[Garfiel: Sanırım yapmasan daha iyi. Subaru sen niteliğe sahip değilsin.
Cadının mezarına davet edilmeden girersen sonun Roswaal gibi olur.]
[Subaru: Roswaal gibi…… O adamın yaraları buraya girdiği için mi oldu diyorsun yani?]
Roswaal’ın bandajlarla kaplı vücudunu düşünen Subaru, kollarını çapraz bağlamış Garfiel’e bakmak için kendini zorladı.
[Garfiel: Eh gece ortalıkta dolaşan herhangi bi gerizekalı için sonuç aynı olmaz. O adam bi şeylere sahipti. Eğer hiçbi niteliği olmayan normal bi adam içeri girip paramparça olursa şaşırmam.]
[Subaru: O yaralar kimse tarafından yapılmadı demişti, yani demek istediği şey……]
Roswaal'ın dolambaçlı açıklamaları nihayet mantıklı gelmişti. Özellikle biri tarafından yaralanmadığını söylediğinde böyle bir şeyi kastediyormuş demek ki.
Ama şimdi de başka bir soru gelmişti aklına. Roswaal neden mezara girmişti?
――Kendisinin nitelikli olmadığını biliyor olmalıydı.
[Subaru: ……Artık içeriyi bir kontrol etsem iyi olacak.]
Roswaal’la ilgili şüphelerini sonraya bırakarak başını eğdi ve kararını açıkladı.
Yanıtını duyan Emilia ve Garfiel bir anlığına donakaldı.
[Garfiel: Oy oy, beni dinliyo muydun sen? Niteliği olmayan bi gerizekalı girerse tehlikeli olur diyorum. Roswaal gece vakti girmişti ama akşam girmek bile güvenli olmayacaktır.]
[Emilia: Yeah, evet tehlikeli, yapma bunu Subaru. Ben gidersem sorun olmayacak. Daha önce buna hiç şükretmemiştim ama yarı-elf olmam ilk defa işe yarayacak sanırım, bu yüzden ……]
[Subaru: Benim için endişelenmene sevindim ama...]
Subaru, kıyafetini hafifçe çekiştiren Emilia’nın ellerini nazik bir şekilde çekerek konuşmaya devam etti.
[Subaru: Sakin olup rollerimizi belirlediğimizde doğal olan bu değil mi? İçeriye girmek ikimiz için de tehlikeli. Şu ana kadar öğrendiklerimize bakılırsa benim için sadece birazcık daha tehlikeli olacak. Şu anda yapmamız gereken ikimizin de ne yapabileceğini belirlemek.]
[Emilia: Ne yapabiliriz?]
[Subaru: Eğer içerde kötü bir şey olursa ben Emilia-tan’ı iyileştiremem. Garfiel şaşırtıcı bir şekilde harika bir şifacı çıkarsa iş başka olur tabi.]
[Garfiel: Çoğunlukla yaraları biraz ovuşturup tükürsek bir şeyciği kalmaz di mi ?]
[Subaru: Şüphelinin ifadesinden yola çıkınca…… sonuç belli. İkimizden birinin yaralanma riski varsa ben şifacı olan Emilia-tan’ı güvence olarak sağlam tutma taraftarıyım.]
Saçma bir cümle kuran Garfiel’e yan yan bakışlar atarak Emilia’yı ikna etmeye çalışıyordu.
Emilia, Subaru'nun argümanı ile bir miktar sarsılmış görünüyordu. Ama içine sinmeyen kısımları da olduğu için kafasını sallayarak [Ama] dedi.
[Emilia: Ciddi yaralanmalar…… ya da ölümcül yaraları ben de tedavi edemem. Puck yanıt vermediği sürece benim de limitim belli. Roswaal şimdilik duruldu ama……]
[Subaru: O yaralar oldukça tehlikeli demek ha …… Ama yine de benim hayatta kalma becerilerime güven. Sanırım bu dünyanın dirençlilik sıralamasında oldukça yükseklerdeyim bilirsin.]
Pes etmeyen Emilia’ya gülümsedi, ama bu sefer yanıtı şaka yapar gibi değildi.
Subaru kadar zor pes eden birini bulmak nerdeyse imkansızdı. Denemeye devam etmek için sonsuz sayıda şans verildiyse, ne kadar sürecek olursa olsun, muhtemelen denemeye devam edecekti.
Kalbi kaç kere kırılsa da, parçalansa da bu yolda mücadele etmeye devam edecekti.
Çünkü bu Natsuki Subaru’nun yoluydu ––– (Naruto izleyenler için bu onun ninja yoluydu diyebiliriz :) )
[Subaru: Peki sana söz vermeme ne dersin? O zaman endişelenmene gerek kalmaz. Söz veriyorum Emilia-tan’ın yanına döneceğim, seni asla yalnız bırakmayacağım.]
[Emilia: –––peki]
Serçe parmağını uzatmış nerdeyse dalga geçer gibi konuşurken hiç beklemediği olumlu bir cevap almıştı. Donakalan Subaru gibi Emilia da serçe parmağını hafifçe kaldırmıştı.
[Emilia: Um, bu parmakla ne yapacağız?]
[Subaru: Eh? Uh, serçe parmaklarımızı bu şekilde birleştireceğiz…… Uuuoooouu, Emilia-tan’ın parmakları acayip ince ve beyaz ve sevimli...........!!!]
Bir sonraki adımı bekleyen menekşe gözlü kızın karşısında Subaru boğazını temizledi ve konuştu.
[Subaru: Ser-çe-parmak-sözü. Sözünden-dönen-iğne-yastığı-olsun.]
[Emilia: Serçe parmak sözü!]
Serçe parmakları aynı anda ayrılırken Subaru ve Emilia arasındaki söz mühürlenmiş oldu.
Subaru, bu sefer aralarındaki sözün ağırlığının bilincindeydi. Daha önce yaptığı gibi özensiz davranmasının imkanı yoktu, gerçekten ciddiye almıştı.
[Subaru: O zaman ben içeriye birazcık bakacağım. Çevreye göz gezdirirken size seslenmeyi kesmeyeceğim, bana geri seslenin ki içerde kendimi yalnız hissetmeyeyim.]
[Garfiel: Orospu ço… bazen serseri misin muhalebi çocuğu musun karar veremiyorum.]
[Subaru: Daha ziyade dikkatli bir insanım. Ama sonuçta Ram’ın tavsiyesini hiçe sayıyorum……]
Konuşmasının ikinci yarısını kendi kendine mırıldanmıştı ve içinden, pembe saçlı kızdan özür diliyordu.
Bir cadının karmaşık iradesi–– ona söylediği bu söz oldukça rahatsız ediciydi, Emilia’nın bunu bilmesini istemiyordu. Çünkü eğer söylerse Emila, içeriye tek başına girmek konusunda ısrarcı olacaktı.
[Emilia: Subaru. Eğer içeride bir tehlike hissedersen hemen geri dönmelisin.]
Emilia ellerini kalbinin üzerine koymuş endişeli bakışlarla Subaru’yu izliyordu.
Subaru karşılığında her zamanki gibi başparmağını kullanarak değil serçe parmağıyla onay verdi. Suratında bir sırıtışla ileriye doğru adım atmaya başladı–– mezarın içine doğru.
Ayaklarının altındaki sarmaşıklardan atlayarak sonsuz karanlıkta birkaç metre ilerledi. Mezar tamamen sessizdi, pusuda bekleyen korkunç yaratıklara dair bir işaret yok gibiydi.
Ama yine de bu karanlığın diğer tarafında onu bekleyen şeyin ne olduğunu bilmiyordu.
[Subaru: Ee~h, boşversene. “Kaplanın yuvasına girmeden kaplan yavrusu alamazsın’’ değil mi? Tabi yavru bir kaplana falan ihtiyacım yok da!]
Bir mofumofu kürk meraklısı olarak bir zamanlar yavru kaplan istediği olmuştu aslında, ama bu uğruna risk alacağı bir şey değildi.
Her neyse, görünüşe göre Garfiel’den etkilenip deyim kullanarak konuşan Subaru, mezarın içine doğru ilerledi.
Ve içerideki soğuk zemine bastığı anda–––,
[Subaru: –––eh?]
Ayaklarının altında gizemli bir güç hissetmişti.
Subaru yere baktı ve konuşma yetisini bir anlığına kaybetti.–––Zemin kaybolmuştu.
[Subaru: Du, dur bir dakika…… Henüz çok ……]
–––işaretin verilmesi için henüz çok erkendi.
Altındaki zemin ortadan kaybolduğunda kendisini orada tutacak hiçbir şey kalmamıştı. Elleriyle hızlıca bir yerlere tutunmaya çalışsa da, vücudu aşağıdaki karanlığa çekilmeye başladı.–––.
[Subaru: aaaaaaaaaAAAAAH–––!?]
Düştükçe düştü, sonsuz bir uçurum gibiydi.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
––– Ardından, yaklaşık 10 dakika sonra düştüğü uçurumun dibinde uyandı.
Bitmeyen karanlıkta yürüyüp dururken karşısında yalnız bir kız belirmişti.
#Böylece Subaru'nun Açgözlülük Cadısıyla nasıl karşılaştığını öğrendik.
Sonsuz boşluklar, dakikalarca düşmeler falan, bakalım yine neler yaşamış bizim Subaru.
Roswaal'a bu kadar zarar veren şeyi ve Açgözlülük Cadısının anlatacaklarını dinlemek için okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..