Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (9/9)

avatar
3656 2

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 120 [ Elior Ormanı, Ebedi Buzullaşma ] (9/9)


Çevirmen : Clumsy 

 

Her şeye tanık olan ve kendi donuk benliğinin görüntüsüyle yüzleşen Emilia hareketsizce kalakalmıştı.

 

Yaşanan her şeyi hatırlıyordu.

 

Geçmişin manzaraları uyandı uyanalı yavaşça gözler önüne seriliyordu.

 

Her biri yüzeysel, sahte tenlerinden sıyrılıp dışa vuruluyordu.

 

Genç Emilia o günkü her şeyi görmüştü. Fortuna’nın kollarında ölüşünü, Juice’in zihninin dağılıp çılgına dönüşünü görmüş ve o tüm bu kötülüğün ardındaki şahsa şahit olmuştu.

 

Ve onları unutmuştu, peki sebep kendi güçsüzlüğü ve olanları unutma arzusu muydu?

 

Echidna: “Anılarını yanlış hatırladığın için kendini suçlarsan hata edersin.”

 

Emilia’nın yanındaki kız, Echidna, ona seslenmişti.

 

Emilia nasıl anılarını dolaylı şekilde tecrübe ettiyse Echidna da her şeye baştan sona tanık olmuştu.

 

O Emilia’ya, Emilia ise kara bakmaktaydı.

 

Echidna: “Yüzleştiğin o şey KİBİR CADISI Pandora’ydı. O yüzeysel ve kendine hizmet eden bir mantığa sahiptir ve olayları kendi heves ve zevkleri doğrultusunda YENİDEN YAZAR.  Bu etkinin körelmesi geçen zamanın ve senin şahsi gücünün sonucu.”

 

Emilia: “Benim, gücüm...”

 

Echidna: “Gördüğün gibi gücün öyle yoğun ki tamamıyla kontrol edemiyorsun. Eğer yalnızca mücadele bağlamında konuşacak olursak burada, gençliğinde bile Pandora’yı aşardın. Fakat mücadeleler sadece güçle hüküm sürebileceğin sığlıkta değildir. Özellikle de karşındaki kişi daima kurtulmaya meyilli Pandora cadısıysa.”

 

Bilgisinin boyutları net olmasa da Echidna’nın Pandora’yı tanıdığı belli oluyordu.

 

Emilia ile konuşurken takındığı ifade her zamanki tatsızlığındaydı fakat Emilia, sorduğu her soruya dürüst bir cevap alacağı düşüncesindeydi.

 

Emilia: “...Beni az önceki gibi aşağılamıyorsun?”

 

Echidna: “Bu da sende nefret ettiğim şeylerden biri. Tabii ki az önce annesinin ölümünü anımsamış birine karşı anlayışlı davranacak kadar düşünceliyim. Bu kişi pis, hovarda bir orospu olsa bile.”

 

Emilia: “Teşekkürler.”

 

Echidna iç çekmekle yetindi, rahatlatıcı bir şey söylemedi.

 

Echidna’nın bu tavrına gülümsemeye yaklaştığını fark eden Emilia ise bir zayıflık göstergesi olarak dikkatini önündeki tüyler ürpertici manzaradan kaçırmaya çalıştığını anladı.

 

Geri gelen bu anılar Emilia’nın dünyaya bakışını sarsmış, yaşananlar Emilia’nın hayatını tersyüz etmişti.

 

Neticede Emilia ormandaki herkesi kurtaracaktı—ve Kraliyet seçiminde de kendini adadığı mantık buydu ama-

 

Emilia: “Acaba donmuş ormandakiler... hala hayatta mı…”

 

Emilia hem Fortuna hem de Arch'ın ölümüne şahit olmuştu.

 

Siyah yılanın saldırısı Emilia’nın hafızasında yer almayan bir bilgiydi. Fakat yaratığın gücünden ve aşağılık karakterinden haberdardı.

 

Yıkımın yaratığı Siyah Yılan canlılara sadece temas ederek yüz hastalık verebiliyordu. Ve seyahat ettiği toprakları lanetliyor, oraları yalnızca cadı yaratıklarının yaşayabileceği ölüm alanlarına dönüştürüyordu.

 

—Köy kara gömülene dek kaç kişi hayatta kalmıştı?

 

Ve o hayatta kalarak buza hapsolanlar Yılanın hastalığından etkilenmemeyi başarmış mıydı?

 

Bu Emilia’nın mücadele sebebini kaybetmesine eşdeğerdi.

 

Sahiden de anılarının mühürlenmesini kabul edebilirdi.

 

Belki de Pandora’nın müdahalesi olmasa bile o yaşananları unutmuş olabilirdi.

 

İşte anıları bu kadar ümitsizdi.

 

Echidna: “...Burada dikilerek Yargılamayı sonlandıramazsın.”

 

Echidna’nın bakışları sessiz, karlı dünyadaydı.

 

Echidna: “Geçmiş sorunsuzca ilerledi. Yargılamaya meydan okuyan kişi olarak en büyük pişmanlığını çözmüş olmalısın. Şimdi de bir yanıt vermen gerekiyor.”

 

Emilia: “Yargılama için bir yanıt mı vermeliyim?”

 

Echidna: “İlk Yargılama pişmanlık sembolüne bir çizgi çekmekle aşılıyor. Geçmiş benliğinin eylemlerini onaylayacak mısın, yoksa ret mi edeceksin? Eğer bunu tamamıyla kabullenemez ve soruyu reddedersen her şey Yargılamanın tamamlanamayışıyla sonlanır.”

 

Emilia uzunca bir iç çekti.

 

Yargılamanın üstesinden gelmesi gerektiğini defalarca düşünmüştü.

 

Sahte anılarla yüzleşirkense neden üstesinden gelemediğini sorgulamıştı.

 

Puck’ı kaybetmek ve benliğinin ona emanet ettiği parçalarını devralmak zorunda kalmak anılarının geri dönüşünün ilk tetikleyicisi olmuştu.  

 

Şimdiyse sonunda Yargılamanın başlangıç noktasında duruyordu.

 

Fakat bacakları başlangıç çizgisine ulaşmış olsa da kalbindeki başlangıcı yitirmişti.

 

Ormandan ayrılmıştı, çünkü annesini ve geri kalan herkesi kurtarmak istemişti.

 

O fikirlerin idealist olmadığı, fanteziden ibaret olduğu ortaya çıkmıştı.

 

Annesi ölmüştü ve köylülerin güvende olup olmadığını bilmiyordu.

 

Peki bu yola baş koyma sebebini yitirdiyse Emilia için geriye ne kalıyordu?

 

Emilia: “—O bana çoktan öğretti.”

 

Tam kalbi sarsılmaya başlamışken bir el ışıkların arasından uzanıp onu durdurmuştu.

 

Yolundan saptığında güçlü bir kol onu çekmek için uzanmıştı.

 

Pes etme. Önüne bak, kafanı kaldır, beni izle.

 

Defalarca, tekrar tekrar demişti.

 

Emilia’nın güçsüz olduğunu biliyordu ama öyle kalmaması gerektiğini söylemişti.

 

Emilia kafasını sallayıp her şeyin sona erdiğinde ısrarcı olduğu vakit, lanet olasıca hiçbir şeyin sona ermediğini söylemiş ve onu ayağa kaldırmıştı.

 

Emilia pes etmek istediğinde, kendisinin hiçbir işe yaramadığını düşündüğünde ondan iyisi olmadığını asılsızca dile getirmişti.

 

Dişlerinin birbirine vuruşunun acısı ve birbirlerine dokunan dudaklarının ılıklığı Emilia’nın kalbinde bir ateş yakmıştı.

 

Emilia: “Annem beni sevdi.”

 

Echidna: “—”

 

Emilia: “Fortuna Anneye yardım etmek istedim. Yeniden aynı yatakta uyurken bana sarılmasını istedim. Ona onu sevdiğimi defalarca söylemek istedim.”

 

Echidna: “Peki pişman mısın?”

 

Echidna Emilia’nın kararını, iki umuttan hangisini seçeceğini soruyordu.

 

Eğer Emilia zamanında Pandora’nın elini tutup sözünden dönmüş olsaydı belki de Pandora’nın grubu ormandan çekilir, Fortuna ve Juice ondan çalınmamış olurdu.

 

EĞER, OLSAYDI, BELKİ DE. Bu sözleri kullanarak geçmişe baktığı takdirde mevzu gerçekten de böyle olabilirdi.

 

Emilia: “Hiçbir şeyden pişman değilim.”

 

Echidna bir şey söylemedi.

 

Emilia: “Sözümü tuttuğum ve yerimde kaldığım için pişman değilim. Pişman olduğum bir şey varsa o da yeterince güçlü olmayışım ve daha akıllıca düşünmeyişimdir. Annemin öğretilerine sadık kalıp Pandora’yı dinlemediğim için asla pişman olmayacağım, asla.”

 

Sonuçta Fortuna ona söylemişti, değil mi?

 

Sözünü tutmaya kararlı olan Emilia’yla gurur duyduğunu ve onun kendisinin hazinesi olduğunu söylemişti, değil mi?

 

Bu sözler de bir hazine olarak ilelebet Emilia’nın içerisinde kalacaktı.

 

Echidna: “Mücadelen anlamını yitirmedi mi?”

 

Emilia: “Hayır. Ben… annemi kurtaramadım. Ama köydekilerin durumundan hala haberdar değilim. Herkes orada, karın altında kurtarılmayı bekliyor olabilir. Onları kurtarabilecek tek kişi de benim.”

 

Echidna: “O araziler Siyah Yılan tarafından kirletildi. Köylülerin karın altında hayatta olduğunu varsaysan bile barındırdıkları enfeksiyonla uzun süre yaşayacaklarından şüpheliyim.”

 

Emilia: “Bu yalnızca senin varsayımın. Kötü bir tahmin. Herkes karın altında kurtarılmayı bekliyor. Ben onları çabucak çıkartacağım ve onlar da beni azarlayacak. Sonra da kahkahalar atacak ve hayatta olduklarına sevinecekler.”

 

Echidna: “Aptalca bir sanrı.”

 

Emilia: “Hayır, mutlu bir gelecek tahmini!”

 

Emilia bir adım öne çıktı.

 

Ve kar manzarasını işaret ederek Echidna’nın yanına ulaştı.

 

Emilia: “Henüz kimsenin görmediği bir şeyi geçersiz kılmana müsaade etmeyeceğim! Annemin bana bıraktığı şeylerin böyle mutsuzca sona ermesini kabullenmeyeceğim! Annemin ideallerini gerçek kılacağım!”

 

Echidna: “İdealler mi? Annen bir şey mi istiyordu?”

 

Emilia: “Öyle söyledi. Bir gün herkes ormandan ayrılacak ve normal bir hayat sürecekti. Juice’in grubu ve köylüler nasıl anlaşabildiyse ve Subaru nasıl benden hoşlandığını söyleyebiliyorsa işte bir gün annem ve Juice’in birlikte yürümesi gereken öyle bir dünya olacak!”

 

Echidna: “Ve donmuş köylüler de o dünyanın bir parçası mı olacak? Sen onları buza hapsettikten sonra?”

 

Emilia: “Bu konuda çooook üzgünüm. Onlardan defalarca ama defalarca, beni affedecekleri ana dek özür dileyeceğim! Beni affettiklerindeyse onlara dünyayı göstereceğim. Onlara artık saklanmaları gerekmediğini söyleyeceğim. İşte Fortuna Annem böyle bir dünyadan bahsediyordu!”

 

Echidna: “—”

 

Derin bir nefes alan Emilia bağırıyordu.

 

Artık karda değil, beyaz ışıklarla çevrili bir dünyadaydılar.

 

İğneleyici soğukluğun yoksunluğuna ve pişmanlıklarına konu olan sahneden ayrılışına aldırmayan Emilia sesini yükseltiyordu.

 

Emilia: “Hayallerimi haykırırken sesimi yükselteceğim ki annem gökyüzünden beni işitebilsin!”

 

Echidna: “—”

 

Emilia: “Annemin sevdiği bu dünyada mutluyum!”

 

Dünya parçalanıyordu.

 

Beyaz alanda ilerleyen çatlakları gören Emilia en sonunda değişikliği fark etmişti. Gözleri şaşkınlıkla irileşirken Echidna ellerini salladı.

 

Ve alkışladı.

 

Echidna: “Anlıyorum, evet. Yaşanacakları bilmeyi beklemiyordum ama bu hayallerimi de aştı. Bu pişkin, ilgisiz, kibirli, egoist, ikiyüzlü ve zoraki tavır.”

 

Emilia: “Aynen öyle. Bunda bir yanlışlık mı var?”

 

Echidna: “Yo, gerçekten umurumda değil. Ama bu da tamamen annen gibi olduğun noktalardan biri.”

 

Echidna tatlı kaşlarını buruştururken Emilia sorusunu yöneltmişti.

 

Çünkü kulağa geliş şekli,

 

Emilia: “Annem... derken Fortuna Anneyi kastetmedin, diğer annemi tanıyor musun?”

 

Echidna: “Tanıyorum. Senin karşında duygularıma bu denli kapılmamın bir nedeni de o. Ne kadar bir miktar mantıksız kin içerse de şunun acısını çekmeden edemiyorum; neden daima seninleyken oluyor ki?”

 

Echidna bu sözlerle omuz silkti, gözden kaybolmak üzereydi.

 

Emilia ise bilincinde belli belirsiz bir ağırlık hissetti, kendisini kuşatan bir rüyadan uyanırcasına bir hissiyattı.

 

Echidna: “İşte sona ulaştık. Mantığın ne kadar lakayıt olursa olsun geçmişinle ilgili ulaştığın uzlaşma uzlaşmadır. Yapman gereken tek şey annenin kendini feda etme kararlılığını alıp kendi aklına yatkın hale getirerek etrafta sarsakça dans etmek.”

 

Emilia: “Ne istersen söyle. Senin hakaretlerine alıştım.”

 

Elini kalçasına yerleştiren Emilia son bir iğneleme yapmadan geçemeyen Echidna’ya karşı duruşunu sergilemişti. Echidna ise bakışlarını kaçırarak karşılık verdi.

 

Echidna: “İki Yargılama daha var... ama ne yazık ki onların sana bir engel oluşturacağından şüpheliyim.”

 

Emilia: “Oluşturmayacaklar mı?”

 

Echidna: “Daimi rasyonalizasyon kendini sorgulamanın baş düşmanıdır. İç dünyana izinsiz giren bu Yargılamalar şu anki benliğinle korkunç bir kıyaslanabilirliğe sahip. Bunu düşünmeyi ihmal edişinden kaynaklanan bir nimet olarak görebilirsin.”

 

Emilia: “Ben düşünmüyormuşum gibi konuşuyor olman aslında çoook aldatıcı.”

 

Emilia tatminsizliğini dışa vurmuştu.

 

Ve buradaki konuşmaları sona ermekteydi.

 

Echidna gözden kaybolmuş sayılırdı, Emilia’nın başıysa sislenmeye başlıyordu. Bilincini daha fazla aktif tutamayacaktı.

 

Echidna: “—Senden nefret ediyorum.”

 

Emilia: “Ama ben senden gerçekten nefret etmiyorum.”

 

Echidna o anda nasıl bir ifadeye bürünmüştü? Emilia bunu göremese de cevabı bildiğini düşünüyordu.

 

Bilinci uzaklaşıyordu.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Bilincini yeniden kazanan Emilia sırtındaki sertlik yüzünden homurdandı.

 

Arkasında bir duvar vardı. Ona yaslanarak yığılıp kalmış ve o şeyin desteğiyle bilincini yitirmiş gibi görünüyordu.

 

Ardından duvara dokunmak için uzandı ve duvara kabaca kazılı kelimeleri teyit etti. SENİ SEVİYORUM’a denk geldiğindeyse mükemmel bir zamanlamayla gülümsedi.

 

Şu anda Emilia’nın kendisini sözleriyle onaylamasını ondan çok arzuladığı biri yoktu.

 

Emilia: “—Üzgünüm anne.”

 

Sözleri ağzından kayıp giderken gülümsemesi çarpılmıştı.

 

Özrü karanlık odada yankılanıyordu, aynı şekilde burun çekişinin sesi de…

 

Gözyaşları ardı ardına akıyor, durdurulamıyordu. Dayanılır gibi değildi.

 

Güçlü davranmayı, inatçı olmayı ve cadının gözyaşlarını görmesine izin vermemeyi seçmişti. Mezarın içerisindeyse endişeleneceği hiçbir gözlemci yoktu, bu yüzden yüzünü duvara yaslayıp şiddetle ağlamaya başlamıştı.

 

Emilia: “Anne... anne...”

 

Gözyaşları taşıyordu.

 

Bunlar ilelebet biriktirdiği yaşlardı. Yüz yıl önce dökmesi gereken yaşlardı.

 

Bunu unutmuş ve annesinin ölümünün yasını tutamamıştı. İşte hiç kimsenin bilmeyeceği bu küçük odada sonunda yasını tutuyordu.

 

Böylece dışarı çıktığında hiç kimse onun yaşlı yüzünün nasıl göründüğünü bilemeyecekti.

 

Böylece bu işi kendisini güçsüz haliyle görmeyi bile sevdiğini söyleyen çocuğa güçsüz olduğunu söylemeden sona erdirecekti.

 

Ağlıyor, ağlıyor, ağlıyor ve ağlıyordu.

 

Bir yandan da annesine, annesinin ilgisine ve kendisine sunduğu her şeye dair anıların yasını tutuyordu.

 

Emilia yüzünü SEVGİYE dayayarak tam da bu şekilde ağlamayı sürdürüyordu.

 

#Etkileyici bir bölümdü, Emilia'nın güçlenişini, bazı anlarda dik durabildiğini görmeyi seviyorum. Galiba geçen bölümde biri 'Rem'ciydim ama Emilia'yı da seviyordum, sevgim artmaya başladı' gibi bir şey söylemişti. Ben de daima mazlum taraftan yana biri olarak animeyi izlerken Rem'in tarafındaydım. Ama şimdi güçlenişini izledikçe Emilia'yı da sevmeye başladım. 
Böylece Emila'nın gerçek geçmişinin ve ilk yargılamasının sonuna geldik. Echidna'nın bu nefreti ve sözleriyle neyi temel aldığı, ne kastettiği pek anlaşılmasa da diğer yargılamaların zor olmayacağı konusunda haklı olsa gerek. Onları sorunsuzca geçeceğini farz edersek de sığınağın özgürleştirilmesinden yana bir sorun çıkmayacak demektir. Geriye Elsa problemi kalıyor. Bakalım bizi neler bekleyecek... 'Ona yardım et' isimli yeni bölümümüzde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr