Salondaki hava dondu. Yalnızca Subaru’nun aklı alev alevdi.
O kelimeleri sindirip bir an düşünerek sessizce dudaklarını yaladı.
[Subaru: İttifakı dağıtmak mı? Ne demeye çalışıyorsun?]
[Ferris: Tam olarak duyduğun gibi nyan. İşler bu şekildeyken bu ittifak karşılıklı fayda sağlamayacak nyan.]
Belki de Subaru sakinliğini koruduğu için, Ferris'in yüzünde bir hayranlık ifadesi belirdi.
Ferris'in ifadesinin yanı sıra Subaru, Ferris’in müzakerede bir avantaj elde etmek için ittifakı bir pazarlık ürünü olarak kullanıp kullanmadığını merak ediyordu. Düşündükçe sakinleşmek için daha çok emek harcaması gerekiyordu. Bu emeğe rağmen kafası patlamak üzereydi.
[Subaru: Maden hakları bir yana, güçlerimizi birleştirip beyaz balinayı yendikten ve her şeyi hallettikten sonra sıra tam faydalanmaya geldiğinde geri çekilmek mi istiyorsun? Bu nerden bakarsan bak bir skandal!]
[Ferris: Faydadan çok zarar var, Subaru-kyun.]
[Subaru: Ha?]
Subaru’nun agresif haline karşılık parmağını sallayan Ferris gayet sakindi.
[Ferris: Nyan? Başlangıç olarak “Oburluk” ve “Açgözlülük” birlikte görünüyor. “Tembellik” öldükten sonra, Emilia-sama’nın dahil olduğu bir ittifak bizi yalnızca cadı tarikatına hedef yapar… Crusch-sama’ya neler olduğunu da dikkate alınca… Gerçekten şu anda bu ittifakın yararımıza olduğunu düşünüyor musun?]
[Subaru: Bu…]
Subaru tamamen farklı görünen Crusch'a bakarken, Ferris'in argümanına karşı koymaya çekiniyordu. Çünkü kalbinin derinliklerinde aynı yaraları taşıyordu.
Bu kez, Ferris'in sözlerine karşı çıkan Subaru değildi.
[Wilhelm: Sana katılmıyorum, Ferris.]
Koltuğunda öne eğilen Wilhelm’in delici bakışları Ferris’in gözleriyle buluştu. Ferris, gözkapaklarını kaldırarak zayıf bir gülümsemeyle bir [Eh-?] sesi çıkardı.
[Ferris: Ne demek istiyorsun nyan? Oburluğun Crusch-sama’ya yaptıklarından sonra, bu ittifakın cadı tarikatına karşı nasıl bir faydası olabileceğini düşünüyorsun?]
[Wilhelm: “Oburluk”u öldürmek… Efendimizin intikamını alma fırsatı.]
[Ferris: İntikam? Bu senin için Crusch-sama’nın hayatından daha mı önemli!?]
Ferris, Wilhelm’in karşısında ezilmeyi kabul etmedi.
Her ikisinin zihinleri de yoğun bir şekilde efendileriyle doluydu.
[Ferris: Eğer anlaşmamıza devam edersek cadı tarikatıyla olan durumumuz daha da kötü hale gelecek! Crusch-sama şu anda kendini bile koruyamaz! Doğru zaman geldiğinde… Ferris fiziksel ve duygusal yaralarınızı iyileştirebilir… Ama ölürseniz her şey bitmeyecek mi!?]
[Wilhelm: Ancak suçlu serbestçe dolaşırken biz boş boş duramayız. Biz günah başpiskoposunu öldürdüğümüz zaman Crusch-sama’nın anıları geri dönebilir.Bu kadar erken pes etmek çok düşüncesizce.]
[Ferris: O şerefsizi yenmek anılarını geri mi getirecek? Diyorum ki, Wilhelm, o canavarın yediği anıların geri geleceği düşüncesi… hayal mi görüyorsun yoksa kendini bir peri masalının içinde falan mı sanıyorsun W—]
[Wilhelm: —Felix!!]
Kılıç ustasının sağır edici kükremesi odada yankılandı. Salondakiler, ortalığı silip süpüren bir rüzgar fırtınası hissetti adeta.
Herkes şok içinde gözlerini dahi kırpmadan kalakalmıştı.Yalnızca Wilhelm aynı sağlamlık ve keskin gözlerle devam ediyordu.
[Wilhelm: Felix… Az önce söylediğin şey. Böyle bir şeyi asla Subaru-dono’nun önünde söyleme!]
[Ferris: ……Özür dilerim.]
...2 kez üst üste gerçek adı ile çağrılan Ferris, gözlerini üzüntü ve pişmanlıkla kapadı.
Geri kalanlarsa gözlerini yeniden oturmuş olan Subaru’ya çevirdi. Ellerini sıkmıştı, hafifçe titriyordu, kan parmakları arasındaki boşluklardan sanki hepsini örtmek üzereymiş gibi sızıyordu.
[Subaru: ……Emilia-tan.]
[Emilia: Endişelenme……“Anlıyorum” ya da “her şey iyi olacak” gibi şeyler söylemeyeceğim… Neler hissettiğini anlamayı ne kadar istesem de… O unutulmuş çocuk… Olanları anlayamadığım için ne söylersem söyleyeyim adil olmayacak…]
Subaru kafasını kaldırıp Emilia’nın hüzünle titreşen menekşe renkli gözlerine baktı.
Onun gözlerinde kendisinin zayıf bir yansımasını gördü… Onun gördüğü Natsuki Subaru böyle miydi?
… Subaru, o bakışlardan kurtulmak ister gibi başını salladı.
[Subaru: “Her şey iyi olacak” gibi bir şey söylemek… Şu anda ağzımı parçalara ayırsak bile böyle bir şeyi söyleyemem. Ama ben iyiyim. Ferris, Endişelenme. Ben.... ufacık bir ümit kırıntısı var olduğu sürece pes etmeyeceğim.]
[Ferris: Gerçekten nyan… Subaru-kyun kesinlikle vazgeçecek gibi görünmüyor…]
Subaru’nun iyiymiş gibi davranmaya çalışmasını gözlemleyen Ferris’in yüzünde bir gülümseme belirdi. Ama duruşu değişmedi.
[Ferris: Ferris’e kalırsa, ben ittifaka devam etmemiz gerektiğini düşünmüyorum. Crusch-sama’yı kendine getireceğim, bekleyin ve görün. Yani ‘’Oburluk’’u yenmek gibi bir şeyi şimdilik bir kenara bırakmalıyız nyan.]
[Wilhelm: Ne yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız… Crusch-sama, sen karar vermelisin. Bu bize düşmez.]
Sonuç olarak bütün karar ona kalmıştı.
İkisinin de gözleri ona odaklandı ve Crusch, anladığını belirterek kafasını salladı.
[Crusch: Hala bilmem gereken çok şey var. Ve hala önceki gibi her şeyi hatırlamıyorum. Söylemek isterim ki benim yanımda olmak sizin için rahatsızlık verici olacak… Ama her şeye rağmen bana saygı ve güven beslediğiniz için teşekkür ederim. Başarabilirsem beklentilerinizi karşılamak için yaşayacağım. Bunun için, elimden gelenin en iyisini yapacağım.]
Hafızasını kaybetmesine rağmen ihtişamının hala yerinde olduğu görülüyordu.
Bir insanın özü nedir ki? Crusch’ı, bildiği her şeyi unuttuktan sonra yeniden gören Subaru, bunu düşünmekten kendini alamamıştı.
Ancak ittifak konusunda müzakereleri şimdilik askıya almaktan daha iyi bir seçenek yoktu.
[Ferris: Her halükarda, Emilia-sama ile ilgili tüm kilit bilgilere sahip olan kişi… Margrave Roswaal şu anda burada değil, bu yüzden yapabileceğimiz bir şey yok nyan. Bir dahaki tartışmamızı Margrave’in katılımıyla gerçekleştirelim.]
[Crusch: Evet, en iyisi bu. O zaman bu toplantı…]
[Ferris: Bir sır olacak — İttifaktan başka bir şey olacağını düşünün nyan.]
Ferris bunu, Subaru’ya sert bir bakış atarak, alışılandan daha düşük bir sesle söylemişti.
Subaru yutkundu. Ancak kimsenin itiraz etmediğini görünce o da kafasını salladı. Onların bakış açısından karar anlamlıydı. Crusch'un halihazırdaki durumu herkes tarafından öğrenilirse, en yetkili aday olarak statüsü kaybolacaktı.
Aslında, Crusch'ın hafıza kaybını halkın öğrenmesi, beyaz balinanın öldürülmesinin etkisiyle aynı büyüklükteydi. Tam da bu sebeple Anastasia toplantıya davet edilmemişti.
[Ferris: Julius’tan bağımsız olarak, Anastasia kesinlikle bu bilgiyi avantajı için kullanır. Crusch-sama’nın durumunun onun çocukları tarafından görülmemiş olması iyi oldu.]
[Crusch: …. Galibiyet müzakerelerinde o da olacak, bu konuda ne yapacağız?]
[Ferris: Senin iyi hissetmediğin gibi bir bahane bulabiliriz. Ferris bir şeyler düşünecek. Subaru-kyun, aynı şekilde senin tarafın da bunu bir sır olarak saklamalı. Anlaşıldı mı?]
Sessiz bir yanıt bekleyen Ferris, iki grup arasında bir karmaşaya asla izin vermeyecekti. Bunu fark eden Subaru, yalnızca başını salladı.
Neticede toplantı hiçbir sonuca varılamadan bitmiş oldu.
İki grup da her şeyden önce durumlarının çaresizliğini ve geleceklerinin belirsizliğini benimsemişti.
// Siz kimin tarafındasınız, Wilhelm mi Ferris mi? İttifak dağılmalı mı? Bakalım bizi neler bekliyor. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..