Oksijensiz kaldığı için soluk soluğa olan Subaru, geç de olsa ellerinin yeşil bir çimenliğe basmakta olduğunu fark etti.
Uzuvlarının bastığı alandan gelen yoğun çim kokusu burun deliklerine ulaşıyordu. Yağmurdan sonra güneş ışıklarıyla yıkanan bir arazinin sahip olacağı doğa kokusu her yanı sarmıştı.
Başını çevirerek önündeki Echidna’yı gördü.
Her zamanki gibi arazinin içerisindeki küçük tepenin ortasında masasına yerleşmiş, çay partisi misafirini beklemekteydi―― Subaru’yu.
Her zamanki gibi. ――Evet, her zamanki gibi.
[Echidna: Eminim bana sormak ve söylemek istediğin bir sürü şey vardır…… ama önce oturup bir fincan çay içmeye ne dersin?]
[Subaru: ……Az önce yaptıklarından sonra usulca sandalyene oturup… çay partine eşlik edeceğimi mi sanıyorsun?]
[Echidna: Evet, öyle. Şu anda içgüdülerine kapılıp mantıksız bir öfkeye teslim olmuş olsan da çoğu zaman rasyonel davranıp soğuk hesaplar yapabilen birisin. Şu anda benden uzaklaşmaktansa benimle faydalı bir konuşma gerçekleştirmen daha iyi olacaktır…… şu anda bu düşüncede değil misin?]
[Subaru: ――――]
Subaru’nun bastırılmış öfkesiyle yüzleşen Echidna’nın umursamaz tavrı hiç değişmemişti.
Yukarıdan gelen sözleri Subaru’nun bariz blöfüyle dalga geçer gibiydi ve Subaru, kabul etmesi mi reddetmesi mi gerektiğini bilemiyordu.
Tabii ki çiğnemiş olduğu şey Subaru’nun kolay kolay teslim olabileceği bir şey değildi.
[Subaru: Echidna…… bana bunu kasten yapmadığını söyle.]
[Echidna: Hm?]
[Subaru: Az önce…… Şehvet Cadısının oyununun bu şekilde ilerlemesini istemediğini söyle. Lütfen bana hata yaptığını söyle.]
[Echidna: .………]
[Subaru: Bunun kaçınılmaz olduğunu söyle. Bunu öngöremediğini, böyle olmaması gerektiğini söyle. Söyle hadi. Eğer söylersen…… seni suçlamayacağım.]
Echidna’nın söyledikleri doğruydu.
Subaru ilerlemek istiyorsa Echidna’nın bilgisine ve yardımına ihtiyaç duyacaktı.
Ama affedilmez demek affedilmez demekti. Echidna Şehvet Cadısını kullanarak sınırları çiğnemiş, Subaru’nun kıymetli ve dokunulamaz alanına ―― “Sığınağına” girmişti. Bu kadarı kesindi.
Ve Subaru’nun Echidna ile anlamlı bir konuşma yürütebilmesi için onu affedebilmesi gerekliydi.
[Echidna: …….Ben de ne söyleyeceğini merak ediyordum.]
O anda Subaru’nun zayıflığını ve inatçılığını anlamış olmalıydı.
Bu şekilde dikkatsizce mırıldanan Echidna, bakışlarını dudaklarını ısırıp bir yanıt bekleyen Subaru’ya çevirdi. Sonra da beyaz saçlarının uçlarıyla oynayarak konuştu.
[Echidna: Tam da senin dilediğin gibi oldu, Şehvet Cadısı kontrolden çıktı. Onu durdurmak istedim ama beni dinlemedi. Yargılamanın avantajından faydalanarak seni baştan çıkarmayı denedi, dokunulmasını en az istediğin yerleri açığa çıkarttı ve seni boğdu.]
[Subaru: ――――]
[Echidna: Çok yaklaşmışken kendi gücünle kurtulmayı başardın. Baştan çıkarma konusunda başarısız olan Camilla gardını indirdi ve ben de hâkimiyetimi geri alarak seni Kaleme ışınladım. Burada yüz yüze gelmemizin büyük bir şans eseri olduğunu söyleyebilirsin.]
[Subaru: ――――]
[Echidna: ……Sana tüm bunları söylesem tatmin olur muydun?]
Echidna Subaru’nun duymak istediği şeyleri hızlıca sıralamış ve en sonunda hepsini çürütmüştü.
Hiçbir şey söylemeyen Subaru ise bakışlarını Echidna’dan ayırarak yukarı yönlendirmişti.
[Subaru: ……O Cadıyı teşvik ederek ne yapmaya çalışıyordun?]
[Echidna: Camilla sana söylemedi mi? Yaptığı şey kalbinin Yargılamalar yüzünden aşınmasını engellemeye çalışmak, seni kurtarmaktı.]
[Subaru: Bu… Şehvet Cadısının esas niyeti bu olamaz. Eğer söyledikleri doğruysa bunlar yalnızca benim bencil güçsüzlüğümle Rem’den duymak istediğim şeylermiş. Şehvet Cadısının bana iyi davranmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu.……Ona sen talimat verdin, değil mi?]
[Echidna: Bu kadar az bilgiyle bu kadarını çözdün demek ki….. Madem öyle, bahane üretmenin anlamı olmayacak.]
Echidna gayet doğal bir şekilde omuz silkerek rol yapmayı bıraktı. Sonra da bardağını dudaklarına götürerek çayından bir yudum aldı.
[Echidna: Senin de şüphelendiğin gibi Camilla’yı göndermek de kalbindeki kız gibi davranmasını sağlamak da benim talimatlarım doğrultusundaydı. Gerçi sona eremeyişi Camilla için de benim için de problem yarattı.]
[Subaru: ……Neden… bunu neden yaptın?]
[Echidna: Doğrudan işitmek seni sinirlendirebilirdi. ――Bu en etkili ve başarılı olması en muhtemel yoldu.]
Subaru’nun yüzündeki ifade kayboldu ve Echidna özürsüz, tereddütsüz devam etti.
[Echidna: Ben bile İkinci Yargılamada bu kadar takılıp kalmanı beklemiyordum. Daha da önemlisi, tüm samimiyetimle söylüyorum, Yargılamanın içeriğinin kalbine böyle saplanacağını gözlerimle görene dek hayal dahi edemezdim.]
[Subaru: ――――]
[Echidna: Ops, Yargılamayı dikizlememi mesele etmemen hoşuma giderdi doğrusu. Sana ilk Yargılamadan sonra da bu Yargılamaların bir Cadı tarafından hazırlandığını söylediğime eminim. Evet, sonucu biraz kötü niyetli olabilir ama bu konuda eleştirilmekten gerçekten hoşlanmıyorum.]
[Subaru: ……Açıklamaya geri dön.]
[Echidna: Her neyse, senin Yargılamana tanık olurken bir şey düşündüm. ――Eğer bu şekilde Yargılamalara meydan okumaya devam edersen eninde sonunda tamamen yıpranacaktın……]
Bu bir abartı değildi. Aslında yalan da değildi.
Subaru olup bitenlerden habersiz değildi ve şu anda kızın söylediklerinin aksini iddia edemezdi.
İkinci Yargılama―― erişilemez gelecekler―― ve manzaralar, olaylar, şahit olmaya zorlandığı trajediler… Bunlar cesaretini ve inadını kırmak için fazlasıyla kâfiydi.
[Echidna: Ve ben de müdahale ettim. Senin tamamen yıpranman da olası bir sonuçtu. Yargılamaları ve hataları, mümkün olan her şeyle birlikte denemekten hoşlanıyorum. Benim merakımın sonu gelmiyor ve hiç sıkılmadan sonuç çıkarmak için mücadele ediyorum. Yoğun Açgözlülüğümü tatmin etmek için her sonuca ulaşırım. ――Senin Yargılamalara meydan okuyup dağılman da bir istisna değil.]
[Subaru: O zaman neden müdahale ettin? Eğer benim dağılmam da aradığın bir sonuçsa beni öylece bırakabilirdin. Ben senin için olası bir sonuç ifade ediyorsam… bunun seni tatmin etmesi gerekmez miydi?]
[Echidna: Tabii ki bunu da farklı bir sonuç olarak kabullenmeyi düşündüm…… Düşündüm ama bu esas istediğim sonucu yaratmak için bir şey yapmayacağım anlamına gelmez.]
[Subaru: Ne……?]
Subaru’nun sorusunu cevaplayan Echidna’nın ses tonu alçalmıştı.
Bunu işiten Subaru ise bugün kaşlarını ilk defa öfke dışında bir sebeple kaldırdı.
Kızın sözlerini iyice irdeledi ve onları anlamlı bir surette birleştirdi. Eğer yanılmıyorsa,
[Subaru: Benim vazgeçip yok olacağım bir sonucu reddetmek istedin…… O yüzden bu durumu yarattın. Bunu mu demek istiyorsun?]
[Echidna: ……Ve sonuçta senin için kıymetli bir sınırı ihlal ettim, bunun için bir bahanem yok. Eğer bana hakaret etmek istiyorsan uysal bir şekilde kabul edeceğim. Haklı bir öfkeye sahipsin ve ben de bencilliğimle hata ettim. Olanlar bu şekilde.]
Bardağını masaya koyan Echidna, bakışlarını tepenin dibindeki Subaru’ya kilitlemişti.
Önceki sersemlik ve kaprislerinden eser yoktu. Açgözlülük Cadısı, Subaru’yla tamamen samimi bir şekilde yüzleşiyordu.
Tavrı, duruşu ve sözleri Subaru’yu bunaltıyordu.
Göğsünü meşgul eden Echidna’ya yönelik o tüm öfke ve güvensizlik, şimdi korkunç bir şekilde egoist ve bencilce gelmekteydi.
Gerçek şu ki―― olanlar üzerindeki etkisi yüzünden yardımını kabul etme konusunda isteksizdi. Ancak Echidna olmasaydı Subaru’nun zihni ve kalbi ne hale gelirdi?
Mezarın soğuk zemininde yatacak, kalbi parçalanıp toza dönüşecek, en ufak bir ışıktan nasibini almadan karanlıkta hiçliğe karışacaktı. Hayal etmek zor değildi.
Ona teşekkür etmesi mümkün değildi. Ama onun öfkelenilmesi veya lanetler savurulması gereken biri olduğunu da düşünmüyordu. ―― Duygusal bir ikilem içerisindeydi.
[Subaru: ――――]
Hiçbir söz sarf etmeyen Subaru, kıyafetlerinin üzerindeki çimleri dökerek tepede ilerlemeye başladı.
Sandalyesinde oturan ve Subaru’nun yaklaşışını izleyen Echidna’nın gözlerinde ise hafif bir acı titreşiyordu. Subaru oraya gittiğinde kendisine ne diyecekti? Anlaşılan asırlarca yaşamış bir Cadı bile bunun cevabını bilemiyordu.
Bilgiye olan susuzluğun vücut bulmuş hali. Açgözlülük Cadısı. Böyle birinin ifadesini değiştirebilmiş olmak Subaru’nun kalbinde ufak bir rahatlama sağlıyordu.
[Echidna: ――ah]
Subaru, sandalyesini çekti ve hafif bir şaşkınlık sesi çıkaran Echidna’nın karşısına oturdu.
O çayı dudaklarına götürmeye niyeti olmasa da konuşmaya niyetli olduğunu sergilemişti. Echidna kendisine tedirgin bir şekilde bakarken dirseklerini masaya ve ellerini de yanaklarına koyarak bakışlarını çevirdi.
[Subaru: Çay içme havamda değilim.……Ama seninle faydalı bir sohbet etmek isterim.]
Katlanılmaz duygularını içine atan Subaru, bu cevabı verecek kadar tolerans göstermişti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..