Cilt 6 Bölüm 17 [ Kum Denizinin Kralı ] (2/3)

avatar
3534 14

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 17 [ Kum Denizinin Kralı ] (2/3)


Çevirmen : Clumsy



――Subaru, Cadı Yaratığı At Adamın yaşam tarzıyla ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyordu.

 

Çünkü ona rastlamasıyla diri diri yanması arasında sadece yirmi otuz saniye vardı. Bu deneyimden acı verici bir şekilde ruhuna kazınan tek şey, o tuhaf görünümlü figürün iliklerine dek midesini bulandırdığı ve muazzam bir ateş gücüne sahip olduğuydu. Kısaca düşününce, nafileden başka bir şekilde algılanması kaçınılmaz bir ölüm olmuştu.

 

Fakat bu konu üzerine endişelenmek can sıkıcı olurdu. Natsuki Subaru beklenmedik『Ölümler』konusunda tecrübeliydi.

 

Subaru:「Her şeyden önce, At Adamın belirişine karşı dikkatli olmalıyız.」

 

İtici görünümü bir kez görünce unutulamayacak cinstendi. Yalnızca saniyelerle sınırlı olsa da o tuhaf görünüm zihninde hala canlıydı. Bunun da üzerine düşünmesine yardımı dokunuyordu.

 

At bedeninin üzerinde insan bedeni vardı ve kafası boynuza çevriliyordu. Bunların yanı sıra bir de gövdesinde açık bir ağız taşıyordu. Bir çocuğun çamurdan yapacağı cinsten yarım yamalak, kalitesiz bir görünümdü. Fakat Subaru’nun gözlerini hatırladıklarından ayırmadan beynini zorladığında fark ettiği bir şey vardı.

 

Subaru:「Kesinlikle gözü yoktu.」

 

Özünde, normalde olması gereken yerde bir kafası yoktu. Bu nedenle o Cadı Yaratığının bedeninde görme duyusu sağlayan bir organ olmadığından emindi.

 

Belki kum tepelerinin altındaki bu mağara sisteminde fener taşımadıkça hiç ışık sağlanamadığı için burada hareket etmenin olumsuz etkileriyle tersine evrim yaşamıştı.

 

Subaru:「Köstebek gibi bir şey mi? Yeraltında yaşamaya adapte olup görüşünü yitirmiş.」

 

Belki de başından beri göremiyordu; ama hiç değilse buna bağlı kalmıyor ve göremeden de işini görüyordu. O sırada Cadı Yaratığı Subaru’yu taşıdığı fenerin ışığı sayesinde fark etmemişti. Onu dikkatsizlik ederek çıkarttığı sesler ve işaretler sayesinde fark etmişti.

 

Yani Cadı Yaratığı, gözleri yerine koku veya işitme duyusunu geliştirmiş olmalıydı.

 

Subaru:「Doğru hatırlıyorsam köstebeklerin son derece kötü olan burunlarını telafi edecek kadar iyi işitme duyuları olduğunu duymuştum.」

 

Bu daha önce Anastasia’dan duyduğu değil, bir zamanlar bir yerlerden işittiğine emin olduğu tuhaf bir bilgiydi. Fakat Subaru’nun tahmini, tutunduğu asılsız düşüncelerden çok daha faydalı çıkmıştı. At Adamın güçlü yanı işitme duyusuydu; bu sonuca varan Subaru harekete geçmişti.

 

Böylece…

 

Subaru:「――――」

 

Tek kelime etmeden, olabildiğince sessiz şekilde kollarını aşağı yukarı salladı. Kuma adımını attığı andan itibaren kumları ezerek çıt çıkartmamak için adımlarına çok dikkat ediyordu.  

 

Salladığı kollarıyla fırlattığı şey, acil durum çantalarına koydukları su şişelerinden biriydi. Belli bir hedefi olmaksızın fırlattığı şişe dosdoğru iri mağaranın sonuna uçtu―― Ve indiği noktada, mağaranın ortasındaki alevli Cadı Yaratığının dikkatini çekti.

 

At Adam:「――――ϡ ϡ !!」

 

Su şişesi hafif bir pat sesiyle kuma indiği anda o sesi işiten At Adam, çarpıcı bir tepki verdi. Alevli yelesini sallayıp at bedeniyle sıçradığı gibi sesin kaynağına hücum etti. Hiç tereddüt etmeden vücudunu vahşice oraya çarptırdı.

 

At Adam:「――――ϡ ϡ!!」

 

Kumlar havalandı, mağara boyunca titreşen kıvılcımlar yayıldı. Şiddetle saldıran At Adam, etrafta savruldu. O koca, açık ağzındaki dişleri birbirine sürtüp gıcırdatarak sayısız bebeğin çığlığını andıran tiz bir ses koyuverdi.

 

Su şişesinin üzerine bastı, onu dümdüz etti ve defalarca kez ateşe verdi. Şişeyi orijinal halinden bir hiçe çevirdikten sonraysa yelesinden kuma yayılan alevlerden bir miktar daha saldı. Ve kavruk kumlar dışındaki her şey yanıp kupkuru kesildiğinde tatminkar bir şekilde hareketlerini sonlandırdı.

 

Gerçekten de tatmin olmuşa benziyordu. Onun yaptıklarını göz ucuyla izleyen Subaru, beline bağlamış olduğu ipi sallayarak ilerlemelerini işaret etti. Kumu dikkatlice adımlama sesleri Cadı Yaratığının tüm mağaraya nüfuz eden tiz çığlıkları tarafından yutuluyordu. Grup, mutlak bir dikkatle, her seferinde birer adım atarak ağır ağır ilerliyordu――

 

「――――」

 

Subaru ipi çekiştirip yürümeyi kesmelerini işaret ederek ilerleyen Yer Ejderini durdurdu. Şaşırtıcı bir şekilde insan konuşmalarını anlamıyor olması gereken Yer Ejderi, Subaru’nun talimatlarına sadakatle uyuyordu. İri yapısına uymayan ihtiyatlı bir yürüyüşle kumlarda adım adım ilerliyordu.

 

―― Subaru ve diğerleri, karanlığa bürünmüş mağaradaki ölüm uçurumunun kıyısında bir yürüyüş gerçekleştiriyordu.

 

Düşününce mağaranın genişliği muhtemelen aşağı yukarı bir okulun spor salonu kadardı. Cadı Yaratığı tarafından öldürülerek dört bir yana saçılmış, kömürleşmiş cesetlerle dolu bir alandaydılar.

 

Adımlarını ve nefes alıp verişlerini sessizleştirip Cadı Yaratığını atlatmaya çalışıyorlardı.

 

「――――」

 

Yalnızca kasvetli bir sessizliğin çöktüğü bir alan değildi. At Adamın saçmalık derecesinde iri ağzı ardı ardına çılgınca nefesler alıp veriyordu. O ses de balondan hava çıkışını andıran tuhaf bir his veriyordu.

 

Yaratığın yalnızca görünümü değil, tavırları da mide bulandırıcıydı―― Her halükarda Subaru, onun böyle sığ olmasına müteşekkirdi. Bu sayede savaşmayı içermeyen bir plan geliştirmeyi başarmıştı.

 

「――――」

 

Subaru yeni bir su şişesi çıkartarak At Adamın arkasına fırlattı. Saf Cadı Yaratığı da o sese tepki vererek bir kez daha boş şişeye şiddetli bir saldırıya geçti.

 

Alevler ve bebek çığlıkları mağaraya yayılıyor, su şişesi At Adamın yoğun ısısı sayesinde açılıyordu. Kavruk bir sesle birlikte de şişe, kara bir kömüre çevrildi.

 

Bu velveleye aldırış etmeyen Subaru ve diğerleri, o süreyi ilerleyip geçitle aralarındaki mesafeyi kısaltmak için kullandı.

 

――İşte bu basit şaşırtmaca, Subaru’nun At Adamın yaşam tarzını gözlemleyerek vardığı sonuçtu.

 

Onun görme duyusuna sahip olmadığı hükmüne varan Subaru, işitme duyusuna bel bağlayacağında karar kılmıştı. Böylece Ram ve Anastasia’yı ardında bırakıp bir şeyler fırlatma metoduyla Cadı Yaratığının dikkatini çekmişti. Özgüvenini geliştirene dek de aynı şeyi birkaç defa tekrarlamıştı.

 

At Adam işitme duyusunu kullanarak avlanan bir Cadı Yaratığıydı. Ve üstüne üstlük aynı metotla defalarca tuzağa düşürülebilecek kadar saf bir canlıydı.

 

Bunu öğrendikten sonra gerisi kolayca gelmişti. Ram’a dikkat dağınıklığı yaratabilmek için gerekli eşyaları hazırlatmış ve Cadı Yaratığından kaçtıktan sonrası için rüzgarı kullanarak çıkışı bulmasını sağlamıştı. Sonra da Patrasche’ye titizlikle gizli planlarını ve strese veya gerginliğe yenik düşmemek için güçlü kalma ihtiyacını açıklamış, oyun suratını takınmasını söylemişti.

 

「――――」

 

Esasında Subaru’nun taktikleri hayal kırıklığı doğuracak derecede iyi işliyordu. Mağarayla geçit arasındaki mesafe çoktan yarılanmıştı ve strese kapılarak geçirdikleri vakit o kadar da çok değildi. Büyük ihtimalle önsezi kapasitesi olmadığı için Cadı Yaratığını art arda aynı şeyi tekrar ederek atlatabileceklerdi.

 

「――――」

 

Tabii ki fener ışığını kapatmışlardı ve görebildikleri tek şey At Adamın uzaklarda çatırdayan alevli yelesiydi.

 

Muhtemelen fener ışığı, göremeyen Cadı Yaratığını etkilemeyecekti ama yine de duyularını tetikleyebilecek her şeyi olabildiğince azaltmak şeklinde bir karar almışlardı.

 

「――――」

 

İpin çekildiğini hisseden Subaru’nun düşüncelere dalmış olan dikkati yeniden o ana çevrildi. Oyalamayı etkin kılmak adına iki ip tutuyordu. Biri Patrasche’ye bağlıydı, diğeri de onu süren Ram’ın elindeydi.

 

Patrasche’ye verilen talimatlar “Dur” ve “İlerle” şeklindeydi. Fakat Subaru ve Ram arasındaki bağlantının pek bir koşulu yoktu. Yalnızca birbirlerinin dikkatini çekebilmek adınaydı.

 

Buna rağmen ipi kullanarak kurdukları bağlantı birbirlerinin yüzlerini göremedikleri ve konuşamadıkları bu senaryoda varlıklarını belli ettiği için Subaru’yu oldukça şaşırtıcı bir derecede rahatlatıyordu.

 

Şimdi tüm bunları yaşayan Subaru’nun içi Anastasia veya Ram’a kötü hisler beslemeye elvermiyordu. Başkalarının yüzüne bakmamanın daha rahat hissettirdiği bir ruh halindeydi.

 

Diğer taraftan bu, kalbinde böyle bir ıssızlıkta rahatlıkla büyüyen bir stres olmadığı anlamına gelmiyordu. Kendisini bunun kısmen miasma etkisinden kaynaklandığına ikna etmişti―― Fakat Anastasia’nın öncesinde “Miasmanın ne olduğuyla” ilgili anlattığı hikayenin çoğu kısmı belirsizleşmişti.

 

Buradan ayrıldıklarında miasmanın etkilerinden arınıp iyileşecek miydi? Doğrusu şu an için bu da şüpheli geliyordu.

 

İyileşemediğini varsayarsa, Emilia ve Beatrice’le buluştuğunda bile bu nahoş hislerden kurtulamayacak mıydı yani…

 

Subaru:「――!?」

 

İpin bir anda kuvvetle çekilişi Subaru’nun istemsizce geri adım atmasına yol açtı. Çekilen ip, Patrasche’yi hızlandıran ipti. Yer Ejderi onu zorla durdurmak için ani bir karar vermişti.

 

Ve Subaru suratını kaldırır kaldırmaz bunun sebebini anladı――

 

Subaru:「――ukh」

 

Subaru’nun bir adım ötesine bir ateş kümesi fırlatıldı. O küme aşağı yukarı bir futbol topu kadardı ama etrafa ısı dalgaları yayarak hızla geçip gitti. Birkaç metre ötedeki kum duvarını parçaladı ve şiddetli sesi bir patlama takip etti.

 

Subaru’nun soğuk bedenini sıcak bir rüzgar kasıp kavurdu; kendisini çığlık atmaktan zor alıkoydu.

 

Patrasche tarafından durdurulmuş olmasa doğrudan darbe alacağı kesindi. Kendisini öldürecek güçte olup olmadığını bilmiyordu ama yaralanacağı kadar yakıcı olduğundan emindi. Canını ucu ucuna kurtarmış olduğunu fark eden Subaru, omurgasına giren ürpermeyle birlikte dişlerini sıktı.

 

Neden önüne bir ateş topu fırlatılmıştı ki?

 

Subaru:「――――」

 

Subaru refleks olarak arkasına döndü. At Adam oyalanmalarına kanmış şekilde mağaranın diğer tarafındaki su şişesiyle ilgileniyor olmalıydı. Ama boynuzlu kafasını grubun olduğu yere çevirmiş şekilde hırlıyordu.    

 

Subaru ve diğerlerinin orada olduğunu biliyor gibiydi.

 

Subaru:「――――」

 

Bunun olması mümkün değil diye düşünen Subaru kafasını salladı.

 

Yeni bir dikkat dağınıklığı yaratmak için belinden çektiği bir su şişesini kaldırdı. Kendisini Ram’la bağlayan ip ansızın çekildi, bir mesaj aldı ama umursamadı. Şu an için en büyük önceliği Cadı Yaratığının dikkatini başka bir yöne çekmekti.

 

Şişeyi yay şeklinde savurarak At Adamın soluna doğru fırlattı ve şişe orada kumlara düştü. Ve tam da Subaru’nun beklediği gibi Cadı Yaratığının dikkati o noktaya kaydı, hantal yaratık bu bariz dikkat dağıtma taktiğine kandı.

 

Alevler bir kez daha yayıldı, bebek çığlıkları yankılandı. Tiz çığlık mağara boyunca yankılanırken de Subaru, Patrasche’yi çıkışa ilerlemeye teşvik etti.

 

Yalnızca önceden belirledikleri bu rutini tekrarlamaları gerekiyordu. Sadece bunu yaparak burayı atlatabilmeleri lazımdı ancak――

 

Subaru:「――hk!」

 

At Adam bir kez daha Subaru’nun yürüdüğü yerin hemen yanına bir ateş topu fırlattı. Bu seferki geçen seferkinden de yakındı, Subaru’nun tenini yakacak kadar isabetliydi.  

 

Subaru’nun nefesi ateş topunun patlayışıyla anında kesilirken ısı dalgası tarafından hırpalandı.

 

Subaru:「――――」

 

Önünde beliren turuncu ışık kaynağının sağladığı aydınlanmayla Subaru, gözlerini belli bir mesafedeki Cadı Yaratığına dikti. Tabii gözleri buluşmadığı için göz göze geldiler tabirini kullanmak pek doğru olmazdı.

 

Yine de Cadı Yaratığının ilgisi bariz şekilde o taraftaydı. Ses haricinde izlerini sürebilmesi mümkün değildi, peki kendi çığlığının ortasında onları bulabilmesine sebep olan şey neydi――

 

Subaru:「Kendi… çığlığı…」

 

Ram:「Barusu, yankı…」

 

Subaru’nun zihninde soru ve cevap bir araya gelirken hala yayı çekmekte olan Ram nihayet bir ses çıkartarak ona seslendi. İkisinin aynı sonuca vardığı o saniyedeyse At Adam kumları tekmeledi.

 

Toynakları kumun yüzeyine vurdu ve kafalarını kaldırmalarını gerektiren irilikteki Cadı Yaratığı soğuk havayı hafifçe aşmaya başladı. Kımıldadıkça alevli yelelerinin ısısı yükseldi ve birden Subaru’nun grubuna doğru atıldı.  

 

At bedenine yapışık insan bedeni kollarını kaldırdı ve kendi alevli yelesinden parçalar çekti. O parçaları elleriyle ateş toplarına dönüştürdükten sonraysa her biri kaşla göz arasında patlayıcı alevli mermilere çevrildi.

 

Subaru:「…! Koşkoşkoşkoş!!」

 

Bu noktada At Adamla çarpışmaktan kaçınmak mümkün olmaktan çıkmıştı.

 

Olabildiğince az ses çıkartarak hareket etme planını bir kenara atan Subaru, Patrasche’nin kalçasına vurarak koridoru bir an önce koşarak geçmesini emretti.

 

An itibarıyla Subaru’nun grubu mağaranın tam ortasındaydı, girdikleri yere de hedefledikleri yere de uzaklardı; yani At Adam için çok avantajlı bir pozisyondu ve görünen o ki Cadı Yaratığının planı da buydu.

 

Subaru:「Bizimle oyun mu oynuyormuş…!?」

 

Ram:「……!」

 

Subaru’nun zihni şaşkınlık içerisinde kalakalmıştı ama Cadı Yaratığı hiç duraksamadan yaklaşıyordu. Yarattığı ateş toplarını fırlatıp kaçan hedeflerinin etrafına kum bulutları üflüyor, onlarla adeta oynuyordu.

 

Cadı Yaratığı onların dosdoğru koridora koşturmasını bekliyordu. Zaten kafasını karıştırmak için zikzak çizerek koşmayı deneseler bile işitme duyusu her sesi yakaladığı için böyle bir numaraya kanmazdı.

 

Subaru:「Voah! Aah!」

 

Eğdikleri kafalarını yakan ateş topları ardı ardına fırlatılıyordu.

 

Göremeyen Cadı Yaratığı kaçan grubun etrafında daireler çiziyor, patlayıcı ateşinden kaçmalarına izin vermiyor, havaya kum öbekleri saçıyordu.

 

Subaru:「Gah――!?」

 

Patlamanın ısı dalgası, Subaru’nun ayaklarını rahatlıkla yerden kaldırarak uçmasına yol açmıştı.

 

Hızlıca iki elini kaldırarak kafasını korusa da sıcak havanın ani yükselişi burnu ve boğazının içini yaktı. Nefes almak zorlu hale gelmiş ve burnunun içi kavrulunca koku duyusunu geçici olarak yitirmişti.

 

Yüzünün merkezindeki acı nedeniyle yerde yuvarlanırken ise yaşlı gözlerle kaplı yüzünü kaldırdı.

 

At Adamın gövdesindeki ağız kocaman açılmış ve o dişli ağızdan kahkahayı andıran kulak tırmalayıcı bir ses yükselmişti. Yo, andırmıyordu, gerçekten kahkahaydı.

 

Bir Cadı Yaratığına karşı bile galip gelemeyen güçsüz insan oyuncağına gülüyordu.

 

Subaru:「Kahretsin, argh…!」

 

İçinde kaynayan nefret, Subaru’ya ayağa kalkacak gücü verdi.

 

Şüphe ve güvensizlikle kıyaslanınca karşısına çıkan mahluktan nefret etmek ne kadar da harikulade, sağlıklı bir histi. Bu saf öfkenin karanlığı tarafından yutulan Subaru, halinden çok memnun görünen Cadı Yaratığına homurdandı.

 

Kazanmış gibi davranması gülünesiydi.

 

Miasmadan nefret eden değersiz bir Cadı Yaratığı nasıl olur da Natsuki Subaru’yu yenebileceğini umabilirdi?

 

Subaru:「――――」

 

Bir elini beline atan Subaru, kırbacını çekti.

 

Elinin o kavrama hissini anımsamasına izin veren Subaru, kırbacın ucuyla kumlara hafifçe vurdu; At Adam anında kuvvetli kahkahasını kesti ve kulaklarını kırbacın şaklama sesine doğru çevirdi.

 

Muhtemelen böyle bir sesi ilk işitişiydi.

 

Fakat Subaru’nun gerçek planı bu değildi. Kırbaç yalnızca bir dikkat dağıtmaydı.

 

Subaru:「――Görünmez Takdir」

 

Cadı Yaratığının hiddeti karşısında Subaru’nun kalbinde kaynayıp çalkalanan karanlık bir duygu şekillenmişti.

 

Yönlenen o duygu, At Adamın uzuvlarını tek tek kopartacak bir güce dönüştü. Bu şekilde kullanmak onu elinden tek bir numara gelen biri gibi gösterse de umurunda değildi. Herkesin üzerinde işe yarayan bir numaraydı.

 

Subaru:「――」

 

Kırbacı başının üzerinde şaklatarak Cadı Yaratığının kırbacın havayı yarma sesini dinlemesine izin verdi.

 

İlk sese yakından kulak kesilen At Adamı alarma geçirmemeye dikkat ederken görünmez büyülü el karanlığı aşarak geçercesine, insan gövdesinin üzerindeki boynuzu hedef alarak Cadı Yaratığının gölgesine sokuldu.

 

Hayati organlarını insan bedeni mi at bedeni mi taşıyor bilemiyordu. Kafası bir boynuz olunca orada bir beyin olup olmadığı da bir gizemdi. Buna rağmen içeride hayati bir organ olmak zorundaydı. Bu karar doğrultusunda görünmez elinin avcuyla boynuzu parçalayacaktı.

 

Boynuzunu kaybetmek Cadı Yaratığını itaatkar hale getirirse de ondan kendisini öldürmesini isteyecekti. Böylesi çok daha hoş olurdu…

 

Subaru:「…!?  Gu… agh… Gah!?」

 

Bu düşünceyle planını gerçekleştirmesine ramak kala bir şey yaşandı.

 

At Adama odaklanan『Görünmez El』hedefin kafasına ulaşmak üzereyken Subaru’nun kendi kafası akla hayale gelmez bir acıyla doldu. Kafatasından bir şeylerin koparıldığı, tam da kafatasını bir şeylerin deldiği hissiyle gözleri geriye yuvarlandı ve dudaklarından kaçan sarı köpükler eşliğinde dizlerinin üzerine çöktü.

 

Subaru:「Gah…ah!? Guh…Agh!!」

 

Diz çökerken iki elini de kafasına götürdü ve acıyla savaşmaya çalışarak kafasının yan taraflarına vurmaya başladı. Kafasına vursa da kafasını ovuştursa ve iki yanından tutsa da hiçbir şeyin acıya yardımı dokunmuyordu. Acıyla baş etmek için daha güçlü, daha keskin bir acı duymayı deniyordu. Kendisine ardı ardına vuruyor ancak ne kadar sert vurursa vursun acının üstesinden gelemiyordu.

 

Kafası çılgınca dikenler tarafından delinip geçilirmiş gibi hissederek yerlerde yuvarlanır ve acıdan bayılmasına ramak kalırken ise sebebini dahi anlamadan kum yutmaya başladı.  

 

Subaru:「Acıyor! Augh! Acıyor acıyor acıyor acıyor! Acıyor!」

 

Kan tükürürcesine bağırıyordu.

 

Ağzı kumlarla dolu halde kumları arka dişleriyle çiğniyor, yerde dövünüyor, boğazının tıkanmasını önlemek için gizemli acıyla savaşıyordu. Ancak onu yenemiyor, ona yeniliyordu.

 

Tabii ki Görünmez Takdir o saniyede ortadan kayboldu.

 

Onun kayboluşuyla da At Adama hiçbir şekilde karşı koyamaz hale geldi. At Adam ise onun dirençsizliği karşısında hayal kırıklığına uğramışçasına onu dumanı tüten bir cesede çevirmeye hazırlandı.

 

Koca bir ateş topu havanın soğukluğunu kovarken patlayıcı sıcaklık, etraflarındaki dünyayı ısıttı.

 

İşte bu şekilde Natsuki Subaru, kömüre dönecekti…

 

Patracshe:「――――ϡ !」

 

Ancak son saniyede simsiyah Yer Ejderi hiddetle hücuma geçerek Cadı Yaratığının kolunu koparttı.

 

Patrasche:「――――」

 

Karanlığa karışan rengiyle sessizce Cadı Yaratığına yaklaşan Yer Ejderi ona bir ısırık saldırısı indirmişti. Koluyla birlikte dengesini yitiren Cadı Yaratığı ise kafasının üzerine kaldırmış olduğu ateş topunu düşürdü.

 

Başka bir deyişle, Cadı Yaratığının yarattığı ateş topunun ısısı kendi ayağında patladı ve burnunun dibindeki patlama, yaratığı havaya uçurdu.

 

Patlamayla fırlarken yaralı kolundan kanlar damlayan At Adam sırt üstü devrildi. Patrasche ise ona tek bir bakış dahi atmadan kumlar üzerinde koşturarak acılar içerisindeki Subaru’yu dişleriyle kıyafetlerinden yakaladığı gibi hızlıca geri çekilmeye koyuldu.

 

Patrasche’nin dişleriyle belinin yakınlarından tutulan ve sağa sola sallanan, hem kötü dolaşımı hem de devam eden baş ağrısı yüzünden işkence çeken Subaru, bakışlarını ardına çevirdi.

 

Patrasche’nin arkasındaki At Adam dengesiz bir şekilde ayağa kalkmaktaydı.

 

Ardından insan gövdesindeki yaradan köpükler çıkmaya başladı, kopartılmış olan sol koluysa anında geri çıktı. Çılgınca yenilenme kabiliyeti diğer yaralarında da devreye girdi. Az önceki patlamanın açtığı yaralar ardı ardına kapandı. At Adam saniyeler içerisinde tamamen sağlığına kavuştu.

 

Ve böylece onu yavaşlatacak hiçbir şey kalmadı.

 

#E sessizce ilerleme stratejisi işlemiyor, Görünmez El kullanmaya çalışmak bile Subaru’yu mahvetti, At Adamın kopan koluna dek tüm yaraları anında iyileşebiliyor. Peki burayı nasıl geçecekler? Buradan vazgeçip diğer tarafa dönseler desek miasma yüzünden hepsi kafayı yiyor, orası daha da imkansız bir rota. Neler olacağını hiç bilemiyorum, büyük bir merakla bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46036 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr