Cilt 5 Bölüm 38 [ Cadı Tarikatının Talepleri ]

avatar
6482 5

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 5 Bölüm 38 [ Cadı Tarikatının Talepleri ]


Çevirmen : Clumsy



O şeye bakmak— Subaru’nun gözlerinin şaşkınlıkla irileşmesine, anlık olarak nefes almayı unutmasına yol açmıştı.

 

Echidna: “Bu karşılığı bekliyor olsam da birazcık fazla bunaltıcı oldu. Böyle görünüyor olmama rağmen cinsiyet olarak bir kadınım… şey, yo, aslında bir ruh olduğum için bir cinsiyete sahip olup olmadığıma karar vermek zor. Belki de sadece kendimi bir kadın olarak tanıttığımı söylemeliyim?”

 

Kar beyazı saçlar ve keskin, siyah gözler.

 

Nötr bir ses ve dolambaçlı, hünerli sözler. Bu karakter özellikleri akla, kişiliği bu tilkininkiyle uyuşan siyah beyaz cadıyı getiriyordu.

 

Subaru: “Amma… kötü bir şaka. Sen şimdi Echidna olduğunu mu söylüyorsun yani?”

 

Subaru’nun Açgözlülük Cadısıyla ilk karşılaşması, Sığınaktaki mezarda yer alan Yargılama öncesi çay partilerinden birine çekildiği seferde gerçekleşmişti.

 

Açgözlülük Cadısı misafirini, onu iplerinden oynatabileceği bir kuklaya çevirme teşebbüsüyle tatlı sözlerle büyülemeye çalışmıştı. Ve bir de onu kendisinin şahit olamayacağı yanıtları araması adına kullanmak istemişti. Merakın vücut bulmuş hali olduğu söylenebilirdi.

 

Subaru’nun bir daha göreceğini hiç hayal etmediği biriydi.

 

Subaru: “Sen… sen bir tilkiye mi dönüştün? Dalga geçmeyi bırak. Ayrıca tam da bu kriz anının ortasında belirerek yine ne yapmayı planlıyorsun?”

 

Anastasia: “Dur bir saniye, hemen sonuçtan sonuca atlamayı bırak da dinle!”

 

Subaru ilk şokunu biraz atmış ve Echidna olduğunu iddia eden beyaz tilkiden intikam almaya hazır hale gelmişti. Fakat onu engelleyen Anastasia’nın müdahalesi olmuştu.

 

Böylece Subaru’nun beyaz tilkiye yönelik düşmanlığı, boynunun etrafındaki o kürkle ilgisizce dolanan Anastasia’ya kaydı.

 

Subaru: “Benimle kafa bulma! Benimle dalga geçme! Senin… onunla ne alakan var? … Seni kandırdı falan mı? Sonuçta sığınaktan çıkamıyor olması lazımdı.”

 

Anastasia: “Gerçekten neden bahsettiğini bilmiyorum ama ben Echidna’yla tanışalı yaklaşık on yıl oldu… ve o günden beri de birbirimizden hemen hemen hiç ayrılmadık. Bu senin hikayenle biraz çakışmıyor mu?”

 

Subaru: “On yıl önce mi…?”

 

Cadının dış dünyada ahlaksızca dolanmayı bunca zaman önce planladığını düşünmek, Subaru’nun içerisindeki öfke yangınlarını harlamıştı.  

 

Echidna’nın söylediğine göre, kökeni rüya kalesi değildi. Yani böyle bir şeyi daha da öncesinden planladıysa…

 

Subaru: “Hep böylesin işte… sen cahilliklerine gülerken karanlıkta kalan insanları izlemekten çok mu keyif alıyorsun?”

 

Echidna: “… Aman aman, sanırım adamakıllı tiksinç biriymişim. Tüm bunların senin canını sıkacağını düşünmüş olsam da ortada açıklanamaz bir yanlış anlaşılma var gibi görünüyor.”

 

Anastasia: “Hı hı, tam da Echidna’nın söylediği gibi.”

 

Subaru’nun hiddetli öfkesinin aksine Anastasia ve beyaz tilki sakin, anlayışlı bakışlar paylaşıyordu.

 

Ardından kutup tilkisi, Subaru’nun kaşlarının çatılmasına yol açarak, kendisinden beklenmeyecek derecede insani bir şekilde kafasını salladı.

 

Echidna: “Diğer Echidna’ya olan güvensizliğin nereden geliyor hiç bilemesem de o meselelerin benimle alakalı olmadığını söyleyebilirim.”

 

Subaru: “Ne demek istiyorsun?”

 

Echidna: “Gayet basit. Kendim dışında herhangi bir Echidna tanımıyorum, çünkü ismimin Echidna, ırkımınsa yapay ruh olduğu dışında hiçbir şey bilmeyerek doğdum. Kökenimle ilgili ipuçlarım bundan ibaret.”

 

Subaru: “—ne?”

 

Bir nevi açıklama beklerken kutup tilkisi, Subaru’nun tanıdığı Echidna’ya uymayan aptalca kelimeler kullanmıştı. Ya da aslında, eğer gerçekten Echidna’ysa ağzından çıkan her kelimede Subaru’yu kandırma amacı taşıyor olması son derece mümkündü.

 

İsminin Echidna, ırkınınsa bir yapay ruh olduğunu söylemişken kendisine dair herhangi bir hatırası olmadığını iddia etse bile ona körü körüne inanamazdı.

 

Anastasia: “Ne oldu? Natsuki-kun’un ifadesi şüphe dolu.”

 

Subaru: “Tabii ki Echidna’nın gerçek doğasını bilen benim için bu tepki çok doğal. Sen de… doğru ya, benim hatam. Echidna herhangi bir şey hatırlamadığını söylüyor, değil mi?”

 

Anastasia: “Ona inanmaya hiç niyetin yokmuş gibi görünüyor… ah, zaman limitimiz olan böylesi bir durumda gerçekten de baş ağrıtıcı.”

 

Temkinli Subaru’nun aksine Anastasia, olağan, rahat ses tonuyla konuşuyordu.

 

Echidna ile birlikte çalışıyordu— tek başına bu bile Subaru’nun Anastasia konusunda dikkatli olması için yeterliydi. Ve Julius ile Ricardo’ya güveniyor olsa da bu güvenin derecesini değiştirmesi gerekebilirdi.

 

Efendi ve astlarının bu konuda farklı fikirlerde olduğuna dair büyük bir umut besleyemezdi.

 

Subaru: “Herhangi bir hatıran yoksa bana neden ismini söyledin ki? Güvenimi kazanma çabasından başka yani? Beni o olmadığına ikna etmek için mi?”

 

Ona ismini ve kökenini açıklamıştı. Bu onun Çay Partisindeki Echidna olduğunu kanıtlamaz mıydı? Yani Roswaal’ın uğruna çabaladığı Tabuttaki Echidna değildi. Subaru’nun tanıştığı Echidna olduğuna dair hiç şüphe yoktu. Öyleyse ondan cevabını almak isteyeceği tonlarca soru vardı.

 

Yine de bu soruların zamanı olmadığını anlıyordu. Fakat sabırsızlanan Subaru’yla yüzleşen Anastasia yorgun bir şekilde iç çekmeye başlamıştı.

 

Anastasia: “Natsuki-kun’un yayını kaçırması yüzünden işler böyle kaba bir hal almış gibi görünüyor.”

 

Subaru: “Cadı Tarikatının yayınını mı? Onun bu konuyla ne alakası var ki?”

 

Echidna: “—çünkü taleplerinden biri, ‘Yapay Ruhlarınızı Teslim Edin’ şeklindeydi.”

 

Beyaz tilki soruyu basitçe yanıtlamış, bu talebin içeriğiyse detayları idrak etmeye çalışan Subaru’nun zihnini bomboş kılmıştı.

 

Yayın, Cadı Tarikatı, yapay ruhlar. Yani—

 

Subaru: “Yoksa bu…”

 

Echidna: “İnanılmayacak kadar huzursuz edici olsa da yapay ruhlarımızı istiyorlar… yani, sana eşlik eden o kızı da istiyorlar. Dolayısıyla konuşmak için sana yaklaşmamız çok doğal değil mi?”

 

Subaru: “Beatrice’in bir yapay ruh olduğunu nereden biliyorsun?”

 

Echidna: “Tek söyleyebileceğim, onu gördüğüm an fark etmiş olduğum. Ama sanırım o da beni ilk görüşte tanıyabilir. Belki bir nevi ruh tespiti falandır?”

 

Beyaz tilki daha temkinli bir tavırla Subaru’nun sorularını tek tek yanıtlıyordu.

 

Aslında Beatrice Anastasia ile ilk kez otelde karşılaşmış ve beyaz tilki kürküyle ilgili herhangi bir şey söylememişti. Fakat bir şeyler fark edip de hislerinin doğruluğundan emin olamadığı için düşüncelerini sesli olarak dile getirmemiş olması da mümkündü.

 

Neden tüm bu yükleri tek başına taşımak zorundaydı ki? Subaru bu soruları sormak adına dönmüş ve o anda biri kalbine bıçak saplamışçasına keskin bir acı duymuştu.

 

Echidna: “Yanındaki çocuğun beni adamakıllı tespit edememiş olması konusunda yapılabilecek bir şey yok. Bir ruh olarak pek çok kusura sahibim ve herhangi biriyle düzgün bir kontrat oluşturamıyorum. Akıcı bir şekilde savaş büyüleri bile kullanamıyorum. Yine de bunları telafi edecek şekilde varlığımı gizleme kabiliyetime güveniyorum ve bu güven hala eksilmedi.”

 

Subaru: “Bir kontrat oluşturamıyorsun… öyleyse sen ve Anastasia…”

 

Anastasia: “Bu çocukla bir ruh ve kontrat sahibi arasındaki ilişkiyi paylaşmıyorum. O ilişki bambaşka bir şey gerektiriyor… Bizim ilişkimize ortaklık denilebilir.”

 

Echidna: “Bu çocuğun geleceğine tanık olmak istediğim için onu bu şekilde takip ediyorum. Birlikte geçirdiğimiz birkaç yılda sohbet ortağı gibi bir şeye dönüştük. Arada bir benimle iş meselelerini bile paylaşıyor.”

 

Kutup tilkisi geçici bir sırıtış sergilerken Anastasia hafifçe boynunu kaşımıştı. İlişkileri uyumlu görünüyordu ve Subaru, aralarında belli bir güven olduğu sonucuna varmıştı.

 

Subaru: “Neden… önümüzdeki savaşla bağlantısız iç ilişkilerinizi açık ediyorsunuz…?”

 

Echidna: “Güvenini kazanmak istiyorsak ilişkimizi birazcık açık etmemiz doğal değil mi? Ayrıca şehirdeki tüm hayatlar muallaktayken… böyle kritik bir anda harekete geçmek bize düşer. Küçük, nispeten önemsiz bir detayı gizlemek uğruna içsel çekişmeler yaşamaya değmezdi.”

 

Anastasia: “Aslında onu durdurmayı gerçekten istedim ama… bu çocuk kararını verdikten sonra hiç kimseden tavsiye almıyor, bu yüzden… Şimdilik hiç değilse onu bir dinlemeni isterim.”

 

Echidna alışılmadık bir şekilde içten ve dürüst, Anastasia’nın bütünleyici sözleri de bir o kadar ikna ediciydi. Ve Subaru geç de olsa Anastasia’nın önceki soğukluğunun sebebini anlamıştı; bu tavrı Subaru’yu yalnız yakalamak adına sergilemişti.

 

Ayrıca Subaru’yu başarıyla ikna edebilmek adına Julius ve Garfiel’i kasten odadan çıkartmıştı.

 

Anastasia: “Tabii ki Cadı Tarikatının taleplerini yerine getirmeyeceğim ama Natsuki-kun’un yapay ruh meselesinde yanımda durmasına ihtiyacım var. Aksi takdirde tekliflerini reddedecek olsak bile duruşumuz herkes tarafından kolaylıkla kabul görmez.”

 

Subaru: “Onların söyleyeceği herhangi bir şeyi dinlemeye hiç niyetim yok, bu yüzden kesinlikle katılıyorum… ama bu, o tilki Echidna’ya yönelik şüphelerimin silindiği anlamına gelmiyor.”

 

Anastasia: “İsimlere çok takılıyorsun. Tanıdığın Echidna gerçekten de o kadar mı kötü biri, Natsuki-kun? Yine de benim Echidna’ma böyle davrandığını görmek bir hayli can sıkıcı.”

 

Subaru: “Eğer bambaşka biriyse özrümü dilerim ama tavrı da konuşma şekli de neredeyse tıpatıp aynı… ve…”

 

Anastasia: “Ve?”

 

Subaru, kafası karışan Anastasia’ya kendini açıklayabileceği kelimeleri arıyordu.

 

Yapay ruhların yaradılışı Subaru’nun net olarak bilmediği bir konuydu ama Beatrice ve Puck’ın cadı Echidna tarafından yaratıldığını biliyordu.  

 

Haliyle bu beyaz tilki gerçekten bir yapay ruhsa o da Echidna’nın elinden çıkmış olmalıydı.

 

Ebedi bir hayat arayışındaki Echidna, kendisinin yapay bir taklidini tasarlamıştı.

 

Kelimelerinin büyük bir çoğunluğu sorgulanmaya değerdi. Ama hepsi doğruysa, Echidna’nın bir yapay ruh olması, mantıklı bir sonuçtu.

 

Teninden sıyrılıp bir ruh olarak ömür kısıtlamasından kurtulmak— eğer varlığını bu şekilde sürdürebilmesi mümkünse… bu kesinlikle her şeyi bilme arzusu taşıyan Açgözlülük Cadısına uyardı.

 

Öyleyse… beyaz tilkinin Echidna İsimli Yapay Ruh olduğuna şüphe yoktu. Peki herhangi bir hatırası olmadığı iddiası— doğru muydu, yanlış mı?

 

Anastasia yaklaşık on yıldır birlikte olduklarını söylemişti. Fakat bu tek başına ona inanmak için bir sebep sunmuyordu. On yıldır bir komplo içerisinde olması şaşırtıcı olmazdı.

 

Biri çıkıp da tam da bu an için yıllardır plan yaptığını söyleyecek olsa… Subaru o kişiye inanmakta hiç zorlanmazdı.

 

Anastasia: “Hey, hey, gözlerini çok fena dikmiş gibi görünüyor.”

 

Echidna: “Böylesine yoğun bir nefret gerçekten de diğer Echidna’yı merak etmeme yol açıyor ama sanırım bu konuyu şimdilik bir kenara bırakmak zorundayız. Bize inanıp inanmamasının önemi yok. Bu arada, Ana, ona neler olduğunu söylemeyecek misin artık?”

 

Kutup tilkisi Subaru’nun şüpheli yaklaşımını kabullenmiş bir şekilde, mağlup bir tonda konuşmuştu. Ve böylece Anastasia omuz silkip ellerini çırparak konuşma işini üzerine aldı.

 

Anastasia: “Ehh, şimdilik şüphelerinin icabına baktığımıza göre şu an için en acil mesele Cadı Tarikatı meselesi. Üç farklı talepleri daha oldu.”

 

Subaru: “Üç farklı talep daha mı… yani toplam dört talepleri oldu?”

 

Anastasia: “Evet, bu da kalan başpiskoposların sayısına eşit. Taleplerinin çoğu bir hayli alaylı olduğu için… gücenmemeye çalış.”

 

Alaylı talepler… yani bir kez daha fazla ileri gitmişlerdi.

 

Cadı Tarikatı her defasında Subaru’nun ‘daha kötü olamazlar’ şeklindeki izlenimine meydan okumayı başarıyordu.

 

Bu esnada ellerindeki kutup tilkisini okşamakta olan Anastasia dudaklarını yalayarak,

 

Anastasia: “İlk talep olan ‘Yapay Ruhlarınızı Teslim Edin’ Oburluktan geldi.”

 

Subaru: “Oburluk…”

 

Anastasia: “Bu konuda söyleyecek çok şeyim olsa da yorumlarımı sonraya saklayacağım. Sırada Öfke var. —Öfke, Bilgelik Kitabının bu şehre getirilmesini istiyor.”

 

Subaru: “——hk!?”

 

Beklenmedik bir şok daha yaşayan Subaru’nun gözleri istemsizce irileşmişti. Bunu gören Anastasia açık renkli gözlerini kısarak,

 

Anastasia: “Bu tepkine bakılırsa Natsuki-kun bu konuda bir şeyler biliyor sanırım?”

 

Subaru: “……”

 

Anastasia: “Endişeye gerek yok, bu harika. Bu mesele bayağı canımı sıkıyordu. Çünkü bu konuda ne Echidna ne de Julius herhangi bir şey biliyor.”

 

Subaru: “… o tilki gerçekten hiçbir şey bilmediğini mi söylüyor? Hem de Bilgelik Kitabı konusunda, ha…”

 

Anastasia hafifçe gülümsedi. Sonuçta şu ana dek hiçbir ipucu bulamadığı bir konuya kafa yoruyordu. Ama şimdi bir umut ışıltısı bulmuştu. Tabii ki bu gülümsemede sevimlilikten eser yoktu.  

 

Echidna: “Yo, korkarım ki hiçbir şey bilmiyorum… ama müsaadenle bir tahminde bulunayım… senin tanıdığın Echidna Bilgelik Kitabıyla bağlantılı, haklı mıyım?”

 

Subaru: “Evet, aynen öyle.”

 

Echidna: “Öyleyse bilmek istemesem de sormak zorundayım. Senin Echidna’n nasıl biriydi? Cadı Tarikatıyla bir bağlantısı mı vardı?”

 

Subaru ruhun cahili oynamıyor olduğuna inansa da Anastasia ve beyaz tilkisinin müşterilerinden biriyle alışılmadık bir ilişki yaşayan biri gibi konuştuklarını hissediyordu.

 

Tabii ki onların düşünce şekliyle bu kaçınılmazdı.

 

Kutup tilkisinin söylediklerine inanılacak olunursa Echidna ismi yalnızca onun varlığını işaret ediyor demekti. Yani yapay ruhun yaratıcısı olan Echidna’yı sadece Subaru tanıyordu. Ve daha da önemlisi bu, tarihe yalnızca Kıskançlık Cadısı isminin kaydolduğunu kanıtlıyordu.

 

Subaru: “—Echidna… uzun bir zaman önce yaşayan bir cadının ismiydi. Kıskançlık Cadısının yanı sıra başka günahkâr cadılar da mevcuttu ve Echidna onlardan biriydi. Öleli çok olmuş olsa da ruhu burada takılıp kaldı. Onunla daha önce tanıştığım için söz konusu o olunca son derece temkinli yaklaşıyorum.”

 

Anastasia: “Hey, Natsuki-kun, ateşin falan mı var? Bayağı saçma şeylerden bahsediyorsun.”

 

Subaru: “Hiçbir sorunum yok. O cadılar anlaşılmaz, çarpık varlıklar. Yapay ruhlar bile yaratabiliyorlar, yani hiç değilse bu kadarını kabullenin.”

 

Echidna: “Öyleyse… bu Echidna’nın benim ebeveynim olduğu söylenebilir, ha...”

 

Subaru’nun yanıtı imalarla doluydu ve beyaz tilki, kulağa pervasız geldiği kesin olan bu kelimelerden bir anlam çıkartmıştı. Subaru ise ondan bir şey gizlemek gibi özel bir çabası olmamasına rağmen onunla açıkça konuşamadığı için hafif bir pişmanlık içerisindeydi.

 

Echidna: “Beklenmedik bir zamanda doğumumun ardındaki sırrı keşfetmek de hayatın barındırdığı pek çok mutluluktan biri. Fırsatın olursa bana daha çok detay vermeni isterim.”

 

Subaru: “… bir ruh olmana rağmen yapay ruhların varoluşuyla ilgili bir bilgin olmadığı belli. Beatrice’imiz çok daha fazla şey biliyor gibi görünüyor… yo, şimdi düşündüm de bana seninle ilgili hiçbir şey söylememişti. Nereden geldin ve yaratılma sebebin ne?”

 

Echidna: “Ne yazık ki bu yanıtlara sahip değilim, doğum şartlarımı da yaratılma amacımı da bilmiyorum. —Evet, tüm bunlar benim için birer gizem. Şimdilik yalnızca bu ilgi çekici çocuğun yolunu izlemekle yetiniyorum.”

 

Kutup tilkisi, Subaru’nun ithamına karşılık olarak bakışlarını yavaşça Subaru’ya çeviren Anastasia’ya anlamlı bir bakış attı.

 

Anastasia: “Ben de Echidna ve cadı arasındaki bağlantı konusunda bir hayli meraklandım. Ve o… bu cadıyla bağlantısız olamaz. Ama şimdi Bilgelik Kitabı konusuna dönelim…”

 

Subaru: “Bilgelik Kitabı, Cadı Tarikatının incilinin kaynağı… daha doğrusu tam versiyonu. Bilgelik Kitabı Ejderha Taşıyla aynı prensipleri kullanıyor.”

 

Anastasia: “Ejderha Taşıyla aynı… öyleyse güvenilirliği fazlasıyla yüksek. Cadının kitabı bizzat yaratmış olması mümkün mü?”

 

Subaru: “Öyle olduğunu ima etti ama var olan iki kopyası yanmış olmalı. Başka bir kopyası yapıldıysa da haberim yok.”

 

Echidna Bilgelik Kitabının kopyalarını Beatrice ve Roswaal’a vermişti. Ve iki kopyanın da bir yıl önce yok edildiği kesindi.

 

Beatrice’in Bilgelik Kitabı, Yasaklı Kütüphaneyle birlikte küle dönmüştü. Ve Ram, içerisinde kayıtlı geleceği reddederek Roswaal’ın Bilgelik Kitabını yakmıştı.

 

Anastasia: “Ama bu yalnızca cadı Echidna’dan duyduğun şey. Onun sözlerinin gerçekten doğruları yansıttığı ne malum?”

 

Subaru: “Böyle bir şey düşünülebilir…”

 

Anastasia’nın savını basitçe reddetmesinden ötürü mutsuz olsa da bu savın güvenilirliğinin pek yüksek olmadığının kendisi de farkındaydı. Yine de Echidna’nın bu konuda yalan söylediğini düşünmüyordu.

 

Muhtemelen, yalnızca cadıyla yüz yüze konuşmuş olan Subaru, böyle bir his taşıyabilirdi.

 

Subaru: “——”

 

Anastasia: “O kişiye güvenmiyorsun ama söylediklerine güveniyorsun. Natsuki-kun için amma can sıkıcı biri olmalı.”

 

Subaru: “Ben de aynı fikirdeyim… Ona güvenmeye niyetimin olmadığı belli ama sözlerine güveniyorum, çelişkinin de böylesi...”

 

Echidna’nın her eylemi zekice tasarlanmıştı ve amacı, Subaru’yu kendi kuklası yapmaktı.

 

Fakat bu, her şeyin yalan olduğu anlamına gelmiyordu. Peki Subaru’nun buna inanma sebebi bunu istiyor olması mıydı? Yoksa hala o cadının etkisi altında mıydı?

 

Anastasia: “Şimdilik, hislerini bir kenara bırakırsak, Bilgelik Kitabıyla ilgili üç olasılık söz konusu. İlki cadının yalan söylediği ve başka kopyaların da olduğu.”

 

Subaru: “Ve ikincisi de Cadı Tarikatının Bilgelik Kitabının artık var olmadığını bilerek bizimle kafa bulduğu. Peki ya üçüncüsü?”

 

Anastasia: “Cadı yalan söylemediği sürece Bilgelik Kitabının hala var olabilmesinin tek bir yolu var. O da kopyalardan birinin tam anlamıyla yok olmaması ve kalıntılarının bulunuyor olması.”

 

Subaru: “—Ne…”

 

Bilgelik Kitabından geriye bir şeyler kalmış olması, Subaru’nun hiç dikkate almadığı bir olasılıktı.

 

Bu sırada Anastasia afallayan Subaru’ya bir parmağını sallayarak,

 

Anastasia: “Net olmasa da o kitap bir cadı tarafından üretildi, değil mi? Yani yok etmenin zor olacağını, hatta kendisini yenileme kabiliyetine bile sahip olabileceğini söyleyemez miyiz?”

 

Subaru: “Aynen öyle, bunun imkânsız olduğunu söyleyemem… ama esas soru, kitapların sağlam olanını kimin bulup almış olabileceği?”

 

Anastasia: “Kitabın yandığını kendi gözlerinle görmediysen ve son görüldüğü yer rahatlıkla erişilebilir bir yerse… belki de ben fazla düşünüyorumdur ve ikinci olasılık daha olasıdır ama her halükârda tekliflerini kabul etmeyeceğiz.”

 

Zarif eliyle ağzını örten Anastasia, Subaru’nun karşısında çeşitli olasılıkları değerlendiriyordu.

 

Kimin Bilgelik Kitabının kalıntılarına erişimi olabilirdi…? Kütüphanedekinin Yasaklı Kütüphanenin kendisiyle birlikte tamamıyla ortadan kalktığı kesindi.

 

Peki ya Roswaal’ın kitabı? Ram’ın o kitabı büyüyle yaktığını duymuştu… bu durumda küle dönmüş ve Emilia’nın kar fırtınasının altında gömülmüş olmalıydı.

 

Geriye herhangi bir şey kalmışsa onu alabilecek biri kesinlikle mevcuttu fakat…  

 

Subaru: “Kitap buraya getirilmişse bunu benim grubumdan biri yapmış olmalı ve öyle olsaydı bunu bana söylerlerdi. Dolayısıyla Bilgelik Kitabının şehirde olmadığından eminim.”

 

Anastasia: “Öyleyse önemi yok. Hakkında hiçbir şey bilmediğim bir kitaba kendimi bu kadar adamam gerekmiyor.”

 

Emindi— Subaru böyle söylemiş olsa da hisleri daha ziyade ‘buna inanmak istiyoruma’ yakın olabilirdi.

 

Yine de Anastasia ne bunun üzerinde durmuş ne de Bilgelik Kitabıyla ilgili daha çok detay öğrenmek istemişti. Bunun yerine,

 

Anastasia: “Sıradaki talepler Açgözlülük ve Şehvetten. Son derece basitler, kelimelerinde tartışmaya değer hiçbir şey yok.

 

Subaru: “O ikisi… yo. Oburluk ve Öfkenin de farkı yok. Ee, ne peki? Ne söylediler?”

 

Şehvetin Capella’sının en kötüleri olduğuna şüphe yoktu.

 

Ve daha Capella’yla tanışmadan önce Regulus tarafından sağ ayağı yaralanan, Emilia’nın kaçırılışına tanık olan Subaru’nun Regulus’a yönelik pek çok negatif his taşıdığı da kesindi. Öngörülemez biri olması Subaru’yu endişelendiriyordu.

 

Anastasia: “Fazla öfkelenmemeni umarak anlatıyorum.”

 

Subaru: “Elimden geleni yapacağım ama söz veremem.”

 

Subaru, Anastasia’nın tedirgin açılış cümlesine anında karşılık vermişti. Anastasia ise ‘böyle yapacaksan’ dercesine bir ifadeyle iç çekerek,

 

Anastasia: “Şehvetin teklifi diğerlerininki gibi değil, daha ziyade bizimle dalga geçiyor gibi… ‘Birbirlerini seven yirmi kişiyi ana kanala gönderin’. —Kesinlikle zarar görmeyecekler. Bu tarz bir şey.”

 

Subaru: “O yalancı orospu! Zarar görmeyecekler diyerek ne cehennemi kastediyor!? İnsanları eğlencesine sineklere ve ejderhalara dönüştüren biri olduğunu unutmuş mu!?”

 

Subaru her zamanki gibi Capella’nın şeytani eylemleriyle karşı karşıya kalarak öfkelenmişti.

 

Birbirlerini seven yirmi kişi—çirkin bir sevgi anlayışı olan o canavarın bu kişilere ne yapacağını düşünmek dehşet vericiydi.

 

Anastasia: “Anladığım kadarıyla o başpiskopos, insanların formunu değiştirmeyi ‘zarar vermek’ olarak görmüyor. ‘Kimseye zarar vermeyeceğim~’ onun birebir kullandığı kelimeler içerisindeydi… Konuşması esnasında onu görebilirmiş gibi hissetmiştim. Neyse, sırada Açgözlülüğün talebi var…”

 

Subaru: “……”

 

Subaru sessiz kalmayı seçmişti, öfkeli bir şekilde Anastasia’nın sıradaki cümlesini bekliyordu.

 

Fakat bu tavrı gören Anastasia devam etmekte zorlanıyordu ve abartılı denilebilecek uzunlukta bir süre boyunca tereddüt etmişti.

 

Sonra da,

 

Echidna: “Kendisine Açgözlülük diyen adamın talebi, ‘Gümüş Saçlı Gelinimle Evlenmek İstiyorum. Bu Yüzden Düğün Hazırlıklarıyla Alakalı Konularda Beni Engellemeye Cüret Etmeyin!’ idi.”

 

Anastasia: “Echidna…”

 

Echidna: “Ana söylemekte zorlanıyor gibiydi, o yüzden işleri ilerletmemin uygun olacağını umdum.”

 

Tereddütlü Anastasia’nın yerine, boynunu çevrelemekte olan tilki konuşmuştu.

 

Fakat o ikisi arasındaki anlayış, şu an için Subaru’yu hiç ilgilendirmiyordu.

 

—Gümüş saçlı gelinle evlenmek.

 

Peki Açgözlülüğün Regulus’unun gelini kim olabilirdi? Bu sorunun yanıtını düşünmeye hiç gerek yoktu.

 

Subaru: “—APTALCA DAVRANMAYI BIRAK!! PİÇ HERİF!!”

 

Dolayısıyla Subaru’nun volkanik patlaması tamamıyla anlaşılabilirdi. Anastasia kaşlarını çatmadan edememiş, beyaz tilkinin tüyleri diken diken olmuştu. İşte Subaru’nun öfkesi bu kadar doğrudan ve saftı.

 

Zihninde beyaz saçlı bir adamın görüntüsü şekillenmişti.

 

O ilgisiz, doğaüstü güçte adam, Emilia’yı rehin almış ve değerinin yalnızca yüzünden ibaret olduğunda ısrarcı olmuştu.

 

Ama o güçlü adam bir akıl hastasından fazlası değildi. Bu sefer hangi saçmalığın peşindeydi?

 

Subaru: “Beatrice! Bilgelik Kitabı! Ve Emilia! Onları istiyorlar, öyle mi? Hah! Cadı Tarikatı tek bir tanesine bile el süremeyecek! Onlara böyle deli saçması tekliflerle gelip bizimle kafa bulmanın ne demek olduğunu göstereceğim!”

 

Anastasia: “…Bu tepkiyi bekliyordum ama yine de senden böyle kesin şekilde duymak gerçekten içimi rahatlattı.”

 

Subaru’nun tutkulu halini gören Anastasia gülümsüyordu. Gülümsemesinin sebebiyse mutluluğu değildi, içinde aynı tutkuyu taşıyor oluşuydu.

 

Anastasia: “Yapay ruhlarımızı… şey, Echidna’yı onlara teslim etmeye hiç niyetim yok. Ayrıca Cadı Tarikatının beni kışkırtmasına müsaade etmeyi de reddediyorum. Crusch-san ve Emilia’yı bu şehre ben getirdim, Cadı Tarikatıysa onlara eziyet etme cüreti gösterdi… Bu işin altından kalkamazsam bir daha yüzlerine bakamam!”

 

Echidna: “Oh, Ana, tam bir savaşçısın.”

 

Anastasia: “Evet, bunun sebebi de galip gelebilmemiz için savaş alanını nasıl düzenleyeceğimi biliyor olmam. Şu anda kesinlikle kaçıp gidemeyiz. Çünkü o Cadı Tarikatını ezip geçeceğimiz ve onlara yaptıklarının bedelini ödeteceğimiz kesin.”

 

Talihsizliklerin, saygınlığın, galibiyetlerin ve kayıpların hesabını yapmıştı.

 

Zekice sözleri durumu birazcık parlatıyor olsa da Anastasia’nın ruhu, bu savaştan çekilmeye dair en ufak bir niyet taşımıyordu.  

 

Julius, Garfiel, Wilhelm ve hatta Ferris’in aksine Anastasia, o günahkâr tarikatın dehşetine şahsen tanık olmayan biri olarak pervasızca konuşmakla suçlanabilirdi.

 

Fakat Subaru böyle bir suçlamada bulunmuyordu.

 

Gereksiz yere morallerini bozacak herhangi bir şey söylemesine hiç gerek yoktu. Ve daha da önemlisi, Anastasia’nın olabildiğince kindar varlığının güvenilir olduğu, şüpheye yer bırakmayan bir gerçekti.

 

Anastasia: “Herkes bu hissi az da olsa kabullenmek zorunda. Evet, hala bizden birkaç adım öndeler ama bu sonu kim kabul edebilir ki! Başarısızlığımızın bahanelerini başka bir dünyada ararız!”

 

Subaru: “——”

 

Anastasia: “Hayatta olduğumuz sürece şansımız var demektir. Ve hayatlarımızdan da kesinlikle vazgeçemeyiz! Bu haddinden fazla trajik olur.”

 

Çelikten iradesini ilan eden Anastasia’nın suratına zarif bir gülümseme yerleşmişti.

 

Narin bedeninden yayılan baskı, savaş alanının varlığına maruz kalmış bir savaşçı olmadığını unutturabilirdi… yo, aslında bu yanlıştı. O gerçekten de yüzlerce, binlerce savaş görmüş bir savaşçıydı.  

 

Savaş aracı için zekayı seçmiş biri olarak o, yüreği savaş sebebiyle katılaşmış bir savaşçıydı.

 

Anastasia: “Şehveti ele geçirdiğimiz sürece Crusch-san ve insan formunu kaybeden kişiler konusunda bir şeyler yapabilir, ona bu yaptıklarını geri aldırabiliriz. Ve Natsuki-kun, sevgili prensesin elinden alındı. Bu sindirebileceğin bir şey olmamalı, haksız mıyım?”

 

Subaru: “Sormana gerek var mı?! Emilia benim gelinim! O Oburluk piçinden kurtulup Rem’in anılarını geri getireceğim! O çenesi düşük Sirius’u bulup dişlerini dökeceğim! Ve Capella’yı buraya sürükleyip önce herkesten özür dileyip hepsini eski hallerine döndürmeye zorlayacak, sonra da onu hissiz kalana dek döveceğim!”

 

Echidna: “Aman aman, Ana da Natsuki-san da imkânsız bir şeye kolay gözüyle bakıyor. Ama esasında sizde en cesaretlendirici bulduğum şeylerden biri de bu.”

 

Subaru Anastasia’nın şiddetli beyanını kendince tekrarlamış, onların şevkli halini gören kutup tilkisiyse tatminkâr bir şekilde başını sallamıştı.

 

Birinci ve ikinci mücadele başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

 

Fakat önlerinde yeni bir mücadele vardı. Hiç kimse ölmemişti ve hiç kimsenin ölmesine izin verilmeyecekti. Sonucunda hayatta kalacak, galip geleceklerdi. Zafer onların olacaktı.

 

Anastasia: “Ricardo korumalık yapıyor, Joshua ise diğer kayıp çocukları arıyor. Kısa sürede dönecektir. Ve sonrasında, bir kez daha tam teşekküllü bir strateji toplantısı yapacağız.”

 

Subaru: “Ayrıca sığınaklardaki ve diğer kulelerdeki durumları da yeniden teyit etmemiz gerekiyor.”

 

Anastasia: “Aklımda tutacağım. Hey, zihnim sonunda yeniden çalışmaya başlamış gibi görünüyor.”

 

Yapılacak şeye karar verilmiş ve kalpleri kararlılıkla katılaşmıştı. Doğal olan da buydu.

 

Anastasia’nın sözlerine başıyla onay veren Subaru, bakışlarını Belediyenin dışına çevirdi. Bu noktadan tek görebildiği, yüksek su kuleleriydi.

 

Doğu, batı, kuzey ve güney arasında bir ayrım yapmanın yolu yoktu.

 

Yani her biri Emilia’yı, Rem’in anılarını, yeminli bir düşmanı ya da mide bulandırıcı bir canavarı barındırıyor olabilirdi.

 

-Kıymetli kişileri kurtarmak için verilen mücadele devam ediyordu.

 

 

#Emilia kaçırıldı ve gücünün sınırlarını tam anlamıyla bilmediğimiz bir başpiskoposla evlendirilme ihtimali var. Mimi ölüm döşeğinde. Beatrice bir nevi bitkisel hayatta. Crusch, Capella'nın kanı yüzünden felaket durumda. Subaru da aynı kanı alarak tuhaf bir şekilde iyileşti ama bir yan etkisi olup olmadığını bilmiyoruz. Reinhardt ortalarda yok. Bir sürü kişi sineğe çevrildi. Eldeki imkanlar çok kısıtlı, karşı taraftaysa dört başpiskopos ve iki güçlü kılıç ustası var. Tabii bunlar yalnızca bildiğimiz düşmanlar, daha fazlası bile olabilir. Bir de 'ben yapay bir ruhum ve senin bahsettiğin Echidna'yı tanımıyorum' diyen tilki çıktı. Ha son olarak Bilgelik Kitabının hala bu dünyada ve hatta bu şehirde olma ihtimali var. Peki biz garibanlar bunca sorunun altından nasıl kalkacağız?
Daha pozitif olması umuduyla bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr