Cilt 4 Bölüm 124 [ Dinle, Aptal ] (1/3)

avatar
3736 4

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 4 Bölüm 124 [ Dinle, Aptal ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy 

 

—Kaç defa onu görmek için bu odaya gelmişti?

 

Subaru ilk görüşmelerinde kızın sahte koridor döngüsünü aşmış ve Yasaklı Kütüphaneye girmişti.

 

Birbirlerine dair ilk izlenimleri korkunç olmuştu.

 

Beatrice hala iyileşmekte olan Subaru’nun manasını tüketmiş ve onu çabucak yere sermişti. Sonra da onun sonu gelmeyen intikam odaklı bulaşmalarına katlanmak zorunda kalmıştı.

 

Her görüşmelerinde birbirlerine hakaret ediyor ama buna rağmen gülünç derecede iyi anlaşıyorlardı ve Subaru kendisini sık sık sözde gizli Yasaklı Kütüphaneye uğrar halde buluyordu.

 

Subaru ve Beatrice birbirlerine defalarca bağırmış, havada tükürükler uçuşmuş ve Subaru’nun köşkte geçirdiği iki aya yakın sürede olgun denilemeyecek pek çok etkileşimleri olmuştu.

 

Fakat bu etkileşimler Kraliyet Seçiminin başlayışı ve Subaru’nun Başkentten dönüşü sonrasında değişmişti.

 

Beatrice onu reddediyordu. Subaru ise onun yokluğunda, Sığınakta edindiği bilgilerle kızın geçmişi ve kaderini öğrenmiş, inatçılığının bazı sebeplerini anlamıştı.

 

Sonra her şeyi bilirmiş gibi, ıssızlığını anlamaya çalışarak saf saf konuşmuştu—ve Beatrice de dört yüz yıldır yoksunluğunu çektiği gözyaşlarını, acısını ortaya dökmüştü.

 

Subaru’nun o bitkin kıza söyleyebileceği hiçbir şey olmamıştı. Ani gelişmeler Beatrice’i canından etmiş ve Subaru kendisini korurken takındığı o son surat ifadesini görmüştü.

 

İşte o ifade hafızasına kazınmış ve Subaru duygularının akışına kapılıp buraya dönmüştü.

 

—Bu defa, bedeli ne olursa olsun, Beatrice’i buradan çıkartacaktı.

 

Beatrice: “Beni buradan çıkartacaksın, öyle mi...?”

 

Beatrice’in Subaru’nun görkemli açılışına verdiği şaşkın yanıt bu olmuştu. Ardından inciline iyice sarılmış, merdiven basamağında otururken dizlerini göğsüne çekmişti.

 

Beatrice: “İstenmeyen bir müdahale, sanırım. Kimse senden bunu yapmanı istemedi, doğrusu.”

 

Subaru: “Bu benden istenip istenmemesiyle alakalı değil. Seni buradan çıkartıyorum. Kesinlikle.”

 

Beatrice: “Çekip git ve o aptal kızın seni kucağında rahatlatmasını iste, sanırım.”

 

Subaru: “Seni küçük... bu savaştır! Böyle şeyler söylersen savaş başlar!”

 

Beatrice Subaru’nun köşkteki depresyon zamanını anımsatmış ve Subaru içindeki utancı dağıtmak için sesini dizginlemeye çalışmıştı.

 

Beatrice homurdanarak bakışlarını kaçırdı.

 

Subaru: “Her neyse, avarelik zamanı değil. Gerçekten bir şeyleri erteleyecek yerimiz, vaktimiz yok. Dışarıda neler olduğunun farkında mısın?”

 

Beatrice: “... Köşke davetsiz birilerinin geldiğini biliyorum, doğrusu. Büyük ve küçük hizmetçi bir şeyler yaptıktan sonra iki akıl almaz kişinin tepesi attı, sanırım.”

 

Subaru: “O akıl almaz kişilerden biri benim getirdiğim bir yardımcı oluyor. Onun dövüş anlamında kaybedeceğini sanmıyorum ama ne yazık ki galibiyeti belirleyecek şeyin kararlılıklarındaki fark olduğunu hissediyorum. Ve bu yüzden burada ağırbaşlı bir şekilde oturmaya devam etmene izin veremem.”

 

Beatrice: “Demek ki yardımcın zaman kazanırken köşkte yaşayanları tahliye ettiriyorsun… planın buymuş, doğrusu. Müttefikine ve bu yarım yamalak stratejine güveniyor musun, sanırım?”

 

Subaru: “Stratejim böyle, çünkü onun fazla iyi olduğunu biliyorum.”

 

Garfiel’in Toprak Ruhunun Kutsayışının yenileyici etkileri onu maksimum kondisyonunun %80-90ına taşımış olmalıydı. Buna bir de savaşma konusunda tereddüt etmeyişi eklenince oldukça hatırı sayılır bir güç haline geliyordu. Ama Subaru, onun rakibini öldürme konusunda yeterli kararlılığa sahip olacağı konusunda kararsızdı ki bu da onu her şeyini ortaya koymaktan alıkoyacak, biraz eksiye düşürecekti.

 

Elsa ise mükemmel kondisyondaydı. Subaru onun garip, açıklanamaz savaş gücünün en iyi halindeki Garfiel’e denk olacağını düşünüyordu. Mücadeleler esnasında eğlenmeye olan yatkınlığı savaş bağlamında bir eksi sunsa da malum, açıklanamaz ahlaksızlığı söz konusuydu. İfadeleri de onu öldürmenin onu temelli ölü kılacağı hakkında bir varsayım sağlamıyordu. Genel olarak Subaru'nun tahminleri Elsa’nın bir nebze avantajlı olduğu yönündeydi.

 

Subaru: “Ama stratejim işe yararsa Garfiel Elsa’yı bastırırken Frederica Rem’i alır. Petra da Otto’yla buluşacaktı yani herkesi kurtarabilmemiz için geriye tek bir zorunlu tahliye kalıyor.”

 

Beatrice: “Zorunlu tahliye... yani en sona Betty kaldı diyorsun, doğrusu.”

 

Subaru: “Evet, öyle.”

 

Subaru Petra’ya, Arlam köylülerini güvenli bir ortama taşımaya giden Otto ile buluşmasını ve Köşkteki birkaç önemli işe yardım ettikten sonra geri çekilmelerini söylemişti.

 

Subaru’nun Kütüphaneye ulaşmak için harcadığı vakit dikkate alınırsa Petra şimdiye ayrılmış olmalıydı.

 

Subaru: “Ve ben de seni çıkartacağım. Elimi tutarak koşmak istemiyorsan o zaman seni sırtıma alır ya da kucaklar ya da ne gerekirse yaparım, o yüzden uslu durup buraya gel ve...”

 

Beatrice: “Bana kendimi tekrar ettirtme, sanırım. Yardımına ihtiyacım yok, doğrusu.”

 

Subaru bir adım yaklaşarak elini uzatmış ama Beatrice onu kısık bir sesle reddetmişti. Subaru Beatrice’in önünde duraksarken Beatrice başını odayı işaret edecek şekilde çevirdi.

 

Beatrice: “Beni duyuyor musun, sanırım? Betty kadar güçlü, ıssız ve zamandan bağımsız bir yer. Burası Beatrice’in Yasaklı Kütüphanesi, doğrusu. Dışarıyı tehdit eden şey ne olursa olsun o tehdit Betty’nin Kütüphanesine asla ulaşamaz. Korkuların yersiz, doğrusu.”

 

Subaru: “Hayır, yersiz değil. Kütüphanenin rastgele oluşu iş kaçmaya geldiğinde büyük bir avantaj sağlayabilir, burası doğru… ama ölümcül bir kusuru var. Ve düşman da bunu biliyor.”

 

Beatrice: “Ölümcül, kusur mu?”

 

Beatrice kaşlarını çatmış, bu yorumun geçip gitmesine izin verememişti. Subaru ise o sert bakışları başını sallayarak ve ardındaki kapıyı işaret ederek karşıladı.

 

Subaru: “Köşkteki kapıları rastgele bağlama gücün kuvvetli. Fakat… yalnızca köşkteki KAPALI KAPILAR arasında işliyor. Yani köşkün tüm kapılarını açık bırakarak ilerleyen kişi eninde sonunda Kütüphaneye ulaşır, sen de geriye yalnızca Kütüphane kalana dek tüm kapıları yitirirsin.”

 

Beatrice: “—hk”

 

Subaru: “Çok aptalca bir şey. Eminim sen de fark etmemişsindir. Bizzat tanık olana dek neden fark etmediğimi merak ediyorum gerçekten.”

 

Subaru Elsa’nın Kapı Geçişindeki kusuru bulup Kütüphaneyi keşfedişini anımsıyordu. Onu engelleyen bir Garfiel olmasaydı yine aynı yöntemi kullanıp buraya geleceği kesindi. Ve muhtemelen Beatrice’in canını alacağı da…

 

Subaru: “Gerçi tabii ki seni hafife almıyorum veya o buraya gelirse seni rahatlıkla alt eder demek istemiyorum. Sadece onun tuhaflığı gibisini pek görmedim diyorum. Onunla karşılaşmazsak çok iyi olur.”

 

Elsa’yı yenme şansları olursa bunu yapmak isterdi ama bu, döngüsünü temizlemesi için gerekli bir şey değildi. Onu tutan kişi Roswaal olduğuna göre Subaru zaman limiti içerisinde Sığınak problemlerini çözebildiği takdirde Roswaal’ın Elsa’yı tutmaya devam etme sebebi kalmazdı.

 

Başkentteki nişan meselesi Elsa’nın geri çekilebileceğinin kanıtıydı.

 

Her halükârda şu anda ihtiyaçları olan şey köşk saldırısından sağ çıkmak ve—

 

Subaru: “Beatrice. Burası güvenli değil. Sen burada olmazsan kütüphanene zarar vermez. O yüzden sadece şimdilik...”

 

Beatrice: “O kadın neden Betty’nin Kapı Geçişini alt etmeyi biliyor, sanırım?”

 

Subaru: “—”

 

Subaru Beatrice’i buradan çıkartmak için uygun bir pazarlık malzemesi sunmuştu.

 

Fakat Beatrice, Subaru’yu belki dinlemiş, belki de dinlememiş ve Subaru’nun arzuladığından farklı bir fısıltıyla karşılık vermişti.

 

Subaru çenesini kapattı. Beatrice hala merdiven basamağındaydı.

 

Beatrice: “Daha ilk karşılaşmasında Betty’nin Kapı Geçişini atlatmayı çözmesi inanılır gibi değil, doğrusu. Ona bu yöntemi öğreten kişi beni tanıyor olmalı, sanırım.”

 

Subaru: “Beatrice. Bu konuşma için uygun bir zaman de—”

 

Beatrice: “—Roswaal, doğrusu.”

 

Subaru Beatrice’in dikkatini başka bir noktaya çekememişti.

 

Çabucak vardığı sonuç Subaru’nun nefesini kesti.

 

Bu tepkiyi alan Beatrice ise her şeyi anladı. Roswaal Elsa’yı tutmuştu ve amacı Beatrice’i öldürtmekti. Bu da demek oluyordu ki—

 

Beatrice: “Roswaal’ın İncilinde benim öleceğim yazıyor, sanırım.”

 

Subaru’nun onaylarına da retlerine de dikkat etmeyen Beatrice iç çekti.

 

O iç çekişteki rahatlama Subaru’nun hayalinin ürünü olamazdı. Bu yorumu görmezden gelemeyerek Beatrice’e baskı yapmaya başladı.

 

Subaru: “O iç çekişin ne olduğunu söylemek ister misin? Ve ne cehennem yüzünden bunu kabul eder gibi göründüğünü de!”

 

Beatrice: “Aynı göründüğü gibi, kabul ediyorum, doğrusu. Eğer Roswaal'ın İncili ona bunu yapmasını emrediyorsa kaderime karar verilmiştir, sanırım.”

 

Subaru: “O da ne bokmuş... Roswaal'ın kitabı Roswaal’ın ve seninki de senin! Senin kitabın git Roswaal tarafından öldürül diyor mu!?”

 

Parmağını uzatan Subaru, Beatrice’in kollarındaki İncile bakmaktaydı.

 

Önceki döngülerle bu döngü arasında bir değişiklik olmadıysa o kitap tam dört yüz yıldır boş, beyaz kağıtlardan ibaret olmalıydı.

 

İfadesi kasvetli bir hal alan Beatrice İncilin sayfalarını açtı. Ve kitabı yayıp Subaru’nun görebileceği bir şekilde sunarak—bomboş sayfaları sergiledi.

 

Beatrice: “Hiçbir şey yazılı değil, doğrusu. Hep olduğu gibi, yalnızca boş sayfalar, sanırım.”

 

Subaru: “Demek ki Roswaal’ın kitabında söylüyor diye öldürülmen için hiçbir sebep yok. Her zamanki gibi, yapacağın şeye sen karar vereceksin!”

 

Beatrice: “...Her zamanki gibi ben mi karar vereceğim?”

 

Subaru: “Evet! Hiçbir şeyin yazılı olmaması bunca zamandır kendi seçimlerinle yüzleşmek zorunda olduğun anlamına geliyor. Küçük şeylerde de büyük şeylerde de ilerleyeceğin yola karar veren sen olmuşsun! Yani bu defa da bir başkasının seçimlerine ayak uydurmana gerek y—”

 

Beatrice: “Ömrüm boyunca neye karar vermişim ki ben?”

 

Bu acıklı soru Subaru'nun konuşmasını yarıda kesmişti.

 

Beatrice’in başını kaldırarak Subaru’ya diktiği gözler melankolikti. Boş sayfaları çevirerek devam etti.

 

Beatrice: “Betty Roswaal’ın köşkündeki tüm o yılları geçirirken, Annesinin ona emanet ettiği Kütüphaneyi sonu gelmeden, hiç gelmeden korurken… ne zaman kendine ait bir zamanı olmuş ki? Betty yazısız o boş yüzyılları geçirirken ayakları hiç bu dünyadaki başka bir yere basmış mı? Beatrice bugüne dek ne yapmış ki ve Beatrice kim ki?”

 

Subaru: “Bea, trice...”

 

Beatrice: “Betty'nin hayatı, Betty'nin dört yüz yılı da bu İncil kadar boş, doğrusu. Bir boşluk, doğrusu. Kendi seçimlerim, kendi kazançlarım, kendi doğrularım... söz konusu değil.”

 

Beatrice İncili kapatarak kucağına yerleştirdi. Ve isimsiz kapağını okşarken sessizce devam etti.

 

Beatrice: “Tıpatıp boş bir kitap gibiyim. Beni burada bırakmak boş, yazısız bir kitabı bırakmak demek. Hiç kimse için hiçbir şey ifade etmeyen, kitaplıkta gömülü bir kitap—kaybolması takdire şayan olur, doğrusu.”

 

Subaru: “Peki ya o boş kitabın kaybolmasını istemeyen birileri varsa?”

 

Beatrice dört yüz yılını ve geleceğini terk etmenin eşiğinde gibi hissediyordu. Subaru ise onun kalbine dokunma umuduyla bu sözleri sarf etmişti.

 

Zamanında Beatrice’in acılı çığlıklarını bastıracak yanıtı bulamamıştı.

 

Ama bugün de başarısız olursa Beatrice kendinden vazgeçecekti.

 

Subaru: “Ona boşluk dedin, hiçbir şey etmez dedin. Ama o kitaplığın içerisinde bir kitap var. Ve o kitabın var olduğunu bilen insanlar var. Ve belki de o kitabı bir gün almak isteyenler olacak, sence kitabın ortadan kaybolmasını, kendi kendini yok etmesini isterler mi?”

 

Beatrice: “O kitabın ne ismi ne de yazarı var, sanırım. Bu iyi insanın var olduğunu varsaysak bile o kitabı açıp içeriğini görmek onu hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir işe yaramayacaktır, sanırım. O boş kitap da o kişinin suratında belirecek hayal kırıklığını görmek istemez, sanırım.”

 

Subaru: “O zaman! O zaman o kitap orada ne yapıyor!”

 

Beatrice: “—”

 

Beatrice’in duygusuz bakışları Subaru’nun üzerindeydi.

 

Bu bakışlar tüm diyalogun hiçbir anlamı olmadığını gösteren sert bir karşılık gibiydi. Fakat Subaru yine de başını kaldırdı ve Beatrice’in mesafeli kalbine dokunmaya çalışmaya devam etti.

 

Subaru: “Biri o kitabı alıp hayal kırıklığına uğramaktan öteye gidemeyecekse… o zaman o kitap ne için orada? O kitap bir anlamı olduğu için yapılmadı mı?”

 

Beatrice: “... Yazarı o kitabı biri için yazmış, doğrusu. O kitap O KİŞİ dışındakiler için boş, sanırım. Kitabın bir anlamı olduğunu varsayarsak O KİŞİYE ulaştığı anda yaratımının anlamı çözülecektir.”

 

Subaru: “Demek ki o zaman—”

 

Beatrice: “Kitap O KİŞİYE ulaşana dek yok olmamalı diyorsun, sanırım.”

 

Subaru nefesini tuttu.

 

Ne kadar merhametsizce bir umuda tutunduğunu sözlerinden yalnızca bir saniye önce fark etmişti. O ifadeyi gören Beatrice’in suratında korkunç derecede acılı bir gülümseme belirmekteydi.

 

Beatrice: “Aynen öyle. Eğer Betty gerçekten de bir kitap olsaydı... o zaman o günün gelmesini memnuniyetle bekleyebilirdi, sanırım.”

 

Beatrice O KİŞİNİN parmaklarının sayfalarını çevirmesi için bekleyebilirdi.

 

Tabii bir kitap olsaydı…

 

—Ama Beatrice bir kitap değildi. O, upuzun ıssızlığında titreyen küçük bir kızdı.

 

#Bir önceki döngüden beri Subaru'nun yeniden Beatrice ile buluşup onun ıssızlığına ve acısına son verebilmesini istiyordum. Tabii bu öyle birkaç bölümde kolaylıkla yapabileceği bir şey değil. Ama bir adım atması güzel, umarım başarır da şu acıklı sahnelerin sonunu görürüz.
Bu arada merak ettiğim için ileriki bölümlere şöyle hızlıca bir göz attım da ileriki bölümler bayağı olaylı görünüyor. İnanın kazasız belasız bir an önce ilerlemeyi ben de iple çekiyorum. O zaman bir sonraki bölümde görüşmek üzere arkadaşlar, şimdiden iyi bir haftasonu diliyorum :) 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr