—— “Abel’e sinir oluyorum.”
Subaru, bu sloganın Gösterişli Yorna Mishigure’ü kazanmak için iyi bir strateji olduğuna inanmıştı.
Ne de olsa seçkin bir adam olan Zikr, onu defalarca isyan çıkarmış, yıkım arzusuna sahip biri olarak damgalamıştı.
Subaru’nun onunla görüşme talep ederken öne sürdüğü bahane de “Mevcut Vollachia İmparatoruna başkaldırmak için özel bir görüşme gerçekleştirmek isteyen uygun güçte biri olduğu” idi.
Subaru'nun üç kişilik grubu, o güçlü adamdan gelen bir mektupla Kırmızı Lapis Kaleyi ziyaret etmekteydi.
Yani Subaru aslında herhangi bir yalan söylememişti.
“Mevcut Vollachia İmparatoru”, adını ve konumunu gasp ederek Abel’i deviren kişiden başkası değildi. Özel bir görüşme gerçekleştirmek isteyen “uygun güçte biri” de tahtta oturması gereken gerçek İmparator olduğu için söylediklerinde yalan yanlış bir şey yoktu.
Subaru’nun amacı Abel’in mektubunu ne pahasına olursa olsun teslim etmekti. Bu amacı yerine getirmek için mümkün olan her yalanı söyleyebilirdi.
Subaru: [Natsumi Schwartz’ın planı tam da bu işte…!]
Bu planıyla yaratıcılığından ötürü Al ve Medium tarafından alkışlanmıştı.
Ama gelin görün ki——
Kafma: [——Ekselanslarına başkaldırmak mı dediniz?]
Yorna’ya söylenenlerin açığa çıkışıyla salondaki hava iyice buz kesmişti.
Kafma Irulux, yani bir süredir ortamın en coşkulu ferdi ve Vincent’in koruması olan şahıs, soğuk havayla karıştırılabilecek bir düşmanlık yayıyordu.
Ve Subaru, bakışlarının sertliğine bakarak artık bu yerden barışçıl bir şekilde ayrılmanın mümkün olmadığını anlayabiliyordu.
—— “Kendi kazdığı kuyuya düşmek” tabiri onun için hiç bu kadar gerçek olmamıştı.
Subaru: [Ama hem zamanlama hem de paylaşılan bilgilerin eksikliği Abel'in suçu değil mi…?]
Kafma: [Çeneni kapalı tut. ——Birinci Sınıf General Yorna.]
Diyen Kafma, kendisini bu absürt duruma sokan Abel’e lanetler okuyan Subaru’yu sessizleştirdi. Ve sonra da keskin bakışlarını Yorna’ya çevirerek,
Kafma: [Ekselansları ile bu kişilerin görüşmeye aynı anda katılmasına bilerek mi müsaade ettiniz?]
Yorna: [————]
Kafma: [Sizden bir yanıt bekliyorum!]
Sesini yükselten Kafma’nın öfkesinin hedefi giderek gerginleşen Subaru ve grubu değil, bu gerginliğe sebebiyet veren Yorna’ydı.
Bunun nedeniyse suçun Yorna’da olması değildi.
Daha basit bir tabirle, Subaru ve diğerlerini tehdit olarak görmeyişiydi.
Aslına bakarsanız bir şevkle ayağa kalkmış olan Kafma’nın yaydığı mücadele ruhu, Subaru’da Guaral Belediyesinde karşılaştığı Arakiya kadar güçlü ve tehditkar bir his uyandırıyordu.
Hiç değilse İmparatora eşlik etmesi için görevlendirilecek güçte olduğuna hiç şüphe yoktu.
Haliyle onun gözünde bırakın Subaru’yu, Al ve Medium’un bile dikkate almaya değmeyecek kişiler olması kaçınılmazdı.
Al: [Mesele bizimle ilgili ama bizi sallayan yok mu yani? Bu iyi mi, yoksa kötü mü…?]
Subaru Al’ın sönük sitemiyle aynı hisleri paylaşırken o ve diğerlerinin dahil olmadığı gergin etkileşim süregeliyor, Kafma kiserusunu ağzına götürüp mor bir duman üfleyen Yorna’yı sorguluyordu.
Ardından genç kadın “Acaba…” deyip kafasını eğerek canlı saç süslerini salladı.
Yorna: [“Bilerek” derken ne kastediyorsun?]
Kafma: [Şu utanmazlığa bakın…! Ekselanslarına defalarca nasihat ettiğim üzere hala tehlike teşkil ediyorsunuz.]
Yorna: [Bariz olanı dile getiriyorsun. Yol açtığım onca düzensizlik ortada… yaptıklarımdan bihaber olabilir misin acaba?]
Kafma: [——Hk.]
Yorna'nın provokasyondan başka bir şey olarak görülemeyecek bu sözleri Kafma'nın alnında bir damarın belirmesine neden oldu.
Bu esnada Subaru, tuhaf olsa da işittikleri kadarıyla Kafma’yla hemfikirdi. Yorna onun gözünde bile rezil mi rezil bir karakterdi.
Şöhretine bağlı olarak kendilerini bir dereceye kadar kötülüğe hazırlamış olmalarına rağmen bu manzara beklentilerini aşıyordu.
Bununla birlikte alenen başkaldırma niyeti sergileyen Subaru ve grubunu, kendisini ziyaret etmiş olan Vincent ve adamlarına vermeyi planlamıyor gibi görünüyordu.
Atmosfer, hainlerin İmparatora teslim edildiği bir sahneye göre fazla gergindi.
Her şeyden önemlisi——
Vincent: [——Zevkin her zamanki gibi mide bulandırıyor.]
İşte böylece Yorna’nın niyetini göz ardı eden Vincent’in sesi işitildi.
Yorna’ysa onun bu soğuk kelimeleri karşılığında şekilli kaşlarını hafifçe çatarak,
Yorna: [Oh, bu sizin zevkinize hitap etmedi mi, Ekselansları?]
Vincent: [Akıl almaz. Tek taraflı olduğu sürece bir tavşanın köpeği avlamasına izin vermeye benzer. İmparatorluktan, safi zulmü bir eğlence haline getirecek kadar bıkmadım.]
Vincent’in ifadesi kayıtsızca olsa da kati bir otorite havası taşıyordu.
Ve Yorna’nın toplu saçlarının arasındaki boşluklardan görünen tilki kulakları titreşiyordu. Subaru, genç kadının nasıl bir duyguyla hareket ettiğini bilemiyordu.
Aynı şey Vincent’in duyguları için de geçerliydi.
Subaru: [————]
İsyancılarla karşı karşıya geldiğinde kalbinde nasıl bir fırtına kopacaktı?
Bilhassa karşındaki kişinin bir sahtekar olduğunu bilirken o sahte imparatorun içinden geçenleri anlamak, gerçek olanın düşüncelerini hayal etmekten bile zordu.
Diğerini püskürttüğüne göre Abel hakkında kötü şeyler düşünüyor olmalıydı, fakat——
Subaru: [Bunu yansıtacak kadar aptal olamaz…]
Vincent: [——Sen.]
Subaru: [——Hk!]
Vincent’in kara gözleri tarafından delinip geçilen Subaru’nun soluğu kesildi. Ve bir an için gözlerini kaçırması dahi yasaklandı, hazırlıksız bir şekilde en büyük düşmanıyla göz göze geldi.
Nasıl olduğu bilinemese de suratı gerçeğinin tıpatıp aynısıydı.
Gerçeği de sahtesi de karşısındakinin her hareketini anlamaya çalışan aynı keskin, kara gözlere sahipti. Bu da Subaru’yu kıvrandırıyordu——
Vincent: [Söyleyecek bir şeyin varsa söyle hadi.]
Subaru: […Aynı sinir bozucu gözler.]
Kafma: [Ne…!]
Subaru: [Ah! Yo, yo, yo! Öyle demek istememiştim! Yalnızca ağzımdan kaçtı!]
Böylece olabilecek en uygunsuz anda, sahte imparatorun sorgusuyla sinir bozukluğu içeren bir sitem çakıştı.
Subaru’nun imparatora alenen sözlü tacizde bulunmasının ardından Kafma ne diyeceğini bilemez hale gelirken Subaru, tek gözünü kapatıp sessizleşen Vincent’e doğru telaşla elini salladı.
Sahte imparator şaşkındı ama aynı zamanda onu ölçüp tartarmış gibi Subaru’yu inceliyordu.
Gerçek Abel’in Buddheim Ormanında, Shudraq Köyünde ve Guaral Belediyesinde Subaru’ya attığı bakışlar vardı ya—— işte bu da onlardan farksızdı.
Subaru: [Ah, neyse, biz…]
Subaru’nun arkasındaki Al ve Medium ikilisi nefeslerini tutmuş, yaşananları izliyordu.
Subaru’nun şok edici potu onları büyük bir baskının altına sokmuş olmalıydı. Salondaki atmosfer halihazırda soğuk ve gerginken yapılacak tek bir gaf, her şeyi paramparça edebilirdi.
Düştükleri durum zaten yeterince içler acısıydı.
Yorna da Kafma da Subaru ve grubunun baş edemeyeceği rakiplerdi.
Hal böyleyken Yorna’ya fikirlerinden vazgeçtiklerini söylemeleri, isyankarlıklarının bir rezillik olduğunu vurgulayıp başlarını eğip oradan ayrılmaları daha akıllıca olmaz mıydı? Ortalığı bu şekilde yatıştırabilirler miydi ki?
Aklının bir köşesinde bu düşünce olan Subaru, sıcakkanlı bir gülümseme teşebbüsüyle dudaklarının kenarlarını gevşetmeye çalıştı.
——Ve o anda Yorna’nın bakışlarının en ufak bir hareketten yoksun şekilde kendisine odaklanmış olduğunu fark etti.
Yorna: [————]
Yorna, sessizlik içerisinde kiserusunun dumanını içine çekerek Subaru’nun hareketlerini izliyordu.
Gözlerindeki ne ilgisiz ne de kayıtsız denilebilecek, son derece belirsiz bir bakıştı. Yükselen o mor dumanlar gibi değişken, yakalamaya çalışsanız bile yitip gidecek bir siluet misaliydi.
Subaru, ona güvenmeye çalışmanın son derece aptalca olacağını düşünüyordu.
Fakat içinden bir ses, bunun bir dönüm noktası olduğunu söylüyordu.
Subaru'nun grubuna olan ilgisini kaybetmenin eşiğindeki bu bakış, zamanında yitirdiklerini geri almayı değerlendirircesine kaprisli değildi. Burada ortaya atılacak fikirler bir daha asla bir araya getirilemezdi.
Başka bir deyişle, Yorna Mishigure ile ikinci bir iş birliği fırsatı asla elde edilemezdi.
Pes etmek, karanlıktaki güvenilmez bir zafere giden yolu kapatmakla eş anlamlıydı.
Dolayısıyla——
Vincent: [——Bana dikkatlice cevap ver. Söyleyeceğin şey neydi?]
Subaru: [Şey, umm——]
Vincent’in sorusu üzerine Subaru’nun kalbi bir süreliğine tekledi.
Sahte imparatorun ardındaki Kafma gözlerini kısarak dikkatini Subaru’ya verdi. Subaru’nun ardındaki Al ve Medium’un gerginlikleri de tavan yaparken Yorna, ciğerlerine bir ağız dolusu mor duman çekmeyi sürdürdü.
Ve tüm bu değişiklikleri göz ucuyla yakalayan Subaru, Vincent’e bakarak şöyle dedi:
Subaru: [Yorna-sama’nın söylediği gibi. Size savaş ilan ediyoruz.]
Evet, çekilmemesi gereken bir pozisyona, vazgeçmemesi gereken bir parçaya tutunurcasına böyle söyledi.
Guaral’da dönüşünü bekleyen Rem, orada olmayan Abel ve ardında kendisini hazırlayan Al ile Medium, Subaru’nun vereceği karara güveniyordu.
Natsuki Subaru'nun bunun önemini ve ağırlığını yanlış anlamaması ve her şeyi bir kenara atmaması için ——
Vincent: [————]
Derken bu düşmanca beyanı işiten Vincent’in kara gözleri hafifçe titreşti.
Subaru’nun içgüdüleri bunun hangi duyguya karşılık geldiğini çözemiyordu; keyif, öfke, keder ya da zevk. Bunun yerine kendi sözlerindeki coşkunun etkisiyle dilinin hızla kuruyuşunu tecrübe ediyordu.
E bu da çok doğaldı. Geniş topraklarıyla övünen Vollachia İmparatorluğunun imparatoru olarak gerçek gücünden mahrum bırakılan Abel’in aksine karşısındaki bu sahte imparator, bunu bir koz olarak tüm gerçekliğiyle elinde tutuyordu.
Vincent az önceki gaftan sonra Kafma’yı durdurmak için elini kaldırmamış olsaydı genç adam kesinlikle bir öfke patlaması yaşar ve Subaru’nun hayatı hızla sona ererdi.
Ama bu gerçekleşmemişti. Vincent bunun olmasına izin vermemişti, vermeyecekti.
Yorna: [Kuhu…]
Yukarıdaki koltuğundan Subaru ve Vincent’in aşağıdaki yüzleşmesine tanık olan Yorna, boğazından hafif bir sesin çıkmasına izin verdi.
Dudaklarının arasından dumanlarla birlikte küçük bir gülüş kaçarken de omuzları keyifle kıpırdandı. Subaru'nun hayati tehlike arz eden beyanı, hiç değilse can sıkıntısını gidermede etkili olmuş gibiydi.
Vincent: [Neye gülüyorsun, Yorna Mishigure?]
Yorna: [Öncelikle, bu konuklar sözlerini geri almadılar. Ayrıca üçünün Ekselanslarının hayatını tehlikeye atma ihtimalleri var… Sizce neye gülüyor olabilirim?]
Vincent: [Benimle alay etme, kadın. Bana itaatsizlik etmeye inanan sen bile niyetimi anlarsın.]
Yorna’nın kışkırtıcı bakışlarıyla karşılaşan Vincent’in ifadesi değişmiyordu.
Böylece kara gözlerini bir kez daha düşmanlığını ilan etmiş olan Subaru’ya çevirdi.
Vincent: [Burası Kılıç Kurdunun diyarı. Yalnızca kafama nişan alma cesaretine sahipsen gerçek bir İmparatorluk vatandaşı olarak adlandırılabilirsin.]
Subaru: […Nasıl da tatlısınız!]
Vincent: [Hmph.]
Vincent, homurdanıp geçerek Subaru’nun alayını kulak ardı etti.
Yanıt verme şekli de dahil olmak üzere tüm davranışları gerçek imparatorun mükemmel bir taklidiydi. Onun yerinde Abel olsaydı o da tamı tamına aynı şekilde karşılık verirdi.
Abel’in Subaru ve diğerleriyle birlik olmasıysa Subaru’nun sahte imparatorun o olması ihtimalinden şüphelenmesine yol açıyordu.
Gerçi bu durumda Subaru ve diğerleri tam bir çıkmaza girerdi, o yüzden bunun gerçek olmamasını diliyordu.
Vincent: [Maalesef kafamın değeri öyle kolayca sana teslim edebileceğim kadar düşük değil.]
Subaru: [—— Öyleyse bizimle ne yapmaya niyetlisiniz?]
#Subaru geri adım atmayarak doğru seçim yaptı bence. Çünkü bu durumda ikinci bir şans bulamazdı. Ama ‘sana isyan ediyoruz’ dedikten sonra bu süreci nasıl devam ettireceği de merak konusu. Bir aksilik çıkmazsa ikinci kısmı da yarın atacağım arkadaşlar, orada tekrar görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..