――Subaru, gözlerini kapattığı takdirde o sahneyi zihninde tekrar yaşayabilirdi.
Bir sürü ağacın sık şekilde bulunduğu yoğun ormanın ortası, çamurlu toprak ve heybetli adamlarla dolu bir atmosfer.
Cadı Yaratığının atmosferi parçalayacakmışçasına yankılanan kükreyişi. Savaşın başlamasıyla birlikte yükselecek ve heyecan uyandıracak mücadele ruhu. Ve Cadı Yaratığını davet edişindeki rolü nedeniyle Natsuki Subaru’ya yöneltilen yoğun kötülük――
Bu, Subaru’nun bile isteye gerçekleştirme kararı aldığı ve uygulamaya koyduğu bir eylemdi.
Kendi içine bir terazi yerleştirip onun için önemli olan ve olmayan şeyleri kefeye koyarak harekete geçmişti.
Tam bir kararlılık ve zarar verme niyetiyle gerçekleştirdiği bir eylemdi.
Cadı Yaratıklarıyla savaşmakta tecrübesiz bir grup, bir tanesiyle gerçekten çarpışacak olursa neler yaşanırdı? Bilmiyordu.
Anında boyun eğdirilebilirlerdi. Ağır yaralanmış olma olasılıkları da vardı.
Bu konuda pek düşünmek istemese de hayatını kaybedenlerin olması da mümkündü.
――Yo, öyle olduğunu varsaymalıydı.
Yaptığı şeyi haklı çıkardıktan sonra hiç değilse bunun gerçekliğini kabullenmeliydi. Sonuçta böyle bir eylemi kararlaştırıp gerçekleştiren kişi kendisiydi.
Natsuki Subaru, terazinin istediği kefesini seçmiş ve diğerlerinin ölme ihtimalinin olduğu bir planı uygulamaya koymuştu.
Bu diğerleri ne Cadı Tarikatı Üyesi ne Günah Başpiskoposu ne de kötü niyetle başkalarına zarar verecek kötü insanlardı.
Subaru, yalnızca geçimlerini sağlamak için silahlarına sarılanlara saldırmıştı. Tek yaptıkları üstlerinin emirlerine uymaktı. Doğru şartlar altında olumlu ilişkiler kurabileceği kişilerdi.
Dolayısıyla bu durum makul, kaçınılmaz ve doğaldı.
Natsuki Subaru’nun eylemlerinin bedeli, Natsuki Subaru tarafından ödenmeliydi.
△▼△▼△▼△
Flop: [――Bayım, böyle somurtman hiç hoş değil.]
Subaru: [――――]
Flop: [Gülümsemeye vakti olmayanın yüzüne şans da gü――Ba-bayım!?]
Baltanın keskin ucunun kafatasına saplanışının hemen sonrasında sert bir sesin çınlayışıyla Subaru’nun görüş alanı netleşti.
Açılan görüşünde beliren şeyse parmağıyla alnını dürten Flop oldu.
Uzun kaküllü ve ince suratlı tatlı oğlan. Yalnızca yirmi otuz saniye önce kafasının yarıldığı manzarayı hatırlayan Subaru, çabucak ağzını örterek dizlerinin üzerine çöktü.
Yükselen kusma ihtiyacı. Başına gelen tüm kötü eylemler arasındaki bağlantı――Kalbi patlayacakmışçasına çarpıyor, organları sıkılıp boğuluyormuş gibi geliyordu. Bu ve kulaklarındaki sağır edici çınlama, Subaru’ya işkence ediyordu.
Subaru için endişelenen Flop’un sesi çok uzaklardan geliyordu. Ama hiçbir ses beynine doğru düzgün kaydolmuyordu.
Subaru: [――Todd.]
Kulaklarındaki yoğun çınlamayı ve organlarının çığlıklarını dinleyen Subaru'nun dudaklarından kısa bir ses kaçtı.
O ses, Vollachia İmparatorluğunda tanıştığı birinin adıydı. Natsuki Subaru’nun ilk defa tam bir düşmanlıkla yaklaştığı biriydi――
Ve saniyeler önce gerçekleşen büyük trajedinin ardındaki kötü niyetli saldırgandı.
Subaru: [――――]
Alev alan bar ve boğucu kara dumanlar.
Sarhoş müşterilerin birbiri ardına baltaya kurban gitmesinin ardındaki sebep, dumanların içerisindeki tahriş edici bir maddeydi. Muhtemelen o tarz baharatları bir araya getirerek basitleştirilmiş bir tür göz yaşartıcı gaz yaratmıştı. Ama hakiki olmamasına rağmen anında etki etmişti.
Yangın çıkarmak ve hayatta kalanları arka çıkışa yönlendirmek için büyü taşları kullanmıştı. Orayı kilitleyip açılışının ardından doğacak ani rahatlamayı fırsat bilerek de her birini idam etmişti.
Ve sonra da kendisini dumandan korumak için ıslak bir bez kullanarak Subaru’yu doğrudan, katiyetle öldürmüştü.
Son sözleri, sesi ve hepsinden öte maskeli adamın suratında gördüğü gözleri, gerçek kimliğini ele vermişti.
O kişi Todd’du. ――Buddheim Ormanında ölmüş olması gereken adamdı.
Subaru: [Yo…]
Bu, teyit edilmemiş bir bilgiydi.
İmparatorluk Ordusu kampı, Abel’in komutası altındaki Shudraq saldırısı sonrası harap olmuştu. Yüzün üzerinde zayiat olduğunu duyan Subaru, ne kadar şey duyarsa o kadar acı çekeceğinden korkarak kendisini bundan öte bilgilere kapatmıştı.
Sonra da çabucak Rem’i kapmış ve Abel’le diğerlerini geride bırakma kararı almıştı.
Bu yüzden kamp saldırısından kurtulanları düşünmeye dahi kalkmamıştı.
Buna Subaru’nun Todd’un grubuna karşı bizzat gerçekleştirmeyi seçtiği, Shudraq Halkı saldırısıyla bağlantısız saldırı da dahildi――
Subaru: [Burası Ormana en yakın şehirse hayatta kalanların buraya kaçması çok normal.]
Kampları saldırıya uğrayan ve kıl payı kurtulan İmparatorluk Askerleri kaçınılmaz olarak Guaral’a yönelmiş olmalıydı.
Ancak bu düşünce Subaru’nun aklının ucundan dahi geçmemişti; düşmanların bekliyor olduğu şehre kayıtsızca adımını atmıştı. Üstelik Rem’i de peşine takmıştı.
Subaru: […Düşman.]
Bu kelimenin zihninde belirişiyle bir kez daha dilindeki acılığını tattı.
Orijinal dünyasında yaşarken “düşman” yalnızca manga veya oyunlarda karşılaştığı bir şeydi. Başka bir dünyaya ışınlandığında bile bu tabirin hedefi yalnızca Cadı Tarikatı ve Cadı Yaratıklarıyla sınırlı kalmıştı.
Yani bu, o kategorilere girmeyen birine “düşman” dediği ilk seferdi.
Ve bu “düşmanı” yaratan şey, Natsuki Subaru’nun kendi eylemleriydi.
Subaru: [――grk]
Ağır bir ses çıkaran Subaru, kuvvetle dişlerini sıktı.
Yanağının içini ısırıp yakıcı acı ve kan tadını kullanarak kendisini zorla gerçekliğe döndürdü. Bu da yetmeseydi ağzının içindeki tüm eti ısırabilir, gıkı çıkmazdı.
Sıkışan organlara, çınlayan kulaklara, titreyen eller ve ayaklara veya felç olmuş bir beyne ihtiyacı yoktu.
Şu anda kötülük ve korkuya yenik düşemezdi.
Yalnızca cesur rolü yapacak olsa bile durum değişinceye dek bu rolden sıyrılamazdı.
Flop: [Bayım, topla kendini! Bayım! Su içmek ister misin?]
Subaru: [――Hm, ben iyiyim. Affedersin, seni de endişelendirdim Flop-san…!]
Muhtemelen yüzünün rengi ve sesinin tonu hiç de iyi gelmiyordu ama ağır ağır ayaklanırken kendisine söylediği şey, iyi olduğuydu.
Dizlerindeki titreme ve felç olan organlarındaki rahatsızlık hala devam ediyordu. Ancak sonsuza dek çömelip kalamazdı. Subaru güçsüzlüğü tarafından şımartıladururken zaman akıp gidiyordu.
Saldırmak için doğru anı bekleyen Todd’un saldırı planı şimdiye yürürlüğe konmuş olmalıydı.
Subaru: [Hey Flop-san, senden bir iyilik isteyebilir miyim? Hana geri dönüp Rem’den kronik hastalığımın ilacını alabilir misin?]
Flop: [İlaç mı? Kötü bir hastalığın mı var, Bayım?]
Subaru: [Aynen, parlak bilek hastalığım epey kötüye gidiyor.]
Flop: [Oh amanın! Daha önce hiç duymamıştım!]
Rastgele bir hastalık ismi işiten Flop’un gözleri şaşkınlıkla irileşti.
Flop’un iyi niyetinden faydalanmak Subaru’nun ağzında acı bir tat bıraksa da bunu görmezden gelerek kendisini başka bir şansı olmadığına ikna etti. Şimdilik Flop’u bir an önce kendisinden olabildiğince uzaklaştırmaya öncelik vermesi gerekiyordu.
Todd’un hedefi intikam almaksa ve Flop ile Subaru ayrılırsa Todd’un Subaru’nun peşine düşmekten başka şansı olmazdı.
Ve Flop’un güvenliği garanti altına alındığında Subaru, kendisini korumaya odaklanabilirdi.
Henüz doğru seçeneğin ne olduğunda karar kılmış olmasa da――
Subaru: [Barda Rowan’la buluşabilir ve sürpriz saldırıdan kaçma işini ona bırakabilirim. Ama…]
Son derece gelişi güzel bir plan yapmaktan öteye gidemiyordu.
Adımlarını duraksatacak ve işleri ağırdan alacak vakti olmadığı için şu anda düşünebildiği en iyi seçeneği eyleme dökmek ve bir mucize ummak zorundaydı.
Subaru: [Rem anlayacak olmalı…]
Flop hana dönüp de adı sanı duyulmamış bir hastalıktan bahsettiğinde Rem, Subaru’yla ilgili bir anormallik olduğunu çözecek olmalıydı. Subaru öyle olmasını umuyordu.
Bunu çözdüğü takdirde de Flop’un oraya dönmesine izin vermeyeceğine inanıyordu.
Bu düşünce şekli isteklerle dolu olsa da Subaru’nun o anda düşünebildikleri bundan ibaretti.
Subaru: [Flop-san, lütfen!]
Flop: [P-peki! Burada bekle! Başını dik tut, Bayım!]
Subaru’nun içten ciddiyetine maruz kalan Flop, hana geri dönüş yoluna koyuldu. Onu gönderen Subaru’ysa aceleyle bara gitme kararı aldı.
Sarhoş Rowan’ı bir an önce ayıltacak, suratına parayı çarpacak ve onu bir kez daha tutacaktı. Rowan geçen sefer pusuya düşürülmüş olsa da adil bir mücadelede kazanacak güce sahip olmalıydı. Subaru, bu konuda da umutluydu.
Şansa bayağı bel bağlıyor olsa da umudu Rowan’dan yanaydı. Onun Vollachia’nın en güçlüsü olması için yalvarıyordu――
???: [――ah?]
Ancak tam da bu şekilde yalvarırken ansızın arkasından gelen boğuk bir ses işitti.
Pek popüler olmayan bir ara sokakta olması gereği bu ses yalnızca tek bir kişiye ait olabilirdi. Problemse o sesin sahibinin bu sesi çıkartmak için hangi duyguları deneyimlediği ve bunun ne anlama geldiğiydi.
Subaru’nun bu seslerin hayra alamet olmadığını anlaması çok kısa sürdü.
Flop: [Uu, uuuaaaahhhhh――!!]
O boğuk sesin hemen ardındansa aksi istikamete giden Flop’un çığlığı yükseldi.
Anında kafasını çeviren Subaru, Flop’un yüzüstü yere devrildiğini gördü. Oraya yığılmış halde sağ bacağını tutuyordu. Uyluğuna ufak bir bıçak saplanmıştı.
Ve etinin derinliklerine dek saplanan bıçak, Flop’un koşma kabiliyetini elinden almıştı.
Subaru: [Flop-san!]
Koşu pozisyonundan alelacele dönen Subaru, dudaklarını ısırarak yerde kaydı. Sonra da hiç duraksamaksızın toprağı tekmeleyip bacağı yaralı Flop’a doğru koştu.
Beklentileri bir kez daha aniden altüst olmuştu.
Ayrıldıkları takdirde Todd’un kesinlikle kendisine öncelik verip peşine düşeceğini düşünmüştü. Ama hesaplamalarının aksine Todd, bir anda saldırıya geçmişti.
Ayrıca o anda, orada saldırıya uğramak da Subaru’nun beklentilerinin ötesindeydi.
Subaru: [Flop-san! Seni hemen tedavi görebileceğin bir yere götüreceğim!]
Çeşitli pişmanlıkları olan ve vicdan azabı çeken Subaru, Flop’un yanına koşturdu. Flop, bacağındaki acı yüzünden ıstırap içerisinde kıvranıyordu ancak Subaru’nun şu anda onu tedavi etmeye ayıracak vakti yoktu.
Ona destek çıkmalı ve insanların olduğu bir yere gitmesine yardım etmeliydi――Yo, işlerin ana yolda ezildiği zamanki gibi gelişmesine izin veremezdi. Zor kullanması gerekse bile onu bara sürüklemeliydi. En iyi seçenek buydu.
Bıçağın bacağına saplanmış olması bir umut ışığıydı. Çünkü ana atardamarlardan biri delinmediği sürece hayatı için gerçek bir tehlike doğmazdı――
Subaru: [――――]
Düşünceleri bu noktaya ulaştığındaysa zihninde ani bir soru belirdi.
Flop’un hayatının tehlikede olmaması iyi haberdi. Ama bu nasıl olmuştu? Bardaki katliamın gerçekleştirilme yöntemine bakıldığında düşmanın öldürme yeteneğinin birinci sınıf olduğu anlaşılıyordu.
Ama buna rağmen Flop’a bacağından saldırmıştı. Peki sebep neydi?
Bu bilgi mangalardan gelse de savaşta keskin nişancılar tarafından kullanılan bir teknikle ilişkiliydi.
Uzaklardaki düşmanlarına karşı tek taraflı saldırılar gerçekleştirmek için kendilerini gizleyen keskin nişancılar, bir grup düşmanla karşılaştıkları zamanlarda onları öldürmek yerine ağır yaralayarak elde tutmayı tercih ederlerdi. Sonra da yaralı yoldaşlarını kurtarmaya çalışan kişileri pusuya düşürüp ölümün elini onlara uzatırlardı.
Bu, yoldaşlık hissine sahip olan ve ardında hiç kimseyi bırakmayanlardan faydalanan kabusvari bir yöntemdi.
Peki Subaru neden şu anda böyle bir şey anımsamıştı? Çünkü――
Subaru: [Hass――]
Bir terslik olduğunu hissettiği saniyede yerdeki Flop’un hemen yanındaki sokakta koyu renkli bir ışık parladı.
Hemen sonrasında da önden gelen keskin bir saldırı, kafasını koruma amacıyla ellerini kaldırmış olan Subaru’ya ulaşarak onu geriye uçurdu.
Subaru: [Gaahh!?]
O sert darbeyi tamamen yiyerek uçurulan Subaru, kafasını sertçe yere çarptı. Görüşü beyaza döndü, kulaklarındaki çınlama kuvvetlendi. Bu yaşanırken de momentumla birlikte geri itilerek bir kez daha yuvarlandı.
Saldırının gerçek formunu ve gerçekleştirildiği mesafeyi çözmeye çalıştı. Onu tam anlamıyla engelleyemediği için de elini alnında gezdirdiği anda ılık bir his duydu. Alnının sert saldırıyla kesilmiş olması mümkünken――
Subaru: [――ah?]
Alnına dokunmaya çalıştığı sağ kolu, önkolun bileğinden dirseğine dek kopmuştu.
Subaru: [G-gyaaaaaaahhhh!]
Beyaz kemiği ve pembe kas lifleriyle çaprazlama kesimi görünen sağ kolu, kalp atışlarıyla senkronize bir şekilde kan pompalıyordu. Subaru paniklemiş halde yaraya baskı uygulayıp kan akışını durdurmaya çalışsa da sol avcu da ortasından kesilmişti ve ezilmiş parmaklarının her biri farklı bir yöne bakıyordu.
Bu da rakibinin saldırısına modası geçmiş şekilde maruz kaldığının göstergesiydi.
Öncelikle söyleyeceği bir şey varsa o da hiçbir tedbir almaksızın Flop’un yanına koşmanın bir hata olduğuydu.
Hata, hata, hatahatahatahatahahahaha――
???: [――Öhöm]
Akan kanları bastıran Subaru, paniğe kapılmış, acı ve kayıp hissiyle tetiklenmişti.
Bir elinde balta tutan adamsa Subaru’nun hemen önünde boğazını temizlemişti――O adam, ara sokakta beliren kişiydi. Turuncu saçlarını bandanayla bağlamış genç bir adamdı. Todd’du.
Bu defa yüzünü gizlememişti.
Subaru’nun barda bizzat gördüğü şeytani bakışları taşıyordu. Subaru, o bakışların ardındaki kişinin gerçek kimliği konusunda yanılmamıştı.
Beklenildiği üzere Todd, Subaru’yu öldürmeyi tamamen kafaya koymuş şekilde saldırıya geçmişti.
Subaru: [Ugi-giiiiiiiiiiiiiiii…!]
Sıktığı azı dişleri çatırdayan Subaru, kanlanmış gözlerini Todd’a dikmişti.
Attığı bakışların anlamı öfke miydi, nefret miydi yoksa daha utanç verici şekilde yaşamaya yönelik bir yakarış mıydı bilmiyordu. Her halükarda Todd’un karşılığı soğuktu.
Fazla duygu yansıtmayan bir yüz sergiliyor, Subaru’nun kollarını yok eden baltasının keskin ucunu izliyordu.
Todd: [Doğru düzgün keskinleştirmem gerekiyor, aksi takdirde işe yaramaz, pardon pardon.]
Todd, eylemleri üzerine düşündüğü sırada usulca böyle söyledi.
Subaru: [Kah…]
Todd: [Tamamdır.]
Gözleri iyice irileşen Subaru’ysa titreyen dilinin ucundan birkaç kelime çıksın diye uğraştı. Ancak Todd, onun söyleyeceklerine aldırış etmeden kayıtsızca baltasını yukarı doğru savurdu.
Subaru’nun söyleyecekleri de kimliği de onu hiç ilgilendirmiyormuş gibiydi――
???: [Uvaaaahhhhhhh――!!]
Todd: [Voah]
Lakin Todd baltasını tamamen kaldırma fırsatı bulamadan biri, üzerine atladı.
O kişi mahvolan kolları yüzünden acıyla homurdanan Subaru değildi. Subaru’nun tek darbede iş göremez hale getirildiği bu senaryoda onu korumak adına bir başkası, Todd’un üzerine atlamıştı. Yani Flop.
Sağ bacağına bıçak yemiş olan ve esasında yoğun acısıyla boğuşuyor olması gereken iyi niyetli tüccar, dişlerini oraya geçirecekmişçesine Todd’un sırtına tutunmuştu. Ve oradan Subaru’ya bakıyordu.
Flop: [Bayım! Kaçın! Hemen şimdi ka――]
İnce yüzüne bir aciliyet havası yerleşen Flop, güçlü iradeli ifadesi perçinlenirken çenesine bir darbe yedi.
Flop tarafından tutulan Todd, dirseğiyle kuvvetli bir darbe indirirken şiddetten çok uzak olan genç yetişkini kolaylıkla püskürttü.
Sonra da Todd, yere yığılan Flop’a bakarak baltasını kaldırdı.
Subaru: [Du…]
Todd: [Bir, iki veeee üüüüüçç!]
Subaru’ya Todd’u durdurma şansı bahşedilmedi. Todd’un usulca söylediği bu kelimelerden sonra su sıçraması tarzında yoğun, keskin bir ses yankılandı.
Todd’un dirseğiyle indirilen ve yukarı bakan Flop, balta darbesini yüzüne aldı. Ve tüm suratıyla kafasının ikiye ayrılmasıyla cesede dönmesi bir oldu. Kanı aktı, beynindekiler saçıldı, kollarıyla bacakları seğirdi.
Ara sokağın ağır ağır kana bulanışını gören Subaru’nunsa hayretler içerisinde ağzı açıldı.
Acı, kafa karışıklığı ve yenilenmiş bir korku. Subaru’nun normal düşünce süreci, tamamıyla bu duygular tarafından ele geçirilmişti.
Önündeki bu adam, neyin nesiydi böyle?
Subaru: [Bana…]
Todd: [Hm?]
Subaru: [Bana, bana kinlenmeni anlıyorum. Anlıyorum…]
Ölü Flop’un kanlarından kaçınan Todd, yüzünü kendisiyle konuşan Subaru’ya çevirdi.
Subaru’nun gözyaşları ve sümükleri yoğun bir şekilde akıyordu. Kırık azı dişlerinden kanlar sızıyordu ve bunun yanı sıra sağ kolundan çıkan kanlarla kaplanmıştı. Son derece korkunç bir vaziyetteydi.
Bu defa altına yapmamıştı ama bunun bir rahatlama sağladığı söylenemezdi.
Bir kez daha Flop’un ölmesine izin vermişti.
Onu kurtarabileceğini düşündüğü bir yöntem geliştirmiş ama Subaru’nun yetersizliği yüzünden Flop yine ölmüştü. Subaru, onun kız kardeşi Medium’a sergilenemeyecek bir suratla ölmesine izin vermişti.
Subaru: [Ama geri kalanları… geri kalanları! Bu işin… içine… sürükleme!]
Todd’un Subaru’ya kin gütmek için bir sebebi vardı.
Bunun adilliğini kabullenmek zordu ama Subaru’yla Todd arasında yaşananlardan ötürü doğal bir sonuçtu.
Bu nedenle Todd’un Subaru’nun peşine düşmesi kaçınılmazdı. Ama diğer insanları bu işin içerisine sürüklemek kurallara aykırıydı. Korkakça bir hareketti. Adillikten ve haklılıktan çok uzaktı. Şeytaniydi. Öyle değil miydi?
Subaru bu noktada rakibine sözlü olarak saldıracak zihinsel yetilerini bile yitirmeye başlamıştı.
Onun beyanını dinleyen Todd ise kısık bir sesle “Aaah” diye mırıldanarak,
Todd: [Sen, kin derken ne kastediyorsun?]
Kana bulanmış ara sokakta dikilen Todd, soru karşısında başını eğip yanaklarına bulaşan kanı silerek böyle söyledi.
Onun kulağa safça gelen yanıtı ve tavrını gören Subaru’ysa bir an için nefesini tuttu, ancak kontrol edemediği şiddetli bir duygunun patlaması çok sürmedi. Ve tükürüklerini saça saça “Aptalı oynamaya cüret edeyim deme!” dedi.
Subaru: [Pusu kuruyor, tuzağa düşürüyor… dur durak bilmeksizin beni takip ediyorsun…!]
Evet, dur durak bilmeksizin, dur durak bilmeksizin takip ediliyor ve köşeye sıkıştırılıyordu.
Subaru nasıl bir yol izlerse izlesin Todd mutlaka onu öldürmek için bir adım önde oluyordu. Titizlikle tuzaklar hazırlıyor ve yerleştiriyordu.
Subaru’yu hedef almak için onca çaba sarf ediyordu. Şu anda cahili oynamasının hiçbir anlamı yoktu. Bu yalnızca mantıksız bir inattı.
Ve Flop’un ölümüne saygısızlıktı. Subaru’yu utandırmak, öfkesini dışarı vurmanın yolu bu muydu?
Subaru: [Sen...]
Todd: [Neyi yanlış anladığını bilmiyorum ama apaçık ortada olduğu üzere seni öldürmemin sebebi kin falan değil. Şehirde tehlikeli görünen bir adam buldum. Tabii ki sorgulamaksızın öldürecektim.]
Subaru: [――――]
Todd: [Zehirli bir yılanı ona kin güttüğün için değil, ondan korktuğun için öldürürsün. Bu amaçla onun canını almak için neyin var neyin yoksa kullanırsın.]
Durumun bundan ne eksik ne fazla olduğunu söyleyen Todd, baltasına yapışmış saç ve deri parçalarını titizlikle kaldırdı. Bunlar Flop’un mahvolan kafasının parçaları mıydı? Subaru şok içerisinde kalakalmaktan öteye gidemiyordu.
Todd’un bu sakin tepkisi ve tavrında yalan yoktu. Hatta gülümsüyordu bile.
Todd’un en başından beri Subaru’ya gerçekleştirdiği saldırılar, sözlerinde ciddi olduğunu kanıtlıyordu.
Todd, Subaru’yu tehlikeli biri olarak görüyor ve onu öldürmeden yoluna devam edemiyordu.
İşte bu yüzden onu dinlemeyecek, onun hiçbir şey yapmasına müsaade etmeyecek veya bilgi almak için onu sorgulamaya kalkmayacaktı.
Ayrıca ondan ormanda yaptığı şey için nefret de etmiyordu. Todd’un bu olaydan edindiği tek izlenim, Subaru’nun tehlikeli bir varlık olduğuydu.
Bunun sonucunda da duygusuz ve tarafsız şekilde onu öldürmeye çalışıyordu.
Todd: [Senle ben aynıyız. ――Ve sana zaman tanımayacağım.]
Diyen Todd, ayağını Subaru’nun göğsüne koyarak onu tekmeledi. Karşı koyamayan Subaru’ysa yüzü öne dönük şekilde yere devrildi. Ve Todd, iki bacağını yana açmış şekilde yerdeki Subaru’nun üzerine geçerek baltasını kaldırdı.
Subaru’nun gözleri irileşti. Doğru kelimeleri aradı.
Ölümden Dönüşle çeşitli olayların arka planını çözüyordu. Galibiyet elde etme yöntemi buydu. Ancak Günah Başpiskoposlarının üzerinde dahi işe yarayan bu stratejinin işe yaramadığı anlar da oluyordu.
O anlardan biri de――
Subaru: [――Bekl-]
Todd: [Beklemeyeceğim.]
――Rakibinin kalpsiz bir cani olduğu bu andı.
#Subaru geri dönse öldürülüyor, ileri gitse öldürülüyor, caddeye sapsa öldürülüyor, Flop’la yollarını ayırmaya çalışsa öldürülüyor. E ne yapacak da bu işin altından kalkacak? Karşısındakinin ciddi bir psikopat olması ve Ölümden Dönüş sonrası doğru düzgün vakti olmaması büyük sıkıntı. Bu arada ilk tanıştığımız bölümlerde Flop’u iyi kalpli biri olarak gördüğüm için kendime inanamıyorum şu an :D Her neyse, bakalım bizi neler bekliyormuş, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..