Cilt 4 Bölüm 115 [ Asla Gençliğindeki Kıza Denk Olamazsın ] (1/3)

avatar
4019 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 115 [ Asla Gençliğindeki Kıza Denk Olamazsın ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

İçinden kıymetli bir şeylerin akıp gittiğini hissediyordu.

 

Bu hissiyat, varlığı sona ermiş olan geçidi gibi değildi.

 

Subaru’nun içinde tamamen bağımsız ve farklı bir şey kıvranıyordu.

 

Sıcak mıydı? Yoksa soğuk mu? Taşıdığı hararet ikisini de işaret etmiyordu.

 

Bir şekli var mıydı? Yok muydu? Bu bile belirsizdi.

 

Natsuki Subaru’nun içerisinde dolanan o pis yığın, gücünü salıp yayılabilmek adına dışarı çıkabildiği için neşe saçmıştı.

 

Ama kalıntıları şu anda bile Subaru’nun içerisinde akmaktaydı.

 

Verdiği anormal hissiyatın tarifi yoktu. Bu tanıyabileceği ya da daha önce tattığı bir şey değildi. Ama onu anlayacak kapasiteye de bilgiye de sahipti.

 

O yüzden NEDEN ve NASIL sorularını soruyordu; NE ve NE İÇİN değil.

 

Bu şeyin kimliği üzerine kafa yorması gerekmiyordu. NEDEN sorusunu yöneltmesi en doğru tercihti fakat şimdilik sorusunu yanıtlayabilecek herhangi birine erişemiyordu.

 

Yani Subaru’nun değerlendirebileceği tek bir şey vardı.

 

GÖRÜNMEZ SALDIRI, GÖRÜLMEYEN AVUÇ, FARK EDİLMEYEN DARBE.

 

Her biri kulağa ezik veya stilsiz tekrarlar gibi geliyordu.

 

Yalnızca Subaru’nun görebildiği siyah bir el.

 

Yalnızca Subaru’nun kontrol edebildiği o şey—

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Subaru: “TANRILARIN DUYUMSANAMAZ İRADESİ... Buna görünmez takdir diyebiliriz...”

 

???: “...Ha? Ne dedin?”

 

Bilinci hala bulanık halde gözlerini açmaya zorlayan Subaru’nun düşüncelerinden bir kesit ağzından kaçmıştı.

 

O anda görüşüne gözleri irice açılmış gümüş saçlı bir figür girdi.

 

Bir iki kez gözlerini kırpıştıran Subaru bilinçsizlik dünyasından gerçekliğe kavuştuğunda kafasının altındaki yumuşaklığı ve Emilia’nın yakınlığını fark etti.

 

Subaru: “Oh. Emilia-tan’dan yeni bir kucak yastığı almışım.”

 

Emilia: “Evet. Bu kaçıncı oldu? Bilincini yitirip kendini kucağımda buluyorsun.”

 

Subaru: “Bazı şeyleri hesaba katarsak belki üç olmuştur. Bu cennete ulaşmak için büyük bir müsabaka kazanmak gerekiyor.”

 

Emilia: “S-sen hiç de uykulu görünmüyorsun... bayılmadan önce neler olduğunu hatırlıyor musun?”

 

Subaru: “Evet, gayet net hatırlıyorum. Sakin sakin sohbet ediyor ve senin yüzüne bakıyordum...”

 

Subaru şakalaşırken ağırlaşan kafasındaki düşünceleri bir kenara atmış ve fikirlerini bir düzene koymaya çalışmıştı. Ardından aklına bayılmadan önce aldığı öfkeli darbe cümbüşü geldi ve olup bitenleri algılamaya başladı.

 

Ellerini hemen yüzüne yerleştirdikten sonraysa yanaklarını ovalayarak Emilia’ya baktı.

 

Subaru: “Kahretsin. Galiba fena dayak yemişim. Emilia-tan, iyi miyim? Suratına bakılamayacak hale gelmedim değil mi?”

 

Emilia: “Endişelenme. O kadar da tuhaf görünmüyor.”

 

Subaru: “Ve yine hiçbir kötü niyet olmadan cevap verildi!”

 

Emilia gizemli bir havayla başını kaldırırken Subaru ellerini yanaklarından çekti ve eklem yerlerinin iyi olup olmadığını kontrol etmeye başladı. Omuzlarında, alt bedeninde ve boyun kısmında belli belirsiz bir uyuşukluk mevcuttu. Fakat çoğu yarası kapanmış ve iyileşme evresine geçmişti.

 

Emilia: “Subaru, kucağımda bu kadar kıpırdanınca gıdıklanıyorum.”

 

Subaru: “Ah, pardon. Yo! Öyle pis bir şey peşinde değildim! Yani değildim ama emin olmak için kendimi bir kez daha kontrol etsem olmaz mı?”

 

Emilia: “Olmaz. Böyle şeyler söylemeye devam edersen seni kucağımdan indireceğim. Laubaliliği bırak.”

 

Subaru: “Bu devirde kim laubali kelimesini kullanır ki?”

 

Emilia’nın sert bakışlarına buruk bir gülümsemeyle karşılık veren Subaru kucağında doğruldu. Oradan ayrılmak canını acıtsa da Emilia’ya sonsuza dek yük olamazdı.

 

Fiziksel durumunun sağlamlığı en iyi haline kıyasla %60 civarıydı. Mükemmel olmadığı kesindi ama yine de Emilia’nın iyileştirme büyülerine minnettardı.

 

Subaru: “Beni iyileştirdiğin için teşekkürler. Puck olmadan başarabildin mi?”

 

Emilia: “Puck ile kontratım sonlanmış olabilir ama küçük ruhlarla olan kontratım sonlanmadı. Ve… kulağa nasıl gelecek bilmiyorum ama ben büyü kullanamıyor değilim.”

 

Subaru: “Gerçekten mi? Benim büyücüler ve ruh sanatları kullanıcılarının mana kullanımı konusundaki bilgilerime bakılırsa… sen ikisine de uygun değilsin.”

 

Köşkte Puck ve Roswaal’dan bazı dersler almıştı.

 

Büyücüler yalnızca içsel mana depolarıyla orantılı şekilde büyü yapabilirdi. Ruh sanatları kullanıcılarıysa tükenmeyen bir çevresel stok adına bir ruhla bağlantı kurmalıydı.

 

Emilia’nın büyü kullanma kapasitesi Subaru’nun bilgilerinden hafifçe sıyrılıyordu.

 

Emilia bakışlarını eğdi. Ve verdiği garip tepkiyle kaşları çatılan Subaru karşısında hafifçe iç çekti.

 

Emilia: “Ben de yapabileceğimi sanmıyordum... ama sana hatıralarımın geri döndüğünden bahsetmiştim. Bir kısmı da nasıl büyü kullanılacağıyla alakalıydı… sanırım onlar da mühürlenmişti.”

 

Subaru: “Hatıraların büyü kullanma kabiliyetini mi mühürlemiş yani?”

 

Emilia: “Evet.”

 

Başıyla onay veren Emilia’nın düşüncelerini açık açık ifade edememesi muhtemelen tüm bunların ne anlama geldiğini çözememesinden kaynaklıydı. Subaru da Emilia’nın hatıralarının neden büyü kullanışını mühürlediğini anlayabilmiş değildi.

 

Ve şu anki bilgileri bir tahmin yürütebilmesi için çok kısıtlıydı.

 

Her halükarda Emilia bu yeni kullanmaya başladığı büyüleriyle Subaru’yu iyileştirmişti.

 

Subaru: “Şartları boş ver, beni iyileştirmeni sağladıysa büyük bir yardımı dokunmuş demektir. Diğerleri...”

 

‘Nasıl’ demeye niyetliydi fakat rahatlama zamanı olmadığını fark etti. Aslında bunu bilincini yitirdiğini anımsadığı an fark etmiş olmalıydı.

 

Subaru'nun rakibi olan Garfiel, Otto ve Ram ile de çarpışmıştı. Peki onlar güvende miydi?

 

Subaru: “Durumun çok riskli olduğunu sanmıyorum ama onlar ormana gübre olmadan gideyim de yardım—”

 

???: “Benim için endişelenmeni takdir ediyorum ama en kötü senaryoları dile getirmesen de idare edebilirdim.”

 

Subaru: “Ha?”

 

Sarsılan bedenini ayağa kalkmaya zorlayan Subaru mezardan ormana doğru koşmak üzereydi. Fakat şaşkın bir erkek sesi tarafından durduruldu. Duraksayıp arkasına döndüğündeyse mezarın taş basamaklarından birinde eli kalkık şekilde oturmakta olan kişiyi fark etti—Otto Suwen’i.

 

Subaru: “Aaah, aaah!?”

 

Otto: “Şaşırdığını görmek ne güzel. Seni endişelendirdiğim için üzgünüm ama endişelerimiz karşılıklı ve bundan bahsetmemekte anlaşmıştık ama...

 

Subaru: “Hi-yah!”

 

Otto: “Eewhauhg!?”

 

İki tarafın da güvende oluşuyla Otto’nun suratına oldukça tatminkar bir ifade yerleşmişken—Subaru harekete geçti ve ivmelenerek Otto’ya bir tekme indirdi.

 

Merdivenler ve Subaru arasında sıkışıp kalan Otto ise çığlığı bastı.

 

Otto: “Ow! Ouch! Merdivenler kafamı acıtıyor—ow! S-saçım! Kel kalacağım! N-Natsuki-san, ne yapmaya çalışıyorsun!?”

 

Subaru: “Kapa çeneni aptal! Havalı görünmeye çalışmayı bırak. Bu büyük bir şey yapmış havaları da nereden geliyor? Sana kim zaman kazanmaktan fazlasını yapmanı söyledi ki? Planlarımın sırf bu yüzden yıkılmanın eşiğine ne kadar yaklaştığını biliyor musun? Ama yardım etmeseydin Garfiel’i yenebileceğimi de sanmıyorum, o yüzden teşekkür etmiyorum diyemem!”

 

Otto: “Artık ne söylediğini hiç anlamıyorum!!”

 

İçten teşekkürlerini sunamayan Subaru bir yandan konuşuyor, bir yandan da Otto’yla didişiyordu. Otto ise onu tekmeleyerek karşılık verdi. Ve merdivenlerden yuvarlanan Subaru sırtüstü düştükten sonra yeniden ayaklandı.

 

Subaru: “Her halükârda iyi olduğuna sevindim. Ölseydin ayakucunda çok rahatsız edici bir ziyaretçi olurdu.”

 

Otto: “Bu eksantrik sohbetleri bir kenara bırakmayı tercih ederim… Aslında hayır, neden en başta düşüncelerini güzelce ifade edemiyorsun ki?”

 

Subaru: “Fazla övgü bekleme, burada söz konusu kişi benim!”

 

Otto: “Evet, onun farkındayım!”

 

Otto elini kaşına götürmüş ve sonrasında kendilerini sessizce izlemekte olan Emilia’yı fark etmişti.

 

Otto: “Ah, Emilia-sama. Seni konuşmaya dahil etmediğimiz için üzgünüm. Gerçi hepsi Natsuki-san'ın suçu.”

 

Emilia: “Mmm, izliyordum, o yüzden farkındayım. Endişelenme.”

 

Subaru: “Etrafta hiç arkadaşım yok belli ki... Yo, aslında fazlasıyla arkadaşım olduğu için bu durumdayım. —Her neyse, sen iyiysen bu Ram da iyi mi demek oluyor?”

 

Emilia ve Otto birbirine bakarak başlarını sallarken Subaru onlara dil çıkardı ve ortalıkta olmayan son ekip üyesini sorguladı. Otto ise başıyla onay verdi.

 

Otto: “Uyandıktan sonra onu bulduğum durum ürperticiydi diyebilirim... Neyse ki durumu göründüğü kadar korkunç değilmiş. Onu toparlanması için taşırken uyanıktı ve sözleriyle bayağı zehir saçtı...”

 

Subaru: “Seni çok iyi anlıyorum. Kendi çevresi dışındakilere karşı gerçekten fazla sert olabiliyor… Ama onu konuşarak ikna etmiş olman etkileyici. Bunu nasıl başardın?”

 

Otto: “İş birliği için sunduğu şartlardan biri bunu sana söylemememdi.”

 

Otto elini ağzına götürerek konuşmayacağını ima etti.

 

Subaru'nun dudakları bir şeyler söyleme hevesiyle titreşti. Fakat aklındaki konuşmanın Otto’nun fikrini değiştirmeyeceğinde karar kılarak çabalamayı bıraktı.

 

Zaten bu kolay sorgu bile Otto’yu konuşturmaya yetseydi Subaru’nun saçmalık denilebilecek planlarına dahil olarak canını riske atmazdı.

 

İnatçı, baş belası ve iyi bir dosttu.

 

Subaru: “Saçmalık!”

 

Otto: “Ow! Niye bana vurup duruyorsun ki!?”

 

Subaru: “Sessiz ol.”

 

Otto’nun omuzlarını dürten Subaru onun şikayetlerine kulak asmayarak yüzünü Emilia’ya çevirdi. Patrasche’nin onun yanında belirdiğini ve burnunu Emilia’nın gümüş saçlarına sürterken iki kızın da gülümsediğini fark etti.

 

Subaru: “Bu da ne? Ne zaman bu kadar iyi dost oldunuz?”

 

Emilia: “Sen uyurken bazı şeyler yaşandı... ve bana gerçekten yardımcı oldu. O çooook harika biri.”

 

Subaru: “Değil mi? O benim partnerim ve gurur kaynağım. Haksız mıyım, Patrasche?”

 

Subaru yaklaşarak elini ejderin sırtına uzattı. Fakat ejder daha parmak uçları değmemişken uzaklaşarak o elden kaçındı.

 

Subaru: “Gahugh!?”

 

Patrasche: “—”

 

Sonra da kuyruğunu Subaru’nun poposuna savurarak Subaru'nun yarı ağlamaklı bir şekilde acıyla sıçramasına yol açtı. Sorgulayıcı ve meydan okuyucu bakışlarını ona diken Subaru ise ejderin bakışlarının daha da keskinleştiğini ve boynunu eğerken kendisine memnuniyetsiz bakışlar attığını gördü.

 

Otto: “Tercüme etmemi ister misin?”

 

Subaru: “Yo, bu sefer ben bile ne demek istediğini anladım.”

 

Subaru Otto'nun önerisi karşısında başını sallamış ve hafifçe iç çekmişti.

 

Subaru: “—‘Beni endişelendirip durma’ diyor, değil mi?”

 

Otto: “Ayrıca heyecana kapılma. Bunu bir daha yapmayacağım. Bunun benim için nasıl olduğunu bir düşün. Ama öfkeyle birlikte bir ‘iyi, tamam’ havasıyla.”

 

Subaru: “Gerçekten bu kahraman halleri nedir? İsmini bir kahramanlık yarışına falan mı yazdıracaksın?”

 

Subaru buruk bir gülümsemeyle elini uzattı ve bu defa parmakları Patrasche’nin sert derisine temas etti. Gözlerini kapatan ejder ise Subaru’nun minnettarlığını kaçınılmazmışçasına kabullendi.

 

Patrasche'nin Garfiel konusundaki yardımı ve belirleyici darbeyi vuruşu onun inanılmaz ve tereddütsüz güveninin eseriydi.

 

Beceriksiz Subaru her zamanki gibi başkalarına olan borcunu arttırmıştı. Acaba bu borçları ödeyebileceği bir gün gelecek miydi?

 

Bundan şüpheliydi. Ama yapması gerektiği kesindi.

 

Subaru: “Ee, yenilen ve borç ürettiren Garfiel ne alemde?”

 

Emilia: “Garfiel toparlanıyor. Ama müdahale etmemek daha doğru olur.”

 

Subaru: “Müdahale etmemek mi?”

 

Subaru kafasını kaldırdı. Emilia ise parmağını dudaklarına götürdü ve yanıtladı.

 

Emilia: “Onunla şu anda Ram ilgileniyor.”

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

#Klasik Subaru-Emilia, Subaru-Otto, Subaru-Patrasche sahnelerini peş peşe okuyarak bu bölümün sonuna geldik. Pek bir ilerleme olmasa da ben bu sohbetlerin küçük tatlı detaylarını seviyorum, umarım siz de seviyorsunuzdur.
Bölümün sonu bir sonraki kısımda Ram-Garfiel sohbetleri göreceğimizi anlatıyor, o zaman orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr