Yavaş yavaş kolundan vücuduna yayılan bir uyuşukluk hissiyatının farkına varıyordu. Meili’nin can çekişirken bıraktığı tırnak izleri iyileşmeye ve yitip gitmeye başlıyordu. Bu şekilde şifa bulduğunu fark eden Subaru, bakışlarını kolundan ayırdı.
Subaru:「…Ehh, bu oda kesinlikle amaçlandığı kadar büyük işler başarıyormuş.」
Kendisine anlatılan ve sarmaşıklarla dolu bu odada yaşayarak canlıların yaralarını iyileştiren ruh, kesinlikle oradaydı. Gerçi Subaru geçmişte bu odaya gerçekleştirdiği ziyaretlerde etkinliğini tecrübe edemediği için o ana dek şüpheliydi. Ama şimdi, hem odadaki o şeyden şüphe duyduğu için pişmandı hem de yaralarının iyileştiğini hissetmekten keyif alıyordu.
Meili:『Mezarın ötesinden sarf ettiğim kıymetli kelimelere rağmen Onii-san ha~la itaatsiz davranıyor. 』
Subaru:「――――」
Meili:『Ama Beatrice-chan’ın yanlış muhakemesi seni kurtardı, ha~ksız mıyım? Onun sayesinde bileklerindeki kanıtlar kaybo~lacak.』
Kafasının içinde durmaksızın konuşan küçük kızın gölgesi, Subaru’nun canını sıkıyordu. Sürekli sızlanıp gevezelik etmesini çok mide bulandırıcı buluyordu. Küçük kızın kendi gerçek düşüncelerini yansıtmayan beyanlarının zihnini zorlayıp açma çabalarının ne zaman başladığını bilemiyordu.
Gölgesinin içine dal budak salma sebebinin kendisinin bir parçası olması mı yoksa『Ölü Kitabını』okuması sonrası hayaletinin gerçek anlamda kendisini ele geçirmesi mi olduğunu da bilemiyordu.
Sebep hangisi olursa olsun onun söylediklerine kulak kesilmemeliydi. Onu dinlememeliydi. Tek sorun, sinirini bozuyor olmasıydı.
İşte bu nedenle Subaru, zihnini ardı arkası kesilmeyen bu halüsinasyonların sesine karşı bilinçli olarak kapattı. Fakat Subaru kabuğuna çekilmeye gayret ettikçe Meili’nin gölgesi daha gürültülü, daha konuşkan ve Subaru’yla dalga geçme konusunda daha bir afacan oluyordu. En can sıkıcı şeyse―
Meili:『Şu anda Beatrice de yanında yok, öyle değil mi~? Madem yoluna çıkacak hiç kimse yok, neden şu uyuyan kızdan kurtulmu~yorsun?』
Subaru:「―hk」
Meili:『Hehe… ağlamak üzereymiş gibi görünmeye başlama ama. Beni duymazdan gelmeye çalıştığını ama bunu yapamadığını biliyorum, ah, Onii-san ne kadar da tatlı biri! 』
Cismani bir varlığı olmayan küçük kızın sesi, Subaru’ya kulağındaki bir fısıltı misali ulaşıyordu. Gözlerini kapatacak olsa küçük kızın hafifçe sırtına yaslandığını, bu tatlı kelimeleri tatlı iç çekişlerle birlikte kulağına fısıldadığını hissedebilirmiş, bu halüsinasyonu görebilirmiş gibi geliyordu.
Dinlenmesi için ruhun odasına getirilmiş ve ona bir kez daha『Ölü Kitabını』tuttuğu anda sunulan seçim şansı sunulmuştu. Beatrice, Emilia ve diğerlerine Subaru’nun Taygeta Kütüphanesinden çıktığını ve onu bu odaya getirdiğini söylemeye gitmişti. Yani Subaru, kimselerin neler döndüğünden haberdar olamayacağı bir zaman dilimi kazanmıştı. Ve gözlerinin önünde, sarmaşıktan yatağında uyuyan kız, adeta kendisine sunulmuş bir adakmışçasına… bir başına uzanıyordu―
Subaru:「…Rem」
Komadaki kızın ismini yüksek sesle söylemeye çalışsa da içinde hiçbir duygu uyanmıyordu. Ona dair hiçbir anısı yoktu, yalnızca ismini öğrenmişti. Bildiği şeyler, onun Ram’ın ikiz kardeşi ve Emilia’nın yoldaşlarından biri olduğuydu. Ve de bu kuleye onu uzun süreli uykusundan uyandırmanın bir yolunu bulmaya gelmiş oldukları.
―Bunların ötesinde neler olup bittiğini bilmek istiyordu.
Meili:『Başka yolu yok. Aklında geçeni ya yapacaksın ya da yapmaya~caksın.』
Tatlı kızın kışkırtmaları istese de istemese de Subaru’ya 『Ölü Kitapları』planını anımsatıyordu. Rem şu anda derin bir uykuda olsa da sağlığı yerindeyken Subaru’yla bir ilişki içerisinde olduğu kesindi. Yani Subaru, onun『Ölü Kitabının』güçlerini ödünç alarak aralarında nasıl bir ilişki olduğunu ve kendisine karşı nasıl hisler beslediğini öğrenebilirdi.
Bundan da öte, onun canını almak Meili’ninkini almaktan çok daha kolay olurdu. Bu kız gibi komadaki insanları yüzlerine nemli bir bez örterek bile boğabilirdiniz. Subaru bunu yapmalıydı, hem de çabucak, çabucak, çabucak, çabucak, çabucak, çabucak…
Subaru:「… Aptallık mı ediyorum? Yo, kesinlikle aptallık ediyorum.」
Koluna dolan sabırsızlık hissini dizginleyen Subaru, aptalca fikrini gözden geçirdi. Bir anda böyle bir şey yapmanın faydası dokunmazdı. Gözleri açgözlülük ve hırsın etkisiyle hemen önündeki noktaya kayıyordu… bu işi daha sonraya bırakmak anlamsız olurdu.
İzlenilecek yöntem, öldürmekti. Subaru herkesin kendisi hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenmeyi arzuluyordu. Ve bu arzusuna ulaşmak söz konusu olduğunda bu işi yapma şeklini altüst edip cinayetlere hız katmak için iyi bir andı.
Taygeta Kütüphanesinde bile aynı şekilde düşünmemiş miydi? 『Ölü Kitapları』planını uygulamaya koyacaksa, kuledekileri imha etmek için doğru sırayı dikkatlice belirlemesi gerekecekti.
Subaru:「Julius, Emilia, Shaula, Ram, Echidna, Beatrice, Rem…」
Subaru, kulenin içerisinde kalan insanları -Meili hariç- parmağıyla sayarak sıraladı ― eğer mümkünse, eğer mümkünse『Ölü Kitaplarını』ele geçirmeyi tercih ettiği sıralama bu şekildeydi. Bu sıralama, Subaru’nun『Ölü Kitapları』planını uygulamaya koymasına engel olma ihtimallerine göreydi. Söylediğinin tersini yapar, oluşturduğu sıralamayı takip etmez ve bu işi aceleye getirerek harekete geçerse planı işe yaramazdı ― Bu işi batırmak istemiyordu.
Meili:『Bunu yapmazsan öldürürken dezavantajlı olacaksın. Korkunçmuş.』
Subaru:「――――」
Subaru, konuşkan gölgeye karşı sessizliğini koruyordu. Meili’yse Subaru’ya yönelik oldukça güçlü bir hoşnutsuzluk hissi yayıyor gibi görünüyordu. Her halükarda, Subaru onunla konuşmaya çalışsa bile tavrı değişmeyecekti. Aynı kalacaktı.
Tabii Subaru’nun illa da Emilia ve diğerlerini öldürmesi gerekmiyordu. Fakat onları öldürmesi gerekirse bunu bir kerecik yaşamak istiyordu. Bir kerecik, yalnızca bir kerecik harika olurdu. Elbette yalnızca sağlam bir planı olursa.
Subaru:「――――」
Subaru, kendisine bakan delici sarı gözler eşliğinde bu düşüncelerle iç çekti. Fark ettiği gözlerin sahibi, bu ruh odasında uyumakta olan kızın hemen yanı başında oturan figür― yani simsiyah Yer Ejderi Patrasche’ydi.
Bitkin haldeki Subaru’yu izleyen Patrasche’nin bakışları endişe ve keder doluydu. Beatrice’in bir süreliğine buradan ayrılmadan önce「Subaru’ya göz kulak ol」dediğini anlamış olabilirdi. Ve Subaru, ne kadar öfkelenirse öfkelensin Patrasche’nin gözleri üzerinde olduğu sürece uyumakta olan kıza karşı herhangi bir şiddet gösteremezdi. Bu bağlamda, mevcut meselede erken bir karar vermesine mani olduğu için Patrasche’ye teşekkür etmek istiyordu.
Fakat『Ölü Kitabını』okuduktan sonra, büyük bir sevgi beslemesi gereken Patrasche de dahil olmak üzere hiç kimseye adamakıllı güvenemez hale gelmeye başlamıştı.
Subaru:「…Acaba… her şey planına uygun mu ilerliyor,『Natsuki Subaru』?」
Etrafındakilere inanmak istiyordu. Onların gerçek niyetleri üzerine ne kadar düşünürse, kendisini dönecek kimsesinin olmadığı bu yabancı dünyada bir o kadar yalnızlaştırıyordu. Bunun o aşağılık『Natsuki Subaru’nun』bir oyunu olduğu apaçık ortada değil miydi?
Subaru:「――――」
Meili’nin sebep olduğu çizikler ağır ağır iyileşmeye devam ediyordu. Yaralarının ve acılarının yatışması hissinin tadını çıkartan Subaru, 『Natsuki Subaru buradaydı』yazısının kazındığı acı verici yarayı görene dek kolunu sıvadı. Ve tırnaklarını kabukların üzerinde gezdirirken o yaranın da iyileşmekte olduğunu fark etti.
Korkunç suçlarının kanıtı olan çiziklerin kaybolmasını umursamıyordu ― Yo, onun suçlarının değil, sonuçta o sırada “kendisi” değildi. Fakat kendisi olmadığı bilgisinin de silinmesine müsaade edemezdi.
Subaru:「Bu mesaj da aynı şekilde.」
Sol kolundaki ve sağ kolundaki yaralar benzer şekilde açılmıştı. Henüz aşina hale gelemediği, siyah beneklerle kaplı siyah kolunda, başlangıçta orada olmayan bir yara vardı. Ve bu yarayı, diğer benliği tarafından sol koluna açılmış yaranın karşılığını verircesine kendisi açmıştı.
――『Kimsin sen?』. İçine kazınmış bu soruyu, bir yara gibi taşıyordu.
Subaru:「――――」
Subaru, vazgeçmeksizin kendi etini yaralarken en ufak bir özen göstermemişti.
Subaru:「―hgh」
Patrasche, Subaru’nun kendine verdiği bu hasarın sonucu olan o yaraya acı dolu bakışlar atıyordu. Meili’nin Subaru’nun teninde bıraktığı çizikler kaybolsa bile onun kendi ellerine baktıklarında, kendisini öldüren kişiye çaresizce karşı koymaya çalışarak öldüğünü göreceklerdi. Subaru’nun Meili’nin cinayetini herkesten gizlediğini düşünmesi, tamı tamına sonrasında gerçekleştirdiği korkunç özensizlikteki temizliğe dayanıyordu.
Dolayısıyla her şeyi harekete geçirmek için tek gereken, bir dişlinin oynamasıydı. Subaru, kendisini bu kulenin tepesinden sallandırılan bir kukla gibi, incecik bir ip üzerinde yüzünü problemlerinin kaynağından başka yana çevirmiş, çaresizce dengesini sağlamaya çalışan gülünç bir palyaço gibi hissediyordu… İşte Subaru’nun dönüştüğü şey buydu.
Fakat bu gülünç palyaçonun performansı nihayet yolunda hiçbir engel kalmayacak şekilde perdenin inişiyle sonuçlanacaktı. Ve bunun sebebi de―
Şansına Meili Portroute’in cesedinin hiçbir yerde『bulunamamış』olmasıydı.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Subaru:「――――」
Yemek masasındaki atmosfer korkunç derecede ağırdı ve yüzlerdeki kederli ifadelerle uyumluydu. Bu da kendilerini içerisinde buldukları tehlikeli şartlardan kaynaklıydı ― grubun yarısı, Meili’nin bedenini arama konusundaki çaresizce arayışlarının meyve vermediğini ve iş işten çoktan geçti düşüncesini kabullenmişti.
Aramalarına “Topyekün bir ön cephe saldırısı” diyemeyecek kadar endişeli olsalar da gruplara ayrılmış ve Meili’yi bulmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmışlardı. Bunun sonucunda onu bulmak adına hemen hemen yarım gün harcamış ama en ufak bir iz bulamamışlardı. Dolayısıyla her şeyin nafile olduğu hissinin yayılmasıyla birlikte büyük bir çoğunluğun muazzam bir strese kapılması anlaşılabilirdi.
Ram:「Bu kuleye geldik geleli her şey ters gidiyor, ha?」
Subaru:「…ben de aynı şeyi düşünsem bile açıkça dile getirmemiştim!」
Kuru ekmek gibi şeylerden oluşan akşam yemeklerini yedikleri esnada Subaru, artan bir rehavet hissiyle Ram’a bakarak bu kelimeleri mırıldandı. Onun itirazını işiten Ram’sa yüzünü süsleyen boş bir ifadeyle omuz silkti. Lakin her zamanki sakin ve kendi halinde duruşunun yanı sıra bir bitkinlik havası da yayıyordu. Ve bu yalnızca Ram’la sınırlı değildi, kuledeki herkes onunla aynı durumdaydı.
Emilia:「Durum aşağı yukarı bu şekilde… İlk önce Meili’yi sormak için Reid’in yanına çıktım ama onu görmediğini söyledi. Dünden beri hiç kimse yanına uğramıyormuş ve canı sıkılmaya başlamış… Yalan söylediğini sanmıyorum. Zaten Meili Reid’in nasıl biri olduğunu biliyordu, yani tek başına oraya gitmiş olabileceğini düşünmüyorum…」
Beatrice:「O küstah adamın bile böyle ufacık bir kıza zarar verebileceğini hayal etmek zor… gerçi, böyle korkunç bir yerdeyken kesin konuşamıyorum, sanırım. Ama nihayetinde Betty, Emilia’yla aynı fikirde, doğrusu.」
Emilia ve Beatrice, ikinci katı kollayan kırmızı saçlı, göz bantlı adam hakkında konuşuyordu. O adam Subaru’nun zihninde yalnızca kendisine büyük bir işkence etmişken Emilia, onunla yüzleşmiş ve onu doğru düzgün denilebilecek bir şekilde dinleyip sağ salim geri dönmüştü. İçi rahatlayan Subaru, kafasını salladı.
Daha önce olanları düşününce rahatlaması için herhangi bir sebep yoktu, daha ziyade, rahatlamaya hakkı yoktu. Emilia’yı teselli etmeye hakkı olup olmadığını bile bilmiyordu.
Echidna:「―Bir şeyden bahsedebilir miyim? Kulağa acımasızca gelebilir ama bir şey teklif etmek istiyorum ve bu nedenle azar yeme ihtimalime de hazırlıklıyım.」
Lezzetine hiç aldırış etmeksizin çorba kasesinin dibini gören Echidna, yetersiz yemeğini sonlandırarak elini kaldırdı. Ve masadaki herkesin yüzlerine bakıp turkuaz gözlerini kısarak sözlerine devam etti.
Echidna:「O küçük kızı arama işine… bugün bir son vermeliyiz diye düşünüyorum… ve yarından sonra da yeniden kuleyi ele geçirme çalışmalarına odaklanmalıyız. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?」
Emilia:「―hk! Böyle bir şey yapmayacağız! Meili bizim hakkımızda ne düşünür kim bilir!?」
Echidna:「Artık çok geç, bu saatten sonra herhangi bir şey düşünmesi veya hissetmesi mümkün değil. Natsuki-kun’un onun『Ölü Kitabını』okuması sonrası bu kanıtlanmış oldu. Dolayısıyla onu daha fazla aramaya karşıyım.」
Echidna’nın hem gerçekçi hem de mantıklı olduğu söylenebilecek fikrine karşı çıkan ilk kişi Emilia olsa da onun yalnızca duygularından kaynaklanan argümanını işiten Echidna’nın ifadesi değişmedi. Bununla birlikte ne diyeceğini hiçbir şekilde bilemez hale gelen Emilia’nın adına konuşan kişi Beatrice oldu: 「Dur bir dakika, sanırım.」
Beatrice:「Değindiğin nokta ilk etapta mantıklı geliyor, doğrusu. Ama bu konuyu çok ani açmışsın gibime geliyor, sanırım. Meili’yi arama çalışmalarını durdurmayı niçin istiyorsun?」
Echidna:「― Zannedersem dile getirmesi tuhaf bir şeydi, haksız mıyım? Fakat bu kulede sahip olduğumuz erzak sınırlı ve muhtemelen, gün geçtikçe iki grubun fertleri için de burada kalmak daha zor hale gelecek. Buradaki konaklama süremiz çok uzarsa arkamızdan bir arama grubu gönderileceğini de hesaba katmanız gerekiyor.」
Ram:「E doğal olarak. Emilia-sama ve Anastasia-sama… şey, şu anda içinde farklı biri olabilir ama sonuç olarak ikiniz de saygın kraliyet seçimi adaylarısınız. Yani ikinizin de çölün ortasındaki bu kuleye hiç gelmemiş olması gerekirdi.」
Echidna’nın teklifi daha da mantıklı ve gerçekçi hale gelmiş, yemek masasındaki gerginlik iyice yükselmişti.
Shaula:「Üff~ Bu hiç eğlenceli değil. Tartışacaksanız bunu benden ve Ustamdan uzakta yapmanızı tercih ederim. Ama iki türlüsü de umurumda değil, bana gelinceeeee, ben Ustamla baş başa mutlu bir yuva kuracağım. Önce kızımız olacak, sonra da oğlumuz!」
Subaru, bu gergin atmosfere rağmen hemen yanındaki sandalyede dil çıkartarak gevezelik eden Shaula’ya cevap vermeye tenezzül etmiyordu. Kütüphanede de benzer bir tavır sergilemişti. Subaru’ya bir seçim yapması için baskı uygulamıştı; peki Subaru’dan duymak istediği şey neydi? Subaru’ya Ustası olarak sesleniyor ve onu tamamen idolleştiriyorsa, onun için ne kadar ileri giderdi? ―Subaru ona bir emir verirse, o emre ne derece itaat ederdi?
#Şu Subaru’ya ne olduysa artık düzeltebilir miyiz yaa, böyle iğrenç olaylar ve düşünceler çevirip okumaktan gına geldi. Subaru’nun savunmasız, zararsız Rem’i bile öldürmeyi düşünmesi artık öööhh dedirdi. Peki son paragrafa ne demeli? Shaula’yı pis işleri için kullanmayı düşünüyor sanırım birileri. Sabır çekerek sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..