—Şimdi bile o anı her düşünüşünde dehşet doluyordu.
Birleşik parmakların uzaklaşışı ve isminin şefkatle söylenişi. Vedalarındaki sevgi. Gülümseyen gözlerindeki kararlılık ve yaşlar. İkisinde de sessizlik için fazlasıyla yeterli yükler.
Ne söylemeliydi? Hala bilmiyordu. Ne düşünüyordu? Artık anımsayamıyordu. Ne yapması gerekliydi? Hala herhangi bir cevaba ulaşabilmiş değildi.
—Ve Beatrice, işte bu yüzden hala Yasaklı Kütüphanede hareketsiz bir şekilde sinmiş vaziyetteydi.
Beatrice: “...Lewes.”
Dudaklarından dökülen ses çook eski anılardan bir kesitti, kelimenin kendisi bile kulağa hüzünlü gelmişti. O ismi söylediğinde duyguları kabarıyor, Beatrice’in içerisindeki donuk zaman—dört yüz yıllık boşluk—ansızın yüzeye çıkıyordu.
Beatrice, Lewes Meyer’in Sığınağın kuruluşuna güç olabilmek adına varlığını yitirişi ve Büyücü Hector’un geri püskürtülüşünün hemen ardından Kütüphanede inzivaya çekilmiş, O Kişinin eninde sonunda geleceği günü beklemeye başlamıştı.
Rahatlıkla tek yoldaşı diyebileceği yakınlıkta birini yitirmişti. Kendi yetersizliği yüzünden o arkadaşını yitirdiği için ne kadar bitkin düştüğünü herkes anlayabilirdi. Ve yine herkes yaralı kalbinin iyileşmesi için tek çarenin zaman olduğunu da biliyordu. Bu yüzden annesinin çözümü basit olmuştu.
Echidna: “O büyücünün bir gün beni yok etmek için geri döneceğinden şüpheliyim. Bu olmadan önce ona karşı kullanabileceğim bir şey oluşturmayı planlıyorum… ama bu bile hatalı olabilir.”
Beatrice: “Evet, anne.”
Echidna: “Tekrar yüzleşecek olursak gerçekten hararetli ve mutlak bir dövüş olacaktır. Düşmanın gücüne bakarsak kurtulma şansım yüzde elli sayılır… belki de daha az? Ne yazık ki Roswaal geçidini yitirdi ve mücadelede yardımı dokunamayacak.”
Echidna bakışlarını eğmiş ama Beatrice’in ilgisiz tavrı devam etmişti. Herhangi bir şeyi bastırıyor da değildi. O günden bu yana duyguları yüzüne yansımayı kesmişti. Kim o bunaltıcı kaybın doğurduğu duygusal şokun Beatrice üzerindeki etkisini hesap edebilirdi ki? Duygularının donma sebebi kalbinin o etkiyi tanıyor olması olabilirdi.
Echidna Beatrice’e ve değişmeyen ifadesine bakarak parmaklarını beyaz saçlarının arasında gezdirdi.
Echidna: “Zaten savaşa en az uygun olan cadılardan biriydim. Bir de büyü dehası Roswaal’ın yardımını alamazken galibiyete yönelik tüm ümitlerimi yitirmişim demektir.”
Beatrice: “...Betty ne yapmalı, sanırım?”
Herkes Roswaal’ın Sığınağın kuruluşu mücadelesinde yarı ölü hale geldiğinden haberdardı. Geçidi kalıcı olarak zarar görmüş, büyücülüğe elverişsiz hale gelmişti. Beatrice, yoldaşının çok sönük bir şekilde yatakta yatan görünüşü zihninde yükselirken kulağa çaresiz gelecek şekilde sorularını sıralamaya başlamıştı.
Beatrice: “Roswaal gibi yapıp algoritmaların tamamlanana dek sana vakit mi kazandırayım? Yoksa kendimi, olduğum güçlü od kümesini feda edip algoritmanın özü mü olayım, sanırım? Senin hatırınaysa bir an olsun pişman olmam, doğrusu… Lütfen beni gönlünce kullan, sanırım.”
Beatrice eteğini tutarak reverans yapmış, annesine yönelik sonsuz güvenini sergilemişti. Dürüst olmak gerekirse o duygu GÜVEN denilebilmek için fazla kırılgan ve gelip geçiciydi. Fakat Beatrice kendi zihinsel durumunu algılayabilecek durumda değildi ve kendisini anlayabilse dahi aynı sonuca varması muhtemeldi.
Pervasız bir intikam arzusu ve güçsüzlüğüne yönelik bir öfke—bu iki hissini algılayıp algılayamaması tek bir fark doğuruyordu.
Echidna: “—Anlıyorum. Sen bunu söylemişken ben bile senden hiç utanmadan bir şey isteyemem. Gerçekten iyi bir kızsın, Beatrice.”
Beatrice: “...Evet. Betty senin kızın, doğrusu.”
Echidna’dan bu tarz sözler işitmek genellikle Beatrice’i mutlu ederdi. Echidna belki de bunun bilincinde olarak Beatrice’e arada sırada sözlü övgülerde bulunurdu. Fakat o büyülü sözler bu defa Beatrice’in içi boş göğsüne öylece batıvermişti. Belki de kalbindeki ateşi hiçbir şey yeniden harlayamayacaktı.
Bunu düşünen Beatrice, Echidna’nın sıradaki sözlerine anında karşılık verememişti.
Echidna: “Beatrice. Benim bilgi arşivimi kollama konusunda sana güveniyorum. Gelmesi gereken vakit gelene dek Kütüphanenin koruyucusu olarak bilgiyi koruyacaksın. —Koruyacaksın ki hiç kimse çalamasın.”
Beatrice: “...ne?”
Echidna: “Neyse ki Yin büyüsüne eşsiz bir yatkınlığın var. Kapı Geçişiyle tanıdık bir konuma izole bir mekân bağlayacaksın… Evet, oraya Yasaklı Kütüphane diyeceğiz. Orada kitaplarda derlenmiş olan bilgilerimi korumanı istiyorum.”
Echidna’nın onu geride bırakmakla ilgili söylemlerini dinleyen Beatrice'in gözleri şok içerisinde açılmıştı. Echidna’nın kendisine bu ölüm kalım mücadelesinde eşlik etmesini emretmesini bekliyordu. Tamamen beklenmedik bir rol almak karşısında yapabildiği tek şey şaşkınca bakakalmak olmuştu. Echidna ise kızının bu telaşına tanık olmasına rağmen duraksamadan devam etti.
Echidna: “En iyisi Yasaklı Kütüphaneyi Roswaal’ın köşküne bağlamak. Ben de laboratuvarımı parçalayıp son savaşa hazırlanacağım. Üzgünüm ama kitapları taşımak için birini ayarlayamam. Roswaal’dan kitaplıkları hazırlamasını ve adam ayarlamasını iste lütfen.”
Beatrice: “B-bekle...”
Echidna: “Hep böyle gitmeyecek. Sen de ben de önceden belirlenmiş bir ömür süresinin zincirlerinden muafız. Bizim için mevsimlerin döngüsü pek de anlamlı değil. Ama kaybedebileceğimi düşününce sonumun gelmeyeceğini söylemek de sorumsuzca olur. Yani...”
Beatrice: “Lütfen bekle, sanırım!”
Derin bir nefesin ardından bağıran Beatrice annesinin ne söylediğini idrak edemiyordu. Ya da hayır. İçgüdüleri ona bağırıyor, idrak etmemesini söylüyordu. Echidna'nın düşünceleri uçsuz bucaksızdı, sıradan insanların algısını kolaylıkla aşardı. Yani Echidna’nın ifadeleri optimumu temsil ederdi ve Beatrice daha önce bir kez olsun onun lafını kesmeyi düşünmemişti.
Ama şimdi öyle değildi. Hiç değildi. Echidna’nın sözlerini bitirmesine izin verirse pişman olacağı kesindi. Echidna fikrini bütünüyle ifade ederse sunduğu fikir mutlaka itiraz edilemeyecek, en uygun sonuç olurdu. Dünya onun duruşunu teyit eden bir rota çizer ve Beatrice buna karşı çıkamazdı. Karşı çıkabilmesi için Echidna sözlerini bitirmeden önce müdahale etmek zorundaydı.
Beatrice: “Anne... ne diyorsun, doğrusu? B-ben Yasaklı Kütüphaneyle ne kastettiğini anlamıyorum, sanırım. Betty! Seninle kalacak!”
Echidna: “Ne yazık ki yanımda olman büyücüyle yapacağım yüzleşmeyi pek etkilemeyecek. Doğal olarak şansımı arttıracağı kesin ama… yalnızca ufacık bir katkı. O da istatiksel hatanın altında kalır.”
Beatrice: “A-ama Betty’nin sana yardım etmesi yanında olmamasından iyidir, doğrusu! Böylece—”
Echidna: “Yapamazsın. İkimizin de yok edilme riski kazanmama yönelik minicik, hatta yok denilebilecek katkını fazlasıyla aşıyor. Bu mücadeleden sağlam çıkma şansım yüzde elliden az olduğu için bilgilerimin benden sonra da ayakta kalacağını garantiye almalıyım.”
Ve bilgilerinin ayakta kalması da Beatrice’e emanet etmeye çalıştığı Yasaklı Kütüphanenin varlığıyla mümkün olabilirdi. An itibariyle Beatrice Kapı Geçişine ve eşsiz mekanlar yaratma kabiliyetine lanetler okuyordu. Böyle bir gücü olmasaydı annesi ona asla bu rolü vermek ist—
Beatrice: “Sakın... bana... güçlerimin bu iş için olduğunu söyleme!?”
Echidna: “—”
Beatrice: “Bunun olabileceğini başından beri biliyordun... yani bu sadece Yasaklı Kütüphane hakkında değil, Sı-Sığınakta olanlarla da alakalı...”
Echidna: “Bir şeylerle baş edecek yollarının olması illa da onları kullanmanı gerektirmez. Hem bu rotayı izleyebilir hem de işleri seyahat etmeden yoluna koyabilirdim. Ama önümdeki ömür üzerine yemin ederim ki sana bu gücü ben sağlamadım. Yalnızca buna inanmanı isterim.”
Echidna Beatrice’in boğuk sorusuna başını sallayarak yanıt vermişti. Ardından dudaklarını ısırmakta olan Beatrice’e yaklaşarak kitaplığından aldığı bir kitabı kızına uzattı.
Beatrice: “Bu…?”
Echidna: “BİLGELİK KİTABIMIN kusurlu bir taklidi. Bilgelik Kitabının algoritmaları çok daha ileri ve karmaşık, o yüzden onları tamamıyla çözemedim… ama bu da kullanıcının geleceğiyle ilgili basit bir rehber görevi görebiliyor olmalı.”
Beatrice kitabı kabul etti, parmaklarını kapağın üzerinde gezdirdi. Kafasını kaldırarak her zamanki dalgın bakışlarla kendisine bakmakta olan Echidna’ya baktı. Uzaklara bakar gibi bir hali vardı.
Echidna: “İki kitap var. Biri senin, diğerini de Roswaal’a verdim. Roswaal’ın kitabı okuduktan sonra olacakları gerçek kılmasını bekliyorum. Tek taraflı bir talep olduğunu biliyorum ama destek olmanı isterim.”
Beatrice: “—”
Beatrice bakışlarını kitaba indirdi, en sonunda fazlasıyla geç kaldığını anlamış ve gözleri titreşmeye başlamıştı. Onu konuşturmalıyım, söylemesini sağlamalıyım. Aklından bunlar geçiyordu ama yeterli değildi.
Echidna, annesi, çoktan tüm yanıtlarını bastırmıştı. Beatrice ağlayabilir, yalvarabilir, ona yapışabilir ama bu, Echidna’nın fikrini değiştirmezdi. Çünkü Açgözlülük Cadısı Echidna böyle bir insan ve böyle bir cadıydı.
Echidna: “Sona eriş konusuna gelelim. Ben geri dönemeyebilirim ama kütüphanenin bir gün, birine açılması gerekli. Bu gerçekleştiğinde anlayacaksın. Bilgi mirasıma layık biri er geç sana gelecek.”
Beatrice: “Bana, gelecek...”
Echidna: “Ona O KİŞİ diyeceğiz. O Kişi Yasaklı Kütüphanenin kapılarını açıp görevinin sona erdiğini ilan edecek. —Senden son talebim bu.”
Son talep. Bu iki kelime Beatrice’in nefesini tutmasına ve kendisini izleyen Echidna’nın suratına bakmasına yol açmıştı.
Annesinin daimî, değişmeyen ifadesi. Ama Beatrice, yalnızca o an için, o ifadeye yabancı bir duygunun karıştığını hissetmişti.
Echidna: “Betty. —Lütfen iyi ol.”
#Yine çok uzun bir bölüme başlamış bulunmaktayız arkadaşlar. Ne yazık ki olay örgüsü ve uzunluktan ötürü çok parçaya ayırmak zorunda kaldım. Göz gezdirdiğim kadarıyla bu bölümlerde Beatrice'in bu serüvene başlayışını ve Subaru ile gerçekleştireceği konuşmayı okuyacağız.
En sonunda Kütüphanenin başlangıcını, O Kişi mevzusunu ve Betty'nin kucağında sıkı sıkı tuttuğu kitabın verilişini görmüş olduk. Bir sonraki bölümde, yeni bilgilerde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..