『Savaşamayanlar』Takımı oybirliğiyle çatalın solundaki yolu tercih etmişti.
Sağ yolda ilerledikleri takdirde miasmanın etkisine girip birbirlerini öldürmeleriyle sonuçlanacak bir anlaşmazlığa düşecekleri kanıtlanmıştı. Bu yüzden sol yolu seçmenin doğru olmasından daha doğal bir şey olamazdı.
Hem bu hem de aklındaki sorular Subaru’ya cevapları sağlıyordu. Sol yol da tamamen güvenli bir seçenek olmasa da ona o soruları soran şey doğası gereği kötüydü.
Sağ yolu duygusal bir tuzak olarak etiketlerse sol yolu fiziksel bir tuzak olarak etiketlemesi gerekirdi. Alevlere bürünmüş o garip Cadı Yaratığı―― Eğer mümkünse o at adamdan kaçınmayı yeğlerdi.
Onunla savaşsa bile başarı şansı düşüktü, o kadarı barizdi. Tek mesele güç farkları değildi. Cadı yaratığıyla karşılaşacağı vakit bu duygusal haline denk geldiği için Ram ve Anastasia’nın yanında çarpışabileceğine hiç inancı yoktu.
Subaru:「Doğruyu söylemek gerekirse kum tepelerindeyken uzaktan lanet olasıca tuhaf bir cadı yaratığı görmüştüm. Patrasche’ninkini andıran bir bedenin boynundan bir insan bedeni çıkıyordu ve karnından göğsüne dek uzanan kocaman bir ağız vardı. Ve son olarak insan bedeninin tepesinde, kafanın olması gereken yerden kocaman bir boynuz uzanıyordu……」
Anastasia:「Eeeh…. Bu da neyin nesi? Amma mide bulandırıcıymış…..」
Ram:「Dürüst olmak gerekirse çok iticiymiş.」
Subaru’nun doğal bir şekilde at adamın özelliklerini dahil ettiği konuşma geçen seferkiyle aynı seyirde devam etti. Gruptaki iki kadın üyenin ―― Patrasche de dahil edilirse üç üyenin Subaru’nun tasvirlerine olan tepkileri yine nahoştu.
Subaru canı istediği için bu açıklamayı yapıyor değildi. Her halükarda sol yolda ilerlemeye başladıkları için %70 ihtimalle o şeyle karşılaşmaktan kaçınamayacağını dikkate almak zorundaydı.
Subaru:「Hepinizin ondan etkileneceğini düşünüyorum ama ne olursa olsun kesinlikle tehlikeli bir yaratık gibi görünüyor. Şimdilik ona at adam diyeceğim ama yalnızca mide bulandırıcı görünmekle kalmıyor, aynı zamanda bedeninin yeleleri de alev alev…… Çılgın güçlü bir şeye benziyor. En azından onu yenebilirmişiz gibi görünmüyor.」
Ram:「Öyle bir yaratığı gördükten sonra neden görmezden geldin ki? Canına mı susadın?」
Subaru:「Aaah?」
Bu açıklamaları yaparken duygularını olabildiğince içinde tutsa da Ram’ın her zamanki uçarı tavrıyla verdiği cevap öfkesini harlamıştı. Onu açıkça uyarmasına rağmen kim olduğunu sanıyordu bu kız?
Sürekli kibirlenip başkalarına tepeden bakıyordu ve bunu düşünen Subaru’nun öfkesi nefrete çevriliyordu. Derin bir nefes aldı. Şiddetli duygularını kontrol altında tutmak, kendisini yatıştırmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
Subaru:「Kahretsin…..! Buradan beteri olamaz.」
Ram:「Gerçekten zahmetli, değil mi? Benim bile seçtiğim kelimelere dikkat etmem gerekiyor.」
Subaru:「Bu senin dikkat eden halinse bilesin ki pek de iyiye gitmiyor.」
Ram’ın sesine de ifadesine de duygularının esiri olan Subaru’ya yönelik bir sempati işliydi. Ancak bu sempatik tavrı Subaru’nun canını sıkıyor ve ona yaptığı şeyin istediğinin tam tersi etki etki doğurduğunu söyleme gereği duyuyordu.
Anastasia:「Miasmanın etkilerinden bahsetmek kolay ama korkutuculuğu bundan ibaret, sence de öyle değil mi? Gerçekte ben ve Ram-san etkilenmedik.」
Subaru:「Ne demek istiyorsun? Her şeyin güzel olacağı şeklinde süslü düşüncelerin varsa buna bir son versen iyi edersin. Yüzeyi kazarsak sen ve ben aynıyız.」
Anastasia:「Aaamma sert sözler. Benim bile öyle büyük bir özgüvene sahip olduğumu söyleyemem. Kişinin muhakeme yeteneği ve kararlılığı gibi şeyler zihin ve beden gücünden bağımsız şeylerdir.……. Aaaaaancak miasmanın korkutuculuğu karşısında tamamen felç olmuş olman bayağı kötü, sence de öyle değil mi?」
Anastasia üstünlük taslayan bir havayla samimi bir tavsiyede bulundu. Sözleri mantıklı olsa da Subaru, onun durumu anlamayışı karşısında sinir doluydu. Grubun başını çeken Subaru, önceki fikrinde ısrarcıydı.
Bunu işiten Anastasia ise ufak bir öhöm öhöm sesiyle boğazını temizleyerek,
Anastasia:「Söyleyeceklerim miasmayla ilişkili…..Yine de ben bile bu konuda çok bilgili olmadığım için söyleyeceklerim ağır gelirse beni bağışlayabilir misiniz?」
Subaru:「Sanırım bu konuda gerçekten tüm detayları bilenler yalnızca Cadı Tarikatındakilerdir, haksız mıyım?」
Anastasia:「Aynen öyle. Ama bu dünyada insanların tenezzül etmediği şeyleri kurcalamayı sevenler de var. Mesela gidip de miasma üzerine çalışan tuhaf tipler varmış ya? Gerçi benim bildiklerim olsa olsa gerçeklere dair söylentilerin söylentilerinin de söylentileridir.」
Anastasia’nın bahsini açtığı şey bir Cadı Araştırmacısı mıydı?
Tuhaf ama cazip bir şey olsa da düşününce öylelerinin var olmadığını varsaymak bayağı aptalca olurdu.
Muhtemelen bu dünyada da araştırmacılar vardı. Ve tabii ki bilgi açlığına sahip olan tüm bu bireyler mantıklı hareket edip yasaklı şeylerden kaçınıyor ve dünyanın akışına ayak uyduruyordu――Yo, böyle dürüst, saygılı bir doğaları olmasına imkan yoktu.
Hangi dünya ve hangi çağ söz konusu olursa olsun belli bir kalıba uymayan merak, mutlaka vücut bulurdu.
Anastasia:「Bu söylentiden öğrendiklerime dayanarak doğruca konuya dalmadan önce şunu sorgulamak gerekiyor,『Miasma』nedir?」
Ram:「Şey…… Cadı ve Cadı yaratıklarının saldığı kirletilmiş mana, değil mi? Ayrıca Tarikat üyelerinin de aynı şeyi saldığını duymuştum.」
Anastasia:「Ram-san’ın yanıtı hakim görüş. Miasma Cadının saldığı bir şey, Cadı tarafından yaratılan Cadı Yaratıkları da benzer şekilde miasma salıyor….. Peki ya şunu biliyor muydunuz?」
Ram:「――――」
Anastasia:「Cadı Tarikatının yaratıkları birbirlerinden gerçekten nefret ediyor.」
Anastasia = Eridna duraksamadan konuşuyordu. Yaratıcısının kim olduğu düşünülünce belki de bilgileriyle hava atmaya düşkündü. Anastasia’nın yaldızlı tabağı kırılmış da altından beyaz tilkinin gerçek yüzü çıkmıştı adeta.
Anastasia’nın sözleri karşısında bu izlenime kapılan Subaru’nun aksine Ram’ın gözleri irileşmişti. O, Cadı Yaratıklarının da Tarikat Üyelerinin de『Kıskançlık Cadısına』sadık olduğu düşüncesindeydi. Belki de gerçekte iyi anlaşamadıklarını öğrenmek onu şaşırtmıştı.
Ram:「İnanmakta zorlanıyorum… Ama sahiden öyle mi?」
Anastasia:「Maalesef hiçbir Tarikat Üyesi veya Cadı Yaratığını tanımadığım için emin değilim. Bu yüzden konuşmama bir söylenti konusu şeklinde başladım. Ama sizce de gerçek olması ilginç olmaz mıydı?」
Subaru:「İlginç mi……?」
Yanıtını veren Subaru, onun durumu bu şekilde tarif etmesinin uygun olmadığı izlenimine kapılmıştı. Anastasia ise kısa bir baş sallayışıyla birlikte「Mhm」diyerek,
Anastasia:「Dünyadaki herkes『Cadının』 Tarikat Üyeleriyle Yaratıklarının iyi arkadaş olduğunu düşünüyordur, haksız mıyım? Yine de Cadının emri altındaki ikilinin birbirlerine düşman olduğu bilinen bir gerçek değil. 400 yıldır gözden kaçan bir yanlış anlaşılma…… Hiç kimse esas gerçeği bilmiyor.」
Ram:「Eminim ki bu……」
Anastasia:「Bu söylentiyi dile getirdiğim için üzgünüm ama miasma konusunda da pek çok yanlış anlaşılma söz konusu gibi görünüyor. Mesela Cadı Yaratıklarıyla miasma arasındaki ilişki bilinenin tam zıttı, Cadı Yaratıkları miasmadan tiksiniyor. Ve esasında Cadıdan da nefret ettikleri söyleniyor.」
Ram:「――Yok artık, böyle bir şey olamaz.」
Ram, hikayesine kapıldığı Anastasia’ya şüphelerini sıralamayı sürdürüyordu. İkilinin bu etkileşiminin ardındaysa Subaru, Anastasia = Eridna’nın sözlerinin son derece su götürmez bir faktörle kanıtlandığını fark ediyordu.
Cadılarla Cadı Yaratıkları arasındaki ilişki gerçekten de kötüydü ve Cadı Yaratıkları Cadıdan nefret ediyordu.
O ana dek『Cadının Kalıcı Kokusunu』kullanma sıklığı düşünülünce bu olasılık Subaru’ya mantıklı geliyordu. Öyle olmasa Cadının Kokusuyla kaplı olan Subaru’yu böyle delice takip etmelerinin ve bu kadar köpürmelerinin sebebi ne olabilirdi ki?
Bu paralel dünyaya ışınlandıktan sonraki ilk Cadı Yaratığı İstilasında o kokuyu kullanmıştı. Hatta Beyaz Balinaya karşı da ondan faydalanmıştı. Şu ana kadarki tüm kanıtları bir araya getirince Cadının Kalıcı Kokusuyla miasma arasındaki ilişkiyi ihmal etmek imkansızdı.
――Subaru’yu sarmış olan『Cadının Kalıcı Kokusu』miasmanın ta kendisi gibi görünüyordu.
Subaru:「Tüm o Cadı Yaratıklarının Petelgeuse’inki gibi yandere niteliklere sahip olmasına imkan yok. Cadı dışında hiçbir yaratığın Cadı kokusu taşımasına izin vermezdi. Bu başka bir kadının kokusunu taşımak gibi olurdu.」
Durum buysa düşünmesi mide bulandırıcıydı ama bahsi geçen bu olasılık, mantıklı bir açıklama bağlamında uygundu. Başka bir deyişle Cadı Yaratıkları Cadının miasmasından nefret ediyor ve ona büyük bir düşmanlıkla bakıyordu.
Ve daha en başta çoğu insan『Kıskançlık Cadısının』Cadı Yaratıklarını yarattığı şeklindeki teorinin aslında yanlış olduğunu bilmiyor olmalıydı.
Cadı Yaratıklarını yaratan kişi『Kıskançlık Cadısı』değil, 『Oburluk Cadısı』idi.
Bu haber etrafa yayılmadığı için hiç kimse Cadı Yaratıklarıyla miasma arasındaki ilişkiyi fark etmiş gibi görünmüyordu. Anastasia’nın bilgi kaynağına gelince―― Subaru gerçekten『Cadı』üzerine çalışan bir araştırmacı var mı bilemiyordu ama eğer vardıysa doğru bir noktaya değinmişti.
Subaru:「……Tam bir saçmalık, ha?」
Subaru tüm bunları düşünerek kendi kaygısızlığına iç çekti. Söz konusu araştırmacının var olup olmadığından şüphelenmektense Anastasia = Eridna’nın en başından beri bildiği şeyleri dile getirdiğini düşünmek daha doğaldı. Subaru’nun düşünceleri bu noktaya ulaştığında içinde farklı formda bir öfke kök salmaya başladı.
Subaru neden Anastasia’nın Eridna olmasıyla ilişkili koşulları gizlemek zorundaydı? Julius ve『Demir Dişe』karşı düşünceli davranıyordu. Bilhassa da şu anda tüm dünyanın hatıralarından silinmiş olan Julius’a karşı.
Julius olabildiğince eskisi gibi davranmaya çalışıyor olsa da onda da umursamaz bir haller vardı. Bunu hesaba katınca Subaru, ona ekstra bir zihinsel yük bindirmekten kaçınması gerektiğinde karar kılmıştı.
Bundan kaçınmalıydı ama ne demeye onun yerine o yükü sırtlanmak zorunda olsundu ki?
Subaru:「――――」
Herkes bencildi.
Neden hepsinin götlerini kurtarmak için her şeyi yapan kişi yalnızca Subaru olmak zorundaydı ki?
Sinir bozucuydu. Can sıkıcıydı. Tüm baklaları ağzından çıkarsa olmaz mıydı? Anastasia’nın ruhunu,『Ölümden Dönüşünü』, her şeyi anlatsa yeriydi――
Ram:「……Barusu. Subaru, bir anda kafanı kuma gömme işine bir son ver, tuhaf davranıyorsun.」
Subaru:「Yalnızca ilişkimizin kötüye gitmesini engellemek için verdiğim doğal bir defansif tepki. Phaaah.」
Subaru’nun öfkesi kaynama noktasına geldiği için yüzünü kumdan duvara saplamış ve hakaretler savurmaya başlamıştı. Kum duvarı beklenmedik şekilde kırılgandı ve Subaru, duvarı elleriyle kazabilirmiş gibi görünüyordu.
Bunu keşfeden Subaru ağzındaki kumları tükürdü. Ram’ın soğuk ifadesinin düşünülecek bir yanı vardı ama Subaru kendi eylemlerinden sorumlu olduğu için misillemeleri kendine saklıyordu.
Anastasia:「Natsuki-kun’un eksantrik tavırları da miasmanın etkisinden kaynaklanıyor olabilir mi….. acaba?」
Ram:「Hayır, Barusu’nun her zamanki tavrı.」
Subaru:「Her zamanki tavrım falan değil! Yalnızca miasma etkisinin artçı şoku!」
Anastasia:「Ehh, olanların otantikliği üzerine düşününce sen bağırıp dururken konuştuğumuz şeye dönecek olursak…. Cadı Yaratıkları gerçekte Cadıdan nefret ediyor. Bunu varsayarsak Cadı Tarikatı Üyeleriyle Cadı Yaratıklarının da birbirlerine düşman olmasının bir açıklaması olmalı, haksız mıyım?」
Konuyu tekrar ana mevzuya döndürmek için kasten bir duraksama yakalayan Anastasia, düşünceli bir şekilde kafasını eğdi. Fakat Subaru’nun benzer fikirdeki düşünceleri onun sözlerine erişmedi. Onun yerine Ram, başıyla onay vererek konuşmaya başladı.
Ram:「Birbirlerine düşman olsalar da olmasalar da daha önce….. birlikte hareket ettiklerini hiç duymamıştım. En başta Cadı Tarikatının yaymadığı söylentiler de söz konusu.」
Subaru:「Anlıyorum…..Öyleyse Cadı Tarikatı gizlilik içerisinde hareket ettikleri ve gerçeği saklı tuttukları cinsten gizli bir organizasyon. Gerçi neden hiç öyle bir izlenim bırakmadıklarını merak ettim.」
Ram:「Barusu ve Emilia-sama o tiplere fazla sık denk geliyor.」
Subaru’nun tanıdığı tüm Cadı Tarikatı Üyeleri ilgi odağı olmayı şiddetle arzulayan ve şişirilmiş öz değer hissine sahip insanlardı. Subaru Petelgeuse’in hareketlerinin bile gizli saklı olduğunu söyleyemezdi ve dahası, diğer Günah Başpiskoposları da Büyük Şehirlerden birini ele geçirdikten sonra yayın yapacak kadar ileri gitmişti.
Bu herifler nasıl gölgelerden işleyen kötücül bir organizasyon olduklarını iddia edebilirdi ki?
Subaru:「Ah, ama bir saniye. Peki ya Beyaz Balina? O şey Cadı Tarikatıyla işbirliği içerisindeydi……Şimdi öyle olup olmadığı biraz şüpheli gelse de öyle bir zaman olmuştu.」
Anastasia:「Hmm? Cadı Yaratıklarının Cadı Tarikatından kesinlikle nefret ettiğini bilsem de Cadı Tarikatının Cadı Yaratıklarından nefret edip etmediğinden emin değilim……Gerçi, her halükarda, öyle olmasa da bu konuda yaygara koparmayacağım.」
Subaru:「Ben de öyle söylemiştim..….」
Subaru’nun itirazını uygun bir şekilde çürüten Anastasia, şahsi fikrini dosdoğru ortaya attı. Belki de bu fikre sıkı sıkıya bağlı kalmaması gerçekten de bir başkasının fikirlerine dair söylentileri işittiğinin kanıtıydı.
Yine de bu söylentileri konuşmasının temeli olarak adamakıllı kullanıyordu. Neticede gözlerinden birini kapatarak,
Anastasia:「Sonuç olarak bunu miasmayla aralarındaki bağlantıyı anlamadığımız şeklinde ifade edebiliriz. Ayrıca bir de Ram-san’ın baktığı şekil var, yani miasmanın kirletilmiş bir mana gibi olması…..Ama, şey, mananın o şekilde kirlenebileceği ne yaşandığını açıklayabilecek herhangi biri varmış gibi görünmüyor, değil mi?」
Ram:「――――」
Anastasia:「Mana kimin bedeninden geçerse geçsin manadır. Büyüyle veya hünerle doğası değişse de herhangi birinin bizzat mananın kendisine bir ekleme yapması mümkün değil.」
Subaru:「Bu…..」
Anastasia:「Peki mananın『Kıskançlık Cadısıyla』kirlenme sebebi ne? Ve ayrıca, Cadı Tarikatı üyeleri ne halt yemeye bu kirletilmiş manaya uyum sağlıyor?」
Son derece alışılmadık şekilde Ram, Anastasia bu soruları sıralarken çenesini kapalı tutuyordu. Hiçbir itirazda bulunmayıp sessiz kalması oldukça tuhaftı. Aynı zamanda Subaru da hissettiği tiksintiyle birlikte bir dejavu yaşıyordu.
Anastasia’nın bunu ifade etme şekli hem fikrini hem de vardığı sonucu belirsiz kılıyordu. Tavrı her yönüyle bir bilmece anlatıyormuş gibi hissettiriyordu. Bunun Echidna’yla örtüşüyor olması da Subaru’nun ağzının tadını kaçırıyordu.
Anastasia:「Peki, peki, peki, boş dedikodularla çok vakit geçirdik gibi görünüyor, sizce de öyle değil mi?」
Anastasia Ram’ın sessizliği ve Subaru’nun odaklanışını dikkate almadan böyle söyledi. O ana kadarki ses tonu ansızın değişmiş ve ani bir konu değişikliğiyle hepsini ardında bırakmıştı. Bu canlanışla ikisini de kendi halinde bırakan Anastasia fenerini geçidin önlerindeki kısmına doğru ışıldattı. Subaru da onu taklit ederek adımlarını duraksattı. Ve fenerini kaldırdığında neler olduğunu fark etti.
Subaru:「――――」
Önlerindeki geçit giderek sola kıvrılıyor ve gruba doğru belli belirsiz bir rüzgar yaklaşıyordu. Kum duvarı hala bir değişim göstermiş olmasa da Subaru, yolun ani kıvrımına eşlik eden rüzgara karışmış『Yanık Kokusunu』canlı bir şekilde anımsıyordu.
Ram:「Bir şeyler yanıyor gibi kokuyor, sanki ızgara et gibi, değil mi?」
Ram, bir tutam sıcak hava taşıyan rüzgar hakkında bu saf izlenimlerini dile getirdi. Fazla pişmiş, kömürleşmiş et kokusu geçidin derinliklerinden yayılıyordu. Belki de bu koku, birilerinin yemek yaptığının kanıtı olabilir ve ileride bir arkadaş grubuyla karşılaşabilirlerdi――Ancak bu düşünceler ne kadar iyi niyetli olursa olsun cahillikle eşdeğerdi.
Ram:「Emilia-sama ve diğerleri dikkatsizce ateş yakıp mola vermiş olabilir….. Aklımdan böyle şeyler geçiyor.」
Subaru:「Emilia’nın dikkatsizce ateş yakabileceği fikrine katılıyorum ama ben at adam bahsini geçirmişken böyle bir şeyi hiç hayal edemiyorum. Sen de durumun fazla iyimser düşüncelerle dolu kafandaki gibi olmadığına inanmak zorundasın, yanılıyor muyum!?」
Ram:「Miasma etkisi gittikten sonra tüm bu pervasızca söylemlerine bulacağın bahaneleri iple çekiyorum.」
Ram’ın sorularına gereğinden fazla azarlayıcı şekilde verdiği her yanıtta ondan yoğun sertlikte bir karşılık alıyordu. Onun son sözleri karşısında homurdanan Subaru, kendisine düşman kesilmesi gerekenin o olmadığını hatırlattı.
Buraya kadar gelmişken o kadarına hiç şüphe yoktu. Önlerinde geniş bir mağara vardı ve orada alevler içerisindeki kafir bir Cadı Yaratığı kendilerini bekliyordu.
Buraya gelirken harcadıkları vakit bir öncekine kıyasla daha az gibiydi. Yine de o yaratığa rastlayacakları düşünülünce belki de burası o Cadı Yaratığının yuvasıydı. Subaru, yaratığın oradan ayrılmış olabileceği şeklinde en ufak bir umut dahi taşımıyordu. Eğer mümkünse yapmaları gereken şey――
Subaru:「Geçmek için onu öldürmekten başka şansımız yok, ha?」
Ram:「Bana kalırsa şu anki savaş gücümüzü hesaba katarak bir plan geliştirmemiz daha faydalı olur.」
Anastasia:「Ben kozumu kullansam bile hiç gücümüz yok….. ki eğer mümkünse o yorucu şeye son çare olarak başvurmak isterim, çünkü etkilerini geri alamıyorum.」
Anastasia da Ram da Subaru’nun eylem önerisine karşı çıkmıştı. Subaru reddedildiği için sinirlense de kendi fikirlerini onlara dayatmak gibi bir niyeti yoktu. Açıkçası bu absürt olurdu. İsimlerini fuzuli yere『Savaşamayanlar』Takımı koymamıştı. Muhtemelen Cadı Yaratığıyla yüzleşmeyi gerektiren tüm seçimleri pervasızca olurdu.
Subaru:「Öte yandan geri dönüp sağ tarafı seçmemiz de mümkün değil.」
Ram:「Deminden beri büründüğün tüm o surat ifadelerinden sonra, Barusu, sağ taraftan gitmeye cesaretin olmadığını görebiliyorum, haksız mıyım?」
Anastasia:「Ama bu sözleriniz köşeye sıkıştığımız anlamına geliyor. Başladığımız yere geri dönüp diğerlerinin bizi bulmasını beklemek de takdire şayan bir şey olmaz……. Değil mi?」
Ram’ın küstah yanıtını duymazdan gelen Anastasia’nın yanıtı tam isabet olmuştu. Subaru Cadı Yaratığından geri dönecek kadar çok korkuyorsa başından beri ettiği kelimeleri geri almalı ve burada durmalıydı. Bunu yapmadığına göre geriye kalan tek seçenek Cadı Yaratığını atlatıp geçmekti.
Dolayısıyla tüm bunlardan bunu başarmak için bir yol bulamayacakları anlamı çıkmıyordu.
Subaru:「Her şeyden önce rakibimizle ilgili bilgi toplamamız gerekiyor. Her şey plana uygun ilerlerse bir şansımız var.」
Diyen Subaru, bir plan bulmak için kafa yoran ikilinin önünde bu sonuca varmıştı.
#Bu bölümün İngilizcesinde pek anlam bütünlüğü yoktu, cümleler kötüydü, dolayısıyla çok içime sinen bir çeviri olamadı. Pek fazla olay da yaşanmadı. Ama en azından cadı yaratıkları, tarikat üyeleri ve miasmayla ilgili ufak bilgiler verildi. Ve şimdi de sırada dünya tuhafı at adamımızla karşılaşmak var. Bakalım defalarca ölecekler mi, yoksa kolayca bir çözüm bulabilecekler mi… Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..