[Subaru: Ha――?]
Bu sakin ve düzgün cevabı dinleyen Subaru bir an için anlayamadı.
Duyduğu sözcükleri çiğnedi, yutkundu, aklında sindirdi ve içeriklerine ısındı.
[Subaru: Anlamıyorum. Cadı tarikatıyla savaşmaktan kaçınmak için……ama neden? Bana onlara alerjin olduğu gibi saçmalıklar söyleme !? Eğer sen…….eğer sen orda olsaydın o piçleri tek seferde yenmez miydin? O zaman kurbanlar.......]
[Roswaal: Anlıyorum. Bu doğ~ru, eğer orda olsaydım kay~ıplar azalırdı. Kendi gücümü doğru bir şekilde analiz etmeye çalışıyorum ve bu ülkedeki en güçlü birkaç kişiden biri olduğumu biliyorum. Rahatça söyleyebilirim ki, orda olsaydım cadı tarikatının saldırısı kolayca bastırılabilirdi. ]
[Subaru: Madem anlıyorsun o zaman neden――!]
[Roswaal: Bu yüzden işte.]
Roswaal konuşmak üzere olan Subaru’yu bir parmağıyla durdurdu ve ardından o parmağını yere çevirdi.
[Roswaal: Eğer her şeyi ben yapsaydım bu Emilia-sama’nın başarısı ya da senin başarın olmazdı, değil mi? Benim saygınlığım artacak olsa da bunun faydası ~olmazdı. ]
[Subaru: ――――h]
Subaru onun ne söylediğini hala anlamamıştı.
Şaka yapıyor olmalıydı. Roswaal’ın bunu belli edecek bir hareket yapmasını umut ederek sözlerine devam etmesini bekledi.
Ama Subaru’yu izleyen Roswaal’ın tek tepkisi hafifçe başını sallamak olmuştu.
[Roswaal: Bunu nasıl inkar edebilirim? Sonuçta, gerçekleşeceğinden tamamen emin olduğum bir felaketti. Bunu nasıl tam anlam~ıyla kullanmadan durabilirdim?]
[Subaru: Se-sen……ne söylediğinin farkında mısın…….?]
[Roswaal: ――? Subaru-kun’un hangi kısımda problem gördüğünü anlamadım. Ne olabilir merak ediyorum. Arlam köyüne verilen zarar mı, cadı tarikatını kovmak için Crusch-sama’nın özel ordusunun gücünden faydalanmak zorunda kalmak mı …… yoksa tüm bu zararları önleyebilecek olduğum gerçeği mi?]
Subaru'nun sesi titriyordu, Roswaal sanki onun kalbinin derinliklerine bakıyormuş gibi bu sözleri sarf etmişti. Aldığı cevap karşısında artık vücudundaki her organ titriyordu adeta.
Daha önce Puck’la konuştuğunda ruh, uyuyan Rem için ‘’Bu çocuk Lia’ya yardım etmek için kendini feda etti’’ demişti ve Subaru öfkesine yenik düşmüştü.
Olanlar yüzünden Subaru, acı içinde, kendisiyle büyük ruhun hassaslığı arasındaki kelimelere vurulamayacak uçurumun farkına varmıştı. Diğer bir deyişle, hissettiği anlık öfke, ikisinin tamamen farklı yapılara sahip olduğunu ona öğretmişti.
Ama yine de Roswaal’la olan mevzu böyle değildi. O Subaru’nun neden kızgın olduğunu anlıyordu, ne söylemek istediğini de biliyordu ――ve bunları bilerek bu zalimce kararı almıştı.
[Subaru: Bir şekilde ne söylemek istediğini anlıyorum. Cadı tarikatı saldırısında kim başa geçerse övgüyü o alacaktı, bu da kraliyet seçiminde küçük bir pay oynamayacaktı, bunu anlayabiliyorum ……ayrıca kendi başına halledersen aynı etkiyi yaratmayacağını da anlıyorum. Ama!]
Subaru, dişlerini gösterek kollarını vahşi bir şekilde sallıyordu.
[Subaru: Sen orda olmadığın ve bir şey söylemeye zahmet etmediğin için kaç kişi öldü biliyor musun!? Elbette, kayıplar felaket değildi. Ama yine de rakam 0 değil. İnsanlar öldü. İster kendi halkımızdan olsun ister cadı tarikatının piçleri olsun……]
[Roswaal: Ben orda olsaydım bile cadı tarikatının sonu değişmeyecekti. Hepsi kül olabilirdi. Bizim tarafımızdaki kayıpların sorumluluğunu üstleniyorum ama düşman kayıpları için beni suçlaman beni hiç ilgilendirmiyor.]
[Subaru: ――A-, yine de, her şey daha barışçıl olabilirdi…… Hayır, öyle değil! Söylediğin her şey varsayımlar! İyi geçtiği doğru. Biz minimum kayıp verdik, düşmansa süpürüldü. Emilia-tan güvende, Arlam köyü sakinleri güvenle tahliye edildi...........Ama bunların hepsi tesadüftü. Orjinalinde ――]
Orjinalinde Subaru bir şey yapmasaydı, köylüler, köşktekiler, Emilia …
[Subaru: Ölmüş olacaklardı. Bu seferinde her şey yolunda gitmeseydi……herkes acımasızca, vahşice, canice…… ölene dek işkence görecekti!]
Subaru, biriken gözyaşlarını gizlemek için yüzünü kapattı. Kapalı gözlerinin ardında o korkunç sahneler yeniden canlanıyordu.
Köy ateşler içinde kalmıştı. Cesetler her yere saçılmıştı. Çocukların ölü bedenleri. Rem’in terkedilmiş köşkün bahçesindeki ölü bedeni. Ve en sonunda dünyanın sonu.
――Eğer Subaru ölümden dönme gücüne sahip olmasaydı dünya bu şekilde devam edecekti.
[Subaru: Eğer orda olsaydın bunların hiçbiri yaşanmazdı..............Biliyordun, yine de onların ölümünü izledin. O insanları kaç kere öldürdün……]
[Roswaal: Bu kadar yanlış anlaşılmak başa bela. Saldıranlar Cadı tarikatıydı, ben değil. Ayrıca sen cadı tarikatını önemli bir zarar veremeden durdurdun, bahsettiğin kurbanlar hiç var olmadı. ――Saçmalıkları tekrar edip duruyorsun.]
[Subaru: ――Öyle mi...]
Roswaal’ın soğuk sözleri karşısında Subaru, sessizce omuzlarını düşürdü.
Saçmalık ――eğer söyledikleri böyle değerlendirecekse bunu değiştirmek için söyleyeceği başka bir şey yoktu. Ölümden dönüşü ona açıklayamazdı, gerçekte olmayan şeyler için Roswaal’ı suçlayamazdı da.
Bu cehennemi yaşayan tek kişi Subaru’ydu ve Roswaal’a bunu anlatıp onu suçlayan da Subaru’ydu.
[Subaru: ……Eğer ben işe yaramazın teki çıksaydım o zaman ne yapacaktın ? Emilia’yı kral yapmayı ne kadar istesen de. Her şey tek taraflıydı, kumar oynayabileceğin bir şey değildi…… her şey orada sona erebilirdi. ]
[Roswaal: Her neyse, sen tüm olasılıkları güzelce yendin. ――Memnun değil misin?]
[Subaru: Memnun değilim. Sen bir şeyleri belirsizlikte bırakacak tipte birine benzemiyorsun.]
Kumar oynayacak bir kaç tip insan vardır. Kaybedip kaybetmeyeceğini bilmeyip tamamen şansına güvenenler. Ve kader tarafından yönlendirilmek istemeyip yalnızca en iyi ele sahipken son anda işi şansa bırakanlar.
Ve bir de herşeyi başından sonuna önceden ayarlayıp galibiyetlerinin kesin olduğu maçları oynayanlar.
[Subaru: Sen en başta kumar oynayacak biri bile değilsin. O zaman bunu neden yaptın ? ]
[Roswaal: ――Çünkü sana inandım.]
Subaru’nun bu soruyu ikinci soruşunda Roswaal’ın sesi düşmüştü.
Bu yanıtı duyan Subaru ise ağzından bir kişneme çıkmasını engelleyemedi.
[Subaru: Anlaşılan bana ciddi bir yanıt vermeyeceksin. ]
[Roswaal: Hikayeme inanıp inanmaman farklı bir mesele ama söylediğim her şey doğruydu. Çünkü bu gece, burada sana y~alan söylememeye karar verdim. Söylemeyeceğim şeyleri söylemeyeceğim, uygunsuz şeylerin bahsini geçirmeyeceğim. Ama söylediğim her şey katıksız doğrular olacak. ]
Roswaal, hayal kırıklığı yaratan Subaru'nun sözlerine yanıt olarak, bunu ciddi bir sesle söylemişti. Ama bunlara inanılabilir miydi? Subaru şu ana kadar Roswaal’la ilgili tüm pozitif izlenimlerini kaybetmişti, artık söylediği şeyleri hemen kabul edecek bir pozisyonda değildi.
Subaru’nun keskin bakışları karşısında Roswaal konuşmasını sürdürdü.
[Roswaal: Bunu yeniden söyleyeceğim. ――Bu kararı vermemin nedeni sana inanmamdı. Senin Emilia-sama’nın içinde olduğu tehlikeyi fark edip Crusch-sama ile ittifak kurarak tüm gücünle cadı tarikatını yeneceğine inandım.]
[Subaru: Bir anlığına bunun doğru olduğuna inanmış gibi yapsak bile benim gibi bir insana inanmaya nasıl karar verdin sen! Benim hakkımda ne biliyorsun ki! Birbirimizi yalnızca bir aydır tanıyoruz, ben sana öyle kolayca inanılacak biri gibi mi gözüktüm!? ]
Subaru Roswaal’ın utanmaz sözlerine karşı yerleri tekmeleyerek konuşuyordu. Parmağını ona uzatmış kafasını sallayıp söylediklerini reddederek devam etti.
[Subaru: Ama böyle olamaz. Senin yanından son ayrıldığımda kesinlikle %100 çöptüm. Yalnızca sonrasında olanlarla o çöp biraz daha iyi oldu. Ama sonrasında olanlar kimsenin benden beklediği şeyler değildi. ――Yani sen tam olarak hangi parçama inandın!?]
Roswaal yeniden tek gözünü kapatarak sarı göz bebeğiyle Subaru’ya rahatsız edici bir şekilde bakmaya başladı.
Bu bakış karşısında Subaru yerleri daha da sert tekmelemeye başladı.
[Subaru: Bu çok saçma! Gerçekten boş kafalı bir aptala inanıp her şeyi , herkesi sanki bir oyunmuş gibi ona emanet edip kendi pozisyonunu ve geleceğini riske mi attın yani!? Bu sözler karşısında ne söylemem gerekiyor!?]
[Roswaal: ……Anlaşılan bugünlük konuşmamızın sonuna geldik.]
Subaru’nun öfke içinde bağrışına karşılık Roswaal bunu yalnızca fısıldayarak söylemişti. Subaru ise bu fısıltıyı duyarak iyice çığlık atmaya başladı.
[Subaru: Dürüstçe konuşmaya niyetin yoksa ne söylersen söyle anlamsız olacak zaten. Bu konuşmadan sonra senin söylediğin herhangi bir şeye inanmaya niyetim yok!]
[Roswaal: Sanırım benim hakkımdaki izlenimlerin oldukça derinleşti, bu gerçe~kten üzücü. ……Ne kadar bunu onaylamaya gerek olmadığını düşünsem de bu geceki konuşmamızı Emilia-sama…]
[Subaru: Ona söylemeyeceğim. Zaten verecek pek bilgi yok, söylediklerin de abartıdan ibaretti, yani ona söylememin anlamı yok. Bunu da öngörmüştün değil mi? Bu yüzden dönüp duruyorsun. ]
Roswaal’ın gerçek niyetlerinden bağımsız olarak kraliyet seçimi hala devam ediyordu ve Emilia’yla Roswaal arasında sorun yaratmak istemiyordu. Ayrıca şu anda Arlam köyünün temsilcisi gibi davranan Emilia için Roswaal’ın insanlarıyla birleşmek çok önemliydi.
Roswaal’ın niyetlerine uygun davranmak ona mide spazmları verse de yargılamaları geçmek insanların gözünde Emilia’yı yükseltecekti.――Ve bunların hepsi yine o adamın ellerindeydi.
[Roswaal: Her şeyi anladın ve bana karşı duyduğun öfke katlanılamaz hale geldi …… yine de bir masayı falan devirmedin. Sen gerçe~kten tam beklediğim gibisin.]
Bu sözleri duyan Subaru sıktığı dişleri eşliğinde kafasını kaldırıp Roswaal’ın iğrenç bir görünüme bürünmüş yüzüne baktı.
[Roswaal: Sen, hiç şüphesiz suç ortağım olmaya değersin――hayır mı?]
[Subaru: ……Seni piç. İnşallah ‘’değerli’’ bir şekilde ölürsün.]
[Roswaal: Biliyorum. Hiç şüphesiz cehenneme gideceğim. Bu yüzden bu olmadan önce, bu dünyada en yüksek gaddarlığımı ve yeteneğimin en iyi halini sergilemeliyim.]
Roswaal’ın ilanına karşılık Subaru hiçbir söz söylemeden fırtına gibi odadan ayrıldı.
Bundan sonra söylenecek her şey anlamsız olacaktı. Eğer Roswaal’ın gerçek niyetlerini açıklamaya niyeti yoksa Subaru’nun bunu zorla öğrenme ihtimali yoktu.
Ama,
[Subaru: ――Her şeyin beklediğin gibi olacağını, herkesin senin istediğin ritimde dans edeceğini sanıyorsun.]
Subaru, gece karanlığında yumruğunu sıkarak yürüyerek kendisine yeni bir karar almıştı.
Yarın Roswaal, Emilia’dan sığınak halkıyla Arlam köyü sakinlerinin arasını düzeltmek ve yarı-elflere olan aşağılamayı ortadan kaldırmak için, yargılamalara katılmasını isteyecekti.
Bu süreçte ortaya neler çıkabileceği, Emilia’nın üzerine ne kadar yük bineceği bu adamın umrunda değildi. Sonuçta Emilia ne kadar yara alırsa alsın başına ne gelirse gelsin Roswaal yalnızca kendi iradesi doğrultusunda olanlara gülümseyecekti. Eğer mevzu böyleyse,
[Subaru: Bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceğim. O kızı…… Emilia’yı koruyacağım.]
Yargılamalar için gereken nitelik―― eğer mezarda gördüğü rüya gerçekten sadece bir rüya değilse Subaru da bu nitelikle ödüllendirilmişti.
Cadının kendisi tarafından ödüllendirilmişti, bununla Roswaal’ın planlarına çomak sokabilirdi. O adamın kendinden başka kimseyi düşünmemesi yüzünden çektiği onca acı ve dökülen onca gözyaşına artık dur diyecekti.
[Subaru: ――Sığınakta bunu başarmalıyım!]
Uzak ve erişilemeyen ay ışığına tutunacakmış gibi, yumruğunu sıktı ve düşüncelerinde o şirin gümüş saçlı kızı çizerek ona, o palyaçonun planlarını bozacaklarını söyledi.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
[Ram: ――Bu, gerçekten iyi miydi?]
Subaru’nun fırtına gibi terk ettiği odada konuşmalarını gözlemlemiş olan Ram, sessizce bu soruyu sordu. Onu duyan efendisi başını salladı.
[Roswaal: Böyle bir tepk~iyi bekliyordum. Ama bekliyor olsam bile genç bir adamın kalbiyle bu şekilde oynamak oldukça üzücü.]
[Ram: Ram’ın önünde yalan söylemenize gerek olmadığını biliyor olmalısınız?]
[Roswaal: Benim için endişe~lendiğine sevindim ama bunlar benim gerçek düşüncelerimdi. Ram’ın kalbinde böyle şeylerden hoşlanan biri gibi miyim?]
Bu soruyu cevaplamaktan kaçınan Ram, efendisinin yatağını yeniden düzenledi. Bunu yaparken parmakları efendisinin karnının civarında bir sertliğe denk geldi ve dokunduğu şeyi çarşafın altından çıkarttı.
[Ram: Roswaal-sama. Bu…]
[Roswaal: Aah, üzgü~nüm. Eğer Subaru-kun bunu görseydi işle~r oldukça karışa~bilirdi. Ama onu popomun altına koymak büyük bir ceza olacaktı. Dikkatli olmazsam …]
Kızın uzattığı oldukça değerli şeyi geri alarak, kibarca yüzeyini okşadı. [Ne olursa olsun] dedi bir parmağıyla çenesini okşayarak,
[Roswaal: Emilia-sama’nın niteliği onaylandı, Subaru-kun da gaza geldi. Yarın akşam yargılamalar başlayacak.……Ram, sence neler olacak?]
[Ram: Roswaal-sama’nın düşünceleri Ram’ın tahmin yeteneğinin ötesinde. ……Roswaal-sama, sen ne olacağını biliyorsun herhalde?]
[Roswaal: Bu şey o kadar elverişli değil. Cadı tarikatı tarafından tutulan eksik olan diğerlerine kıyasla onların üstü gibi olsa da basit bir taklit, hala onun istediğinden çok uzak. Subaru-kun’la olan tartışmamızın ne kadarı tarif edildiği gibi oldu sence? ]
Roswaal derin bir nefes aldı, Ram da yavaşça kaşlarını kaldırdı ve tereddütle konuştu.
[Ram: O zaman, Barusu için söylediklerinizin ne kadarı……]
[Roswaal: Birazı rol olsa da……çoğu gerçek his~lerimdi. Hayır, hayır ama tabii ki Subaru-kun’un sinirleneceğini biliyordum. Bildiğim için araya söylemek istediğim başka şeyler de sıkıştırdım.]
Roswaal kendisini anlatmak ister gibi Ram’a ellerini sallayarak konuşuyordu. [ Her neyse ] diyerek devam etti.
[Roswaal: Kalbimin ortağının sadece kendimi önemsediğimi düşünmesi acı veriyor. Ah hala ne kadar çocuksuyum, benim ha~in arkadaşım.]
Roswaal kendi konuşmalarına güldü. Kollarında sarılı olan şey çook çok kıymetli siyah kaplı bir kitaptı.
Roswaal parmak uçlarını kitabın üzerinde yavaş yavaş gezdirdi.
Yavaş yavaş, sevgiyle――
#Roswaal'ın ellerindeki çook çok kıymetli siyah kitap! Kalbinin ortağı!
Ve ona cadı tarikatındakilerin bir üst modeli diyor.
Ayrıca 'Subaruyla olan tartışmamızın ne kadarı tarif edildiği gibi oldu sence?' şeklinde bir soru yöneltti.
Nerede ve nasıl tarif edilmişti ki?
Roswaal bize beklediğimiz soruların cevabını vermedi. Ama çok ciddi bir şeyle karşılaştık.
İlerledikçe bu olaylar büyük anlamlar kazanacak. O zaman ilerlemeye devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..