30. Azgın Hissettiğini Nasıl Anlarsınız

Sonunda Jin Liwei biraz sakinleşmeyi başardı.

Ona cevap vermeden önce içini çekti. "Bugün aramızda iş ortaklığı için resmi bir teklifte bulunmak için geldim. Daha önce sayısız özel dedektif tuttum ama hiçbiri bana gönderdiğiniz raporların seviyesine ulaşamıyor. Ne kadar isterseniz öderim."

İris birkaç saniye sessiz kaldı. "Bay Jin, şu anda oldukça meşgulüm. Şov dünyasına geri dönüyorum. Yaklaşan albümüm için kapsamlı promosyonlar yapmam gerekiyor."

"Biliyorum. Tüm isteklerimi kabul etmek zorunda değilsin, boş zamanın olduğunda yapabileceklerini. Elbette yapabilirsen. Dediğim gibi, fiyat sorun değil."

"Dürüst olmak gerekirse, bu tür bir işi kabul etmekten çekinmiyorum. Sadece Bay Jin, sizinle ne zaman uğraşsam kendimi huzursuz hissediyorum. Bu yüzden teklifinizi kabul etmemeyi tercih ederim."

"Benden rahatsız mısın? Neden?"

Bir an düşündü. "Tam nedenini bilmiyorum. Bunun hakkında daha fazla düşünmem gerekiyor."

"Hmm..." Çenesini ovuşturarak ona eğlenen gözlerle baktı. "Benden etkilendiğin için değil mi?"

İris kaşlarını çattı. "Ama senden hoşlanmıyorum."

Ona yaklaştı, doğrudan gözlerine baktı ve fısıldadı. "Benden hoşlanmadığına emin misin? Öpücüğümü beğendin. Bu benden hoşlandığın anlamına geliyor. Emin olmak için seni tekrar öpeyim mi?"

Geri çekildi, ellerini önüne koydu. "Durun Bay Jin. Tecrübesiz olabilirim ama aptal değilim. Ben meşgulüm ve siz meşgulsünüz. Birbirimizin zamanını boşa harcamayalım. Gerçekten dayanamıyorsan git başka bir kadın bul. Eminim senin statünle seni tatmin etmeye istekli bir sürü kadın vardır. İlgilenmiyorum. Başka bir şey yoksa lütfen ayrıl."

İfadesi siyaha döndü. Öfkesini kontrol etmeden önce birkaç derin nefes aldı.

Döndü, bir sandalyeye oturdu ve kendine bir fincan sıcak çay koydu. Bir yudum içtikten sonra, takdirle başını salladı. Eğer yanılmıyorsa, bu Gyokuro* çayı

Altın saatinin saatine baktı. "Neredeyse öğle yemeği vakti. Acıktım. Burada mı kalmak istersin yoksa dışarı çıkalım mı?"

Iris'in gözleri seğirdi. Kahrolası kibirli adam kendi evindeymiş gibi davranıyordu!

İçini çekti, birden kendini yorgun hissetti.

Artık onunla tartışarak zaman ve enerji harcamak istemiyordu. "Bugün evde kalmayı planlıyorum. Bu, geri dönüş albümümü tanıtmaya başlayana kadar son değerli günüm."

"Peki." Tabaktan küçük bir pandispanya aldı ve birkaç ısırık arasında çayını yudumlayarak yedi.

Dom kucağında bir dizüstü bilgisayarla döndü. Patronunu ve Bay Jin Liwei'yi gördüğünde, artık öpüşmedikleri için biraz hayal kırıklığına uğradı. "Patron, laptopunu getirdim."

"Teşekkürler Dom." Iris öne doğru yürüdü ve Jin Liwei'nin karşısındaki sandalyeye oturdu. Dom dizüstü bilgisayarı önündeki masanın üzerine koydu. "Ayrıca Dom, öğle yemeğinin ne zaman hazır olacağını kontrol et. Bay Jin bize katılacak."

"Hemen patron! Ehehe." Dom aceleyle mutfağa gitti.

Belki daha sonra başka bir öpüşme sahnesine tanık olabilirdi. Ne kadar heyecan verici!

Jin Liwei, dizüstü bilgisayarına yazarken kızın yüzündeki ciddi ifadeye hayran kalırken pandispanya kekleri ―tatları iyi, bazılarını daha sonra eve götürmesini isterdi― yiyordu.

Bir şeyler okurken kaşlarını çattı, başını iki yana salladı. Dakikalar sonra, ifadesi gitgide daha karışık görünüyordu.

"Neye bakıyorsun?" diye sordu merakını daha fazla tutamayarak.

Bir cevap duymadan ayağa kalktı, onun yanına yürüdü ve dizüstü bilgisayarının ekranına baktı. Ne okuduğunu görünce, çenesi şok içinde düştü.

Yabancı bir web sitesinden İngilizce bir makale okuyordu. Başlık?

"Azgın Hissettiğini Nasıl Anlarsınız".