Ne kadar tam olarak bir aşkı filizlendirmeye çalışıyor olmasa da, kızın bu soğuk tavrı Subaru’ya elleri boş kalmış gibi hissettirdi.
Esas sorması gereken soruyu da henüz soramamıştı, çekiniyordu.
[Subaru: Böyle bir zamanda Rem’in adını söylemeye çok çekiniyorum… ne kadar istesem de… ne kadar…]
Alacağı cevaptan korkuyordu.
Zaten Emilia ve Petra Rem’i hatırlamamışken şimdi kendi kardeşi tarafından da unutulduğunu nasıl duyabilirdi?
Ram’ın şimdiye kadar Rem’in yokluğunu sorgulamamış olması da zaten onu unuttuğunun kanıtıydı. Artık sormanın anlamı kalmamıştı.
[Subaru: Ona ayak uydurmaktan başka şansımız yok. Hadi şimdilik onu takip edelim Emilia-tan. ——Ne oldu?]
Subaru şu ana kadar sessizliğini korumuş olan Emilia’ya döndü. Vagondan çıktığından beri ağzını açmamıştı, tamamen gergin görünüyordu. Subaru’nun seslenişini duyunca [ Bir şey yok ] diye cevap verdi.
[Emilia: Sadece, sakinleşemiyorum. Nasıl söylesem, içimde garip bir his var …… kelimelere dökebileceğim bir şey değil.]
[Subaru: Sakinleşemiyorsun, ha. Benim gibi evden dışarı adımını atmayan utangaç ve yalnız biri için bu dünyaya gelmek nasıldı biliyor musun? Herkes bu hissi tadar bence …… Hatta, ben bu histen çok nefret ediyorum da diyemem.]
Emilia’yla birlikte etrafa bakmaya başladılar, köy gerçekten terk edilmiş görünüyordu. Belki de Arlam köyüne kıyasla evler daha eski olduğu ve ortalık daha yıkık dökük olduğu içindi. Ama bunlar önemsiz detaylardı.
Bununla birlikte mekan genel bir uyuşmazlık hissi yayıyordu. Gerçi Subaru, bu uyuşmazlığın ne olduğu hakkında pek de emin değildi.
[Subaru: Tetikte olsak bile yapabileceğimiz pek bir şey yok Emilia-tan. Ram ve Ros-chi burda. Yani en azından tehlikede olduğumuzu sanmıyorum.]
[Emilia: Tetikte olduğumdan değil…… Neyse, şimdi iyiyim. Ama gerçekten Puck’la bir konuşabilsem…]
Göğsündeki kristale—— boynundaki yeşil taşa gergince dokunan Emilia, içerisindeki ruhun adını anmıştı. Ulu ruhun yokluğu onu rahatsız etmeyi bırakmıyordu.
Onun bu kırılganlığını gören Subaru, kızın bel bağladığı kişi olamadığı için gücenmekten kendini alamıyordu.
[Emilia: ――Subaru?]
[Subaru: Hadi gidelim. Ne olursa olsun, 2. kalkanın bununla ilgilenecek.]
Hiç düşünmeden, kristali tutan eli kavradı ve kızın yüzünü kendine çevirdi. Elini tutmaya devam ederek o daha hayır diyemeden sallana sallana yola koyuldu. Emilia da doğal olarak onu takip etmek zorunda kaldı.
Bir anda yapmış olduğu hareket şimdi yüzünün her zerresini kızartmaya başlamıştı. Hislerini takip etmiş ve garip görünmemesini ummuştu.
[Emilia ――Peki]
Subaru’nun göğsünden çıkacak gibi atan kalbinin aksine Emilia, usulca başını eğmiş ve elini bırakmamıştı.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
Gittikleri ev, sığınak sınırları içerisinde doğru düzgün bir görünümü olan tek evdi.
Normal dünyasındaki sıradan bir aile evi boyutlarındaki ev, taştan yapılmıştı. İnsan burda sakin ve sade bir hayat sürdürmeyi hayal edebilirdi.
Tabii ki Roswaal ve Crusch’ın köşkleriyle kıyaslayınca burası Subaru’ya bir hayli küçük gelmişti. Ama elbette zamanla, birazcık burjuva ruhuyla, böyle bir yerde yaşamaya alışıldığında kolayca geliştirilebilirdi.
İşte buluştukları yer hakkında izlenimleri bunlardı.
Ve ardından,
[Roswaal: Yaaaa~~~, Emilia-sama ve Subaru-kun. Ben~~ uzun zamandır beklenen bir buluşma olduğu hissine kapıldım, sizce de öyle değil mi?]
Onları kaygısız bir gülümsemeyle ve el sallayarak karşılamıştı.
Bu başkent için yola çıktıktan sorna Subaru’nun Roswaal’la ilk yüz yüze gelişiydi. Diğer döngülerinde de onu görmediği için toplamda bir ayı geçmişti. Bu süre zarfında birikmiş olan tüm öfkeyi göz önüne alarak, en kısa zamanda yüzüne yumruk atmaktan başka bir şey yapmak istemiyordu.
[Roswaal: İ~~~lk önce, söylemek isterim ki, seni ~ güvende görmek çok güzel Emilia-sama. Ram bana kö~şkün çevresindeki sorunlardan bahsetmişti. Sana bir şey olmuş olsaydı eminim ya~~şama isteğimi kaybederdim.]
[Subaru: Eğer öyle hissediyorsan en azından biraz hazırlık yapsaydın…… Aslında, daha da önemlisi, ne oldu sana böyle? Bu da ne!?]
Roswaal Emilia’yı güvende gördüğü için rahatlamış olsa da Subaru ve Emilia dehşet içindeydi. Roswaal’ın halini görünce söylemek istedikleri onca şey bir sis gibi yok olup gitmişti.
Yatakta yatıyordu… vücudu göz ardı edilemeyecek şekilde her türlü yarayla kaplıydı, bandajlarının arasından kanlar sızıyordu, acı dolu bir duruş içindeydi.
Subaru’nun sorusuna ve Emilia’nın sessiz bakışlarına karşılık, daha az yaralı olan sol elini kaldırıp sol gözünü kapatan göz bandını nazikçe kaldırdı.
[Roswaal: Aaa~~~yaaa~~, bu~~bunu mu soruyorsunuz? Ben~~ de sadece bir adamım, so~~nuçta. Böyle acınası bir durumda görülmek özsaygıma zarar veriyor, bu yüzden bana di~~nlenmem için biraz anlayış gösterir misiniz?]
[Emilia: Bu yeterli değil, değil mi? Ne oldu gerçekten Roswaal? Bu kadar yaralanmak…… ve onca insan arasından sen nasıl bu hale geldin?]
Talebinden etkilenmemiş olan Emilia, titreyen parmağını uzatıp ona dokunsa mı dokunmasa mı karar vermeye çalışıyordu. Bunu gören Roswaal acı bir şekilde gülümsedi ve sağ gözünü döşemelere çevirip [ Peki o zaman... ] diye fısıldadı.
[Roswaal: Ne~~rden ~~ başlasam hım? Ee~hh, sanırım yaralanmamın bir onur meselesi olduğunu söyleyebiliriz, bu saygısızlığa karşı başka şansım ~~yoktu.]
[Emilia: Bu dolambaçlı kelimelerle kaçmaya çalışmayı bırak. Ciddi bir şekilde soruyorum, Roswaal, o yüzden aynı şekilde ciddi cevapla.]
[Roswaal: ……Oow~ Anlaşılan Emilia-sama özellikle kötü bir modda. A~~ma, nerede olduğumuzu düşününce, bundan ka~çış yok galiba.]
Subaru bile Emilia’nın sabırsız, acımasız ses tonunu duyduğunda bir şeylerin ters gittiğini farketmişti, Roswaal da bu noktaya parmak basmıştı. Emilia kaşlarını kaldırsa da kendisine söylenen şeyin doğruluğunu kabul etti ve sessizce dudaklarını ısırdı.
[Emilia: Kafam karman çorman, sakin kalamıyorum. Bu yer de ne böyle? ‘’Sığınak’’ dense de bununla kaldığını sanmıyorum. O zaman bu yer……]
[Roswaal: “Bir cadının mezarı”, daha kabul edile~bilir bir isim, değil mi?]
[――!]
Roswaal’ın sesi bu kelimeleri telaffuz ederken kısılmıştı. Garfiel’in de ağzından çıkan bu sözler şimdi daha ağır bir anlam kazanmıştı.
Emilia hızla, bakışlarını Subaru'ya doğru çevirdi. Kızın gözlerindeki karmakarışık duyguları hisseden Subaru yavaşça çenesini indirdi.
[Subaru: Bekle, önce sormak istediğimiz şeyleri sırayla soralım. Bu şekilde ilerlersek konuşma iyice karışacak ve biz hiçbir sonuca varamayacağız.]
[Roswaal: Ooh~ yaaa? Birbirimizi görmediğimiz bu kı~sa sürede, işleri ele almada ol~dukça gelişmişsin ha Subaru-kun? Bu değişikliğe ne seb~ep oldu ki?]
[Subaru: Böyle devam edersek çok uzun zaman harcayacağız bu yüzden böbürlenmeyi sonraya bırakalım, önce bilmek istediklerimizi öğrenelim. Ah, doğru, büyük bir şey olmuştu …]
Roswaal’ın alaycı gülümsemesine karşılık bir parmağını kaldırıp konuştu.
[Subaru: Crush-san’la ittifak kurduk, ama bunu Ram’dan çoktan duymuş olmalısın … beni arkada bıraktığına memnunsundur herhalde?]
[Roswaal: ――Ço ~k memnunum. So~~nuçta, seni seçmekte haklıydım.]
Roswaal’ın dudaklarının kenarında beliren kendinden memnun ifadeye karşı Subaru gözlerini kapattı. Subaru bunu beklemişti, onun hareketleri tam olarak Roswaal’ın planladığı gibi olmuştu. Ne kadar kullanılmasına kendisi izin vermiş olsa da bunu başkasından duymak hoş değildi.
Her neyse, Subaru sonraki düşüncesine geçti.
[Subaru: Öncelikle, Arlam köyünün sakinleri. Ram güvende olduğuna göre onlar da güvende ve iyi olmalı, değil mi?]
[Roswaal: Rahat olabi~~lirsiniz. Ne kadar şu anki durumum pek iyi görünmese de bir lord olarak sorumluluklarımın ha~~la bilincindeyim. Halkımı korumak için canımı riske atarım. Herkesin köyün katedralinde saklandığını biliyorum.]
[Subaru: Katedral… Ah, buna sonra geliriz, sıradaki şey……]
Köylülerin güvende olduğunu duymak onu rahatlatmıştı. Subaru önceden, hazırlıkları tamamlayıp tahliye kararı verdiği için, sonunda güvende olup olmadıkları önceki döngülerden kalan nihai endişesiydi.
――Çünkü ne olursa olsun o kısmı artık düzeltemeyecekti.
Omuzları rahatlamayla düşen Subaru, Emilia’ya bir bakış attı. Kendisine baktığını farkeden kız da narin çenesini kaldırarak konuşmaya başladı.
[Emilia: O zaman bana bu yeri anlat. Sen ‘’sığınak’’ diyorsun, Garfiel ‘’Açgözlü cadının mezarı’’ diyor. Hangisi doğru?]
[Roswaal: İkisi de doğru Emilia-sama. Burası bir zamanların Açgözlülük cadısı ――Echidna’nın son dinlenme yeri. Bana kalırsa sığınak olarak adlandırılması gereken bir yer.
[Subaru: ――Cadı]
[Emilia: Echidna……]
Cevabını duyunca, Subaru ve Emilia'nın boğazları aynı anda tıkandı.
Roswaal sessizce konuşmuş ve şu ana kadarki palyaçoca tavırları tamamen ortadan kalkmıştı. Bu nedenle, ilk defa, sözleri yanlış anlaşılamaz bir dürüstlük taşıyordu.
Derin bir nefes alan Emilia gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra konuşmaya devam etti.
[Emilia: Açgözlülük cadısı…… Kıskanç Cadı tarafından yok edilen başka bir cadıydı, değil mi?]
[Roswaal: E~n, doğru. Mevcut dünyanın tarihine nereden bakarsanız bakın, artık isminden geriye hiçbir şey kalmadı. Yalnızca onu tanıyanların sahip olduğu anılar …]
[Subaru: Dur, dur bir dakika, az önce söylediğin çok anlamsız.]
Subaru Roswaal'ın ciddi sözlerini elini hızlıca sallayarak kesintiye uğratmıştı. Roswaal tek gözünü kısarak Subaru'ya baktı. Subaru ise onun yaydığı auranın baskısına yenik düştü.
[Subaru: Doğru hatırlıyorsam açgözlü cadı……kıskanç cadı tarafından 400 yıl önce yenilgiye uğramıştı. Buranın 400 yıldır bir cadının son dinlenme yeri olması anlaşılabilir …… ama onu birebir tanıyan, bilen insanlardan bahsediyorsun, bu çok…]
[Roswaal: Ben~~ biliyorum ama üzgünüm ~~ söyleyemem. Çünkü bu Mathers ailesinde kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan bir şey…… yalnızca Roswaal’ın mirasçıları bilebilir.]
[Emilia: Sözlü olarak geçti…… o zaman Mathers ailesinin başındaki adam çok uzun zaman önce açgözlü cadıyla tanışıyordu?]
[Roswaal: ――Echidna]
[Emilia: Eh?]
İsmin yeniden tekrarlanışını duyan Emilia’nın gözleri iyice açıldı. Roswaal bakışlarını kıza çevirdi ve fısıldayarak tekrar etti, [Echidna].
[Roswaal: Lüt~fen, ona adıyla seslenin. ‘’ Açgözlü cadı ‘’ gibi bir unvan nasıl söylersen söyle şeytani bir izlenim bırakıyor, sizce de öyle~değil mi? Hem çok uzun zaman da geçti…]
[Emilia: …Anlıyorum. O zaman Echidna, kendi sonuyla bu köyde karşılaştı ve nesillerdir burası Mathers ailesi tarafından idare ediliyor …… doğru mu?]
[Roswaal: E~n, bu doğru. Gerçi burayı idare etmek iş yerindekinden daha fazla şey gerektiriyor. Echidna'nın etkisi burada kalıcıdır ve doğru adımlar atılmazsa, buraya ayak basmak imkansız olur. Buraya girebilmiş olman…… bunu Frederica’nın yönlendirmelerine borçlusun sanırım?]
Karşılığında bir onaylama alan Roswaal’ın gözlerinde anlayışlı bir ifade belirdi. Bunu fark eden Subaru konuya devam etti.
[Subaru: Echidna’nın mezarının senin idaren altında olduğunu anladım. Ama anlamadığım şey bunun amacı ve neden senin ve köylülerin hala geri dönmemiş olduğunuz.]
[Roswaal: Bazı garip şeyler söylemiş olabilirim a~~ma hepsini kolaylıkla kabul ettiniz. Buranın bir cadı mezarlığı olduğu gerçeği, benim~~ gerçekten sır olarak tutmak istediğim bir şey…]
[Subaru: Belki kıskanç cadı olsaydı tamam, ama Echidna adlı cadı hakkında hiçbir fikrim yok. Sadece ‘’cadı’’ kelimesi bile insana kötücül bir elektrik verse de. Gerçi aynı şey ‘’yarı-elf’’ kelimesinde de oluyor ama kim Emilia-tan’ın bu kadar tatlı olacağını tahmin edebilirdi ki??]
[Emilia: ……B, bö- böyle alakasız şeyler söyleme. Sürpriz saldırı limitini doldurdun bilesin! ]
Ciddi bir cümlenin sonunda ansızın ortaya atılan bu tavlama cümlesini duyan Emilia’nın yüzü tamamen kırmızıya dönmüştü. Subaru onun bu aşırı tatlı tepkisine gülümsedi. Ama ardından Roswaal’ın rahatsız edici kahkahasını farketti.
[Roswaal: Bu kı~~sa zamanda iyice yakınlaşmışsınız bakı~~yorum. Başkentteki kavgadan sonra ne olacağını merak ediyordum ama anlaşılan durumlar eskisinden de~~ iyi.]
[Subaru: Bu uzun ve zorlu bir yolculuğun sonunda elde edilen bir sevgi bilesin! Böbürlenebileceğim dağlar kadar şey var ama bunları sen sorularımızı cevapladıktan sonraya bırakalım. Peki cevap ver, buranın amacı ne ve neden geri dönmediniz ?]
[Roswaal: Görünüşe göre artık saf bir çocuk değilsin ve gerçekten oldukça güvenilir bir hale gelmişsin. Peki~~ o zaman, köylülerin ve benim geri dön~meme sebebimiz …… açıkça söylemek gerekirse, istesek de dö~~nemeyecek olmamız.]
[Subaru: İsteseniz de dönemez misiniz?]
Subaru verdiği cevabı anlayamadan kaşlarını kaldırdı.
Roswaal başını eğdi, Subaru’nun kafasında beliren soru işaretine gülümseyerek konuştu.
[Roswaal: Çünkü şu anda, köyün sakinleri de dahil her bi~~rimiz ev hapsindeyiz. V~~~ee, buraya girdiğiniz andan itibaren öyle görünüyor ki siz de ay~~nı durumdasınız.]
#Anlaşılan sığınak gerçekten de pek ''sığınak'' değilmiş.
Roswaal da açgözlülük cadısıyla ilgili büyük bilgilere sahip gibi görünüyor.
Peki Roswaal nasıl bu hale gelmiş ve içeriye girenler neden dışarı çıkamıyor?
Her zamanki gibi her cevap yeni soruları da beraberinde getirdi.
Hepsinin cevabını alacağımız heyecanlı bölümlere ilerlemek için, okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..