“ーーーー”
Bu noktada Echidna’nın kanı neredeyse akmaz hale gelmişti.
Herhangi bir acil tıbbi müdahale göremeyen ve Beatrice’inkinden bile hafifleşmiş olan bedeni Subaru tarafından çekilen Echidna’yı nasıl bir geleceğin beklediği belliydi.
Subaru: “Ahh, ah ~hk!”
Zihni bu düşüncelerle dolan Subaru, enkazın üzerinde tökezleyerek olduğu yere yığıldı. Aynı anda sürüklemekte olduğu Echidna da koridora doğru fırlatılarak tepetaklak düştü.
Ve o saniyede, iki insanın tüm dünyaya lanetler okurmuş gibi gelen iniltileri koridor boyunca yankılandı.
Echidna: “Acıyor…… ah, gerçekten, acıyor. İnsan bedeni, gerçekten, acı veriyor……”
Subaru: “Be-benim hatam…… affedersin, affedersin…… yo, aslında, ben……”
Echidna: “Özür dileme, ciddiyim, Natsuki-kun. Ayrıca………Benim, artık Ana’nın karşısına çıkacak yüzüm kalmadı…… Bu acı, yalnızca, ona olan borcumun, karşılığı.”
Subaru: “Borcunun, karşılığı mı……?”
Yere yığılmış halde yatmayı sürdüren Echidna, bedenini kımıldatamadan haline razı gelirken Subaru, onun ağzından dökülenleri algılayamayarak kafasını salladı.
Borcunun karşılığıyla, ne kastediyordu? Subaru’nun kafası karışık ifadesini gören Echidna, ağzını hafifçe açarak, “Sonuçta, durum ortada, değil mi?” dedi.
Echidna: “Şu anda, bu bedeni, Ana’ya geri verecek, olsaydım…… bu talihsiz, acıyı ve ölüm korkusunu, tatması gerekecekti…… Bu da cehennem, demek, olurdu. Bunu, tadan, yalnızca ben, olmalıyım.”
Subaru: “Ah, aağh……”
Echidna: “Bu bedeni, onun iyiliği için Ana’ya, geri verememişken ve Julius’a, yardım edememişken…… bana böyle bir, cehennemin içine düşmek, yaraşır.”
Subaru, Echidna’nın kalbini şiddetle kasıp kavuran kendini küçümseme ve kınama duygularını anlayabiliyordu.
O bile Echidna’nın cansız gözlerinin bu sözlerden sonra yavaşça yaklaşan『Ölüm』için geri saymaya başladığını kavrayabiliyordu.
Tek bir şey yapamamış, güçsüz, ilgisiz, beceriksiz bir benlikle...
Echidna, tüm bu pişmanlıklarla ölecekti. ーーÖlecek ve Subaru’yu ardında bırakacaktı.
Subaru: “Bekl…… ~hk.”
Echidna: “Lütfen, bu işi kolaylaştırmayı……. düşünme, tamam mı? Ben, evet, ben böyle, iyiyim……”
Echidna’nın yaşam gücü sönerken Subaru’nun sesi yükseldi. Ve Echidna’nın sözleri, elinden hiçbir şey gelmeyen Subaru’ya yeni bir seçim bahşetti.
ーーBu işi kolaylaştıracaktı. Bu noktada eylemleri Echidna’ya rahatlatıcı bir ölüm sunacağı söylenemeyecek kadar ağır ve gecikmeliydi. Ama yine de hiç değilse çile çekeceği süreyi kısaltarak ve『Ölümünü』hızlandırarak ona yardımcı olmak, Subaru’nun bile elinden gelebilecek bir şeydi.
“ーーーー”
Subaru, acılar içerisindeki bedenini ayağa kalkmaya zorladıktan sonra hafif, belli belirsiz nefesler alan Echidna’ya attığı bir bakışın ardından parçalanmış bir duvar parçasını avuçlayarak ağırlığını kontrol etti.
Avuç içiyle kavranabilecek, en fazla yumruk ebadında bir parçaydı. Bununla birlikte ölüm döşeğindeki genç bir kızın canını almaya uygun bir silah olduğu kesindi.
Subaru: “……Echidna.”
Echidna: “ーーーー”
Moloz parçasını elinde tutan Subaru, Echidna’ya seslendi ve yanına diz çökerek onun koşulunu reddetti.
Echidna’dan herhangi bir yanıt gelmedi, gözkapaklarını dahi açmadı. Fakat ifadesinden bilincini yitirmediği anlaşılabiliyordu, yanakları hafiften katılaşmış, dudakları büzülmüştü.
Belki de artık Subaru’yu durduracak irade gücü bile kalmamıştı.
Subaru o moloz parçasını kaldırıp hızla savurduğu sürece Echidna’nın canını rahatlıkla alabilirdi.
Meili:『Birinin kafasını taşla ezmek ha, böyle bir şeyi ben bile yapmamıştı~m.』
Subaru, avcunda moloz parçasını tutarken zihninde genç kızın tatlı tatlı yankılanan sesini işitti. Fakat yapacağı bu eylemin amacı Echidna’nın『Ölü Kitabını』okumak değildi.
Neticede bu sonucu elde edecek olabilirdi ama şu an için aklında böyle bir şey yoktu.
O yalnızca, bir intihar asistanı oluyordu. Ölüm döşeğindeki birinin bu dünyaya olabildiğince rahat veda etmesine yardım eden bir intihar asistanı.
Eğer birinin o canı alma hakkı varsa elbette ki o an, içtenlikle bu andıーー.
Bu, orada bulunan ve artık elinden hiçbir şey gelmeyen Natsuki Subaru’nun tek kefaret fırsatıydı.
Tek fırsatıydı ama buna rağmenーー
“ーーーー”
Eli, titriyordu. Göz kapaklarının derinlikleri ıstıraba sesleniyor, boğazı nefes almayı unutuyor ve katılaşıyordu.
Kafanın üzerine kaldır ve aşağı doğru savur. Fazlasıyla kolay bir hareketti. Ama şu anki Subaru, bunu yapamıyordu. Adeta bedenini nasıl hareket ettireceğini unutmuştu ve kımıldayamıyordu.
Subaru: “……Ah.”
Boğuk bir iç çekişle birlikte koridorun zeminine düşen moloz parçası, rapor vermiş oldu.
Bu raporun ve güçsüz dizlerinin yenilgisini kabullenen Subaru’ysa olduğu yere çöküp kaldı.
Subaru: “……Mümkün değil.”
Bu kadar basit bir şeyi bile yapamıyor musun, Natsuki Subaru!
Acı çeken ve ölüme yaklaşan birinin işini kolaylaştırmanın hatırına bir silah savurmak, bu hileyi yapmaktan bile mi acizsin?
Yalnızca kelimelerden oluşan bir kefaret, yalnızca çıkarlarına uygun bir suçluluk, eğer bunlar yanlışsa bu vaziyeti nasıl açıklayacaksın?
Echidna: “……Natsuki-kun.”
Subaru: “B, ben……”
Echidna: “İntiharıma, yardımcı olmak, için…… bir taşı, bile, kullanamıyorsun……”
İnce göz kapaklarını kaldıran ve güçsüz, soluk mavi gözleriyle yanında diz çökmüş olan Subaru’ya bakan Echidna, bu kelimeleri fısıldadı. İç çekişe yakın o cılız sesi düşünmekse Subaru’nun güçsüzlüğü yüzünden kendisini suçlu hissetmesine yol açarak nefesini kesti.
Ancak tam da Subaru geri çekilirken Echidna, dudaklarını uygunsuz bir şekilde gevşeterek,
Echidna: “……Senden şüphelendiğim için, özür dilerim.”
Subaru: “ーーーー”
Echidna: “ーーーー”
Son nefesini verirken özür dilemişti.
Echidna, ondan özür dilemişti. Natsuki Subaru’dan şüphelendiği için özür dilemişti.
ーーVe Subaru onun gerçek niyetini çözemeden de ölmüştü.
Meili’yi öldürüp cesedini gizleyen, hafızasını kaybettiğini söylemeden yoluna devam eden, başkalarını şüphelendirmekten başka bir şey yapmayan, içine hapsedildiği buz kafesinden kaçan, kendisine emanet edilen görevi yerine getiremeyen, kalbini kurtarmaya çalışan genç bir kız tarafından kurtarılan ve nihayet ölmekte olan bir genç kızın hatırına ellerini kana bulayamayan Subaru kendi rezilliğiyle yere çökerken Echidna, ondan özür dilemiş ve ölmüştü.
Subaru: “ーーーー”
Ölmek istiyordu.
Az önce yaşanan her şeyi unutmak ve ölmek istiyordu.
Dünyadaki tüm insanlar parmaklarını Natsuki Subaru’ya doğrultup ölmeyi hak ediyorsun desin ve ona ölüm cezası verilsin istiyordu. Natsuki Subaru, buna yaraşır bir günah işlediği için kendinden umudu kesmişti.
Umudu, kesmişti.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Umutsuzluk, Natsuki Subaru’nun kalbini aşındırıyor ve onunla ziyafet çekiyordu.
Subaru: “ーーーー”
Kımıldayamıyordu. Kımıldamaya hakkı yoktu. Kımıldasa bile fayda etmeyecekti.
Kanıtlanmıştı. Natsuki Subaru, yetersizliğini kanıtlamıştıーー yo, buna yetersizlik demek fazla tatlı olurdu. Yetersizden ziyade, daha ziyade, uğursuzun teki, baş belası ve ölüm meleği olduğunu kanıtlamıştı.
Subaru: “ーーーー”
Göğse umutsuzluk çöker de insanın kalbini öldürürse, canından önce yenilip mahvedilen şey ruhu olurdu.
Bu yaşanınca da bir daha ayağa kalkmak mümkün olmazdı. Bir daha, herhangi birine karşı mücadele vermek mümkün olmazdı. Buna hiçbir şekilde meydan okuyamadan acının hakiki kaynağının kendisi olduğunun farkına varmanın doğal sonucu buydu.
Yok olmak istiyorum. Yitmek istiyorum.
Buna çok daha erken karar vermiş olmalıydı. İşler bu farklı dünyada bu noktaya gelmeden önce. Bilmeliydi, bu farklı dünya gibi bir yere gelmeden önce biliyor olmalıydı.
Neden, yalnızca var olarak başka insanların kalplerine sıkıntı veriyorsun k?
Ne kadar ufak olursa olsun hiçbir kalpte yer tutmaya hakkının olması mümkün değil. Seni iğrenç duvar lekesi. Sen, odanın köşesinde birikmiş toz gibi, çöp yığınının üzerine üşüşmüş kurtçuklar gibi, göz alıcı bir yerde açılıp da asla kapanmayan bir yara gibisin.
Natsuki Subaru, neden ölmüyorsun?
Öldükten sonra bile her şeyi tekrar etmek mi bekliyor seni? Kim karar vermiş buna? Kim emin olmuş sonsuza dek süreceğine? Bir defa yetmiyorsa on defa, yüz defa öleceğine?
Yitip gidene dek öl işte.
Her ama herkesin hatıralarından silinene, artık hiçbir şeyi etkileyemeyecek hale gelene, ismin, varlığın, kalıntıların hiç kimsenin kalbinde kalmayana dek öl işte.
ーーSeni seviyorum.
Kapa çeneni. Yok et. Sil beni.
ーーSeni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum.
Sessiz ol. Benimle konuşma. Yok oluş yoluma çıkma. Ben yok olmak istiyorum, yalnızca yok olmak.
ーーSeni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum.
Ölmek istiyorum. Yok olmak istiyorum. Parçalara ayrılmak istiyorum. Ardımda tek bir iz bile bırakmamak istiyorum. Hiç var olmamış bir şey olmak istiyorum. Varlığımı silmek istiyorum. Tarihten silinmek istiyorum. Hatıralardan yitmek istiyorum. Yadigarlardan kaybolmak istiyorum. Unutmayacağını söyleyen kız tarafından bile unutulmak istiyorum. Ben değersizim. Anlamsızım. Ardımda hiçbir şey bırakmayacağım. Ardımda bırakmaya değer hiçbir şeye sahip değilim. Hepsi, her şey, ne var ne yoksa, bu dünyadan silinsin, yok olsun.
ーーSeni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum, Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum Seni seviyorum.
Yüreğinde umutsuzluk hüküm sürerken, etrafındaki dünya ve geri kalan her şey siyah gölgelerle örtülürken o gölgeler, çömelmiş bir insan formundaki çöpe hak ettiği cezayı bahşetmek adına dur durak bilmeyen içi boş bir aşk itirafıyla birlikte yaklaşıyordu.
O gölgeler tarafından yutulacak, nihayet yok olacak mıydı?
Ölümden çok daha büyük bir hiçliğin içerisine batacak mıydı? Hiçbir gözün asla erişemeyeceği karanlık bir boşlukta, ona böylesine uygun bir yerde terk edilecek miydi gerçekten?
Eğer burada ölebilirsem, eğer öyleyse, yapacağımーー
Yapacağımーー
Diyen Natsuki Subaru, her şeyin üstünü örtermiş gibi görünen umutsuzluğa yöneldiーー
???: “ーーDaha ileri gitmiyorsun.”
ーーDerken bir ses, çınladı.
Bu dünyanın sonunu inkar eden, gümüşi bir çanı andıran bir ses çınladı.
#Ooo gümüşi çan diyorlarsa Emilia
geldi demektir. Peki Emilia Subaru’yu bu durumdan kurtarabilir mi? Pek sanmıyorum.
Peki Emilia Subaru’yu kurtarsa bile bu döngüden bir hayır gelir mi? Onu hiiiiç
sanmıyorum. Hadi yazar abim, bitir artık şu döngüyü.
Bu arada bu tarz bölümleri çok seviyorum, Subaru’nun kendi kendine hakaret
edişleri bile böyle felsefi, ebedi bir tarzda oluyor ya çok hoşuma gidiyor.
Bunu da söylemeden geçemedim. Hadi bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..