Felix ve muhafızlar kurdu yenmek için bir plan yapmayı bitdikteri sırada, kurt hırlamaya ve saldırmak için doğru anı beklemeye devam etti.
Kurt ön, arka bacaklarını biraz eğmiş ve delici "gri" gözleri ile onlara bakmaya devam etmişti.
Kurdun kürkü koyu gri bir renk tonunda ve boynun kesiminden fırlayan "kısa" yelesi ile kuyruğu ise beyaz renk tonlarındaydı.
Felix daha önce korkmuş olmasına rağmen, sakinleştiğinde, kurdun korkunç olmaktan çok etkileyici olduğunu düşünmeye başlamıştı.
Felix her zaman kurtların çok etkileyici ve saygın bir ırk olduğunu düşünmüştü.
Bu yüzden, bu kadar görkemli bir kurt görmüş olmaktan dolayı çok heyecanlı ve birazda pişmanlık olmasına neden olmuştu.
Pişman olmasının sebebi; kurdu öldürme planlarının başarılı olması için şanslarının çok yüksek olduğunu düşünmesiydi.
Ancak pişmanlığı kısa sürede kayboldu ve yerini tam bir kararlılık aldı.
"Ölmesi gereken, ölecek. O kişiyi veya şeyi çok seviyor olsam bile bu değişmez!" Diye içinden düşündü.
Bu sırada kurt, Felix'in dikkatinin dağıldığını gördü ve yükseğe zıplayarak, diğer muhafızları atlatıp ona yukardan saldırmak istedi.
Felix, kurdun hareketi ile kendine gelmiş ve odağını yeniden kazanmıştı.
Kurt saldırmak için zıpladığında, muhafızlar saldırmak için harekete geçmiş ve enerjilerini toplayarak, en güçlü saldırı sanatlarını ortaya çıkarmaya hazırlanmıştı.
Felix, muhafızların kılıçlarından parlayan renk ve hissettiği aura sayesinde, her birinin farklı bir element üzerinde çalıştığını anlamıştı.
Muhafızların kılıçları metalik rengini kaybetmiş ve sırayla: sarı, mavi, kırmızı ve yeşil bir renk tonu almıştı.
Felix, sarı rengin - Toprak, mavi rengin - Su, kırmızı rengin - Ateş ve yeşil rengin - Bitki enerjisi olduğunu tahmin ediyordu.
Görünüşe göre her muhafız, çalıştıkları elementin gücünü kılıçlarına aktaran ve kılıçlarının daha güçlü veya daha keskin etkiler kazanmasına yarayan bir uygulama sanatı üzerinde çalmıştı.
Felix daha önce hiç böyle bir uygulama sanatı görmemişti.
Ancak bu dünyaya taşınalı henüz bir hafta bile olmadığını hatırlayınca, bilmediği birçok şeyin olması gerçeğinin hiçte garip olmadığını fark etti.
Kurt saldırmak için zıpladığında, kendisini çok tehlikeli bir durumda buldu ve içgüdüleri onu geri dönmesi için uyarmasına rağmen, artık çok geç olduğunu anlamıştı.
Kurt tam beş kişinin de üzerine geldikten sonra, muhafızlae kılıçlarını salladı ve kılıçlarından farklı renklerde enerji kesikleri çıkarak, kurdun karnına doğru yol aldı.
Felix, muhafızların kılıçlarından çıkan enerji veya daha doğrusu element enerjisi kesiklerinin, onun uyguladığı rüzgar elementli kesiği ile aynı olduğunu fark etti.
Ancak muhafızların saldırısı, onun saldırısından hem daha güçlü hem de element yoğunluğunun daha fazla olduğunu hissetti.
Felix'in saldırısı bir yıldırım civatası ise muhafızların saldırısı bir yıldırımdan farksız gibiydi.
Felix, muhafızların saldırdığını görünce hemen kendi saldırısını bırakmak için hazırlandı ve avuç içinden sürekli rüzgar kesikleri salarak, kurdun karnına yoğun bir şekilde saldırdı.
Bu sırada kurt çoktan kaderini kabul etmiş gibiydi ve zayıf inleme sesleri çıkararak, merhamet için Felix'e ve muhafızlara yalvarıyor gibiydi.
Ancak saldırılar salındıktan sonra, iptal edilmesi olanaksızdı ve iptal etmek gibi de bir niyetleri yoktu.
Bir anda muhafızlar ile Felix'in saldırısı kurda ulaştı ve onun karnını parçalayarak, organlarının dış dünya ile buluşmasına neden oldu.
Kurdun organları dışarı fırlamış ve karnından sürekli kan fışkırmaya başlamıştı.
Kurt saldırılar sonucu yere yığılmış ve hareketsiz kalarak, üzgün inleme sesleri çıkarmaya devam etmişti.
Felix, kurdun neden bu kadar üzgün ve pişman olduğunu hissettiğini bilmiyordu ancak bir an kurdun gözlerinde endişeli bir ifade gördüğüne yemin edebilirdi.
"Lordum, sanırım kurt hamileydi." Dedi muhafızlardan biri.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..