Cilt 5 Bölüm 7 [ Günahkar Adam Yelken Açıyor ] (2/2)

avatar
6350 3

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 5 Bölüm 7 [ Günahkar Adam Yelken Açıyor ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy 

 

Subaru en sonunda ikilinin nerede olduğunu öğrenebildiği için mutluydu fakat bir yandan da canı sıkılmıştı. Doğal bir yükümlülük gibi bahsedilmiş olsa da,

 

Subaru: “Bizi karşılamak için burada olmaları daha hoş olurdu.”

 

Julius: “Sizi davet eden taraf olarak bu ayarlamaların icabına bakmak bizim görevimiz. Detaylar konusunda endişelenmene gerek yok. Bahsetmeye dahi değmezler.”

 

Subaru: “O zaman konusunu açmasaydın!”

 

İletişimleri her zamanki gibiydi. Subaru bir yandan Julius’un takımına daha derin bir saygı beslemeye başlamış, bir yandan da kendi takımının hazırlıklarındaki eksikliklerden çok rahatsız olmuştu. Her halükarda,

 

Anastasia: “Öyleyse hepiniz gerilmiş olmalısınız fakat ikilinin geri dönmesini beklesek daha iyi olur. Bu arada şahsi korumam da hala geri dönmedi.”

 

Subaru: “Oh, doğru ya.”

 

Subaru daha rahat bir tavır takınarak yerine oturdu. Ortalıkta olmayan Garfiel’le ilgili sorular sorumaya hazırlanmıştı. Ama Anastasia yeniden sohbetin başını çekerek,

 

Anastasia: “Gördüğünüz üzere Mimi ortalıkta yok—ne yapıyor? Ona eşlik eden o çocuk… ismi Garfiel olan. Bana ondan bahsedin.”

 

Subaru: “İsmi Garfiel Tinsel. 15 yaşında, yani çocukların çokça hayal kurduğu yaşta. Bir şeyleri ısırma ve yüksek sesle homurdanma alışkanlıkları var. Ama bunlar dışında dürüst, dobra bir çocuktur. Hisleri çığırından çıksa da işlere naif bir şekilde bakma alışkanlığı değişmez. Saf bir genç yani.”

 

Anastasia: “Muhtemelen öyledir.”

 

‘Sevimli küçük kardeşimin benden çalınmasını istemiyorum.’ Anastasia çaresizce ama sevimli bir şekilde bunu düşünüyormuş gibi görünüyordu. Subaru ise Mimi ile potansiyel ilişkisini göz önüne almadan da Garfiel’i sevimli kardeşi olarak görüyor, onun değerini ispat edeceğine inanıyordu.

 

Emilia: “Şarkıcı-san’ın sesi nasılmış merak ediyorum. Çooook gerildim. Acaba rica etsem benim için bir performans sergiler mi?”

 

Julius: “Endişelenmeyin, Liliana sosyal adetlere gayet iyi uyum sağlamış biridir. Yani Kiritaka-san’la yapacağınız görüşmede orada bulunacaksa bir performans sergilemeye can atacağına eminim.”

 

Emilia: “Aa, haklısın. Kulağa eğlenceli geliyor.”

 

—Julius’un sözleri Emilia’nın Şarkıcıya olan ilgisini iyice kabartırken iki grup arasındaki diyalogu gören Otto iç çekerek,

 

Otto: “Rakip takımlar olarak ilişkilerinin daha gergin olacağını düşünmüştüm… gereğinden fazla mı endişelendim acaba?”

 

Beatrice: “Cesaretin kırılmasın, doğrusu. Sen gereğinden fazla endişelenmedin, Subaru ve Emilia gereğinden az endişeleniyor, sanırım.”

 

Beatrice’in nadir rastlanan sempatisi Otto’nun Pristella’da geçireceği süreçte hem fiziksel hem de zihinsel olarak fazlasıyla yorulacağına yönelik şüphelerini doğruluyordu.

