Reid: “Amma da cahil bi kız çıktın, hiddetli çıtır. Ben işlerin bu halinden keyif alıyorum, anlıyo musun? Gökten en büyük yıldızlar düşse bile planlarım bozulmaz!”
“ーーーー”
Birbirlerine azılı ve kahramanca darbeler indiren dörtlü, bir yandan da arzularını açıklıyordu.
Bu, kolayca yaklaşılması imkansız, ortak paydaya varılması imkansız, kan kokusundan ayrı tutulması imkansız bir savaş manzarasıydı.
Dışarıdan bakan bir göz için kimin avantajlı kimin dezavantajlı, kimin üstün kimin aşağı olduğunu anlamlandırmak zordu.
Mümkün olan tek şey müttefiklerin galip gelmesini umut etmekti, ne var kiーー
Subaru: “ーーGh.”
Beatrice: “Subaru!?”
Beatrice, izleyip umut etmekten başka bir şey yapamayan Subaru’nun göğsünü tutarak diz çöküşüne tanık olarak şoka uğramış durumdaydı.
Hemen kendisi de diz çökerek boğuk nefesler alan Subaru’nun omzuna dokundu ve yüzüne baktı.
Beatrice: “Subaru, Subaru! Sorun nedir, doğrusu? Ne oldu, sanırım!”
Subaru: “……Yo, bu da, ne?”
Beatrice: “Subaru?”
Subaru’ysa Beatrice’in çaresizce seslenişleri karşısında göğsünü daha da sıkı tutarak ardı ardına gözlerini kırpıştırdı.
Bir hata veya bir hamle yapmış olma olasılığı yoktu. Ancak Subaru bile buna anlam veremiyordu. Tuhaf bir şekilde göğsünün içerisindeーー bir acı ile inanılmaz bir sıcaklık kabarıyordu.
Kalbi patlayacakmış gibi atıyor, bedeninin içerisinde akan her bir damla kanı hissedebiliyor, alarm çanları çalarmışçasına korkunç ve anlaşılmaz bir hissiyat taşıyordu.
“ーーーー”
Evet, anlamıyordu. Şu anda bedeninde neler olup bittiğini anlamıyordu.
Bu, o ana kadarki döngülerde hiç yaşanmamış bir şeydi. Bir çeşit kronik hastalık veya daha kötüsü büyülü bir müdahale söz konusu olabilirdi.
Ancak zihnindeki tüm bilgileri yoklayıp en kötü senaryoları gözden geçirdikten sonra kafasını salladı.
Yo. Belki de bu, negatif bir şey değildi. Alarm çanları yalnızca bir sorundan kaynaklı çalıyordu.
Subaru: “Vah, ah……”
Derin bir nefes aldı, sonra da verdi.
Subaru’nun beyni o ana dek Batenkaitos ve Reid’le çarpışmakta olan Emilia ve Julius için beslediği endişeyle kavruluyordu.
Koşullar gereği güçsüz benliğinin elinden öylece dikilip izlemekten fazlası gelmiyordu.
Bu durumda Subaru’nun beynini kavuran şey, onlar bunlarla, yani kalan iki engelle meşgulkenーーbeş engelde yaşanan gelişmelerdi.
ーーBeş engel.
Biri kulenin etrafını sarmış olan kalabalık Cadı Yaratığı sürüsüydü. Biri, kuleye saldıracak olan『Oburluk』Günahı Başpiskoposuydu. Biri kulede özgürce dolaşmaya başlayacak olan Reid Astrea’ydı. ーーVe şu anda bu üç engel de mevcuttu.
Geri kalan ikiliyse kulede mekanın sahibiymişçesine dolanacak olan devasa akrep ve kuleyi korkutucu bir şevkle yutacak olan muazzam kara gölgeydi.
O ikisine de el atılmalıydı, aksi takdirde kuleye musallat olan sorunlardan kurtulmaları mümkün olmayacaktı.
Emilia ve Julius’un yoğun çabalarının diğer tarafında mevcut olan kulenin yıkımına yönelik olasılıklara kafa yorduğu saniyede Subaru, göğsü bir sıcaklıkla birlikte inip kalkar halde diz çökmüştü.
Kalbi büyük bir kuvvetle çarpmaya devam ediyordu.
O kalp atışlarının bilincinde olmayı sürdüren Subaru, ağır ağır nefes alarak gözlerini kapattı.
Vücudunun yapmak istediği şeyi yapması gerektiğini düşünüyordu. Buna uyum sağlayarak gözlerini kapattı.
“ーーーー”
Subaru’nun içerisinde bulunduğu koşulları gören Beatrice ise ona seslenmeye bir son verdi.
Belki de o da buna onay vermiyordu. Ama buna rağmen yaptığı hareket buydu. Subaru’nun böylesine anlayışlı yoldaşlara sahip olması bir lütuftu.
Derken Subaru’nun gözbebeklerinin ardında ilginç bir hissiyat belirdi.
ーーLoş karanlığa karşı yükselen gelip geçici, belli belirsiz ışıklar vardı.
Subaru: “ーー?”
Sönük, ılık ve bulanık ışıklar.
Biri Subaru’nun yanındaydı, diğer ikisiyse bir miktar uzağında. Tuhaftır ki Subaru, ardındaki ışıkların varlığını oraya bakmaya gerek duymaksızın algılayabiliyordu.
Arkasında toplam dört ışık vardı. İçlerinden biri, geri kalanlardan biraz uzaktaydı ve ve veーー
ーーSubaru, onun tepeden yaklaştığını fark etmişti.
Subaru: “ーーBeatrice!”
Beatrice: “Hya ~hk!”
Her nedense bu hissiyata körü körüne güvenip en ufak bir tereddüdü olmaksızın Beatrice’e doğru atılarak o noktadan uzaklaştı.
Ve genç kızın hafif bedenini kollarının arasına alarak hiçbir duraksama olmadan yere yuvarlandıーー aynı saniyede kavurucu bir sıcaklığın sağ uyluğuna hücum ettiğini kavradı ve acı dolu bir feryat kopardı.
Subaru: “Aah, hua~a~a~a~a~!”
O saniyede anladığı üzere o yanma hissiyatının kaynağı derin bir yaraydı. Belki de gözlerini yaralı bacağından kaçırma teşebbüsüyle bakışlarını kucaklamış olduğu Beatrice’e çevirdi.
Ve acı ve gözyaşları arasında gözlerini açık kalmaya zorlarken onu gördü.
“ーーーー”
Subaru: “Bu akrebin, geleceğini, biliyordum…… ~hk!”
Subaru öfkeyle bu sözleri kustu ve onu bekleyen şey, devasa akreple ikinci karşılaşması olduーー siyah bir kabuğa ve parlak kırmızı gözlere sahipti ve Subaru ile geri kalanlara hükmederken bacaklarıyla duvarda sürünüyordu.
Beatrice: “ーーAh.”
O korkutucu derecede devasa yaratığı karşısında bulan Beatrice’in gözleri irileşti. Hemen önünde görebildiği şey, o akrebin Subaru’nun bacağına derinlemesine sapladığı kıskaçlardı. Mest olmuş biçimde Subaru’nun etini kıskaçlarıyla destekliyor ve koridora bolca kan damlatıyordu.
ーーSubaru, devasa akrep engeli yüzünden endişeli olmalıydı.
Üstesinden gelmesi gereken beş engel de burada toplanmıştı.
“ーーーー”
Bu kötüydü. Bu kötüydü bu kötüydü. Bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü. Bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü bu kötüydü.
Durumun ne kadar nahoş olduğunu fark eden Subaru, acıdan kavrulur haldeki düşünceleri içerisinde bir kurtuluş yolu aramaya çalışıyordu.
Lakin aklına bu durumda pozitif bir değişiklik yaratabilecek hiçbir şey gelmiyordu.
Batenkaitos buradaydı, Reid buradaydı, devasa akrep bile gelmişti.
Meili ve Shaula Cadı Yaratıkları sürüsünü uzak tutsa bile diğer kartlar çoktan işlevselliğini yitirmişti. Böyle, olmayacaktı.
Bu yolun sonu, yoktu. Başka, farklı bir yollaーー
“ーーSubaru!” “Subaru!” “Subaru!!”
Dişlerini sıkan Subaru, kendisine hitap eden üç sesin kulak zarlarına vurduğunu hissedebiliyordu.
Beatrice’in dokunaklı sesi, Julius’un gergin sesi, Emilia’nın yakaran sesi, Subaru her birinin kendisine hitap edişini işitti ve…
Batenkaitos, Reid, devasa akrep; sırasıyla her birine doğru harekete geçildi.
Bu hareketlerle onların eylemlerine, Natsuki Subaru’ya çıkan yollarına mani olmak istermiş gibiydiler ama bundan önce,
“ーーーー”
ーーKuleye muazzam şiddette bir darbe indi ve koca yapı şiddetle sarsılırken gök gürültüsü misali bir kükreme yankılandı.
“ーーーー”
O sarsıntı aynı hızla Subaru’nun yerde yatan bedenini sıçrattı, saldırı ve savunma pozisyonlarındaki Emilia ve diğerlerini havalandırdı ve hatta dünya un ufak olurken devasa akrebin kabuğunu bile ezip geçti.
Yanındaki ufak beden, onu korumak istermişçesine Subaru’yu sardı. O yumuşak bedenin sarılışına karşılık veren Subaru’nun gözleriyse bu darbenin ortasında irileşti.
『ーーSeni seviyorum. 』
ーーOrada yalnızca Subaru’yu yutmaya çalışırken kör kütük bir aşk besleyen bir karanlık mevcuttu.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
ーーO anda dünyada ne var ne yoksa, siyahı beyazı, kadını erkeği, aşkı nefreti, hepsi de sarsıcı etki tarafından tüketilmiş ve yalnızca Natsuki Subaru, bundan kaçmayı başarmıştı.
???: “ーーSubaru.”
Subaru: “ーー~hk!”
???: “Uhya ~hk!”
Bir sesleniş, Subaru, onu içine çekercesine o sesin sahibine sarılmıştı.
Kollarının arasındaki bedense telaş ve panik içerisinde Subaru’nun göğsünün ortasından yukarıya doğru bakıyordu.
O bedenin sahibiーー
Subaru: “Bea, trice……”
Beatrice: “E-evet, sanırım! Bir anda böyle bir şey yapman şaşırtıcıydı, doğrusu. Eh, Betty hoşlanmadığından değil, sanırım. Ama Betty kitaptan daha yeni dönmüş olduğun için endişelendi……. Yine de ilk önce Betty’nin ismini söylemiş olman rahatlatıcı, doğrusu.”
“ーーーー”
Evet, Beatrice Subaru’nun kollarının arasında kalmayı sürdürerek böyle söylemişti. Bu sözleri işiten Subaru etrafına bakındı.
Az önce olan şeyler, koridora düşüşü, bacağının yaralanışı, derken o karanlık, karanlık gölgelerin gelişiーー
Subaru: “…….Kütüphane?”
???: “İnanıyorum ki şu an için yarı uykuda olup olmadığını netleştirebilirsen biz de hareketlerimizin devamını getirebiliriz, Natsuki-kun.”
Kendisini sonsuz kitapla çevrili halde bulmanın şaşkınlığını yaşayan Subaru, bu sesi işitti.
Ve kafasını çevirerek sesin sahibini, açık mor saçlarını okşarken buruk bir şekilde gülümseyen Echidna’yı gördü. Hemen arkasındaysa yaslanmış olduğu raf ve ellerini çenesine yerleştirmiş şekilde “Nihayet uyanmı~şsın” diyen Meili görünüyordu.
“ーーーー”
Beatrice: “Vah, vah vah! Subaru! Subaru, ne oldu, doğrusu! Kendini iyi hissetmiyor musun, sanırım? Kitapta gördüklerinle ilgili konuşabilir misin?”
Subaru: “Ah, şey, hmm. Bunu da, yapmam gerekecek, ama……”
Subaru Beatrice’in minyon bedenini sımsıkı sararak sıcaklığının tadını çıkarttı.
Ve kabullenmesi gereken gerçeği kabullendi.
ーーGeri dönmüştü. Bu ana.
Subaru, beş engelin üstesinden gelmekte başarısız olarak bu ana dönmüştü.
#Haydaaaa! Bu sefer beş engel biraz fazla birbirine karışıp fazla hızlı belirmedi mi? Resmen yaşandı bitti saygısızca. Bundan sonraki döngüler de bununla paralel ilerlerse Subaru bu engellerin üstesinden nasıl gelecek? Peki kayıt noktasının değişmesine ne demeli? Kitabın içerisinde Oburlukla yaşadıklarını değiştiremeyecek ve engeller sırasıyla gelmeye başlarken çok çok az vakti olacak. Son olarak, bölümün ortasında yaşanan şeyi de atlamamak lazım. Bir anda odanın içerisinde belli belirsiz noktalar görmeye başladı. O noktalar etrafındaki kişileri mi temsil ediyordu? Yoksa… Diyerek susuyorum, sıradaki bölümler konuşsun diyorum. Okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..