Cilt 6 Bölüm 88 [ Arzunu Talep Ediyorum ] (2/2)

avatar
1860 29

Re:Zero Kara Hajimeru Isekai Seikatsu - Cilt 6 Bölüm 88 [ Arzunu Talep Ediyorum ] (2/2)


Çevirmen : Clumsy



Volcanica: [Satella~a~a~aーー!!]

 

Nefesine karşı savunma yapılan Volcanica, kükreyerek ön ayaklarını ve kuyruğunu savurdu.

 

Darbe yakınlardan gelirken Emilia, etrafına yayılmış sarkıtların verdiği hissiyata güvenerek savunma yaptıーー üretilen yedi buz savaşçısı parçalanarak Emilia’nın bedenine destek çıktı.

 

Yana sıçrayarak üzerlerine çullanan darbeden kaçınan buz savaşçıları sıradaki ön ayak saldırısını bedenleriyle durdururken onların omuzlarından faydalanan Emilia kuvvetle sıçradı, kuyruk kırbacı havada savrulurken de kendisini sırtlarıyla destekleyen iki buz savaşçısının yüksekliğine erişti ve kurban edilip tüketilen onların bedenleri oldu.

 

Emilia: “Şaah! Hiyah! Yaah!!”

 

Onların bu asil fedakarlığından güç alan Emilia, bedenini döndürerek buz mızrağını geçirdi. 『Kutsal Ejderhanın』gövdesini parçalamak için yeterli olmasa da dikkatini çekmek için yeterli bir hamleydi.

 

Gümüş rengi saçlarının bir kısmı kesilirken sinir bozukluğuyla savrulan ön ayaklardan kaçınan Emilia, hayatını riske atarak Volcanica’nın gövdesine başarıyla hücum etti. ーーO pozisyondan,

 

Emilia: “O, beyaz pulーー”

 

Ah bir ona dokunabilsem, ah bir başarıyla saldırabilsem diye düşünen Emilia’nın bakışları yukarı çevrildi.

 

『Kutsal Ejderha』bir kez daha elini uzatsa dokunacağı kadar yakınına gelmişti, doğrudan bakılması zor o beyaz pula baktığındaysa gözleri irileşti.

 

Sebep şaşkınlıktı. O, beyaza dönmüş bir pul değildi. Hayır, değildi.

 

O, pul olduğu zannedilebilecek irilikte beyaz bir yara iziydi.

 

Emilia: “Eski bir, yara……”

 

Çoktan kapanmış ve dokunulduğunda acımayacağı kesin bir yaraydı.

 

Gelin görün ki『Kutsal Ejderha』o yaraya dokunulmasından bile hazzetmemiş ve büyük bir acı çekmişti. O yaranın Volcanica’nın silinemez hatıralarıyla ilişkili olduğunu idrak eden Emilia, nefes almaya bir ara verdi.

 

Bu anlık tereddüdü fırsat bilen Volcanica’ysa kanatlarını çırptı.

 

Emilia: “Ahーー ~hk!”

 

Volcanica’nın devasa cüssesi bir anda yükseldi ve Emilia’yı elleri havada öylece bırakıp uzaklaştı.

 

Emilia, başarısızlığından büyük bir acı duydu.

 

Kanatları olan bir varlıkla mızrak çarpıştırırken karşılaşılabilecek en nahoş durumdu.

 

Ulaşamayacağı bir yerden keyfi bir saldırıya uğradığı takdirde üstlendiği yükümlülükler göz açıp kapayıncaya dek arttıkça artardı.

 

Emilia: “Hayırーー!!”

 

Emilia, ellerini ansızın yere değdirdi ve ayaklarının altındaki buzlar yükselmeye başladı.

 

Doğaçlama yaparak ürettiği buzdan basamağı göğe doğru yükseldi ve Emilia, yukarılara uçmaya çalışan Volcanica’yı takip ederek çaresizce uzandı.

 

Ancak o buzdan basamak sınırlarını, on, hatta yirmi metre aşsa da bunun ötesindeki bir mesafeye ulaşması mümkün değildiーー

 

Emilia: “ーーMillet! Hadi lütfen!”

 

Buz savaşçıları Emilia’nın çağrısına karşılık vererek buzdan basamağı daha da yükseltti.

 

Sınırına ulaşmış olan basamağın ucuna tırmanıp eğildiler, sonra da Emilia önce birinin, sonra bir başkasının üzerine sıçradı, aynı hareketi altı kez tekrarlayıp son askerin sırtına basışıyla daーー

 

Emilia: “Üzgünüm!”

 

Kuvvetle üzerlerine bastığı buz savaşçılarının sırtları parçalandı.

 

Lakin düşmekte olan yedi askerin her biri, parçalanmadan önce başparmaklarını kaldırarak gülümsedi. Onların bu cesaret verici hareketini kabul eden ve son sıçrayışını tamamlayan Emilia’nın eliyse Volcanica’nın kuyruğuna uzandıーー

 

Volcanica: [ーーAptallık.]

 

Ancak Volcanica, bu tek kelimeyle birlikte kuyruğunu çekti ve Emilia’nın parmakları havayı okşadı.

 

Ve geri çekmiş olduğu kuyruğu enerjik bir şekilde, afallamış haldeki Emilia’ya geri sekti.

 

Havanın ortasındaydı, kaçacak bir yeri yoktu. Çabucak bir buzdan kalkan üretse bile kuyruğun gücü kalkanı parçalamaya ve Emilia’ya ulaşıp ölümcül bir darbe indirmeye yeterdi.

 

Emilia: “ーーAh.”

 

Başarısızlık, zorluk, yapılması gerekenler, Emilia’nın zihninden bin bir türlü şey geçiyordu.

 

Zaman akışının yavaşladığı hissiyatı içerisinde çaresizce çığır açacak bir çözüm arıyor ve bir şeyler yapabilir miyim düşüncesiyle bedeniyle zihninin her köşesini harekete geçiriyordu. Pes etmek denilen seçeneğe sahip değildi.

 

Çünkü Emilia’nın kalpten sevdiği kişilerin hiçbiri, tek bir tanesi bile, pes etmeyi seçmemişti.

 

İşte bu yüzdenーー

 

Emilia: “Ben de pes etmeyeceğim!”

 

Ancak yalnızca büyük sözler sarf etmek kimseyi kurtarmazdı.

 

Her şeyin gelip geçici olduğunu uzun zaman önce öğrenmiş olan 『Kutsal Ejderhanın』kuyruğu, ona da bunu öğretmek istercesine Emilia’ya yaklaşıyorduーー

 

???: “ーーEmilia-sama!!”

 

İşte tam da o anda, aşağıdan gelen şiddetli bir rüzgar, Emilia’nın yükselişine belli belirsiz bir destek sağladı.

 

△▼△▼△▼△

 

Bedeni yukarı doğru esen rüzgarla yükseltilen Emilia’nın durumunda belli belirsiz bir değişiklik gerçekleşti.

 

『Ölüm』ihtimalinin %100 olduğu bir durumdan, %90 ihtimalle『Öleceği』bir duruma geçiş yaptı.

 

O %10 hayatta kalma olasılığı da pes etmek nedir bilmeyen Emilia tarafından mükemmel bir şekilde değerlendirildi.

 

Emilia: “ーー~hk.”

 

『Kutsal Ejderhanın』savurduğu kuyruğun hedefi Emilia’nın kafasıydı.

 

Yükselişinin gücü sayesindeyse hedef Emilia’nın kafasından gövdesine kaymıştı. Bunu yakınlığından ziyade sezgileriyle çözen Emilia, tüm gücüyle dizlerini kıvırdı.

 

Bedenini küçülterek saldırı menzilinden çıkmayı arzulayan Emilia’nın parmak uçları savrulan kuyruk kırbacı tarafından sıyrılırken korkutucu etkisi Emilia’nın bedeninin inanılmaz bir hızla dönmesine neden oldu.

 

“ーーーー”

 

Ve elleriyle dizlerini tutan Emilia’nın bedeni yukarıya uçtu.

 

İç organları kafasından fırlayıp çıkacakmış gibi hissettiren bir darbeye maruz kalan Emilia dişlerini sıktı, gökyüzünde bir buz basamağı şekillendirerek bedenini durmaya zorladı.

 

Şiddetli bir ses yankılanırken de darbeyi tüm bedeniyle karşılayan Emilia’nın yaşlı gözleri aşağı çevrildi.

 

Gökyüzünde yarattığı buzdan tavanı basamak olarak kullandığı için yerle gök kavramları tersine dönmüş olan Emilia’nın görüş alanında Volcanica’nın kafası ve birinci katın merdivenlerinde belirmiş ırak bir insan gölgesi yer alıyordu. 

 

Kesin konuşmak gerekirse bir insan gölgesi değil. Bir insan ve bir Yer Ejderi gölgesi.

 

Emilia: “Ram ve……!”

 

Oraya dalan ve Emilia’ya seslenerek yükselişine destek olan kişi Ram’dı.

 

Tüm vücudunun yaralar ve kanlarla kaplı olduğu uzaklardan görülebiliyordu ve onun bu şartlar altında koşarak buraya geldiğini gören Emilia şaşkınlığını gizleyemiyordu.

 

Ama kafası parçalanmadan kurtulmayı başarmasını onun yardımına borçluydu.

 

Ondan destek alan Emilia, şimdi bir kez olsun dizlerine güç vermekteydi.

 

Amacı, bu buzdan tavanı dayanak olarak kullanıp Volcanica’ya tek seferde saldırmaktı. Emilia’nın karşısındaki Volcanica’ysa bir tuhaf davranıyordu.

 

Kuyruğu savrulur halde öylece kalakalmış, Emilia’ya aldırış etmeksizin aşağıya bakıyordu.

 

Sıradaki avı, Emilia’ya yardım eden Ram’mış gibi görünüyordu. Ancak durum bu değildi. Kadim『Kutsal ejderhanın』kehribar rengi gözleriyle baktığı kişi Ram değildi.

 

O kişiーー

 

Volcanica: [ーーPatrasche?]

 

Emilia: “Hiya~a~a~a~ーー ~hk!!”

 

Emilia’nın bedeni, Volcanica’nın mırıltısındaki enerjiyi silerek aşağı doğru fırladı.

 

Yalnızca yarım saniye farkla Volcanica’nın kuyruğu da yukarı doğru savrularak buzdan tavanı paramparça etti. Ancak çok geç kalmıştı. Emilia’nın bedeni çoktan oradan uzaklaşmış ve önüne bile geçmeden boğazını hedeflemişti.

 

Emilia’nın öne atılmış formuysa farklı bir buz dayanağıーー yo, bir buz “yokuşu” yaratmıştı.

 

Pristella’da, Subaru’yla birlikte Regulus’tan kaçtıkları sırada hızlarının düşmemesi, aksine artması için de faydalandığı bu yapıyıーー havada yaratmıştı ve buzdan ayakkabılarıyla üzerinde süzülüyordu.

 

Havadaki sürati artıyor, peşindeki kuyruk kırbacının menzilinden çıkıyordu.

 

Havada oluşan buz pisti hızlanan Emilia’nın gümüşi saçlarını dalgalandırıyor, hemen arkasından da kuyruk geliyordu, derkenーー

 

Emilia: “Hiya~a~aーー ~hk!!”

 

O pistten sıçrayan Emilia’nın tekmesi, inanılmaz bir hızla Volcanica’nın boğazına yaklaştı.

 

Ejder Emilia’yı yakalamak için ön kollarını savuştururken bir şeyler, fırlatılmış bir mızrak misali dosdoğru ilerleyerek Volcanica'nın boğazındaki beyaz yaraya ulaştı.

 

Volcanica: [ーーHaaahraaapreeeah!!]

 

O şeyler, yani Emilia’nın beyaz ayakkabı topukları tarafından boğazı yakalanan Volcanica’dan tiz bir çığlık daha yükseldi.

 

Emilia ise “Kya~a~a~!!” diye bağırdı ve göğü yarıp parçalayacakmış gibi gelen ses karşısında kulaklarını tıkayarak tekmenin geri tepmesiyle ansızın düştü.

 

Emilia: “Kya! ……Hah, teşekkürler!”

 

Neyse ki ona dayanak olması gereken buz savaşçıları, alçalmakta olan Emilia’yı yakaladı.

 

Hafif bir etkiyle kurtulan Emilia, olduğu yerde ayaklandı. Ve kendisinin yeniden en üst katmana dönmüş olduğunu, Volcanica’nınsa göğün yükseklerinde acı çektiğini teyit etti.

 

Ardından bir kez daha ana sütunun altındaki monolite doğru koşturdu.

 

Monolitin üzerinde yer alarak kendisine fark edilir şekilde tanıdık gelen o el izine doğru koşturdu, depar attı, hücum ettiーー

 

Emilia: “Biliyordum!!”

 

Monolite ulaştığındaysa bu defa hiçbir engel olmaksızın elini üzerine yerleştirdi.

 

Monolit, enerjisi ve darbesiyle sarsılsa da Emilia’nın eli, söz konusu el iziyle mükemmel bir şekilde örtüştü. Bu dünyada birebir aynı ele sahip kaç kişi olabileceğini bilmiyordu ama hiç değilse monolitteki el izinin sahibinin Emilia’yla aynı ele sahip olduğu kesindi.

 

Veーー

 

Volcanica: [ーーEy, kulenin tepesine ulaşmış olan sen. Birinci katta ilerle, her şeye kadir arzuhal sahibi.]

 

Emilia: “Ah……”

 

『Kutsal Ejderha』kanatlarını çırpa çırpa, monolite elini yerleştirmiş olan Emilia’ya doğru alçaldı.

 

Muazzam cüssesi havada asılı kalırken akli dengesi yerinde halinden Alzheimer’lı haline dönmüş halde bir kez daha ilk repliğini yineledi.

 

Bununla birlikte bu replik, her şeyin bir hipnoz halinin doruklarında olmasından kaynaklandığı haliyle sarf ettiklerinden farklıydı. ーーEmilia, bu defa gerçek sorgulamanın başlayacağını hissediyordu.

 

Volcanica: [ーーBenim adım, Volcanica. Kadim antlaşma uyarınca zirveye ulaşan kişinin arzusunu talep ediyorum.]

 

Bunlar, defalarca işittiği kelimelerdi.

 

Zirveye ulaşan kişinin arzusunu talep ediyordu. ーーBaşka bir deyişle, zirveye ulaşan kişinin hislerini sorguluyordu.

 

O kişinin ne istediğini, ne dilediğini, buraya ne için geldiğini soruyordu.

 

“ーーーー”

 

Emilia’nın bu soruya verecek bir sürü yanıtı vardı.

 

İstekleri, dilekleri, buraya gelme amaçları birden fazlaydı.

 

Ancak şu anda, tam da şu saniyede en öncelikli arzusuーー

 

Volcanica: [ーーArzunu. Talep ediyorum!]

 

Tekrarlanan soru kulaklarına girerken gözleri irileşen Emilia, ağzını açtı.

 

Ve yüksek sesle yanıtını verdi.

 

Emilia: “ーーHerkesin, iyi geçinmesi/ilerlemesi!!” **

 

△▼△▼△▼△

 

O saniyede şiddetli bir rüzgar esti, içerisindeki kum denizini yuttu.

 

Subaru Cadı Yaratıklarının azılı saldırılarından kaçınıp “Voah!?” diye bağırırken yorucu bir şekilde Meili’yi iyileştiren Beatrice bile, “Ne, sanırım!?” şeklinde tepki verdi.

 

Aynısı Shaula karşısında insanlık dışı bir mücadele veren Julius için de geçerliydi.

 

ーーYo, onun şaşkınlığı daha da büyük olabilirdi.

 

Tozlu hortum görüşünü engellemiş ve tehlikeyi sezerek geri çekilmiş ama buna rağmen peşinden gelen olmamıştı.

 

Ve gözlerinin önünde bulduğu cevap, Julius’un şaşkınlığını iyice arttırmıştı.

 

Julius: “ーーBu. Subaru!!”

 

Subaru: “Hah!? Ne! Lanet olasıca kumlar yüzünden hiçbir şey göremiyorum……”

 

Julius: “Aldırış etme! Bu tarafa bak!”

 

Julius’un ciddi seslenişini işiten Subaru, ağzına dolan kumları tükürerek işaret edilen yöne baktı.

 

Bunu yaptığı saniyede de Julius’un çaresizliğinin ardındaki nedeni anladı ve gözleri irileşti.

 

Çünkü oradaーー

 

Subaru: “ーーShaula!?”

 

“Bishaaan.”

 

Afallamış bir ses çıkartan Subaru’nun görüş alanına giren şey, kumlu hortumla yıkanıp çok sayıda bacağıyla kumların üzerine tepetaklak devrilen Kan Kırmızı Akrepti.

 

Saldırılara türlü türlü yanıtlar veren ve onları mekanik hareketlerle köşeye sıkıştıran gözcü kulesi gardiyanınınーー adını aldığı yıldıza uygun hareketlerinde bir hata meydana gelmişti.

 

Subaru: “Bir şey mi yaptı!?”

 

Julius: “Yo, özel bir şey yapmadı. Saldırıyı devam ettirmeye odaklıydı. Ve az önceki kum fırtınası başladığı anda……”

 

Subaru: “Kum fırtınası…… doğru ya, o rüzgar……”

 

Subaru ve diğerlerini yutan o şiddetli rüzgara “kum fırtınası” demek biraz yersizdi.

 

Evet, kum fırtınası Augria Kum Tepelerine girenleri merhametsizce yutuyordu ama o sorunların bariyerini aşmalarının ardından gözcü kulesinin etrafında tek bir rüzgar dahi esmemişti.

 

Kum fırtınası denilmeye layık bir şey olmamıştı. Az önce o fırtınanın çıkma sebebiyseーー

 

Beatrice: “Subaru! Bak, doğrusu! Gökyüzüne bak.”

 

“ーーーー”

 

Beatrice, tatlı sesiyle Subaru’ya bu şekilde bağırdı. Subaru’ysa onu işiterek bakışlarını göğe çevirdi.

 

Pleiades Gözcü Kulesinde meydana gelen şey, anlaşılması kolay ve ani bir değişimdi.

 

Subaru: “ーーBulutlar, temizlenmiş.”

 

Pleiades Gözcü Kulesi, bulutları aşarak engin göklere uzanıyordu.

 

En üst katman, bulutların örtüşü nedeniyle aşağıdakiler için kelimenin tam anlamıyla görünmezdi. Ancak gözcü kulesini örten o tuhaf bulutlar, şimdi gözden kaybolmaya başlıyordu.

 

Ve Subaru nihayet az önceki rüzgarın, bulutların dağılmasının ardından geldiğini anlıyordu.

 

Bulutlar azalmış, kulenin zirvesi aşağıdan görünür hale gelmişti.

 

Subaru’nun umutlu gözlemlerine göre bunun tek bir anlamı olabilirdi.

 

Subaru: “ーーBunu sen mi yaptın, Emilia…”

 

 Kulenin içerisindeki yoldaşları, yani『Cor Leonis』aracılığıyla algılanan duyumları kaybolmuş olan Emilia ve ardından Ram ile Patrasche, fısıldayan Subaru’nun algı sınırlarına geri dönmüştü.

 

Muhtemelen Ram ve Patrasche ikilisi Emilia’ya arka çıkmaya gitmişti ve emeklerinin meyvesini almışlardı.

 

Başka bir deyişle Subaru’nun aklından geçenler doğruysaーー

 

Subaru: “Kulenin kuralları baştan yazıldı…… Shaula! Hey, Shaula! Beni dinle!”

 

“Bishaan!”

 

Subaru: “Artık, bizimle savaşmak zorunda değilsin! Artık, özgürce……”

 

Belki de Kan Kırmızı Akrebin tepetaklak devrilip acı çekmesinin sebebi, içerisine işlemiş olan kadim anlaşmanın sonlanmasıydı. Subaru, spesifik detayları bilemiyordu.

 

Ama artık bir önemi yoktu. Artık acı çekmesi gerekmiyorduーー

 

Subaru: “Hey, Shauーー”

 

Julius: “ーー~hk! Subaru!!”

 

Ona seslenip yaklaşmaya çalışan Subaru, ensesinden yakalandı. Ve o saniyede önündeki boşluğa keskin bir kuyruk saplandı.

 

Bir rüzgar onu sıyırıp geçti, burnuna yanık hava kokusu doldu ve Subaru’nun dili tutuldu.

 

Julius tarafından durdurulmuş olmasaydı doğruca o darbenin hedefi olacaktı.

 

Gelin görün ki Subaru’ya işkence eden şey『Ölüm』hissiyatı değildiーー

 

Subaru: “Hey, Shaula! Shaula! Neden böyle oluyor, kendine hakim olsana!!”

 

Shaula: “Bishaaan.”

 

Subaru’nun çılgınca yakarışlarını dinleyen Kan Kırmızı Akrep, kumların üzerindeki duruşunu ağır ağır düzeltti.

 

Evet, Kan Kırmızı Akrep tepetaklak oluşunun ardından kendisini toparladı, bileşik gözleri titreşti ve şeytani dişlerinin arasından salyalar dökülürken ağır ağır bir kez daha Subaru’yu algıladı.

 

Bunlar, aklı yerinde bir varlığın davranışlarına benzemiyorduーー

 

Julius: “ーーSubaru, çok üzgünüm ama...”

 

Diyen Julius, Subaru’yu omzundan tutarak ilerlemeye çalıştı.

 

Fakat Julius’un ne düşündüğünü anlayan Subaru, onu kolundan tutarak engelledi.

 

Julius’un kibarlık edip kötü adam rolünü üstleneceğini görebiliyordu.

 

Ama, bunu yapmasına izin veremezdi.

 

Subaru: “Onu kurtarmak, benim kararımdı. ーーOnu bu işten, ben kurtaracağım.”

 

Julius: “Onun bilinçsiz Usta-sama’sı olarak bunun senin görevin olduğunu mu söylüyorsun?”

 

Subaru: “Hayır.”

 

Kafasını sağa sola salladı ve Julius’un sözlerine verdiği yanıt bu oldu.

 

Yanılıyordu. Subaru’nun Shaula’yı kurtarma isteği onun Usta-sama’sı olmasından kaynaklanmıyordu.

 

Subaru: “Onun Usta-sama’sı olduğum için, değil. Onun nezaketinden, etkilendiğim için.”

 

“ーーーー”

 

Subaru: “Aynısı Beako için de geçerli. İnsan bu aptal kumdan kulede bir başına yaşayıp giden ve birlikte geçirdiğimiz günler benim için ne kadar da eğlenceliydi diyerek ağlayan birini nasıl bırakabilir ki!”

 

Azıdişlerini sıkan Subaru, hala Julius’un kolunu tutmaya devam ederken böyle söyledi.

 

Ve Subaru’nun bakışlarına karşılık veren Julius, derin bir nefes aldı.

 

Julius: “……Amma inatçısın. Ama, yapılması gereken bu.”

 

Subaru: “ーーJulius?”

 

Julius: “Yo, bir defasında aklım çelinmişti. Görünüşü ön plana koymuştum. Ama, en arka plana atılması gerekiyormuş, anlıyorsun ya.”

 

Belli belirsiz şekilde gülümseyen Julius, bir parmağıyla sol yanağındaki yaraya dokunarak bu yanıtı verdi.

 

Subaru’ysa onun yanıtı karşısında gözlerini kısarak boştaki sol elinde duyduğu yumuşak hissi fark etti. O hissin kaynağı Beatrice’ti.

 

O yusyuvarlak, dünyanın en sevilesi gözleriyle Subaru’yu izliyordu.

 

Beatrice: “Meili, artık kritik durumda değil. Geriye kalan tek şeyーー”

 

Subaru: “Onun buradan çıkmasına, yardım edecek misin?”

 

Beatrice: “Betty’nin bunu reddetmesi için bayağı yabani olması gerekirdi, doğrusu…… Tanrım, Subaru gerçekten umut vaat etmeyen bir partner, sanırım.”

 

Beatrice’in yanıtı, Subaru’nun kafasını kaşırken acı acı gülümsemesine yol açtı.

 

Sonra da kıymetli anlaşmalı Ruhunun elini sımsıkı tutarak bir kez daha Kan Kırmızı Akrepleーー Shaula’yla yüzleşti.

 

Yan yana iki Ruh Şövalyesi, karşılarındaysa kurtarılması gereken genç bir kız.

 

Veーー

 

Subaru: “Bu noktada, zihnim de bedenim de tamamen tükenmiş durumda. ーーO yüzden acele et de kurtul artık, Shaula!”

 

ーーPleiades Gözcü Kulesi fethinin perdeleri, son sahne için açıldı.

 

# ** ile belirtilen kısımda ‘get along’ deniliyor. İlk akla gelen anlamları iyi geçinmek, anlaşmak. Ama ilerlemek gibi bir anlamı da var ki Emilia’nın herkesin sınavları geçip buradan çıkabilmesini isterken onu kullanmış olması daha mantıklı. Yine de emin olamadığım için bu notu düşüp ikisini de kullanmak istedim, bilginize.

Bölüme gelince, Emilia nihayet görevini tamamladı ve işleri çözdü gibi görünüyor. Ama Shaula bilinçlenip insana dönüşmedi ki bu biraz korkutucu. Açıkçası kanımın kaynadığı bir karakter oldu, o yüzden onu öldürmek zorunda kalmalarını istemem. Peki Volcanica’nın Patrasche’yi görünce donakalması? Bizim biricik yer ejderimizin de mi bir gizemi varmış! Subaru’ya olan bağlılığı bizim bilmediğimiz zamanlara dayanıyor olabilir mi? Kafamda deli sorularla Shaula isimli sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr