Echidna: “—Ha?”
Emilia: “Nerede olduğumu unutup geleceğe odaklanamam, her şey sırayla. Söyleyen kişi ben olunca bunun kulağa nasıl geldiğini biliyorum ama ben bir beceriksizim. Önümde aşmam gereken bir duvar varken gidip duvarın diğer tarafında ne olduğuyla ilgili endişeleniyorum, bu gidişle sonum duvarın önündeki çukura düşmek olacak.”
Emilia Yargılamalar ve Subaru ile gerçekleştirdiği tartışma arasında kendisini oldukça doğru ve objektif bir şekilde çözmüştü. Öz değerlendirme konusunda kendisini frenlemediğini düşünüyordu.
Tek başına pek çok şeyi başarabilecek kadar becerikli biri değildi.
Önündeki konuda elinden gelenin en iyisini yapsa dahi bir sonuç alıp alamayacağı muammaydı.
Geleceğe yönelik umutları vardı. Geleceğe yönelik beklentileri vardı. Bu umut ve beklentileri gerçek kılmaya kararlı şekilde o yoldaki ilk adımı atmalıydı. Şu anda yapması gereken şey de tam olarak buydu.
Echidna: “... Sonunda seninle tartışmanın ne kadar anlamsız olduğunu hatırladım. Gerçekten hepsi benim aptallığımmış.”
Emilia: “Zeki olduğunu biliyorum ama bence insanların fikirlerine kendini böylece kapatman hiiiç adil değil.”
Echidna: “Birbirimizle fikir paylaşımı yaptığımıza mı inanıyorsun? Ben sana sorular yönelttim ve sen de bana boş, beyhude laflarla cevap verdin. Unutmuşum. Senin umutsuz bir çocuk, kendi ayaklarının üzerinde duramayan ve daima başkalarına bel bağlayan güçsüz bir kadın olduğunu unutmuşum.”
Emilia: “Haklısın... Ben güçsüz bir çocuğum.”
Emilia bakışlarını kaçırarak kafasını hafifçe salladı. Fakat hemen ardından gözlerini kaldırarak Echidna’nınkilerle buluşturdu.
Emilia: “Ama,”
Emilia: “Güçsüz olmak gerçekten bu kadar mı yanlış?”
Echidna: “...Ne?”
Emilia: “Bana çok önemli şeyler öğreten kişinin bunu söyleyeceğini biliyorum. Güçsüz olmakta bir yanlışlık yok. Asıl yanlışlık güçsüz kalmak istemekte.”
Aklına siyah saçlı, sevimsiz gözlü oğlan gelmişti. Güçsüzlüğünden yakınan ama nezaketi yüzünden çabalarıyla herkesten daha çok yara alan kıymetli oğlanı…
Eğer o, herkesten yardım almasına rağmen en acılı kısımlarda yerini alan o oğlan, burada olsaydı mutlaka böyle derdi.
Echidna: “Tutum değiştiriyorsun.”
Emilia: “Mm. Tutum değiştirmekte geç bile kalmıştım.”
Emilia’nın suratında bir gülümseme belirdiğini gören Echidna, gerçekten de tartışmanın yersiz olduğunu algıladı. İnatla iyimser davranan ve fazlasıyla hevesli Emilia’yı durduracak bir yola sahip değildi. Bu meseleye daha fazla dahil olmak bir Cadı olarak saygınlığını bile etkileyebilirdi.
Echidna: “...Ehh, kalan Yargılamanın tadını çıkar. Onu da tamamlayınca seni bu Yargılamalardan çok daha zorlu bir gerçeklik bekliyor olacak. O parlak, beyhude lafları sürdürmenin ne kadar zor olduğunu anlayacağından eminim.”
Emilia: “Benimle konuşmak adına yoldan çıktığın için teşekkürler. Bana söylediklerini hatırlayacağımdan emin olacağım. Ve...”
Aynadan silinmesine çok az kalmış olmalıydı. Echidna’nın yansımasının silinmeye başladığını gören Emilia konuşmasını sonlandırmaktaydı. Echidna kaşlarını çatmıştı, somurtkan bir hali vardı. Ve Emilia,
Emilia: “Bana bu dünyayı gösterdiğin için teşekkürler.”
Echidna: “—”
Emilia: “Erişilmesi imkânsız bir dünya olabilir ama yine de görmek istediğim bir dünyaydı. Bir gün Annemi ve… Juice Babayı birlikte gülerken görebileceğimi hiç düşünmezdim. Teşekkür ederim.”
Echidna’nın bu dünyanın gerçek olmadığını söyleyişi canını yakmıştı. Fakat imkânsız bir dünya olsa bile o mutluluk ve sevgi dolu sahneler Emilia’yı hem neşe hem de kederle titretmeye yetmişti.
Bunu gördüğüm için çok memnunum düşüncesi kalbinin en derinlerindeydi.
Echidna: “...Sen.”
Ve Emilia teşekkürlerini sunarken—Echidna'nın ifadesi değişmişti. Daha önce mide bulandırıcı bir şeye tanık olurmuş gibi bir ifadeye bürünmüştü, hoşnutsuzluğuna direnmeye çalışır gibi bir tavır takınmıştı, Emilia’nın tüm eylemlerini küçümsediğini belli etmiş ve daha türlü türlü surat sunmuştu—ama bu seferki ifadesi hepsinden farklıydı.
—Echidna, ağlamasına ramak kalmış şekilde, Emilia’ya öylece bakmaktaydı.
Emilia: “Echidna?”
Echidna: “Senden nefret ediyorum. —Senden gerçekten nefret ediyorum.”
Dedi Echidna boğuk bir ses ve asık bir suratla. Ardından aynadaki görüntüsü çarpıklaştı ve beyaz saçlı cadı camda bir anda yitiverdi. Onun yerine uzun, gümüş saçlı bir kız geldi ve—
Emilia: “—hk!”
Göğsü bir ret dalgasıyla delinen Emilia bakışlarını aynadan kaçırdı. Nabzı hızlanmış ve nefesi hafiften kesik kesik bir hal almıştı.
Kendisini bu konuda cesaretlendirmiş olması lazımdı ama aynadaki yansıması onu hala dehşete düşürüyordu.
Emilia: “—”
Emilia’nın Puck tarafından buzdan kurtarılışının üzerinden yüz yıl geçmişti. —Emilia büyüdüğünde neye benzediğini hiç görmemişti.
Sebep basitti. Korkuyordu.
Buzda uyuyarak geçirdiği yüz yılda kalbi toyluğunu korumuş, bedeniyse kadınlığa geçmişti. Bilincini kazanır kazanmaz fark ettiği ilk şey bedenini pek iyi kullanamadığı olmuştu, bedeninin kendine ait olmadığı hissiyle pek çok geceyi gözyaşları içerisinde geçirmişti.
Etrafındaki köylülerin tepkileri de bu travmaya katkıda bulunmuştu. Emilia Kıskançlık Cadısının fiziki özelliklerini taşıdığı için köylüler ondan bir şeytanmışçasına korkmuş, Emilia’nın onlara zarar vermeyeceğini fark etmelerine rağmen onu dışlamaya devam etmişlerdi. Herhangi bir şey yapmayacağı anlaşılınca da Emilia’yı ayrım, küçümseme ve küfürlerle dolu bir hayat bekler olmuştu. Bu süreçte insanların kendisine olan nefretinin Kıskançlık Cadısına benzemesinden kaynaklandığını istemsizce de olsa idrak edebilmişti.
İşte o zamanlarda aynalardan kaçmaya, gözlerini başkalarının nefret ettiği o görüntüsünden kaçırmaya başlamıştı. Puck da Emilia’nın zihinsel yaralarını fark ederek onun etrafından yansıması olan her şeyi kaldırmıştı. Hatta suya yaklaşacağı vakitlerde bile sudaki yansımasını göremesin diye dikkatini dağıtmıştı.
—Puck ile olan kontratının maddelerinden biri olan Emilia’nın günlük bakımıyla ilgilenilmesi koşulu da muhtemelen Emilia’yı korumak içindi.
Puck, aynalara bakamayan kızını korumak için kontratı, travmasını maskeleme aracı olarak kullanmıştı.
Emilia: “... Gerçekten arkamı kollayan çok kişi vardı.”
Peki Emilia başkalarının ne hissettiğini fark etmeden tek başına somurtarak ne kadar vakit harcamıştı? Artık kendisine sunulanları görmezden geldiği vakitler sona eriyordu.
Bir nefes aldı. Ürperdi. Ve kafasını kaldırıp ciddiyetle aynadaki yansımasına baktı.
Aynadaki kız uzun, gümüş saçlara ve menekşe rengi gözlere sahipti. Dünyanın sonuymuş gibi, son derece dikkatle bakmaktaydı.
Emilia: “—Kahretsin.”
Hayal kırıklığına uğramıştı. Aynadaki olgun yansımasını gören Emilia iç çekti.
Emilia: “Fortuna Anneye düşündüğümden daha az benziyormuşum, bu çok kötü…”
Bu memnuniyetsiz mırıldanmanın ardından dünya parçalara ayrıldı.
Bu mutlu, arzulanası ama veda edilmesi kaçınılmaz hayal dünyası, burada sona eriyordu—
#Bu bölüm biraz kısaydı ama sonraki daha uzun olacak, merak etmeyin.
Emilia'nın aynalara veya herhangi bir yansımaya hiç bakmadığını fark etmemiştim. Acaba daha kaçırdığımız ne detaylar var? Ufacık minicik şeyler bile ara ara böyle detaylı şekillerde anlatılıyor ya bu olay çok hoşuma gidiyor. Gerçekten boş bir seri değil, canım re:zero
Böylece Emilia'nın ikinci yargılamasını da sonlandırmış olduk. Sırada daha önce hiç görmediğimiz üçüncü yargılama var. 124Bden sonra 125B, 126B ve 127B gelecek. Kısacık bir göz attığım kadarıyla bu bölümleri sıradaki yargılama ve Roswaal-Ram cephesindeki ilginç bir olayla geçireceğiz. Son olarak Beatrice ile Subaru'nun gruba katıldığı yerden devam edeceğimiz 130. bölüm ve bir iki ekle arc 4 -sonunda- bitecek.
Tüm bunları niye yazdım, çünkü bu bölümleri bir an önce okumak ve size okutmak konusunda heyecanlıyım. Ama şu anda yapamadığım için en azından bir özet geçeyim dedim
Bu hafta da iki günde bir bölümle devam edeceğiz ama sonrasında elime birkaç günlük bir boşluk geçecek, o arada hızlıca ilerlemek niyetindeyim, dua edin de bir aksilik çıkmasın şu arc4ün sonuna yaklaşalım. Artık gevezeliği kesiyorum, iki gün sonra görüşmek üzere :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..