Bölüm 5

avatar
350 0

Nihai Evrim Çağı - Bölüm 5


BÖLÜM 5

 

Ertesi gün hava aydınlanmış kuşlar neşe içinde cıvıldarken , antalyanın Konyaaltı ilçesinde sakin ve huzurlu denebilcek bir muhitte 2 katlı baktığınızda ferahlık getiren doğal ve iç ferahlatıcı 2 katlı villayı andıran lüksten çok şirin bir ev oldğu görülen bir evde Selim uyanmış , ağaçlar ve çeşitli güzel bitkilerin olduğu bol yeşillikli bir bahçede üstünde çeşitli küçük aparatlarla vücut güçlendirme egzersizleri yağıyordu . Bir süre sonra duraklayıp anlındaki teri sildi ve ;

“ huff , bu ağırlıklar gittikçe hafif hale geliyor artık bir süre sonra yer çekimini arttırıp uzay mühürlerini dahada güçlendirmem gerekecek sanırım “ dedi .

Daha sonra evin içine yönelen selim büyük ve geniş buzdolabından 4-5 kilogram ağırlığında olduğu görülen eti çıkarttı ve evin ön tarafında olduğu görülen tellerle kaplı köpek kulübesine yöneldi . tellerin kilidini açıp içeri girdi ve ;

“ Gölge oğlum gel buraya atıştırmalıklarını getirdim şimdilik bunları al bakalım daha sonra fazlasını getiririm “ dedi .

O esnada uzunluğu iki buçuk metre olan geniş kulübeden bir metreden daha uzun evrimden daha önceki doberman insine benzeyen bir köpek çıktı ve selimin üzerine atlayıp yüzünü yalamaya başladı . Evrimden sonra bütün hayvanlar şekil değiştirdiği için köpeklerde eski görüntüsünden bir hayli uzaktaydı artık ,  o yüzden görüntüsünü koruyabilmiş köpekler çok ama çok zor bulunuyordu ve bunlardan birine sahip olmanız için hem para hemde güç sahibi olmanız gerekiyordu çünkü ; hem bu hayvanlari nadirliğinden dolayı almak hemde onları beslemek çok cep yakıyordu ha birde onları evcilleştirmeniz için güç sahibi olmanız gerekiyordu çünkü herhangi bir zamanda bastıramazsanız çok tehlikeli durumda kalabilirdiniz vede başınıza bela açabilirlerdi .

“ Sana daha kaç kere diyeceğim yalama şu yüzümü diye kızanınmı geldi banamı halleniyorsun ulan ye yemeğini işte , akşam gelince seni gezmeye çıkartırıyım . “

“woff “

“Aferin” dedi ve tekrar içeri girdi selim . daha sonra kendine biraz kahvaltı hazırlaıp yedikten sonra üstünü değiştirdi ve garajına doğru yöneldi , garajını açtıktan sonra 5 sene önce tekrardan üretime başlayan yerli arabamız TOGG göze çarpıyordu daha sonra arabaya binip düğmesini açtı ve ilerlemeye başladı .

 Yol boyunca antalyanın çeşitli yerlerinden geçti , evrimden sonra patlak veren canavar isyanlarından biraz hasar görmesine rağmen pek bir şey değiştiği söylenemezdi zira şehrin omurgası aynı kalmıştı aslında . değişen şeyler sadece görüntüsü ve kendisi eski olan biraların çeliğe benzeyen fakat ondan 50 kat daha sert olan M-14 adlı alaşımdan yapılmasıydı böylece şehir yepyeni bir görünüme kavuşmuştu .

Selim  “ Ah güzelim Antalya binlerce yılın verdiği o güzelim naiflik ve zarefeti üstünden atıp o yeni teknokentlere döndün sende .” diyerek iç çekti ve arabasını sürmeye devam etti.

Belirli bir süre sonra şehre yakın ama nispetende uzak sayılabilecek bir yere varan selim büyük sayılabilecek bir deponun önüne geldi arabasını durdurdu ve içeri girdi .

İçerisi ne büyük ne küçük sayılabilirdi fakat burunlara o muhteşem kokusuyla ferahlık getiren kokularıyla dolan şifalı otlar ve bitkiler , gözlere gizemli bir parıltıyla şölen yaşatan sihirli kristaller ve canavar çekirdekleri istifli ve düzenli bir şekilde yerleştirilmişlerdi göze hoş gelen bir tarafı vardı deponun yani anlayacağınız . 

Deponun ortasında 3-4 kişi sıkı bir pazarlık yaparken selim onlara doğru ilerledi ve orta yaşlı ve ortaya görkemli bir aura  salan yüzü sert görülen mizacındanda sert olduğu belli olan adama doğru ilerledi  ;

“ Kolay gelsin Haluk abi bakıyorumda işlerin gene iyi hiç boş kaldığını görmedik ha “ dedi .

“ Eyvallah selimim nolsun ya arkadaşlar saolsunlar bize ve sattığımız mallara güvenip geliyorlar bizde onların yüzünü kara çıkartmamaya çalışıyoruz .” dedi .

“ hayırlı alışverişler ağalar , ben haluk abiye kefilim kendisi çürük mal satmaz “ dedi selim .

“ Sağolasın kardeşim biliyoruz ondan buradan alışveriş yapıyoruz bizde sürekli hem maliteyi güzel hemde kaliteli mal satiyor sağolsun vicdanlı tüccarlardan kendisi “

“ hey hey sağolun beni gururlandırıyorsunuz ama böyle yağlı sözcüklerle benden indirim alamazsınız haberiniz olsun “ dedi haluk abi kıkırdayarak  .

“yok abi öyle bir derdim yok zaten verdiğin fiyatlar iyi biz seni sevdiğimizden söylüyoruz biliyorsun .”

“ eyvallah sağol , ee sen niye geldin söyle bakalım “

“ valla abi mal lazım kırmızı ateş otu, kara asma yaprakları , kas arıtma meyvesi ve … lazım ha birde 5. Ve 6. Dereceden olursa da 7. Dereceden birşeyler ayarla bana bu sefer hazır turnuvada yavaştan yaklaşırken hem  biraz reklam yapalım hemde biraz para kazanalım diyorum .”

“ olur olur niye olmasın 5. Ve 6. Derece ayarlarızda 7. Derece biraz zor ben bi araştırayım şu uyanmış kurumlarına falan bakayım birkaç güne ayarlarım işin yoksa yarın gel 5. Ve 6. Dereceleri seçersin 7. Dereceyede bakayım bulabilirsem birkaç gün sürer bulamassamda şansına küs “ dedi haluk abi

“ neyse abi problem yok o zaman ben seni daha fazla tutmayayım sizinde vaktinizi aldım arkadaşlar kusura bakmayın “ dedi ve ayrılmaya hazırlandı selim .

“ ne demek ciğerim görüşürüz kendine iyi bak “ dedi haluk abide .

Arabasına tekrar binen selim yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra kırcamiide sessiz bir muhitte arar sokaklardan birinde olan bir Kıraathaneye vardı henüz saat öğleden sonra 2 civarında olmasına rağmen kıraathanede işler iyi sayılırdı tavla oynaya amcalar okey çevirenler vb insanlar zaten yerini almıştı . içeri giren selim ;

“ iyi şanslar amcalar dedeler keyfiniz nol olsun “ dedi

“ eyvallah selim gel bir elde senle atalım bu ihtiyar sıkıcı olmaya başladı “

“ kapa çeneni be ihtiyar senin babandır hem yenilmeye doyamıyorsun hemde yüzsüz yüzsüz konuşuyorsun “ dedi karşıdaki adam

“ Eyvallah Muhittin amca hazar dedeyi görmeye geldim başka zaman sözüm olsun “

“ Tamam tamam kaçma bak adam akıllı iki el atalım “

“ Hahaha tamam söz “ dedi ve ilerledi selim daha sonra görüş alanına ellili yaşların ortalarında uysal ve masum bir adam girdi ona yaklaştıdaha sonra ;

“ Hazar dede naber nasılsın vaktin varmı iki el tavla atalım senle hem iki lafın belini kırarız “

“ hoho selim senmiydin  tamam bekle biraz “ dedi ve “ oğlum biraz şu kahveye bak ben selim abinle iki el atayım kaşıtışı varmış “ diye seslendi . sonrada “ geç şöyle bakalım “ dedi . 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44795 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr