Cilt 6 Bölüm 57 [ Bu Meseleyi Şimdilik Göz Ardı Edelim ] (2/2)

avatar
2668 21

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 57 [ Bu Meseleyi Şimdilik Göz Ardı Edelim ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



Yemekler ve sohbetler için kullanılan odaya “Ortak Kullanım Odası” deniliyordu ancak Subaru ve diğerlerini Ortak Kullanım Odasına döndüklerinde bekleyen şey, ellerini kalçalarına yerleştirmiş olan Ram’dı.

 

Ram: “Demek öyle. Anlaşılan meseleyi halletmişsiniz. Fena değil, övülmeye değer.”

 

Subaru ve diğerlerinin sağ salim döndüğünü gören Ram, beşliye huzurlu gözlerle böyle söyledi.

 

Belki de onun için büyük bir övgüydü, dolayısıyla Subaru olduğu gibi kabul etti. Tüm bu Meili meselesi, ona bile böbürlenebileceği bir şeydi. Ve bu böbürlenmelerin başını belaya sokmayacağını görmek rahatlatıcıydı.

 

???: “Söylemeye lüzum yok ama başından beri bu şekilde sizin dönüşünüzü bekliyordu.”

 

Ram: “……Gerçekten de lüzum yoktu. Lütfen kendini tut, Echidna.”

 

Echidna: “Bu bedeni kontrol ettiğimi öğrendin öğreneli şu tavra sahipsin. Ne hoş.”

 

Diyen ve Ram’ın kaşlarının kenarlarının kaskatı kesilmesine yol açan kişi, Ortak Kullanım Odasının zeminine oturmuş olan Echidna’ydı. Ram’ın sözlerini gülümseyerek kabullenmiş ve bakışlarını Subaru ile geri kalanlara çevirmişti.

 

Meili: “Hmph.”

 

Echidna: “Ee, bunun suratı niye bu kadar asık?”

 

Echidna’nın işaret ettiği kişi, Shaula’nın sırtında taşıdığı Meili’ydi.

 

Acılı bir ifadeyle homurdanan ve Echidna’nın sorusuna cevap vermeyen Meili, surat asmaya devam ederek gözlerini kaçırıyordu. Tam anlamıyla huysuzluk ediyordu.

 

Echidna: “Hmm, mesela cinayet planı bozulduğu için canı sıkılmış olabilir. Eğer durum buysa onu herhangi bir şekilde kısıtlamadan kendi haline bırakmak beni birazcık tedirgin eder……”

 

Subaru: “Ah, yo yo, öyle değil, öyle değil.”

 

Echidna’nın güvensiz varsayımı ve bu kısa süre içerisinde bile Subaru konusunda gözle görülür şekilde temkinli davranmasıーー duygularının, yani bedeninin sahibi olan Anastasia isimli kızı koruma arzusunun göstergesi olmalıydı.

 

Tuhaf bir yanlış anlaşılmaya kapılmadan edememiş ve Subaru onu katiyetle reddetmişti.

 

Subaru: “Yalnızca düşünceleri açığa çıktığı ve herkes tarafından öğrenildiği için kendisini tuhaf hissediyor. Çok çocuksu, şirin bir şey.”

 

Echidna: “Teşebbüs ettiği şeyi düşününce bunu çocuksu şeklinde tasvir etmek tuhaf geliyor ama…… anlıyorum. Hafıza kaybından sonra bile gerçek mizaç kolay kolay değişmiyormuş demek, hm. Senin için şaşırtıcı olmalı, Natsuki-kun.”

 

Subaru: “Sizleri eğlendirebilmek benim için bir onurdur, hepsi bu.”

 

Echidna’nın görüş alanında göz kırpan Subaru, Ram tarafından bir “hah” sesiyle alaya alındı. Sonra da etrafında dönerek odanın içini taradı.

 

Subaru: “Ha, Julius burada değil mi? Nerede? Tuvalete falan mı gitti……”

 

???: “ーーSon derece ciddi meseleler söz konusuyken önemsiz meselelerle meşgul olmak, bunu düşünmek bile gerçekten can sıkıcı.”

 

Subaru: “……Önemsiz bir mesele olduğuna karar vermiş değiliz ki. Gayet önemli bir iş üzerinde de olabilirdi, anlarsın ya.”

 

Arkasından gelen bir sesi işiten Subaru, yanakları kıvrılarak yankılanan sese doğru döndü. Onun negatif bir çağrışım içeren gülümseyişini karşılayan kişiyse kaküllerine dokunan Julius oldu.

 

Ve Julius Ortak Kullanım Odasının dışından giriş yaparken Emilia, kafasını eğdi.

 

Emilia: “Julius, karnın mı ağrıyordu?”

 

Julius: “Emilia-sama, Subaru’nun sözlerini ve eylemlerini dikkate alıp değer biçmeyin lütfen. İlk ve tek şövalyeniz olduğu, ona herkesten çok güvenmenizi gerektiren bir pozisyonda bulunduğu şüphesiz ama bazen, onun öne çıkan söz ve eylemleri bile……”

 

Subaru: “Hey hey, Emilia-chan’ın aklına böyle gereksiz şeyler sokma. Her şeyden önce, burada bile olmayan kişi sendin. Azıcık tuvalete kaçtım dersen yaptığını mazur görebilirim.”

 

Julius: “ーー. Heh.”

 

Subaru’nun kara gözlerini diktiği Julius’un dudakları gevşedi.

 

Nefesi kesilmişçesine bir gülüştü, gerçekten can sıkıcıydı ve görünüşüne uygundu fakat Subaru, o gülüşte bir terslik olduğunu hissediyordu.

 

Echidna: “Emilia ve Natsuki-kun, endişelenmenize gerek yok. Julius önceki konuşmamızı takiben dışarıyı gözetlemeye çıkmıştı. Meili Cadı Yaratıklarını kontrol etme gücüne sahip olduğu için gerçekten hedefine ulaşmaya niyetlenirse en büyük tehdit olarak görülebilecek şey, kulenin dışındaki Cadı Yaratıklarının varlığı olurdu, anlarsınız ya.”

 

Julius: “Bu yüzden dün gece keşfettiğim balkondan kulenin dışını izliyordum. Neyse ki kulenin dışında hiçbir tuhaflık gerçekleşmedi ve içeride de her şey yolunda görünüyordu……”

 

Bu cümleleri kuran Julius, bakışlarını Meili’ye çevirdi. Ve Shaula’nın sırtından bu bakışları fark eden Shaula’nın dudaklarına mayhoş bir görünüm yerleşti.

 

Bununla birlikte Meili’nin hareketini gören Julius’un yanakları ansızın gevşedi.

 

Julius: “Sevindim, her şey sorunsuzca çözüme kavuşmuş gibi görünüyor. Gerçi önce hafıza kaybından, sonra da bu meseleden bahsedince yer ve gök kısmen altüst olmuş gibi gelmişti……”

 

Subaru: “Biraz fazla abartılı oldu. Neyse, bu, hafızasını kaybetmiş olan benim söyleyebileceğim bir şey değil.”

 

Julius: “Sanırım öyle. Yer ve göğün altüst olmasını söylemek fazla abartılı oldu. Azıcık öyle oldu gerçi…… Her neyse, herkesin güvende olduğuna sevindim. Emilia-sama’nın bile yardımını aldıktan sonra netice başarısızlık olsaydı toparlanmamız mümkün olmazdı.”

 

Subaru: “Aynen, ben de rahatladım…… Sen ve ben, bu şekilde didişecek kadar yakınız herhalde.”

 

Julius: “ーーHeh.”

 

Julius, Subaru’nun bir parmağını kaldırarak söylediği şey karşısında kendini beğenmiş bir kahkaha attı.

 

Ve bu gülüşün az önceki belli belirsiz tereddüdü barındırmadığını düşünen Subaru’yu tatmin etti.

 

“ーーーー”

 

Bu, Subaru’nun hafızasını kaybedişinin ardından karşılaştıkları beşinci seferdi.

 

Bunca zaman huzur içerisinde geçirdiği pek vakti olmamış ve gerçek şu ki Emilia ile diğerleriyle çok daha fazla zaman geçirmiş olmalıydı. Ve “Natsuki Subaru”, onlarla bağlantı kurmak için kendince bir yola sahipti.

 

Bundan böyle çok büyük bir fark olmamasını sağlamak, Emilia ve diğerlerini üzmemek adına “Natsuki Subaru’nun” ayak izlerini dikkatlice takip etmek istiyordu.

 

Emilia ve diğerlerinin “Natsuki Subaru’yu” kaybettiği gerçeğini doğrudan görmek istemiyorduーーAyrıca, böyle bir gerçeklikle yüzleşmemenin daha iyi olacağı kesindi.

 

Natsuki Subaru kaybolur da “Natsuki Subaru” geri dönerse elbette ki…

 

Subaru: “Neyse, hadi yeniden doğmuş bu arkadaş canlısı takımımızla kuleyi ele geçirmeye gidelim. İtirazı olan var mı?”

 

Emilia: “Mhm, yok. Her şeyimizi verelim.”

 

Beatrice: “O isim, arkadaş canlısı takım kulağa birazcık duygusuz geliyor, doğrusu.”

 

Her şeye rağmen Emilia ve Beatrice, iki uç noktayla Subaru’nun fikrine katılmıştı. Diğerlerinin de itirazı yok gibi görünüyordu ki bu da Subaru’yu o an için rahatlatan bir şeydi.

 

Julius: “Bu şekilde onunla ilgili herhangi bir sorun çıkmayacağını kabullenmemiz doğru olur mu?”

 

Subaru: “Aynen, sorun çıkmayacak. Pervasızlık edip insanların arkasından beni öldürmeye çalışmayacak. Ama bunu sürdürüp sürdüremeyeceği izimizden giderek gelişen Meili’ye bağlı olacak, yani bıraktığımız iz yavan veya korkunç olmasın diye dikkatli olacağız.”

 

Julius: “Anlıyorum. Görünüş meselesi diyorsun. Öyleyse bu işi bana bırakmanı isterim.”

 

Bakışlarını Meili’ye çeviren Julius, çenesini içe çekerek Subaru’nun sözlerine katıldı.

 

Görünüş bunu tarif etmek için hatalı bir kelime olabilirdi ama birilerinin izinizden gitmesiーー başka bir deyişle bir rol model olmanız söz konusu olunca Julius’un tasviri kesinlikle uygun kaçıyordu.

 

Şu anki Subaru’nun Julius’la çok fazla vakit geçirdiği söylenemese de onun güçlü öz inkar hissiyatına ve çeşitli eylemlerdeki mükemmelliğine tanık olabilmişti.

 

Bunlar onun keskin zekasının meyveleri, büyüdüğü ortamın saflığının göstergeleriydi ve aynı zamanda bu özellikleri kendine uygun hale getirmek için harcadığı gayretleri sembolize ediyorlardı.

 

Sağlam bir çabayla o özelliklere sahip olmuştu. Varlıkları değerliydi, paha biçilemezlerdi.

 

Emilia: “ーーSubaru, sen iyi misin? İletişim kurabilecek gibi misin?”

 

Subaru: “Voaaa!?”

 

Emilia, nefesi kesilmiş halde dikilen Subaru’yu kolundan kavramış ve endişeli gözlerini üzerine dikmişti. Ona ne kadar yakın olduğunu gören Subaru’ysa kendisini toparlamış ve telaşla geriye sıçramıştı.

 

Subaru’nun bu tepkisine tanık olan Emilia, ağzından belli belirsiz bir “Ah……” sesi kaçarak,

 

Emilia: “Bilirsin ya, uyandın uyanalı…… yo, hafızanı kaybettiğini söyledin söyleyeli benim tarafımdan şaşırtılıp duruyorsun, haksız mıyım? Bende bir tuhaflık mı var? Yüzümde bir şey mi var?”

 

Subaru: “Yo, umm, hiç de bile. Sadece tatlı gözlerin, tatlı burnun, tatlı dudakların ve tatlı kulakların işte.”

 

Emilia: “Tatlı…… hehe, teşekkür ederim. Ama durum buysa, neden böyle oluyor?”

 

Subaru: “Sanırım Emilia-chan’ın yüz hatlarının yalnızca birbirine eklenen parçalar olmamasından, birbirlerini tamamlayacak şekilde birleşmelerinden kaynaklanıyor. Ayrıca sesin de tatlı. Kendin de tatlısın. Böyle de melek gibi olunmaz ki!”

 

Subaru elleriyle yüzünü örtüp parmaklarının arasından Emilia’ya bakıyor, doğrudan bakılamayacak kadar göz kamaştırıcı olduğunu sezdiriyordu. Subaru’nun yorumlarını işitip de ansızın tepki verense Beatrice oldu.

 

Beatrice: “ーー~hk! Bunu biraz daha Subaruvari söyle bari, sanırım!?”

 

Subaru: “Ha!? Eh, sorun nedir!?”

 

Beatrice: “Hadi, Emilia’nın meleğe benzediğini biraz daha Subaruvari şekilde söyle diyorum, doğrusu.”

 

Subaru: “Ne biçim bir ulu orta aşağılanma bu!? Yapmayacağım! Utanç verici! Beatrice, hem sen de melek gibi tatlısın! Surat asmasana!”

 

Beatrice: “Betty’nin melek gibi tatlı olduğu doğru ama konumuz bu değil, sanırım……”

 

Kalbi kırılan Beatrice, üzgün üzgün omuzlarını düşürdü. Bu yüzden kendisini birazcık suçlu hisseden Subaru Beatrice’in kafasını okşarken de Ortak Kullanım Odasındaki herkes çember oluşturdu.

 

Artık konuşmak için uygun ortam oluşmuştu. İstenen gerçek ilerlemenin henüz elde edilememiş olması üzücüydü ama konuşmayı daha cüretkar bir şekilde sürdürme vakti gelmişti.

 

Subaru: “Olup biten her şeyden sonra Meili bir kez daha takımımızın bir parçası halini aldı. Onu toplumsal bir muayeneden geçirip gerçek anlamda aramıza katılmasını sağladığım için acele edip bu kum kulesinden bir an önce ayrılmak isterim. İtirazı olan?”

 

Ram: “Bu konuşma tarzın insana hafızanı gerçekten kaybedip kaybetmediğini sorgulatıyor…… Ama Barusu’nun hafıza kaybı daha ciddi diğer problemlerle kıyaslanınca son derece hafif kaçsa da bir problem olduğu gerçeği değişmiyor.”

 

Emilia: “Mhm, doğru. Hatıraların öyle bir anda kaybolmuş olamaz, yani Subaru’nun o hatıralara kavuşacağından emin olmalıyız……”

 

Subaru: “Ah, konu açılmışken, bu meseleyi şimdilik göz ardı etmeye ne dersiniz?”

 

Bir elini kaldıran ve onay bekleyen Subaru, Ram ile Emilia’nın yorumları arasındaki duraksamayı değerlendirdi. Ve yalnızca ikisi değil, konuşmaya dahil olan herkesten şakın bir “Ha?” sesi yükseldi.

 

Şaşırmayan tek kişi, Subaru’nun talebini ciddiyetle kabul ettikten sonra Meili’yle ilgilenmekle meşgul olan Shaula’ydı, bu yüzden o an için dışarıda bırakılmıştı.

 

Beatrice: “Subaru…… lütfen Betty ve diğerlerini bu kadar endişelendirme, doğrusu. Hafıza kaybın yeterince şaşırtıcıyken bir de hatıralarını geri almasan da olacağını söyleyerek kendinden çok fazla vazgeçmiş oluyorsun, sanırım.”

 

Emilia: “Evet, bu doğru, Subaru. Acaba bizim başımıza dert açmak istemediğini düşünüyor olabilir misin? Ama, Subaru, bize Meili konusunda danışmıştın, haksız mıyım? Benzer şekilde biz de hep birlikte Subaru’nun hafızası meselesini düşüneceğiz. Olur mu, lütfen?”

 

Subaru: “Bu ikna çabaları yüreğimi acıtıyor! Yo, ama sorun yok, bir saniye beni dinleyin! Bunu kendimden vazgeçtiğim için söylemiyorum. Arkasında düzgün bir sebep var!”

 

Subaru’nun Emilia ve Beatrice’in endişelerine sunduğu bahane buydu. Sonra da herkesin görebileceği şekilde bir parmağını kaldırarak “Dinleyin” dedi.

 

Subaru: “Bu durumda ansızın hafızamı kaybetmemin üzücü olduğunu biliyorum ve hepinizin hatıralarımı geri kazanmamı istiyor olması beni gerçe~kten mutlu ediyor. Bununla birlikte aranızda bu hafıza kaybının kulenin varlığıyla ilişkisiz olduğunu düşünen var mı?”

 

Shaula: “Usta-sama daha önce de kafasını tuvaletin pisuarına çarpıp hafızasını kaybetmişti. Bu işin sonu yok.”

 

Subaru: “Saha dışı oyunculardan bir saniyelik sessizlik rica ediyorum! Az önce söylediğin kesinlikle görmezden gelinecek gibi değil ama şimdilik sorun etmeyeceğim!”

 

Dışarıdan gelen müdahaleden rahatsız olan Subaru, “Neyse!” diyerek tekrardan konuyu toparladı.

 

Subaru: “Söylemek istediğim şey, kule ve hafıza kaybım arasında bir ilişki olduğuydu. Başka bir deyişle……”

 

Echidna: “ーーBaşka bir deyişle kuleyi ele geçirme koşulları yerine getirildiğinde Natsuki-kun’un hafıza kaybının ardındaki sebep veya anahtar da doğal olarak açığa çıkacak. Kastettiğin şey bu muydu?”

 

Subaru: “Ah, evet, doğru, doğru. Bunu kastetmiştim!”

 

Subaru, aklını okumuş olan Echidna’nın sözleri karşısında başını birkaç defa aşağı yukarı salladı. Onun bakış açısını işiten Julius ise bir elini çenesine yerleştirerek, “Anlıyorum” dedi.

 

Julius: “Subaru’nun hatıralarını kulenin mekanizması çaldıysa kuleyi fethederek yanıta yaklaşabiliriz. Veya Subaru’nun hafızasını kaybetmesi de yanıta fazla yaklaşmasından kaynaklanmış olabilir.”

 

Echidna: “Bu da gayet olası görünüyor. Onun “Taygeta’nın” üstesinden gelirken sergilediği kavrayışla, açıkça dile getirmek gerekirse, bizim asla sahip olamayacağımız bilgilerden faydalandı. Yalnızca Natsuki-kun’un sahip olduğu bilgilerle bizim bile fazlasıyla ötemize geçmiş ve sonucunda da hafızasını kaybetmiş olabilir.”

 

Subaru: “Bekle bekle bekle bekle, bu biraz fazla abartılı oldu. Ben yalnızca evine kapanıp kalmış biriyim, anlarsınız ya? Benim uzmanlık alanım çarşafları temiz bir şekilde yaymak ve dikmektir, bilirsiniz işte.”

 

Emilia: “Ah, baksana, Subaru. Bu kıyafetlerdeki işlemeleri Subaru yapmıştı. Onlara bakınca bir şeyler hatırlamaya başlıyor musun? Sevimli, değil mi? Üzerinde Puck var.”

 

Subaru: “Hmm, tatlı bir kedi işlemesi. Ama gerçekten hiçbir fikrim yok~.”

 

Sağlam bir düşünme kabiliyeti gerektiren bu konuşmayı sindiren Subaru, morali bozuk şekilde üzerine kedi resmi işli kıyafetlerini okşayan Emilia’yı reddetti.

 

Belki de beslediği ve hatta isim verdiği bir kediden bahsediyordu. Ama o kediyi kuleye getirmemiş gibi görünüyordu, dolayısıyla Subaru bir an önce geri dönüp onu evcil hayvanıyla kavuşturmak istiyordu.

 

Her neyseーー

 

Ram: “Barusu’nun gereksiz bir şey öğrenip bunun sonucunda düşüncesizlik ederek hatıralarından olması………. kulağa kesinlikle ikna edici geliyor.”

 

Beatrice: “Ram’ın dile getirme şekli bayağı iğneleyici olsa da Betty genel olarak katılıyor, doğrusu. Ayrıca Subaru’nun kulenin fethedilmesine öncelik verilmesiyle ilgili düşüncelerine gelince…… bu olasılık itici gelse de mantıklı bir yanı var, sanırım.”

 

Subaru: “Beatrice……”

 

Belki de Beatrice’in memnuniyetsizliğinin sebebi sonuç olarak en büyük önceliğin Subaru’nun hafızasına verilmemesiydi. Onun bu düşüncede olması Subaru’yu içten içe mutlu etse de hafıza meselesine öncelik vermemesinin kendince bir sebebi vardı. ーーAğır ağır Subaru’nun hafızasını aramakla uğraşırlarsa kuledeki trajedileri önleyecek vakitleri olmayacaktı.

 

Yaşanmışlar. Ve yaşanacaklar. Subaruーー yo, Subaru ve geri kalan herkes, bir olmak ve o felaketlere hazırlanmak zorundaydı.

 

Subaru: “İşte bu yüzden önceliği kuleyi ele geçirmeye vermek istiyorum. Şimdilik herkesin bunu anlamasını istiyorum.”

 

“ーーーー”

 

Subaru: “İşlerin bu şekilde kalmasının iyi olacağını da düşünmüyorum. Ama benim problemim sonraya bırakılabilir. Bununla birlikte esas problemlerimizi ertelersek hedefimize asla ulaşamayız. Ben de yapmamız gereken şeyi yapalım istiyorum.”

 

Subaru’nun tüm içtenliğiyle herkesten rica ettiği şey buydu.

 

“Natsuki Subaru’nun” burada olmayışının kusurunu örtmek adına olabildiğince çaba sarf ediyordu. Ve karşılığında herkesin güçlerini ödünç vermesini istiyordu.

 

Subaru’nun bu isteği herkesin ağzını açık bırakmıştı. Ancakーー

 

Ram: “ーーGerçekten, aptallığa bak.”

 

Diyerek iç çeken Ram, kafasını çevirerek açık kırmızı gözlerini tek tek herkesin üzerinde gezdirdi.

 

Ram: “Acınacak haldeki zekan hafızanı kaybettikten sonra bile değişmemiş. Başka bir deyişle, hafızan geri dönse de şu anki Barusu’nun pek bir katkısı olmayacak…… yani Barusu’nun hatıralarına öncelik vermek yalnızca vakit kaybı olur. Hadi bu kuleyi ele geçirelim ve akabinde geri dönmelerini bekleyelim.”

 

Subaru: “Akabinde mi, bunu ifade edebileceğin başka kelime yok muydu?”

 

Ram: “Hayır. Hatıralarını kuleyi ele geçirme çabalarının akabinde yitirdin, değil mi? Bu durumda onları akabinde bulmamızı rica ediyorum. Ram’ın başına dert açma.”

 

ーーRam’a geçmişi ne olursa olsun hatırlayacağına, hatıralarını geri alacağına söz vermişti.

 

İşte bu yüzden, hafıza meselesini ertelemek istediğini söylediğinde Ram’ın kalbinde ne denli bir etki doğurduğunu hesap etmesi mümkün değildi. Ancak Ram, tam da bu söz nedeniyle ilk önce bu cümleleri kurmuştu.

 

Sözünden dönme alışkanlığı olmasına rağmen Subaru’yla sözleşmişti.

 

Echidna: “Aşama aşama dile getirirsek, hatıralarını geri almak için bir yola sahip değiliz zaten. Bu yüzden Natsuki-kun ve Ram’ın söylediklerine katılıyorum. İyimser olursak hafızanın zamanla geri gelme ihtimali de var.”

 

Julius: “Benim için de pasif bir uzlaşma olduğu söylenebilir. Bu meseleye nihai önceliği vermeyeceğim. Önceliğim kulenin ele geçirilmesi olacak. Fakat Subaru’nun hatıralarını geri almak için bir fırsat yakalarsam, önceliği ona vereceğim. ーーEmilia-sama ve Beatrice-sama böyle hüzünlü ifadelere bürünmek zorunda kalmamalı.”

 

Subaru, Echidna ve Julius’un sözleri karşısında başını uzun uzun salladı.

 

Sonra da gözlerini Emilia ve Beatrice ikilisine çevirdi. Ve o bakışların hedefi olan ikili, nihayetinde biraz tereddüt etse deーー

 

Emilia: “ーーBu defa, zor olsa da sabredeceğim. Ama-”

 

Subaru: “Ama?”

 

Emilia: “Bazen, en çok Subaru için endişeleniyor olmamı mazur görün lütfen.”

 

Subaru: “Ah…… üzgünüm.”

 

Kendisiyle ilgili endişelenme işini sonraya bırakmaları konusunda hemfikir olduklarını gören Subaru, Emilia’nın talebi karşısında başını eğdi.

 

Ve ikisinin bu halini gören Beatrice mutsuz mutsuz iç çekti.

 

Beatrice: “Emilia Betty’nin söylemek istediği şeyi söyledi, sanırım. Bunun en etkili söz olması gerekiyordu, bu yüzden üzerine doğru düzgün düşün, doğrusu.”

 

Subaru: “ーーPeki, anlaşıldı.”

 

Böylece herkesin onayını alan Subaru, kuleyi ele geçirme konusundaki kararlılığını bir kez daha sağlamlaştırdı.

 

Ve Subaru’nun bu uğurda teklif etmek istediği ilk şey de şuyduーー

 

Subaru: “ーーHep birlikte gidip『Taygeta』Kütüphanesinde Reid’in kitabı var mı diye bakmaya ne dersiniz?”

 

#Milyonlarca kez söylediğim üzere animede Remciydim ama Emilia-Subaru ilişkisi de yaşadıkları onca şeyden sonra çok tatlı ve özel bir hal almaya başladı. Bu kuledeki görevlerini başarıyla yerine getirip Rem’i uyandırabilirlerse neler olacağını çok merak ediyorum doğrusu. Bu arada Subaru’nun önerisine ne demeli? Açıkçası hafızasını kaybetmeden önce de bir anda aklına gelen fikrin bu olduğunu düşünmüştüm. Peki Reid’in kitabı gerçekten kütüphanede mi ve onu bulurlarsa içerisinde neler görecekler? Bayağı heyecanlı olaylar bizi bekliyor gibi görünüyor, öyleyse okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr