Cilt 4 Bölüm 88 [ Garfiel'in Niyetleri ] (1/2)

avatar
4580 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 88 [ Garfiel'in Niyetleri ] (1/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

[Otto: Kontratı başarıyla mühürleyebildin mi?]

 

Son mücadelesini veren ve Roswaal’la sohbetini sonlandıran Subaru, oradan ayrılarak kısa bir yürüyüş sonrasında Otto ile buluşmuştu. Şu anda da Katedralin köşesinde durmuş, görevlerinin sonuçlarını birbirlerine rapor etmekle meşgullerdi.

 

Subaru Otto’nun sorusunu başını sallayarak onayladı ve devam etti.

 

[Subaru: Evet, işe yaradı. Kendine hakim olamayacağından ve bahsimi hemen reddedeceğinden endişelenmiştim ama…… sanırım şartlarım onu çekmeyi başardı.]

 

[Otto: Galiba. İnsan kendi lehine tek taraflı bir iddiayla karşılaşınca…… bir de kaybedemeyeceğini söyleyen bir tasarısı olunca, kabul etmemek delilik olur. Tabii ki Natsuki-san’ın sunumda aşırıya kaçıp işi kontratsız kapatma ihtimalini de düşündüm.]

 

[Subaru: Böyle söylesen bile, kontrat olmadan…… dur bir dakika, bunu da mı düşündün?]

 

[Otto: Mhm, evet.]

 

Otto kollarını çaprazlayıp gayet tabii dercesine başını sallamıştı.  Doğrusu Otto, geçici süreliğine de olsa Roswaal’ı oyuna getirmeyi başarmıştı. Subaru’nun gözleri bu düşünceyle irileşiyordu.

 


Bunu gören Otto ise buruk bir gülümseme sundu.

 

[Otto: Tüccarlar birden fazla mesele söz konusu olduğunda yazılı dokümanlar kullanır ancak…… kontratlara esas düşkün olanlar büyü kullanıcılarıdır. Ve bahsi geçen kişi de ülkenin en ünlü büyü kullanıcısı olunca…… yemi yutma ihtimali bir hayli yüksekti.]

 

[Subaru: Bu arada, araya gizli şartlar eklemiş olma ihtimali yok, değil mi? Yani beni söylediği şeyden farklı bir kontratla bağlamış olması falan mümkün değil?]

 

Durum böyleyse Subaru’nun bunu bilmesine imkân olmazdı. Bahsin sonucu ilerideki ilişkilerini belirleyecekti ama kontrat, “Nefes almaya devam et ve ertesi gün öl.” gibi bir şeyler diyorsa ―― Subaru’nun ruhu bile duymazdı.

 

Subaru bu hayalle ürperirken Otto ellerini sallayarak karşılık verdi.

 

[Otto: Planlanmış bir şeydi, yani bu tarz bir hile mümkün olamaz. Margrave Roswaal sizi kontratla mühürlerken bir şeyler söylemiş olmalı, değil mi? Ruhlarınıza kazınacağı gibi bir şeyler? Kontratlar ancak iki taraf da içerikte anlaştığı takdirde geçerli olur. İşin içinde ciddi bir kelime oyunu olmadıkça söylediğin gibi bir şey yapılamaz.]

 

[Subaru: Bir kelime oyunu oynanırsa işler değişirmiş gibi konuşuyorsun…]

 

[Otto: …… Aramızda kalsın ama hukuki kurallar yürürlüğe girmeden önce, dünya daha çalkantılı bir dönemdeyken böyle kontrat hileleri revaçtaydı. Karşı taraf ufak çaplı bir düzenbazlık peşindeyse sıkıntı yoktu ama sana gözlerini diken kişi güçlü, kötü niyetli bir büyücüyse sonuçlar hayal dahi edilemez olurdu.]

 

Otto omuzlarını korkuyla büzmüş, Subaru da aynı fikirde olduğunu belli ederek ürpermişti.

 

Roswaal bu bağlamda orta halli bir kontrat partneriydi. Güçlü ve kötü ruhlu olsa da saf şeytanilikten daha ziyade takıntılarına kapılarak hareket ediyordu. Yani hiç değilse kontratı kötüye kullanarak Subaru’yla temelli bozuşmak istemeyeceği söylenebilirdi.

 

Ve Subaru’yu bu şekilde kandırmaya karar verse bile―― Subaru geri alma gücünü kullanarak Roswaal insafa gelene dek kalbini ve zihnini yaralayabilirdi.

 

İkisinin de iyiliği için ve minimum da olsa bir güven ortamı oluşturabilmeleri adına böyle bir şeyin yaşanmaması hayırlı olurdu.

 

[Subaru: Neyse, benim cephe bu şekildeydi, seninki nasıl gitti?]

 

[Otto: Dürüst olmak gerekirse… nasıl gittiği konusunda pek emin değilim. Sonuçta yaptığım şey kumar oynamak sayılırdı…… Ve işleri yoluna koymak için pek fazla şansımız da yok.]

 

Subaru Roswaal’la görüşürken Otto da kendisine verilen görevle meşguldü ve bu konudaki ifadesi pek ılımlı görünmüyordu. Az önce de söylediği gibi görevinin başarısızlık oranı bir hayli yüksekti ve büyük bir kumar içeriyordu. Tabii başarılı olursa galibiyete de büyük oranda yaklaşacaklardı.

 

Problem şu ki, Subaru bu beş günde ne kadar şansları olacağını bilmiyordu.

 

[Subaru: Anlaşılan bekleyip görmek zorundayız. Kısıtlı vaktimizde neler yapmamız gerektiğinin üzerinden geçsek iyi olacak.]

 

[Otto: En acil olanlar Emilia-sama ve Garfiel. Emilia-sama’nın Yargılamaları geçmesi konusunda herhangi bir yardım teklif edemem. Bu yüzden o iş sende Natsuki-san.]

 

[Subaru: Evet, haklısın.…… EmiIia’nın bu işi yapma kararlılığına saygı duymalıyım, zaten niteliğimi yitirdiğim için Yargılamaları onun yerine geçemem.]

 

Yine de Emilia Yargılamalara eski usulüyle meydan okumaya devam edecekse beşinci günde nihayete erdirme şansı pek parlak görünmüyordu. Subaru Sığınaktan ayrılmadığı takdirde Emilia’nın kalbi kırılmayacaktı ama bu, defalarca girdiği Yargılamalar sırasında yıpranacağı gerçeğini değiştirmiyordu.

 


Bir şekilde değişmesi gerekiyordu―― ve bu da Subaru’nun sorumluluğuydu.

 

[Subaru: ――Artık dürüst bir şekilde yüzleşme zamanımız geldi.]

 

[Otto: …………]

 

[Subaru: Her türlü yolu denedim. Sanırım sürekli kaçma sebebim ona sormak istemediğim, uzlaşamayacağımız bir sorunun oluşuydu. Emilia’nın bana bunu anlatmamasını diliyordum, o da kendisine bunu asla sormamamı istiyor olmalı…]

 

[Otto: ――Birbirinize kalplerinizi açmanızın önemli olduğuna inanıyorum. Yalnızca şapşal Natsuki-san’ın görmemi istediği kadarından haberdar olsaydım beş gün içerisinde gerçekleşecek hiçbir şeyi bilmeyecektim.]

 

Otto bunları söyleyip Subaru’yu kendisi hakkında düşünmeye sevk ederken Subaru da sessiz bir minnettarlıkla yanağını kaşıyordu. Otto’nun bu meseleden ötürü kendisini uzun süre azarlamadığına memnundu.

 

[Otto: Aslında birbirinize karşı hiç net olmadıysanız bu hoşlanma veya aşk sohbetleri niye ki? O kadar saf ve masum davranmayı bırak.]

 

[Subaru: ――S-sen!]

 

İki taraf da utanmış ve Otto, Subaru’nun dudaklarını seğirtecek bir şekilde dalga geçmişti. Ancak nokta atışı yaptığı için verilebilecek bir tepki yoktu.

 

Her şeyi çözülmeye bir adım kala duraklatan şey, Subaru’nun işe yaramazlığıydı. Ama artık yetmişti ve kaçmayı sona erdirme zamanıydı.

 

[Subaru: Ne yapacağımı bilemesem de Emilia’ya öyle ya da böyle açılacağım. Elimden gelebilecek şeyleri yapmadığım için başarısız olmak istemiyorum.]

 

[Otto: ……Peki, bu konuda muhakemene güveniyorum, Natsuki-san. Sonuçta Büyük Tavşanın geleceği beşinci günde burada olmayı gerçekten istemem.]

 

Otto Subaru’nun sözlerine başka bir karşılık daha vermek ister gibiydi ancak yutkunarak kafasını çevirdi. Ve [Şimdi diğer konuya gelelim] diyerek konuyu değiştirdi.

 

[Otto: Garfiel’le ilgili ne yapmayı planlıyorsun?]

 

[Subaru: İpucu şu: “Dışarıdaki dünyadan korkuyor.” Bunun zamanında Mezarda girdiği Yargılamada gördüğü bir şeylerle alakalı olması gerekiyor. Eğer detayları bilebilseydik……]

 

[Otto: Doğrudan sorma ihtimalimiz yok. İnsanların duygusal yaralarını eşelemesine izin verecek naziklikte bir karakter değil.]

 

[Subaru: Eğer tepesi atar da bize saldırırsa ikimizin boynunu da tek hamlede kırabilir. Takımımızın gücü konusundaki endişem giderek artıyor……]

 

Subaru’nun tamamen beceriksiz oluşu bir yana, Otto da birkaç zorlu durum yaşayan bir tüccardan ibaretti. Dövüş sanatçıları değillerdi ve Sığınaktaki üyeler dövüş kapasitesine göre sıralanacak olsa, bu ikiliyi en sondan başlayarak bulmanız çok daha kolay olurdu.

 

[Subaru: Düşündüm de sahiden darbe kaldırabilecek birine ihtiyacımız var. Roswaal, Emilia, Ram ve sanırım bir de Frederica… ekibimizin savaşçılarının bundan ibaret olması biraz sıkıntılı. Yani Garfiel’i kesinlikle safımıza katmamız lazım.]

 

Rem’i dahil etmemişti, çünkü onu bu durumdan çıkartmak bu savaşın ancak neticesi olabilirdi.  

 

Ayrıca bunun kendi bencilliği olduğunu bilse de geri kazanmak istediği kızı bir daha asla savaş alanına sokmayacağına yemin etmiş durumdaydı.

 

[Subaru: Garfiel’i bize katılması konusunda tatlı dille ikna etmeliyiz. Bunu yapabilmemiz için de travmasını ortadan kaldırmak zorundayız. Eksik parçalara gelince……]

 

[Otto: Eksik parçalar mı……?]

 

[Subaru: Kendisine soramayacağımıza göre bu lafı birinin ağzından almamız gerekiyor. Ya Lewes-san ya da Ram. Gerçi ikisinin de bu konuda ağzı sıkı.]

 

Subaru Roswaal’la yüzleştiğine göre hangi tarafı seçmeliydiler? Sırf cevabı doğrulamak için olsa bile denemeye değerdi.

 

Kahvaltısını bitiren ve arkasına birkaç kez vurarak ayaklanan Subaru, boynundaki kemikleri kütürdetti ve konuşmayı sürdürdü.

 

[Subaru: Hadi bakalım, başlama vakti geldi. Öncelikle Lewes-san’la şansımı deneyeceğim ve……]

 

[Otto: Ben de bana düşeni yapacağım…… Ne kadar buna başvurmamayı tercih etsem de lafı diğerlerine ileteceğim.]

 

[Subaru: Ben de bunu düşünmeyi pek istemiyorum. İstemiyorum ama…… Buna mecbur kalma şansımızın yüzde yetmiş ila seksen kadar olduğunu düşünüyorum……]

 

[Otto: Bayağı yüksekmiş…… ama aksini söyleyemeyeceğim.]

 

İkili birbirine bakıp iç çekerken Subaru da başını sallayarak kendisini toparlamaya çalıştı.

 

Ardından hala kederli görünen Otto’ya dönerek elini uzattı.

 

[Subaru: Her neyse, yapacak başka bir şeyimiz yok. Tüm bunlar güzellikle sona erdiğinde kadeh kaldırarak kutlarız.]

 

Subaru bu sözler eşliğinde avcunu gererek Otto’ya sergiledi. Bir anlığına olanları idrak etmekte zorlanan Otto da sonunda Subaru’nun ne kast ettiğini anlayarak kendi avcunu kaldırdı.

 

[Otto: Tamamdır, parlak geleceğimin hatırına elimizden gelenin en iyisini yapalım bakalım.]

 

[Subaru: Aynen öyle!]

 

Gizemli bir gülümseme sunan ikilinin avuçları buluştu. Çıkan ses Katedralde yankılanırken şaşkın köylülerin bakışları altındaki Subaru ve Otto, sırt sırta vererek farklı yönlere doğru ilerlemeye başladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr