Cilt 4 Bölüm 84 [ Ret x Ret x Ret ] (1/2)

avatar
5114 6

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 84 [ Ret x Ret x Ret ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

――Ayaklarının altındaki zemin ufalanıyor, ufalanıyor, ufalanıyordu.

 

Her nedense ayaklarını göremiyor hale gelmek Subaru’ya yüksek bir yerlerden düştüğünü hissettirmişti.

 

Gerçekteyse odanın ortasında tamamen açık gözleriyle kalakalmaktan başka bir şey yaşadığı yoktu.

 

Bu şekilde hissetmesini yalnızca Roswaal’ın itirafına borçluydu.

 

[Subaru: Erişemediğim… bir yer mi……?]

 

[Roswaal: Cevabı zaten biliyorsun, değil mi? İki önemli şey aynı anda tehlikeye uğrarsa seçim yapmak zorunda kalırsın. Daha önemli olanı seçer ve diğerini bir kenara bırakırsın. Yalnızca bunu yaparak, senin için en kıymetli olan dışındaki her şeyi terk ederek seçilmiş olduğun mükemmel varlık halini alabilirsin.]

 

[Subaru: Ne çeşit bir saçmalık bu!!? Mükemmel varlık mı!? Benim tek gördüğüm şey rüzgârlı ve boş bir arazide tek başına kalakalan yaralı bir şerefsiz!]

 

[Roswaal: Ama yine de senin için en kıymetli olanı saflığın ve güzelliğin dokunulmadığı, hoş bir yere götürebilirsin. Bu senin yaralarından daha önemli, değil mi?]

 

Bir şekilde duruşunu geri kazanmış olan Roswaal bu soruyu sorsa da Subaru’dan yanıt alamamıştı.

 

Subaru bu cümleyle ikna olmuş veya ne söyleyeceğini bilememiş değildi.

 

Sadece duyguları o kadar kabarmış ve şiddetlenmişti ki bu saatten sonra kelimelere dönüştürülmeleri mümkün değildi.

 

――Bugüne dek konuşamayacak kadar boğulduğu hiçbir an olmamıştı.

 

Köşkteki trajedi yalnızca İncilin kehanetlerinin akıl almaz mantığına yönelik anlamsız itaatin sonucu muydu?

 

Frederica, Petra ve Beatrice bu kadar bencilce bir sebepten ötürü mü ölmüştü?

 

Subaru’nun varlığını mükemmelleştirmek――o kızlar bu saçma sapan sebep yüzünden mi hayatlarını yitirmiş ve güvendikleri efendileri tarafından ihanete uğramıştı?

 

[Subaru: Roswaal…… sen gerçekten… hakikaten… deli misin……?]

 

[Roswaal: ……Öyle görünüyor. Uzun zamandır öyleyim. Dört yüz yıl önce o gözler tarafından büyülendim büyüleneli deli olmuşumdur.]

 

[Subaru: Dört yüz……mü?]

 

Ansızın ortaya atılan kelimeleri sindiremeyen Subaru, karmakarışık bir surat ifadesiyle yinelemekle yetinmişti.

 

Yine dört yüz yıl mevzu bahisti―― ama bunu Roswaal’ın dudaklarından işitmek fazla anormaldi. Dört yüz yıl önce olanları bilmesine imkan yoktu. Ama konuşma şekli kulağa dört yüz yıldır hayattaymış gibi geliyordu――

 

[Roswaal: Natsuki Subaru-kun]

 

Gözleri şaşkınlıkla dalgalanan Subaru, yakınlarında bir ses işitti.

 

Konuşan kişi Roswaal’dı, yatağından kalkmıştı. Uzun bedeninin soluğunun ulaşabileceği kadar yakında oluşunu gören Subaru nefesi kesilerek geriledi―― ama yakasından yakalanmış ve kaçamamıştı. Öyle yakına çekilmişti ki alınları birbirlerine değiyordu.

 

[Roswaal: Beni deli olarak yargıladın. Ki buna tüm kalbimle katılıyorum. Hiç şüphe yok. Ben deliyim. Akıl sağlığım yerinde değil. Kalbimin talep edilişinden bu yana çok uzun süre geçti.]

 

[Subaru: Ah, hha……]

 

[Roswaal: Ama sana ne~~demeli? Benim gibi olabilirsin, yo, benden daha deli bile olabilirsin. Başka türlü hiç şansın olmaz. Çünkü hedeflediğin nokta benimkinden çok daha yüksek. Hiç kimsenin anlam veremeyeceği bu yalnız yolda ihtiyacın olan şey bir insan kalbi değil. Güçlü, sarsılmaz bir çelik gerekli―― haksız mıyım?]

 

[Subaru: Aa, gh……k, kes şunu!]

 

Kelimeler zihnine tek tek sızarken Roswaal’ın sesi kendisini uçurumun derinliklerine sürüklüyordu. Başını sallayan Subaru, bu hissi yok etmeye çalışarak Roswaal’ın göğsünü itekledi.

 

Bir parmağıyla o sırık gibi bedeni dürterek gerileyen Subaru, sesindeki titremeyi gizleyemeyerek blöf yapmaya başladı.

 

[Subaru: Ne yaşanırsa yaşansın, ne olursa olsun planların benim niteliğimi yitirişimle tepe taklak oldu! Köşke yerleştirdiğin tuzaklar hiçbir şey işe yaramayacak anlamsız fedakârlıklardan ibaret! Bunu anlıyorsan bu aptallığa hemen bir son ver!]

 

[Roswaal: Reddediyorum. ――Yetersiz kararlılığını görmek beni bunun gerekliliğine daha da çok ikna etti. Senin insan olmana gerek yok. Seni köşeye sıkıştıracak, yaralayacak Emilia-sama’ya bağımlı hale getirecek ve insanlığını yitirmeni sağlayacağım. Aynı zamanda Emilia-sama’nın da sana umutsuzca aşık olması ve varlığına bağımlı hale gelmesi için uğraşacağım. Karşılıklı bir bel bağlayışa mahkum olduğunuz zaman da boğulan benlikleriniz için doğru rotayı seçeceğim. Hedefimi gerçek kılmam için tek yol bu.]

 

[Subaru: Bu…bunların ne anlamı var ki……!? Beni ne kadar sıkıştırırsan sıkıştır niteliğim geri gelmeyecek! İstersen bunu denerken tüm kemiklerimi kır ama yine de eline hiçbir şey geçmeyecek!]

 

[Roswaal: Buna gerçekten inanıp inanmadığını en iyi sen biliyor olmalısın.]

 

Subaru’nun çığlıkları Roswaal’ın donuk sesiyle buluşmuştu. Subaru’nun göğsü, Roswaal’ın sözlerinin altındaki anlamla tek ve ağır bir darbe almıştı. Gerçekten çok basitti.

 

Tam da tahmin ettiği gibi―― eğer gerçekten yardım isterse Echidna kendisine bir kez daha yardım eli uzatacaktı. Eğer içten bir şekilde, çaresizce kaybolur ve ilerleyemez hale gelirse bu seçenek daima Subaru’yu bekliyor olacaktı.
Ve bu yüzden,

 

[Roswaal: Eğer bu ona döneceğin anlamına gelirse Echidna niteliğini seve seve geri verecektir. Onun nasıl biri olduğunu düşününce bu çok doğal. Hiç değilse bu kadarını hala biliyorum.]

 

[Subaru: …………]

 

[Roswaal: Kendini beğenmiş olma, Natsuki Subaru. Echidna’yı anlayan te~~k kişi sen değilsin.]

 

Roswaal, olağan sesine hiç benzemeyen, nefret ve düşmanlık dolu bir sesle konuşmuştu.

 

Bu nefretin yoğunluğuyla yüzleşen Subaru’nun bedeni dondu. Ve ancak o zaman Roswaal’ın sözlerinin ardındaki anlamı sindirerek hedefinin ne olabileceğini idrak etti.

 

[Subaru: Sığınağı özgürleştirme konusuna bu kadar takmanın sebebi…… Echidna’nın dileği mi?]

 

[Roswaal: …………]

 

[Subaru: Mezardaki Yargılamaların Sığınağı özgürleştirmesi olayını o tasarlamıştı…… ve bunu tamamlamak da anısına bir çeşit armağan olacak, böyle mi hissediyorsun?]

 

[Roswaal: …… Echidna hayattayken ölümünden sonra buranın nelerle karşılaşacağını çok merak ederdi. Bu amaçla Mezarın mekanizmalarını ardında bıraktı ve ruhunu oraya yerleştirdi. Ancak arzu ettiği son, dört yüz yıldır bu mekana uğramadı.]

 

Sığınağın Bariyeri, dört yüz yıl önce oluşturulduğundan beri hiç aşılmamıştı.

 

Haliyle Echidna’nın buna şahit olma arzusu da yerine gelememişti. Acaba Roswaal’ın arzusu Echidna’ya bu sonu göstererek ruhunu huzura erdirmek olabilir miydi?

 

Bu fikir Subaru’nun anlayabileceği bir noktadaydı. Eski dünyasında hayaletlere hiç inanmamış olsa da bu dünyada Echidna ve diğer Cadılarla iletişim kurmuştu.

 

Onlarla geçirdiği vakitlerde, bu dünyaya dair bir pişmanlıkları olduğu takdirde onların arzularını yerine getirebilmeyi dileyeceğini düşünmüştü.

 

Ama tüm hayatını bu işe adayıp diğerlerinin hayatını hiçe saymak akıl almaz bir şeydi.

 

[Subaru: Aynı şey değil. Roswaal, Echidna’nın ruhunu huzura erdirmek için başka bir yol bulabiliriz. Söz veriyorum, bunu halledeceğim. ――Köşkteki saldırıyı geri çek hadi.]

 

[Roswaal: Reddediyorum. Ben kendi arzularımı ve Echidna’nın dileğini yerine getireceğim. Ne gerekliyse yapacağım. İhtiyacım olan her şeyi mahvedecek, seni yaralayacak ve gerekirse ellerimi kana bulayacağım.]

 

[Subaru: Kendi tatminin için başka insanları dibe çekmeyi bırak! Ona söylemek istediğin bir şey varsa onu çek ve söyle! Bir gelecek kurmaya çalışan birini, önünde uzun yıllar olan bir çocuğu ve geleceğe inanmayı kestiği için kendisini kapatan bir kızı feda etmeyi kes!]

 

Frederica, Petra ve Beatrice’in bu plan uğruna feda edilmesine gerek yoktu.

 

Roswaal bencil mantığıyla, sırf Subaru’yu yaralamak adına o kızların hayatlarını hiçe sayıyordu ve Subaru’nun bunu kabullenmesinin imkanı yoktu.  

 

[Roswaal: Reddediyorum. Kabul edeceğim tek şey “Roswaal nasıl istiyorsa öyle olacak” cümlesidir. Bunun dışında her şeyi reddedeceğim. Onların feda edilmesi gerekiyor.]

 

[Subaru: Siktir git. Planladığın her şeyi ve tüm sonuçlarını açığa çıkartmakta hiç sorun görmüyorum.]

 

[Roswaal: Hareket etmeden önce düşünmen gerekir. Böyle bir şey yapmanın ne anlamı var? Benim kirli çamaşırlarımı dökmen Sığınağın içerisinde bulunduğu durumla ilgili tek bir şeyi dahi değiştirmeyecek. Emilia-sama Kraliyet Seçimindeki desteğini yitirecek, köylüler ve sığınmacılar arasındaki ilişki sarsılacak. Peki sence Emilia-sama arkasında kötülük yüklü bir bomba varken Yargılamalarda nasıl bir iş çıkaracak? Emilia-sama’yı darmadağın olurken kaç defa gördün?]

 

[Subaru: Ga-Garfiel Frederica’yı öğrenince…… ablasının senin planların uğruna feda edileceğini öğrenince kesinlikle……]

 

[Roswaal: Umutlarını buna bağlıyorsan kesinlikle körsün demektir. Garfiel asla Sığınağı terk ederek Frederica’nın yardımına koşmaz. O yokken Sığınağa neler olabileceğinin düşüncesi bile onu korkudan felç etmeye yeter. O Garfiel ne acınası, ne aptal bir varlık. Dar görüşlü, inatçı, her şeyi kaba kuvvete bağlayan bir tip. O budala kafasıyla bile yokluğunda Sığınağa neler olacağını görebiliyor. Ve sen onu asla lehine kullanamayacaksın. ――Çünkü o çocuk bu dünyadaki zayıf ve hassas şeyleri korumaya fazlasıyla çaresiz bir şekilde takmış durumda.]

 

Çaresiz bir çocuk tanımı Subaru’nun içine oturmuştu. Bu çay partisinde Cadılardan da işittiği bir tabirdi. Anlaşılan Roswaal da Garfiel için aynı düşünceleri besliyordu.

 

Bunun farkında olmayan ya da belki de tamamen bilincinde olan Garfiel ise ne olursa olsun tüm kalbiyle kendi hedeflerine odaklanmış durumdaydı.

 

[Roswaal: Garfiel yanında durmayacak ve benim de planlarımı duraklatmaya niyetim yok. Tek ihtiyacın olan şey kalbinin kuruması, cilalanması ve mükemmelleşmesi. Başka hiçbir şeye gerek yok. Bunu kabul et Natsuki Subaru. ―― Emilia-sama dışındaki hiç kimsenin ölümünün bir anlam ifade etmediğini kabul et.]

 

[Subaru: Kapa çeneni! Asla böyle olmayacak! Ben asla……. Asla senin gibi düşünmeyecek, asla senin gibi olmayacağım! İnsan olan böyle düşünemez!]

 

[Roswaal: …………]

 

[Subaru: Ben insanım. Ne biçim bir rastgele, anlamsız güç edinmiş olsam da ne kadar acı ve çile çeksem de bu gerçek asla değişmeyecek. ――Ben insanım. Ve daima insan kalacağım.]

 

Sessizleşen Roswaal’a bu cümleleri sarf eden Subaru, onun uzun bedeninden uzaklaştı. Ciddi yüzünden karmaşık duygular geçen Roswaal ise ansızın omuz silkti.

 

[Roswaal: Ee~~hh, her neyse. Sonsuz şansın olduğu sürece bana göre hava hoş. Bu kez seni ikna etmeye çalışmaktan vazge~~çiyorum. Bu işi bir sonraki benliğime bırakıyorum.]

 

[Subaru: Bu sefer işe yaramadı…… Aynı şekilde bir sonraki ve ondan sonraki sefer de işe yaramayacak. Tekliflerini asla kabul etmeyecek ve asla senin gibi olmayacağım!]

 

[Roswaal: Odayı terk et artık. Bu hayatın benim için bir anlamı kalmadı.]

 

Yatağına dönen ve çarşaflarına gömülen Roswaal, Subaru’yu bu sözlerle baş başa bırakarak ilgisini sonlandırdı. Uyurcasına gözlerini kapattı ve olası tüm konuşmaların önünü kesti.

 

Bunu gören Subaru ise ağzını açsa da hiçbir kelime çıkartamadı.

 

[Subaru: ――――]

 

Sessizliği bozmadı ve yenilgiye uğramış hissederek odadan ayrıldı.

 

# Yine bir hayli olaylı bir bölümdü. Pek sevdiğimiz '400 yıl' burada da karşımıza çıktı. 
Roswaal'ın --o gözler tarafından büyülendim, 400 yıldır deliyim, kalbim benden istenildiğinden beri-- vb sözlerini iyice sindirmek lazım, yavaş yavaş olaylar aydınlanıyor.
Ve Subaru bu kez de 3 hayırla uğurlandı, bundan sonraki hamlesinin ne olacağını çok merak ediyorum doğrusu. Tekrar Echidna'nın yardım elini tutar mı dersiniz? 
Yeni sorular ve cevaplar için okumaya devam!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr