Karanlık, karanlık, karanlık, karanlık, karanlık, karanlık, karanlık bir yer.
Kafasının arkasında, arkasında, arkasında, arkasında, arkasında, arkasında, arkasında, arkasında.
Bendeniz, Ben, Ben, kim, sen, sen, Natsuki Subaru, Meili Portroute.
Natsuki Kenichi, Elsa Granhiert, Natsuki Naoko, Petra Leyte, Emilia, Shaula, Beatrice, Frederica Baumann, Anastasia Hoshin, Garfiel Tinsel, Julius Juukulius, Otto Suwen, Ram, mavi saç, kim, ben, sen,『Ben』, bendeniz, diğerleri, Ben, sen, sen, ben―
―Bendeniz,『Ben』… Natsuki Subaru. Bendeniz,『Ben』… Natsuki Subaru.
―Kim,『Ben』… Meili Portroute. Kim,『Ben』… Meili Portroute.
「――――」
Bu düşünceler zihninde dönüp duruyor, gerçek olanla olmayan arasındaki çizgileri bulanıklaştırıyordu. Bir bütün olarak birleşiyor, bir bütün olarak kaynaşıyor, bir bütün olarak birbirine dolaşıyor, bir bütün olarak sevgi duyuyor, bir bütün olarak nefret ediyor, bir bütün olarak acı çekiyor, bir bütün olarak seviyor, bir bütün olarak arzuluyor, bir bütün olarak öldürüyor, bir bütün olarak diliyor, bir bütün olarak yok ediyor, bir bütün olarak tehdit ediyor, bir bütün olarak anlıyor, bir bütün olarak ağlıyor, bir bütün olarak gülüyor, bir bütün olarak anlayamıyorlardı.
“Sen yalnızca kendin olabilirsin. Başkaları da yalnızca kendileri olabilir.” Tavize yer yok, acıyıp taviz vermek yok, tavize sebep verme ihtimali yok, düşünceli davranmak yok; neticede hiçbir şey ama hiçbir şey yok.
Emilia:「Subaru……」
Subaru: 「――――」
Kafasını ileri geri sallayan oğlan, nihai bir çabayla sözde『Öteki Kişinin』dikenlerini içinden çıkartmaya çalışıyordu. Emilia ve Beatrice ikilisi de mücadelesini veren oğlanı sol ve sağ yanlarına geçerek omuzlarından kibarca destekleyip kaldırmakla meşguldü. İkilinin endişelerinin izlerini yanaklarında hisseden oğlan ― Natsuki Subaru olarak adlandırılması gereken kişi, kendisi ve diğerleri arasındaki sınırı belirlemeye çalışıyordu. Kendisini toparlamaya çalışıyordu.
Bir düşünce girdabı zihnini bulandırıyor, doğru yanıt birbirine karışmış duyguların helezonu yüzünden kayboluyordu. Ciğerleri kıvranıyordu; şu anda boğazını hissedebilecek olsaydı, nefes almanın acı verici bir hale geldiğini fark edebilirdi. Boynunun içerisinde az önce hayat bulmuş nefesinde ciddi bir zorluk tecrübe ediyordu. Boğulacağı korkusu yavaş yavaş saldırıya geçiyordu. Yaklaşan『Ölüm』hissiyatı bir kez daha benliğinde canlanıyor, içindeki kusma hissiyatı yüzeye çıkıyor ve gözlerinden yaşlar dökülmesine yol açıyordu.
Subaru: 「――――」
Bu korkunç hislerle yüzleşen Subaru, ağır ve dikkatli bir şekilde kendisini tanımlamayan şeyleri içinden atmaya, kendi kişisel kimliğini oluşturmaya gayret ediyordu. Birinci şahıs zamirleri, ikinci şahıs zamirleri, hafıza, hatıralar, izlenimler, hisler… diğer kişiye ait olanları tespit ediyor ve aralarında ayrım yapıyordu.
İşte bu şekilde onun olmayanları eleyip birbirine karışan şeyleri ortadan kaldırabilirse eski haline geri dönecekti. Aksi takdirde kaynaşıp harmanlandıkları bu hallerinden asla sıyrılamayacaklardı. Kendisi ve kendi『Elleriyle』öldürmüş olduğu küçük kız, bir türlü içerisinde birbirine karışmış halde―
Echidna: 「―Natsuki-kun, neler gördün böyle? Bize anlatabilecek misin?」
Subaru:「Oh, ah? 」
Bir kimlik krizinin ortasında olan Subaru, önünden yükselen bu sesi işitti. Ve sesin sahibine baktı. Tam önünde, çömeldiği seviyede, solgun turkuaz rengi gözlerini kendisine dikmiş biri vardı: Anastasia ― Yo, artık Echidna’ydı, değil mi? Her halükarda o kızdı işte. Subaru’nun bu tanıma sürecine rağmen Echidna, gözlerindeki büyük ciddiyeti koruyarak konuşmaya devam etti.
Echidna:「Zor bir konumda olduğunu anlıyorum. Ama şu anda hepimiz son derece ağır şartlar altındayız. Eğer mümkünse bir an önce bizi bilgilendirmene ihtiyacımız var. Bu sayede bu durumla baş ederken herhangi bir hata yapmayız.」
Emilia:「Bekle, Echidna… Subaru az önce korkunç bir şey tecrübe etti…」
Echidna:「Elbette ki bunun farkındayım. Bizim için yapmış olduğu bu pervasızlığı da takdir ediyorum, anlarsınız ya… Ama tam da bu yüzden onun muhakemesine göre bir an önce harekete geçmek bizim görevimiz.」
Echidna’nın savının kendisini savunmaya çalışan Emilia’yı susturuşuna tanık olan Subaru’nun yapabileceği tek şey boğuk bir nefes vermekti. Bu cümleleri kurmakta olan Echidna’nın bakışları bir an için Subaru’nun ardına düşmüş olan kitaba kaydı. O kalın, siyah kapaklı kitaba baktıktan sonraysa「Çünkü」 diyerek konuşmasına devam etti.
Echidna:「Bize eşlik eden kız ortadan kayboldu. Üstelik ölülerin hatıralarını kaydeden bu kütüphanede o kızın ismiyle birebir uyuşan bir kitap bulduk… Durum ciddi. Havanda su dövmeyi göze alamayız.」
Emilia:「Bu… Evet, ama…」
Emilia Echidna’nın kısık, ısrarcı ses tonuyla kurduğu cümlelere verecek bir karşılık bulamıyordu. Açıkçası Echidna’nın şikayetleri makuldü. Bu karman çorman durum içerisinde hayati bir bilgiye sahip tek kişi Subaru’ydu. Herkesin hisleri hesaba katılınca sakinleşmeye ayrılacak vakit olmadığını söylemek mümkündü. Echidna da bunu bilerek suçlanmaya hazır halde, kaskatı bir kalple Subaru’ya sorularını sıralamıştı.
Onun kararlılığını işiten Subaru, bir kez daha dişlerini sıkarak elini boğazına götürdü. Ve nefes alamama hissine karşı tüm gücüyle mücadele verip gözlerini kapatarak―
Echidna:「Müsaadenle bir kez daha sormayı deneyeceğim, Natsuki-kun. Kitabın içinde ne görd―」
Subaru:「―Meili’nin… anılarını… gördüm…」
Echidna:「――――」
Subaru, Echidna’nın sorusunu onu kandırmaya kalkışmadan, mükemmel bir dürüstlükle yanıtladı. Ve bunu yaptığı saniyede yanı başındaki Emilia nefesini tuttu, önündeki Echidna ise gözlerini kapattı. Ardından Beatrice, Julius ve Ram’ın yüzlerine sırasıyla endişe ile keder ifadeleri yerleşti.
『Ölü Kitabı』, Subaru’ya Meili’nin hatıralarını göstermişti. Ve bunun ne anlama geldiğini idrak edemeyecek tek bir kişi dahi yoktu.
Bir hata olmuş ve Meili’nin kitabındaki hatıralar kaza eseri oraya yerleştirilmiş olabilir miydi? Böyle beyhude bir umuda tutunup kendini rahatlatmak ne kadar da kolay olurdu. Lakin bu noktada kendisini bu aldatmacaya teslim etmek ve daha rahat seçeneğe yönelmek istemeyen tek kişi Subaru değildi. Başı da Subaru’nun yanı başında bu duruma katlanmaya çalışarak yanakları kaskatı kesilen kızlar çekiyordu.
Beatrice:「Sakin ol, Subaru, doğrusu. Sakin ol ve kendini toparlamaya odaklan, sanırım.」
Subaru:「…Üz… günüm.」
Beatrice:「Sorun değil, doğrusu. Şu anda Betty’e güvenebilirsin, sanırım… Bu yalnızca senin hatan değildi, doğrusu. Kendini hırpalama, sanırım.」
Subaru:「――――」
Beatrice ayağa kalkarak düzensiz nefesler alan Subaru’nun kafasını kucakladı. Ve siyah saçlarını kibarca okşamaya başladı. O, Subaru’nun binlerce parçacığa ayrılmış varlığının iyiliğini kontrol ederken Subaru, ne kadar da ironik diye düşündü.
Beatrice’in bu kadar iyi niyetle bu sözleri söylemiş olması Subaru’nun hatası değildi. Yalnızca bu suçu işlemiş olan『Natsuki Subaru’nun』hatasıydı. Bu gerçekten haberdar olmayan Beatrice, ona tatlı cümleler kuruyor, nezaketle yaklaşıyordu; neredeyse komik ama bir yandan da yürek burkucu denilebilecek kadar absürttü.
Julius:「―Ram Hanım, siz ne düşünüyorsunuz?」
Beatrice ve Subaru bu etkileşim içerisindeyken Julius, yüzünde ciddi bir ifadeyle Ram’a dönerek onun fikrini duymak istedi. Diğerlerine kıyasla şaşkınlıktan beti benzi en az atmış olanlar bu ikiliydi. Meili’nin hatıraları doğrultusunda ona en temkinli yaklaşanların da onlar olduğu biliniyordu. Hiç değilse Meili, Ram ve Julius’un eski bir suikastçı olarak kendisinden şüphelenmeyi hiç bırakmadığını hissediyordu. Tam aksine Emilia ve Echidna’nın ona ne kadar dikkatsiz yaklaştığının da farkındaydı.
Julius:「Subaru’nun ağzından çıkanlara inanacak olursak Meili Hanım çoktan…」
Ram:「Barusu’nun bu durumda böyle bir yalan uyduracak kadar yetenekli veya soğukkanlı olması mümkün değil… Onun Meili’nin kitabı olduğuna eminim. Gerçi emin olmak adına bir başkasına daha kontrol ettirebiliriz?」
İnce kollarını sarmış olan Ram, bakışlarını hala yerde yatmakta olan kitaba kaydırdı. Ve Julius, bu konuşmayı takiben düşünceli bir şekilde kaşlarını çatarak karşılık verdi.
Julius:「―Ben yapacak olursam…」
Ram:「İkinci defa bu kitaplardan birini okuyabilecek durumda mısın ki? Yani ikinci seferde senin de durumun Barusu gibi olabilir. Elbette bunun yalnızca Barusu’nun toy ve tecrübesiz olmasından kaynaklandığını da varsayabiliriz…」
Julius:「――――」
Ram:「Ama ne yazık ki şu anki koşulları değerlendirince Ram’ın yaptığı tahlil, senin de Barusu’dan daha istikrarlı bir ruh haline sahip olmadığın şeklinde.」
Ram’ın açık pembe gözlerini kısmış şekilde bu sözleri sarf edişini işiten Julius, kaskatı bir şekilde ayaklanarak nefesini tuttu. Ancak kafasını hızla sallayarak,「Mantıklı…」dedi.
Julius:「…Acı olsa da Ram Hanımın sözlerini inkar edebilecek bir dayanağım yok. Dün hiç kimseye danışmadan böylesine bencilce ve keyfi hareket ettikten sonra… Böyle bir şey yapmaya kesinlikle layık değilim.」
Echidna:「Üzgünüm ama ben de aynı fikirdeyim.」
Echidna, Julius’un kendisini yerden yere vuruşunu dinlerken elini kaldırarak konuşmaya dahil oldu. Ve boynuna yerleştirmiş olduğu beyaz kürküyle oynayarak devam etti.
Echidna:「Lakin argümanımın dayanağı Julius’un içerisinde bulunduğu ruh hali değil. Ben yalnızca Natsuki-kun’un durumuna bakarak bu fikre karşı çıktığımı ve bunu denemenin çok tehlikeli olduğunu söylüyorum!」
Ram:「Tehlikeli olduğu belli. Ve son derece sıkıntılı bir durum içerisinde olduğumuz da oldukça bariz.」
Julius:「Aynen öyle. Çünkü bu sefer kitabı okumanın etkisi geçen sefere nazaran daha güçlü görünüyor. Şu an için tek soru, bunun birden fazla kitap okumaktan mı yoksa okunan kitabın kendisinden mi kaynaklandığı.」
Ram:「Belki de hem okunan kitap sayısı hem de kitabın ait olduğu kişiyle ilişkilidir?」
Ram ve Julius bu konuya kafa patlatırken Echidna,「Aah,」diyerek ikiliyi başıyla onayladı.
Echidna:「Basitçe ifade etmek gerekirse okunan kitap sayısı arttıkça üzerinizdeki yükün artması şeklinde bir mekanizma olabilir mi? …Ya da belki yakın olduğunuz birinin anılarını görmek zihni bulandırıyordur? Bana kalırsa ihtimaller ikiye ayrılıyor.」
Ram:「Yakın olduğumuz biri, ha?」
Echidna iki parmağını kaldırıp bu varsayımda bulunurken Ram, Subaru’ya döndü. Onun gözlerini kendisine diktiğini gören Subaru’ysa, yüzü Beatrice’in hassas göğsünün ortasına yaslı halde, olduğu yerden çığlıklar atmamak için çaresizce bir mücadele verdi.
Büyük ihtimalle Echidna’nın tahminleri doğruydu. Subaru’nun kalbinin bu denli hasar alması, onun ikinci tahmininden kaynaklıydı ― muhtemelen üzerindeki yükün sebebi oldukça iyi tanıdığı birinin hatıralarına bakmaktı.
Yakın bir ilişki içerisinde bulunan kişiler ― Onların『Hayatlarına』dair taze kayıtlar daha büyük etki doğuruyordu.
İnsanların yakın oldukları kişilerdense mesafeli olduğu kişilere daha çok ilgi duyması normaldi. Subaru da bunun gerçek olmasını umuyordu. İşin aslı Subaru… ve Meili’nin zihinleri neredeyse iç içe girmiş ve Subaru, onu tanımak istediğini anlamaya başlamıştı.
Bunun sonucunda da『Benliğinin』derinliklerindeki akıl sır ermez boşlukla karşı karşıya gelmişti. O genç kızsa tüm ömrünü bu boşluk hissini taşıyarak geçirmişti―
Emilia:「―Her halükarda hiçbir şey yapmadan öylece oturamayız. Hadi çıkıp Meili’yi arayalım.」
Odaya güçlü bir sessizlik hakimken iki elini göğsüne yerleştirmiş şekilde ciddiyetle bu cümleleri kuran Emilia olmuştu. Onun kütüphanedeki herkesin ilgisini üzerine çekecek bu sözleriyse Subaru’nun gözlerinin irileşmesine yol açmıştı.
Subaru:「Aramak mı…?」
― Aramak, arayış… bu da nesiydi? Bunun anlamı neydi?
― Meili, o, kahrolasıca『Ben』zaten ölmüştüm.
― Halbuki ölümünden önce onu zerre kadar umursamamışlardı.
Emilia:「Muhtemelen onu bulsak bile iş işten geçmiş olacak. Keşke yanında olabilseydik ama büyük ihtimalle bunu başaramayacağız. Yine de -hiç değilse- cesedini bulmamız gerekiyor.」
Subaru:「――――」
Emilia:「Peki o küçük kızın nereye gitmiş olabileceğini bilen hiç kimse yok mu? Her şeyden önce onu bulmak zorundayız… Ve sonra, neler yapabileceğimize bakarız. Hadi çıkıp onu arayalım.」
Emilia’nın sözleri elle tutulur değildi, güvenilir ve akıllıca olmaktan çok uzaklardı. Bunun ne anlamı vardı ki? Subaru’nun içindeki『Benim』ısrarım değişmeden varlığını koruyordu. Ayrıca, gerçekçi olmak gerekirse zamanı kullanmanın çok daha işlevsel yolları olduğu konuşulmalıydı.
Ancak hiç kimse Emilia’nın önerisine karşı çıkmıyordu. Çıkıp da önerisini reddeden ve hatalı olduğunu söyleyen tek bir kişi dahi yoktu.
Bu nedenle Emilia’nın teklifini, Meili’yi aramakla ilgili gerçekçi bir tartışma takip etti. Ve Emilia, onu aramak için gruplara ayrılacaklarını ilan etti.
Emilia:「Bugünkü planlarımızı değiştirmekten başka şansımız yok. Ayrılmalı ve Meili’yi aramalıyız.」
Ram:「Bunu yapmadan önce… Ram gidip Rem’in güvende olup olmadığını kontrol edecek. Emilia-sama, Barusu ve geri kalanları çağırmak için ayrılmadan önce ruhun odasında onunla birlikteydim… Şimdi de bir kez daha yanına uğrayacağım.」
Julius:「Sorun değil, Ram Hanım. …Subaru, kulağa merhametsizce bir soru gibi gelebilir ama emin olmak istiyorum.『Ölü Kitabında』Meili Hanımın son anlarında yaşananları da gördün mü?」
Subaru, Julius’un dikkatlice dile getirdiği bu soruyu yanıtlamaktan yana tereddüt etti. Meili’nin son anlarını görüp görmediğine dair bu sorunun yanıtı evetti. Subaru, Meili’nin『Hayatının』 elinden alındığı o anı bizzat tecrübe etmişti. Boynu sıkılmış, boğazlama esnasında bilincini yitirirken düşünceleri nefret ve çaresizlikle dolup taşmış, sonra da her şey ansızın sona ermişti ― tamı tamına hayatının sonlandığı ana denk gelmiş olmalıydı.
Bunu yaşayan ve küçük kızın cesedini gizleyerek suç ortağı olan kişi Natsuki Subaru’ydu. Natsuki Subaru,『beni』öldüren kişiye yardım ediyordu. 『Beni』tanıyan Natsuki Subaru, bu dünyanın en iğrenç mahluku olan『Natsuki Subaru’nun』ta kendisine yardım ediyordu.
Echidna:「―Natsuki-kun, cevap vermeni istiyorum. Meili’nin son anlarını gördün mü? Şu anda nerede? Ölümüne sebep olan şey her neyin nesiyse ona tanık oldun mu?」
#Subaru Meili'yle iyice kaynaşmış durumda, halihazırda bir 'Subaru neden bu halde, neler dönüyor' sorunsalımız varken bir de bu eklendi. Tüm bu meseleler nasıl çözüme kavuşacak çok merak ediyorum. Ayrıca Subaru'nun vereceği cevabı ve sonrasında olacakları da... E öyleyse okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..