Çevirmen : Clumsy 

[Garfiel: Bu saatte koşa koşa gelmen etkileyici. Bi erkek olarak doğan bizler, güçlenmek için efor sarf etmek zorundayız tabi. “Winbrook’un savaşçılarının nitelikleri”, yeah?]

Garfiel gecenin karanlığında kollarını birleştirmiş duruyor, konuşurken dahi dişlerini sıkarak Subaru’nun geçişini engelliyordu. Onu gören Subaru’nun tüyleri diken diken oldu.

[Subaru: Ohh, pardon ama gerçekten koşuyor gibi falan davranmıyordum. Kalıp sohbet edemeyecek olmam çok kötü. Belli bir vakit sınırım falan olduğu yok ama erken gitmenin zararı olmaz...]

[Garfiel: İçeri falan girmiyosun, oy!]

Keskin bir sesti―― Garfiel’in ayakları Subaru’nun gözlerinin görebildiğinden daha hızlı bir şekilde yere vurmuştu.

Her yöne topraklar fışkırmış, bastığı yerde de ayakkabısının şekli çıkmıştı. Subaru’nun göz bebeklerinin irileştiğini gören Garfiel dişlerini takırdattı.

[Garfiel: Eğer bi daha senin gecenin köründe koşarak buraya geldiğini görürsem ne yapacağımın garantisini veremem.]

[Subaru: Daha çok kısa bir süre geçti, neden şimdiden birbirimizi hiç anlayamıyormuşuz gibi konuşuyorsun…… bilmem gereken bir şeyi mi atladım?]

[Garfiel: Kim bilir. Ama burda olup bitenler konusunda körsün, bundan eminiz en azından.]

Subaru ortamdaki gerginliği azaltmak için bunu söylemişti ama sözleri Garfiel’e ulaşmamış gibi görünüyordu, gözlerinde hala aynı düşmanlık vardı.  

Garfiel, alnındaki beyaz yara izine dokunarak konuşmaya devam etti.

[Garfiel: Burdan mezara kadar tüm yola işemiyceksin di mi?]

[Subaru: Ne, beraber gitmek ister misin? Cadının mezarına işemek falan, hiç böyle bir intikam taktiği düşünmemiştim açıkçası.]

Subaru’nun Echidna hakkında bildiklerini düşününce kız buna kızmayabilirdi, hatta eğlenceli bile bulabilirdi. Ama her halükarda, Garfiel Subaru’ya karşı gardını düşürmeyerek konuşmasına devam etti.

[Garfiel: Aynı gece bi yargılamaya falan daha girmeyi düşünmüyon di mi? Biraz açgözlülük olmaz mıydı?]

[Subaru: Böyle delice bir şey düşünmemin imkanı yok. Sadece, başka bir yaklaşım peşindeydim.]

[Garfiel: İşbirlikçisin di mi?]

[Subaru: İşbirlikçi?]

Hileler, yasak eller, akıl almaz taktikler ya da ne dersen de.

Böyle kesin bir karanlıkla karşılaştığında, en ufacık bir umut ışığına sarılmalıydı, onu son damlasına kadar kullanmalıydı.

[Subaru: Önümden çekil, Garfiel. Mezara girmem gerek. Belki de tüm problemlerimizin üstesinden gelmenin bir yolu vardır……]

[Garfiel: Üzgünüm ama hayatta olmaz. Asla olmaz. Hayır. Mezara girmiyosun.]

Subaru’nun kararlılığının karşısında, Garfiel’in geri çekilmeye hiç niyeti yoktu.

Garfiel’in inatçılığı karşısında Subaru’nun karışıklığı sinire dönmek üzereydi.

Neden, neden onca insan içinde bu adam önünde duruyordu ki şimdi.

[Subaru: Muhtemelen benimle aynı şekilde hissediyorsun, değil mi? Bu yüzden bu şekilde önümde duruyorsun. Ama yine de…….]

[Garfiel: Bana bu saçmalıklarla gelme demedim mi? Bi kere karar verdiğimde geri dönmem. Sığınak için de olsa, daha ileri gitmeyeceksin.]

[Subaru: Neden bir anda benden bu kadar nefret etmeye başladın…… Bana karşı bu düşmanlık da nerden çıktı!!]

İlk gün ve son karşılaşmalarını düşündüğünde Garfiel’in tavrı daha fazla değişemezdi. Bu anlaşılamaz müdahale karşısında Subaru çığlık atıyordu.

Soruyu duyan Garfiel burnunu kırıştırdı, vahşi hayvanımsı bir surat takınarak konuştu.

[Garfiel: ――Kokuyosun]

[Subaru: ――Huh?]

Subaru anlamsızca homurdanabildi sadece.

Önünde duran Garfiel, eliyle burnunu tıkamıştı.

[Garfiel: Mezardan döndüğünden beri cadının miasma’sının kokusu her yerinden yayılıyo――Benden yarı-cadıyla takılıp cadı gibi kokan birine güvenmemi mi bekliyon? Ne bok istiyosun!?]

Kollarını sallayarak ve köpek dişlerini göstererek öfkesini dışa vuruyordu.

[Garfiel: BURASI SIĞINAK! Aç gözlü cadının deney sahası! Gidecek hiçbir yeri olmayan ahmakların çöplüğü, kahrolası bir BOK YIĞINI!!]

#Garfiel patladı. Sonunda sinirinin sebebini de öğrenmiş olduk. Subaru daha önce de ölümden döndükten sonra 'cadı gibi koktuğu için' cezalandırılmıştı. Demek ki Garfiel de kokuyu anlayabiliyormuş.
Peki acaba Subaru Garfiel'e derdini anlatabilecek mi, mezara ulaşmanın bir yolunu bulabilecek mi?
Okumaya devam!