Cilt 4 Bölüm 116 [ Nineyle, Anneyle, Ablayla; Torun Olarak, Evlat Olarak, Kardeş Olarak ] (5/5)

avatar
3598 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 116 [ Nineyle, Anneyle, Ablayla; Torun Olarak, Evlat Olarak, Kardeş Olarak ] (5/5)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru Garfiel’in şeytan çıkartmış gibi görünen ifadesine bakmaktaydı.

 

Mezarın dışında yaklaşık bir saat boyunca kollarını bağlayarak oturmuştu.

 

Grup tedirgindi, hiç kimse birbiriyle konuşmamış, olacaklar sessizlik içerisinde beklenmişti.

 

Subaru: “Ee, sözünü tutmayıp mezarı yok ederse planımız nedir?”

 

Bu Subaru’nun ortamı yumuşatmak için yaptığı bir şakaydı fakat karşılığında Otto’dan fazlasıyla düşüncesiz bir cevap almış, Ram’dan güzel bir azar yemiş, bunun dışında sessizlik pek bölünmemişti.

 

Lewes: “...Gar-bo.”

 

Bu sırada Lewes de tedirgin bir ifadeyle ve ellerini huzursuzca birleştirmiş şekilde gruba katılarak mezarı izlemeye koyulmuştu.

 

Şu anki Lewes, Theta olmalıydı. Zaten hangisi olduğu önemsizdi, her biri Garfiel’i gönülden umursuyordu.

 

Hepsinin 5 kişilik bir grup halinde Garfiel’i dövmek için toplanmış olması ve Garfiel’in gönlündekileri tamamen değiştirip mezara girmesi… İkisi de Lewes’in kalbinde şok etkisi yaratmış olsa gerekti.

 

Emilia da Subaru’nun yanında kararsız bir ifadeyle mezarı izliyordu.

 

Doğal olarak Garfiel’den gelecek sonucu bekliyordu. Ve bir de o çıktıktan sonra sıranın kendisine geleceği gerçeği söz konusuydu.

 

Mezarda yaşananlar ve Subaru-Garfiel dövüşüyse arka plandaydı.

 

Subaru bu yaşananların Emilia’nın zihinsel durumunda nasıl bir değişiklik gerçekleştirdiğini bilemiyordu. Ama tedirgin ifadesinin büyük oranda Garfiel’e yönelik endişesinden kaynaklı olduğu belliydi, kendi yargılamasına yönelik en ufak bir çekincesi yoktu. Bu da kötü bir alamet olmamalıydı.

 

Otto: “—Ah!”

 

Subaru bu düşüncelere dalmışken Otto aniden mezarı işaret ederek tepki verdi.

 

Yine aptalca bir şey söyleyeceği düşüncesiyle Subaru’nun suratını ekşitmesine, Ram’ın ise eklemlerini kütürdetmesine yol açmıştı. Fakat bu defa peşin hüküm verdikleri ortaya çıktı.

 

Lewes: “Gar-bo!”

 

Lewes ayağa kalkarak mezara doğru atılmıştı.

 

Onun bakışlarını takip eden Subaru ise mezarın girişinde beliren kişiyi fark etti.

 

Kısa sarı saçlar, alında bir yara. Keskin bakışlar, inci gibi ve keskin dişler.

 

Küçücük ve kambur bir duruşa rağmen etkileyici ve tüyler ürpertici bir aura.

 

Garfiel Tinzel.

 

Otto: “Bak, tam da dediğim gibi—hyeek!”

 

Ram’dan gelen tekmeyle lafı kesilen Otto çimlere yığıldı.

 

Ve hiç kimse konuyu Otto’nun çektiği acıya getirmedi, herkesin hedefi Garfiel’e doğru koşturmak oldu.  

 

Subaru taş merdivenlere çıkıp ona ulaşırken Lewes çoktan oraya varmış ve Garfiel’in önüne geçip ne diyeceğini bilemez halde kekelemeye başlamıştı.

 

Lewes: “Gar-bo. Eemm, ben..”

 

Garfiel: “Sana uymayan surat ifadelerini bırak. Seni endişelendirdiğim için üzgünüm.”

 

Lewes: “Gar-bo.”

 

Garfiel bu dobra girişle elini küçük Lewes’in başına yerleştirmişti.

 

Elini ninesinin başına koymak—inanılmaz uygunsuz bir hareket olsa da boy farklarından ötürü gayet normal görünmüştü. Lewes bu durumdan şikayetçi olmazken buna değinmek de tatsız olurdu.

 

Ram: “Nasıl gitti, Garf?”

 

Ram, Lewes ve Subaru’nun arkasından merdivenleri aşarak Garfiel’e seslendi.

 

Garfiel’e Yargılamalara meydan okuma gücünü veren kişi Ram’dı. Ve şartlardan haberdar olduğu için Ram’ın suratına Subaru’nun varlığında pek nadir ortaya çıkan bir endişe yerleşmişti.

 

Garfiel: “Sonucu gözünüzle göremiyo musunuz? Sizden daha fazlasını beklerdim doğrusu.”

 

Subaru: “Nedense kulağa yaptığı hırsızlıkla ilgili böbürlenen bir orta okul öğrencisi gibi geldin ama neyse... başardın mı yani?”

 

Garfiel: “—Benim için yeni bi çağın başlangıcı galiba.”

 

Garfiel bu cümle sonrasında derince bir iç çekti.

 

Ne demek istediği anında anlaşılmış ama herkeste farklı duygular uyanmıştı.

 

Garfiel yargılamanın üstesinden gelmiş ve geçmişiyle ilgili bir sonuca varmıştı.

 

Bu da sığınağın özgürleştirilmesi yönünde atılan bir adım demekti ve yargılamanın mantıksız veya aşılması imkânsız olmadığının da kanıtıydı.

 

Subaru: “Peki o zaman. Bu ivmeye ayak uydurup diğer yargılamaları da hallet ve...”

 

Garfiel: “Defol. Harika benliğimin alacağı tek yargılama bu. Diğerleriyle işim olmaz. Tamam mı?”

 

Emilia: “Evet, haklısın. Geri kalanı benim işim. Başkasının olamaz.”

 

Garfiel bakışlarını doğruca Emilia’ya çevirmiş, o da aynı şekilde karşılığını vermişti.

 

Garfiel: “Cadı her zamanki götlüğünde. Göz kulak olduğundan emin ol.”

 

Emilia: “Ha? Bana tavsiye mi veriyorsun? Teşekkür ederim. Bunu hatırlayacağım.”

 

Bu Garfiel'in cesaretlendirme ve alay karışımının dışavurumuydu. Fakat Emilia alay kısmını güzelce görmezden gelerek cesaretlendirme kısmını kabullenmişti.

 

Garfiel yenilmiş görünüyordu. Bu ifade Subaru’nun yanaklarını bir gülümsemeyle rahatlattı—ve bu da Garfiel'in bakışlarının Subaru’ya çevrilmesine yol açtı.

 

Subaru kaşlarını kaldırırken Garfiel yanaklarını kaşımaya başladı.

 

Garfiel: “Ah, benim bi şey... yapmam lazımdı… evet.”

 

Subaru: “Hayırdır? Çekingenlik senin doğanda yoktu. Sen tereddütlüleri ve düşüncelileri öldürme yanlısı bir prototiptin.”

 

Garfiel: “Ne bok dediin hakkında hiç bi fikrim yok ama benimle dalga geçtiğini anlayabiliyorum, oy! Dayak arıyosun... aeh, err, neyse...”

 

Bu sözler esnasında kollarını kaldırmış fakat hiçbir şey yapmadan geri indirmişti.

 

Garfiel'in şüpheli ya da daha doğrusu pek de ne olup bittiğini anlayamamış tavrı karşısında Subaru başını kaldırdı. Ram ise her şeyi anlamış bir gülümseme takındı.

 

Ram: “Garf.”

 

Bir yandan da Garfiel’i kalçasından dürttü.

 

Garfiel ise iç çekti ve uysal bir şekilde başını sallayarak kendisinden bekleneni yaptı.

 

Garfiel: “Muhtemelen yargılamayı senin sayende geçtim. Teşekkür ederim.”

 

Subaru: “... O az önce bana teşekkür mü etti?”

 

Garfiel: “Bi daha söylemem. Ama hatırlamak istediğim bi şeyi hatırladım. O yüzden içeri girmek… faydalı oldu. S*ktir!”

 

Konuşurken kendisini teslim alan utanç yüzünden suratı kızaran Garfiel, bu noktada parmaklarını gözleri irileşmiş haldeki Subaru’ya uzatmıştı.

 

Garfiel: “Beni dinle! Benim harika benliğimin yargılama yenilgisi değişti. Ama! Bu yüzden senin her lafını doğru sayıp beyaz bayrağı sallayıp teslim olacağımı sanma! Büyük konuşuyosun, sığınağı değiştireceğini söylüyosun! Eğer bu değişimle içerdeki dostlarımın canı yanarsa benden daha fazla merhamet göremeyeceksin!”

 

Subaru: “U-uhh... d-doğru, haklısın...”

 

Garfiel fazlasıyla tehditkar bir şekilde konuşurken Subaru korkudan sinmesine rağmen ağzından bu kelimeleri çıkartmayı başarmıştı.

 

Garfiel’e kesin bir güvence veremezdi. Ama her şeyi iyi kılmak için elinden gelenin en iyisini yapacağına söz verebilirdi. O kadarı kesindi—ve tam ağzını açacakken-

 

Garfiel: “O yüzden sadece konuşmaktan anlayan bi piç olup olmadığını görmek için seni yakından izliycem. —Bu işi başarsan iyi edersin KAPTAN!”

 

Subaru: “—”

 

Garfiel şevkli bir şekilde Subaru’yu omuzlarından sarsmış ve bakışları ona odaklı şekilde bu inanılmaz cümleleri kurmuştu. Tavrı ve beklenmedik kelime seçimiyse Subaru’nun tepki vermekte gecikecek derecede sersemlemesine yol açtı.

 

Garfiel bu gecikme esnasında Subaru’nun yanından geçerek Lewes’le birlikte merdivenlerden inmeye başladı. İnsanların yüzünü görmesinden korkar gibi bir hali vardı.

 

Emilia: “Garfiel, yüzün çoook kırmızı.”

 

Geçmeden önce kısacık bir anlığına suratına bakabilmiş olan Emilia gülümsemesini tutmaya çalışarak bu cümleyi kurdu.

 

Yani Subaru’nun kulakları ona oyun oynamamıştı, duyduğu şey doğruydu.

 

Subaru: “Kaptan... Bu grubun kaptanı ben değilim, Emilia.”

 

Emilia: “Ama Garfiel’i yenen senin grubundu Subaru. O erkek erkeğe bir mücadelenin sonucunu kabullendi, bu da seni onun kaptanı yapar. Bu harika değil mi, Kaptan?”

 

Emilia hiçbir art niyeti olmadan gülümserken Subaru ne cevap vereceğini bilememişti.

 

Ram ise kenardan Subaru’yu dürtmekteydi.

 

Ram: “Kabul et.”

 

Dedikten sonra omuz silkti.

 

Ram: “O da duygulanınca ne yapacağını bilemiyor. Bırakalım da canı ne isterse onu yapsın.”

 

Subaru: “Fakat ben... Bu iş için çok güçsüzüm. Ama bu...”

 

Ram: “Kuvveti bir kenara bırakırsak yaşça büyük olan sensin Barusu, hiç değilse bu konuda müsamaha göster. Garf görünüşüne rağmen yalnızca bir çocuk. Sana da küçük bir kardeş kazanmışsın gibi gelmiyor mu?”

 

Subaru: “Dur bir dakika.”

 

Ram: “Ne?”

 

Subaru: “Tekrar edebilir misin?”

 

Ram: “Neyi tekrar edeyim?”

 

Subaru: “Garfiel benden küçük mü?”

 

Ram: “Ah”

 

Ram anlayışlı bir şekilde başını sallayarak onay verdi.

 

Ram: “Bilmiyor muydun? Garf senden küçük, Barusu.”

 

Subaru: “Ne kadar?”

 

Ram: “Sanırım bu yıl on dört oldu.”

 

Subaru: “On dört mü!? On dört mü... sen daha çocuk musun!?”

 

Bu beklenmedik haber Subaru’nun sesinin şaşkınlıkla değişmesine yol açmıştı.

 

Artık Kaptan olarak çağrılmayı da Garfiel’in fazlasıyla çocukçu inatçılığını da kabullenebilirdi.

 

Subaru: “İsyankarlığının zirvesinde bir ortaokul çocuğu… icabına bakılması gereken bir kabus...”

 

Bu şekilde mırıldanan Subaru’nun sesi yumruk dövüşünden sonraki halinden bile bitkindi…  

 

#Biz Garfiel'in küçük olduğunu biliyorduk, o yüzden bana sürpriz olmadı ama Subaru'nun ne hissettiğini anlayabiliyorum. Bu arada Garfiel'in yargılamayı geçtiğini öğrendik. O Subaru'ya 'kaptan' lakabını takıp utana sıkıla uzaklaşırken de sıra Emilia'ya geliyor. 
Peki daha önce her yargılamasından sinir krizleri eşliğinde çıkan Emilia bu defa değişen anılarıyla nasıl bir tecrübe yaşayacak? Artık onun da başarılı olma vakti geldi mi? Bu soruların cevabını çok merak ediyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr