Cilt 6 Bölüm 18 [ Kum Kulenin Koruyucusu ] (1/3)

avatar
4058 17

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 18 [ Kum Kulenin Koruyucusu ] (1/3)


Çevirmen : Clumsy



―Bulanık karanlığın kalıntılarında bilinç, su yüzüne çıktı.

 

Natsuki Subaru’nun burayı ziyaret edişinin üzerinden uzun zaman geçmişti. Önceki birkaç seferde olduğu gibi yer ve göğün son bulmadığı, yalnızca karanlığın yer aldığı kara bir dünyaydı. Tıpkı『Ölümden Döndüğünde』olduğu gibi buraya zorla çağrılmış olduğunu hissediyordu.

 

Üzerine düşünecek olursa gerçekten gizemli bir mekandı. Her halükarda Subaru buradaki anılarını taşıyabiliyor veya dışarı çıkartabiliyor değildi. Bu mekanı ilk ziyaret edişi olmasa da ayrıldıktan sonra buraya giriş yaptığını unutuyordu.

 

Bir düşte süzülen bir baloncukmuşçasına gelip geçici bir his taşıyordu.

 

Bu solgun karanlığın içerisinde, zayıf hatıralarının dar boşluklarında, Natsuki Subaru olarak bilinen bilinç havada bata çıka ilerliyor, zifiri karanlığın içerisinde yavaşça yüzüyordu.

 

Yalnızca bilincini kullanarak yüzeye yükseldi; tabii ki konu vücudu olduğunda uzuvları, gözleri, kulakları ve ağzı olmaması hissine alışkındı. Bunun yanı sıra nerenin yukarı, nerenin aşağı, sol veya sağ olduğunu bilemiyor ve hiçbir şey görememe, derinliği ölçememe gerginliği taşıyordu. Fakat bu, tek bir şeyin hükmettiği bilinci için bir önem taşımıyordu.

 

Bilincinin merkezinde, belki de bizzat bilincinin oluşumunda dayanılmaz, bitmek tükenmek bilmez bir tutku vardı― yo, daha ziyade kıymetli bir aşk, hayranlık, derin, koşulsuz bir sevgi.

 

Buraya geldiğinde bu sevginin kaynağı halini alabilirdi. Bilincinin keşfettiği üzere burayı tekrar ziyaret etme imkanı bulmak hoşuna gidecekti. Uzun zamandır beklediği karşılaşmanın tadını çıkarmaya bile başlayamadan önce koşullar gereği var olmayan göğsüne koşullar gereği var olmayan dudaklarını açıp şarkılar söyleme isteği doğuracak cinsten bir keyif yerleşmişti.

 

Fakat bilincinin bu tutkusu―

 

Gizemli Ses 1:「Varış yapmış gibi görünüyor… YAŞASIN.」

 

Gizemli Ses 2:「Bunun şaka yapılacak bir tarafı yok. Birazcık şanslı diye bu kadar kendini beğenmiş davranmak… Biraz kendini tutmayı bileceksin, utanmazlık da bir yere kadar, ne dayanılmaz bir şey. Kendine uzun uzun, objektif şekilde baksın; belki o zaman küstahlığının boyutunu görür.」

 

Bir anda bu sözleri işitti; hiçbir şekilde duymaması gereken sesleri duymaktan rahatsız olmuştu.

 

???:『――――』

 

Bilinci arkasına bakmak için dönüş yaptı. Bu yönsüz dünyada ne yüz ne de beden vardı, öyleyse arkasına bakmasının ne anlamı vardı ki? Mesele eyleminde bir anlam bulmak değil de bir anlam vermek için eyleme geçmekti. Arkaya bakmak için bir beden gerekirdi. Ve bilinçli olarak düşünüp eyleme geçince zifiri karanlığın Natsuki Subaru olan hiçliğe bunu vermekten başka şansı kalmamıştı.

 

Böylece arkasına bakan bilinç, etrafına bakabilsin diye görüş bahşedilen Natsuki Subaru oldu ve etrafında dönebileceği bir bedene kavuştu. Fakat başlı başına bu hala yetersizdi ve bedeni tamamlanmış olmaktan uzaktı. Bu Subaru, kusurlu, eksik bir yeniden yaratımdı; gerçek Natsuki Subaru’yu yeniden üretmek mümkün değildi.

 

Elleri ve bacakları veya bir ağzı ve burnu olsa daha iyi olmaz mıydı? ―Yo, sıfırdan insan yapmak o kadar basit değildi.

 

Natsuki Subaru kendisi hakkında kendisini yeniden yaratacak kadar çok şey bilmiyordu. Natsuki Subaru için yalnızca hatıraları ve bilgilerini kullanarak kendisini tamamlamak kolay iş değildi.

 

Dolayısıyla daha fazla Natsuki Subaru yaratmak imkansızdı. Fakat tamamlanmamış Natsuki Subaru, bu eksiklik durumunda, bunun farkına bile varamıyordu. Ve bu yüzden tamamlanmamış Natsuki Subaru yalnızca geçici bedenine geçici gözler almıştı. İşte zemine ayağını bile değdiremediği bu durumda var oladururken etrafına bakınarak bir şey fark etti.

 

Karanlığın derinliklerinde, Natsuki Subaru’nun “bilinci” dışında ön plana çıkan bir şeyler vardı.

 

Gizemli Ses 1:「Mide bulandırıcı ve utanç verici, benliğin sonucundan başka bir şey değil… KİBİR. Evet, ne kadar da günahkar, ne kadar da pissin! Ne kadar ne kadar ne kadar ne kadar da… KÜÇÜMSENMEYE LAYIKSIN!」

 

Gizemli Ses 2:「Ortalama altı, insanlıktan çok uzak, burada kusurluluğun nihai haline sahip olduğumuzu söyleyebiliriz, sana da öyle hisettirmiyor mu? Yaaaani, benim bu versiyonuma o herife hizmet ettirerek ne düşünüyorlardı ki? Ona güvenip güvenemeyeceğimizin daha en başta bariz olması gerekmiyor muydu? Sen kimsin de benim yoluma çıkıyorsun, bir baş belası! Bir ayak bağı! Hepsi birden! Ama ne eksikler, ne eksikler! Yetersiz! Saanki mantıklı bir insan gibi düşünebiliyorsun da…! Sen insandan aşağısın, insanın damızlığı gibisin.」

 

“Bilinci” karanlıkta, son derece kusurlu Natsuki Subaru’ya hakaretlerin yağdığı noktaya doğru öne çıkıyordu. Bir yanda delilik vardı, bir yanda rahatsızlık ve ikisi de Natsuki Subaru’ya olan nefretini kusuyordu.

 

Fakat maalesef ki yalnızca bir bilinç zerresi olan Natsuki Subaru, o nefreti algılayamıyordu.

 

Bu Natsuki Subaru’nun kalbi ve beyni bunları algılamaya hiç hazır değildi. “Bilinçlerin” sarf ettiği kelimeleri anlamaya çalışacak olursa tıpkı bir beden ve görüş yeteneği kazandığı gibi onları anlamasına imkan tanıyacak organlar da yaratmak zorunda kalırdı.

 

???:『――――』

 

―Ama, her nasılsa, o organlar gereksiz geliyordu.

 

Hiç değilse o iki “bilincin” söylediklerini anlamaya çalışmak adına böyle bir şey üretmeye çalışmak anlamsızdı. Her şeyden öte Subaru, bu dürtüyü belleğine kazımak istemiyordu. Varlığını hiçlikten çıkartmak kolay değildi. En azından Natsuki Subaru’nun bilinci gerçekten arzulamadıkça bunu ne yaratabilir ne de elde edebilirdi.

 

Yani işlerin şu anki haliyle Subaru, onları algılayacak bir zihin ve o ikilinin “zihinlerini” yanıtlayacak kelimeleri ortaya çıkarma işini ertelemeden edemiyordu. Yo, aslında, bunun ardında herhangi bir gizli sebep yoktu.

 

Gizemli Ses 1:「Bu nasıl bir küstahlık! Nasıl bir hakaret! Nasıl bir küçümseme! İşte buradayım, büyük bir gayretle konuşuyorum ama sen düşünmeye bile zahmet etmiyorsun… ÖYLECE SEYREDİYOR. Ne kadar da… ne kadar da aah, aah, aaah… ! Tembel. Sen gerçekten… tembelsin!」

 

Gizemli Ses 2:「Tatmin olana dek başkalarını aptal yerine koymak için daha ne kadar ileri gideceksin…! Beni iyi dinle, sen benim kim olduğumu sanıyorsun? Ben dünyanın en tatminkar insanıyım, hiçbir şey için endişelenmeyen, yalnızca basit keyiflerin peşinde koşan ve dolu bir hayat yaşayan, açgözlülükten yoksun ve muaf biriyim ama sen buna müdahale etmeye çalışıyorsun, öyle mi? Bu benim haklarımın ihlalidir. Bir günahkarlık göstergesidir. Senin gibi başkalarının düşlerini rahatlıkla ezip geçen birine dur denilmeli!」

 

Hiçbir ilerleme kaydetmediğini hisseden Subaru, sırtını ikilinin “bilinçlerine” döndü. Bu bedenle onlarla konuşma niyeti olmadığını anlatmak için uygun bir hareket olmuştu. Arka planda küfürlü sözlerinin hala yankılandığını hissedebiliyor ama hiç umursamıyordu, çünkü ilgilendiğini gösterirse onlar için yeterince açık olurdu.

 

Görüşü arkasını dönmesine gerek olmadan da işliyordu. Muhtemelen şimdilik ihtiyacı olan şey “görüş” değil, “gözler” idi. Bir fırsat olursa onları yapmayı hatırlayacaktı.

 

Fakat şu an için bu ıvır zıvırlarla baş edecek vakti yoktu.

 

???:『――――』

 

Çünkü, Natsuki Subaru’nun bilincinin hemen önünde, hedeflediği gölge kendisini sergiliyordu.

 

???:『――――』

 

Hiçbir şeyin görünür olmaması gereken noktada, zifiri karanlığın arasında, Subaru’nun içerisinde bulunduğu karanlıktan daha koyu bir karanlıkla kaplı o siluet çok daha canlıydı. Bazen Natsuki Subaru’nun kalbini donduruyor, zarafet dolu parmakları taşıyan kolları gevşekçe sallanıyordu. İnce olmalarına ragmen büyük bir hassaslığa sahip o uzuvlar, siyah bir elbiseyle örtülmüştü. Her zamanki gibi yüz hatları belirsizdi, boynundan yukarısında ne var ne yoksa koyu bir sisle çevriliydi. Fakat Natsuki Subaru, ruhunun derinliklerinde, orada böylesi yoğun duygular uyandıran “biri” olduğunu biliyordu.

 

Görünümü önceki karşılaşmalarına göre çok daha netti ve mesafe olarak da eskisine nazaran çok daha yakınlardı. Bir önceki karşılaşmalarında kızın yalnızca kolları ve bedeni görünüyordu, yalnızca bir siluetti fakat şu anda giydiği elbiseyle Subaru, uzun elbisesinin altından çıkan çıplak ayaklarını görebiliyordu. Bedeninin neredeyse tamamı mükemmel bir şekilde yeniden yaratılmıştı; Natsuki Subaru’nun göremediği kısım ise karanlığın gizlediği suratıydı.

 

Amma da sinir bozucuydu. Ama şu an için sorun yoktu. Ona hiç olmadığı kadar yakınlaşmış olan Subaru, varlığını eskisinden daha güçlü bir şekilde hissediyordu. Fakat o daha net olsa da Natsuki Subaru henüz gidip onunla buluşmaya hazır değildi.

 

An itibarıyla yalnızca ona yakın olmanın keyfini çıkarmalıydı. Ama bir gün mutlaka uzanacak ve onun parmaklarına dokunacak, ince belini saracak ve ona onu sevdiğini söyleyecekti.

 

???:『―Seni seviyorum.』

 

Bu itirafla karşı karşıya kalan Natsuki Subaru, yeni şekillenen çenesini sallayarak onay verdi. Yalnızca bu eylemle yetinse de gölgenin neşesi hissedilebiliyordu; buna eşlik eden mahcup bir hava da yayılmıştı.  

 

Bir dahaki sefere sevgi sözcüklerini aktarabilmesi için bir “Ağız” ve “Dil” de gerekecekti. Bu duyguları hafızasına kazırken Natsuki Subaru’nun bilinci bu gölge bahçesinden uzaklaşmaya başladı ve―

 

#Bölüm bu noktada kesilip Subaru’nun uyanışına atlıyor, konuyu bölmemek için bu kısmı kısa tuttum. Sonraki iki kısım çok daha uzun olacak.
Peki ‘haklarımın ihlali’ kelimelerini yeniden görmek… Ve siyahlar içerisindeki gölgeli figürün ‘seni seviyorum’ itirafı… Enteresan bir bölümdü. Sanırım bir sonraki kısımda Subaru’nun tam olarak ne yaşadığını ve nerede uyanacağını öğreniriz. E hadi orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr