsa, hata yapıldıktan bir saniye sonra bile astınız bedelini ödeyecektir,” dedi Hannya soğuk bir şekilde.

Hashimoto tükürüğünü sesli bir şekilde yuttu. “Evet!” diye bağırdı.

Muhtemelen en güçlü ve tehditkar yeraltı sendikası Yamaguchi-gumi, Yamata Mezhebi'nin ortaklarından biriydi!

Kulüp binasında durum oldukça netleşti.

Iburo'nun fasulye büyüklüğündeki gözlerinde küçümseme belirdi. Elini sallayarak, “İleri gidin ve dikkatlice kontrol edin!” dedi.

Onaylayarak bağırdıktan sonra, Liu Yun'un ve asistanının kıyafetlerini çıkarmaya hazırlanırken erkekler ve bayanlar grubu hemen öne çıktı.

Özel kuvvetlerden iki koruma dayanamadı. Bir adım öne çıkarak Yamaguchi-gumi'nin birkaç üyesiyle onları nakavt etmek için savaşmak istediler.

Beklenmedik bir şekilde, bu üyeler sıradan görünmelerine rağmen, hepsi özenle seçilmiş judo veya karate uzmanlarıydı. Her biri kara kuşak seviyesindeydi ve aynı zamanda şiddetli kavgalarda çok deneyime sahiplerdi.

İki özel ajan, yedi ya da sekiz üye tarafından birlikte dövülmeden önce çok fazla saldırıyı engellemeyi başaramadı, bu da onların artık hareket edemeyecek kadar çok yara almasına neden oldu!

Liu Yun ve asistanı doğal olarak karşı koyamadı. Birkaç üye tarafından yakalandıktan sonra kıyafetleri zorla çıkarıldı.

İki kadın üye takım elbiselerinin ceplerini aradı. Aniden üç dört paket beyaz renkli toz çıkardılar! Onlar aradıkları eroindi!

Liu Yun'un yüzü hemen soldu. Öfkeyle bakışlarını daha önce onlara masaj yapan iki hanıma çevirdi, ancak sessiz kaldıklarında başlarının eğik olduğunu gördü.

“Bunlar bana ait değil! Bu iki Bayan onları cebime sokmuş olmalı!” Lİu Yun şok içerisinde bağırdı.

“Sana inanacağımı mı sanıyorsun?” Neden iki masör sana böyle bir şey yapsın ki? Ayrıca, bu kadar büyük miktarda eroin nasıl karşılayabilirler?” Dedi Iburo aşağılayıcı bir şekilde.

Masörlerden biri başını kaldırarak, “Efendim, bize iftira atamazsınız.  İkinizi daha önce hiç görmedik!”

Liu Yun o kadar kızmıştı ki neredeyse çıldırıyordu. Kadının daha önce onu baştan çıkarmak için değil, eroin paketlerini ceplerine yerleştirebilmek amacıyla dikkatini dağıtmak için göğsüyle sırtını ovuşturduğunu fark etti!

Çok derin bir komploydu. En önemli kısım senaryonun kendisi değil, birisinin durumu kusursuz bir şekilde kontrol altına almayı başarmasıydı!

Liu Yun'un alnından soğuk ter akıyordu. Kimi kışkırttım ki?! Neden böyle bir zamanda böyle bir şey oldu?!

“Bir telefon görüşmesi yapmak istiyorum.” Liu Yun bir şekilde yakalanacağını fark ettiğinden defalarca bağırdı. Babası Liu Kangbai'ye rapor vermek istedi, çünkü onu bu durumdan ancak kendisi kurtarabilirdi.

Ancak, Iburo soğuk bir şekilde burnundan soludu, “Bay Liu, bizi daha önce bir kez daha kandırdın. Sence yine yalanına kanacak mıyız? Götürün onu!”

Liu Yun'un telefonu bir kadın üye tarafından kapıldı, asistanlarının eşyaları bile alınmıştı.

Yamaguchi-gumi'den üyeler ikisini kaçırdı ve ağızlarını koli bandıyla kapattı. Kulüp binasından çıktıktan sonra beyaz bir Toyota minibüsüne bindiler.

Yaklaşık yirmi dakika sonra arabanın kapısı tekrar açıldı.

Liu Yun ve asistanı, herhangi bir olağan dışılık olmadan, takım elbiselerini düzenli bir şekilde giyerek yeniden sokaklarda yürürken görülebiliyordu. Arabalarına geri döndüler ama bu sefer korumaları onları takip etmiyordu.

Boş sokakta kimse herhangi bir anormallik fark etmedi.