 

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

 

Joshua dönmüş, Garfiel’in gelmesineyse çok az kalmıştı.

 

Joshua: “Kiritaka-san genellikle meşguldür fakat bugün belediye binası yerine Muse Şirketi Genel Merkez Ofisinde olacakmış, yani ziyaret etmek için ideal bir vakit.”

 

Anastasia: “Öyleyse anlaşıldı. Mmm, iyi iş çıkardın, Joshua.”

 

Joshua, abisi ve leydisine dönerek raporunu vermişti. Anastasia’nın tatminkar bir şekilde başını sallayarak verdiği onaydan sonraysa bakışlarını Subaru’ya çevirdi.

 

Joshua: “…bu kadar uzun bir yoldan geldiğiniz için teşekkürler. Eminim şu ana dek Anastasia-sama’dan duymuşsunuzdur ama Kiritaka-san’la iletişime geçtik.”

 

Subaru: “Oh, çok teşekkürler. Bu bize bayağı vakit kazandırdı.”

 

Joshua: “Sana yardım etmekten hoşlanmıyorum, yalnızca Anastasia-sama’nın emirlerini takip ediyorum. Aslında abim seninle hiç karşılaşmak zorunda kalmasın isterdim.”

 

Subaru: “Her zamanki gibi dürüstsün.”

 

Julius’un gözleri Joshua’nın bu dobra konuşmasından sonra irileşmişti. Belli ki Joshua’nın Subaru’ya yönelik düşmanlığından habersizdi.

 

Julius: “Joshua. O da dahil olmak üzere buradaki herkes Anastasia-sama’nın davetlisi. Davetlilerimize kaba davranman Anastasia-sama’nın saygınlığını zedeler, bu yüzden bunu yapma lütfen.”

 

Joshua: “…içtenlikle özür dilerim, abi.”

 

Julius önce suratı asılan Joshua’ya bakarak iç çekti, sonra da Subaru’ya dönüp mahcup şekilde,  

 

Julius: “Özür dilerim. İkinizden de. Kardeşim genellikle böyle tavırlar takınmaz… yabancı bir ortamda olmasından kaynaklı olabilir.”

 

Subaru: “Ayrı ayrı olsanız sorun yoktu ama siz iki kardeşle aynı anda görüşmek benim ortamımı da biraz korkutucu kılıyor.”

 

Julius: “Heh. Bunu aklımızda tutacağız.”

 

Julius Subaru’nun sözlerine hem mizah hem de ironi içeren bir şekilde karşılık vermişti. Joshua ise memnuniyetsiz görünüyordu fakat gözleri Subaru ile buluştuğunda hemen bakışlarını kaçırdı. Sebep yoğun bir kıskançlık olabilir miydi?

 

Emilia: “Şey, bu iyiliğiniz için teşekkürler, artık gidip Kiritaka-san’ı ziyaret edebiliriz. Sonrasında da bu handa kalabilir miyiz acaba?”

 

Anastasia: “Nasıl isterseniz. Burası hem atmosfer hem de konfor bağlamında yüksek kalite bir yer. Akşam yemeğini kaçırmayın lütfen.”

 

Emilia: “Doğru. Öyle diyorsan kaçırmayacağız.”

 

Emilia özgüvenli Anastasia’ya gülümseyerek elini uzun, gümüş saçlarının arasından geçirdi.

 

Emilia: “Önce Kiritaka-san’la doğru düzgün konuşacağız ki sonrasında herhangi bir endişemiz olmadan lezzetli bir akşam yemeğinin tadını çıkartabilelim.”

 

Emilia konuşmasını sonlandırarak handan ayrılmak adına ayaklandı. Subaru da peşine takılarak Joshua’nın kendileri için ayarladığı kayığa yöneldi. O sırada,

 

???: “Oy, Kaptan! Beklesene! Kime diyorum!”

 

Garfiel aceleyle önlerine atlamıştı. Işıltılı sarı saçları ve kıyafetleri hafiften kirlenmiş, ifadesiyse yorgundu.

 

Garfiel: “Ah…h… buldum sizi. Köpek suratlı herif olmasaydı kurtulamicaktım galiba.”

 

Subaru: “Köpek suratlı herif derken Ricardo’yu mu kastediyorsun? Büyük, korkutucu amcası araya girene kadar Mimi’yle tatlı bir randevuda falan mıydın?”

 

Garfiel: “Randevu mu? Dalga geçme! O cüce beni götürür götürmez başka bi cüce üstüme atladı, beni nerdeyse öldürcekti. Karşılık verseydim muhtemelen ağlicaktı, o yüzden saldırmak yerine tüm günü koşarak geçirdim…”

 

Subaru, Garfiel’in hikayesinden bu trajedinin önüne geçen kişinin Ricardo olduğunu anlamıştı. Mimi’nin bu vukuata yol açacak iki kardeşi vardı. Suçlu belki sakin mizacının altında daha keskin bir yanını gizleyen Tivey idi, belki de kardeşinin elinden alınacağından korkarak ilk defa ona düşkünlük sergileyen Hetaro. Hangisi olursa olsun sorun çözülmüştü.

 

Garfiel: “Planlarınızın dışında kalmak istemediim için de koşa koşa geldim, Kaptan.”

 

Subaru: “Ah, pardon. Büyü taşını satan adamla buluşmayı planlıyorduk. Şimdi düşündüm de korumamızı beklememiz lazımdı galiba.”

 

Garfiel: “Bu çok bariz diil miydi?”

 

Subaru Garfiel’in de aralarına katılmasının doğurduğu rahatlamayla rıhtıma yöneldi. Grubun kullanacağı kayık çoktan hazırlanmıştı. Kayıkların hepsi kaptan da dahil olmak üzere yalnızca sekiz kişiyi alacak ufaklıktaydı.

 

Denizci: “Kayık boyutları konusunda bir kanun mevcut. Kayıklar çok büyük olursa su yolları tıkanır ve kayıkların fazla yaklaşması tehlike doğurur.”

 

Kayıklarını idare eden koyu tenli denizci, Subaru’nun sorularını mutlu mesut cevaplamaktaydı. Geniş otobanlardaki ejder vagonları sorun yaratmıyordu ama su üzerinde trafik kurallarının varlığı zaruriydi.

 

Denizci: “Bir çarpışma gerçekleşir de kayık batarsa bu genellikle denizcinin başarısızlığının sonucu olarak değerlendirilir. Ayrıca pek çok kayık nesilden nesle aktarılır, yani birini yitirmek kişinin saygınlığını da yitirmesine yol açar.”

 

Subaru: “Tabii ki. Peki ya su ejderleri… onlar arasında bir anlaşmazlık oluyor mu?”

 

Denizci: “Su ejderleri yaşamlarını burada sürdürüyor, o yüzden bir şekilde birbirlerine iyi davranmayı başarıyorlar.”

 

Yer ejderleri gibi su ejderleri de iyi içgüdülere sahipti ve ufak kayıkları idare etmek konusunda güvenilirlerdi. “Fırsatını bulursanız bir tanesini denemelisiniz”. Subaru denizcinin önerisini işittiğinde ilk defa yer ejderi görüşünde hissettiklerini anımsamıştı. Belki bir su ejderini ilk kullanışı da benzer bir hayranlık doğurabilirdi.

 

Emilia: “İlk defa bir kayıkla suyu aşacağım. Çoook heyecanlıyım.”

 

Subaru: “Öyle mi? Ehh, denizden farklı hissettirecek.”

 

Emilia: “Deniz nedir?”

 

Subaru: “Uçsuz bucaksız bir havuz düşün. Memleketim o havuzun yanı başındaydı.”

 

Emilia: “Hmmm… susayınca işe yarayabilir.”

 

Subaru Emilia’nın bu çocuksu yanıtı karşısında kahkaha atmıştı. Ne yazık ki susayınca deniz suyu içmek kişiyi ölüme götürebilirdi. Yine de daha fazla soru doğurmadan deniz suyunun tuzlu olduğundan bahsedemezdi.

 

Otto: “Nehrin olduğu yerde genellikle köprü de olur ama köprü kullanmadan ilerlemek gerekiyorsa geriye kalan tek seçenek kayık kullanmak.”

 

Subaru: “Belli ki tecrübe konuşuyor.”

 

Otto: “Da-daha önce böyle bir şey yapmış değilim! Sa-sadece kulaktan dolma bilgiler! Benim hakkımda böyle garip şüphelere kapılma lütfen!”

 

Garfiel: “Otto-nii, cidden çok fena terliyosun.”

 

Kayık, Otto’nun şüpheli derecede spesifik reddini hiçe sayarcasına denizcinin eylemlerine uyarak harekete geçmişti. Ve inanılmaz bir şekilde akıntı kayıkların aksi istikametine doğruydu.

 

Subaru: “Ne, su nasıl böyle akıyor ki?”

 

Emilia: “Hehehe. Bunun cevabını biliyorum. Bak, şehir duvarlarını incele.”

 

Diyen Emilia Subaru’nun omzuna hafifçe dokunarak boştaki eliyle uzakları işaret etmişti. Bakışlarını o yöne çeviren Subaru, şehir duvarlarında yer alan büyük taş kuleleri fark etti. Şehrin doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinde dört adet kule bulunmaktaydı.

 

Emilia: “Bu kuleler şehirdeki akıntıyı kontrol ediyor. Bir büyülü su taşının gücünü kullanan gelişmiş bir büyü mekanizması söz konusu. Şehirdeki büyük taşkınlar da bu şekilde kontrol ediliyor sanırım.”

 

Subaru: “Vaay, bu harika. Seyahat kanunlarından bile daha havalı.”

 

Subaru, Emilia’nın açıklaması sayesinde akıntının arkasındaki gizemli mekanizmayı aşağı yukarı çözmüştü. Su Kapısı Şehri Pristalla’nın diğer şehirlerden çok farklı olduğu kesindi ve Subaru’nun şehir kanunları da dahil olmak üzere öğrenmesi gereken daha pek çok şey vardı.

 

Subaru: “Buradaki kanunlar şehirdeki işleyişle yakından ilişkili, değil mi?”

 

Emilia: “Konuyu Kiritaka-san’a mı bağlayacaksın? Daha önce de söylediğim gibi, onun nasıl biri olduğunu merak ediyorum… hikayemizi duyup bize büyü taşını verse ne harika olurdu.”

 

Emilia göğsünde asılı kolyeye dokunarak belli belirsiz bir şekilde umutlarını mırıldanırken Subaru, ellerini çenesine yaslayarak gözlerini kapattı. Sonra da kafasını kayığın hareketine uydurup sallayarak fısıldamaya başladı.

 

Subaru: “————.”

 

Beatrice: “…Ne dediğini anlayamadım, sanırım.”

 

Muhtemelen onu duyabilecek tek kişi Beatrice’ti. Beatrice’in sesini duymak da herkesin bakışlarını Subaru’ya çevirmesine yol açmıştı. Tüm o bakışların üzerine kilitlendiğini gören Subaru ise gülümseyerek,

 

Subaru: “Kahretsin, kusacağım.”

 

—Dedi ve o anda ortalık karıştı.

 

#Emilia yine pek minnoştu. İçindeki çocuksuluğu hiç kaybetmeyecek gibi duruyor gerçekten. Otto da bir anda neden celallendi acaba? Utandığı bir hikayesi var sanırım. 
Ve son olarak Garfiel temiz bir dayak yemiş, olay çıkarmamak için koştur koştur ekibe yetişmiş. Gerçekten tuhaf şeyler yaşanıyor 
Neyse, ufak kayığımızda kusmuk kokulu bir yolculuk yapacağız gibi görünüyor, öyleyse bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr