[Subaru: ――]
Subaru’nun gözleri sımsıkı kapalıydı, dişlerini sıkıyor ve bedenini saracak acıyı bekliyordu.
[Subaru: ……huh?]
Ama, bu sözleri dile getirmesine rağmen, Subaru’nun bedeninde hiçbir değişiklik olmadı.
[Subaru: ……hm]
Başını eğerek göğsünde ilginç bir şey olmadığından emin oldu. Tam önündeki Echidna da hala bacak bacağa atmış bir halde, birkaç saniye önce olduğu gibi sakince oturuyordu.
Kendisine bakmakta olan kızda da hiçbir değişiklik olmadığını fark etti. Nefes alışı, tavrı; her şey az önceki gibiydi. Ama hala en kötüsünü bekliyordu, gözlerini kızın göğsünün merkezine çevirdi.
[Echidna: Beklentilerini karşılarlar mı bilmiyorum ama ben şahsen göğüslerimin boyutu hakkında kendime çok güvenmiyorum. Eğer Sekhmet’in ya da Minerva’nınkiler kadar olsaydı sırtıma ve omuzlarıma bayağı yük bindirirdi …… ama yine de bu meraklı tavrı pek hoş bulmadım.]
[Subaru: ……Göz gezdirme sebebim kesinlikle o değil! Hayır, daha önemlisi…]
Echidna’yı dinleyen Subarunun beyni bomboştu. Sonra bir avcunu ağzına götürerek düşüncelerini toparlamaya çalıştı.
[Subaru: Ben…… ben öldüğümde, zamanı geri döndürüyor ve aynı dünyayı tekrar yaşıyorum. Ben ölümden dönebiliyorum.]
[Echidna: Seni duydum. Ve duymadan önce okumuştum da. Anlıyorum, gerçekten de nadir görülen bir durum.]
Her zamanki kadar umursamaz bir tavırla başını sallıyordu.
Ama bu tutum, Subaru için, aydınlık bir günde gelen gök gürültüsü gibiydi.
――Cümlesinin son kısımlarında, kalbini sakin kalmaya ne kadar zorlasa da, cadının ellerinden gelebilecek ceza karşısında yeterince güçlü değildi.
Yasak olan ağzından çıktığı anda yüzleştiği acı onun için daima travmatik olmuştu.
Bu yüzden buna ‘’teşebbüs etme’’ kısmı bile sorundu. Eğer Echidna’nın zorlaması olmasaydı bu sonuca varamazdı.
Bunu anlık bir kararlılıkla yapmıştı. Ve sonucunda――
[Subaru: Neden elleri çıkmadı……?]
[Echidna: Çıkmadığı için neredeyse hayal kırıklığna uğramış gibisin. Benim ölebileceğim bir fırsat kaçtığı için pişman mı oldun? Kırıldım.]
[Subaru: Tabii ki böyle bir şeyi kast etmedim……!]
[Echidna: Evet, biliyorum. Ufak bir şakayı bile kaldıramayacak kadar endişeli misin? ]
[Subaru: O zaman bana açıkça cevap ver. Sen… ‘’Ölümden dönüş’’ özelliğimi duydun ve çıkması gereken eller…… Cadı’nın elleri gelmeyecek? Bu düşüncemde haklı mıyım?]
[Echidna: Yani ellerin cadıya ait olduğunu çoktan anladın. ……Evet, haklısın. Bu benim rüyam, benim kalem. Hayali bir sahne. Benim iznim olmadan hiç kimse giremez.]
[Subaru: Bundan emin misin?]
[Echidna: Gerçekten ihtiyatlısın. ――Evet, eminim. Burada olmasına izin verilen cadılar, Açgözlülük, Oburluk, Şehvet, Gurur, Öfke ve Tembellik. Burada Kıskançlığa yer yok.]
Subaru’nun emin olmak üzerine ısrar edişinden sonra Echidna daha açıkça yanıtlama gereği duymuştu.
Bunu duyan Subaru bir anlığına nefes almayı unuttu. Bir süre sandalyesinde sessizce, güçsüzce oturdu. Omuzları düştü, yüzü durgunlaştı, uzuuun uzun iç çekti.
[Subaru: öyle mi…….öyle…… öyleyse……]
[Echidna: ――――]
Yüzünü avuçlarıyla kapatan Subaru tekrar tekrar aynı şeyleri mırıldanıyordu.
Emin olmak istiyor gibiydi. Elinden kaçmasına izin veremezmiş gibi. Ona sıkı sıkı tutunmak ister gibi.
Sonuçta, cadının parmaklarıyla karşılaşmadan yasaklı kelimeleri özgürce söyleyebildiği ilk seferdi.
[Echidna: Gerçekten derin bir ifadeye büründün.]
Subaru’nun yüzünde değişen hisleri izleyen Echidna’nın narin dudakları kıpırdamıştı. Parmaklarını saf beyaz saçlarından geçirdi.
[Echidna: Bu sana o kadar mı işkence ediyordu? Gerçi, bu kadar takıntılı bir sevgiyle karşılaşınca, sanırım bu kaçınılmaz bir durum.]
[Subaru: Üzgünüm… Biraz kendimden geçtim. Şimdi iyiyim …….Yeah, artık iyiyim. İyiyim, hadi devam edelim. Hala seninle konuşmak istediğim dağlar kadar şey var.]
‘’Ölümden Dönüş’’ten bahsetmenin engeli aktifleşmemişti. Bu gerçekle yüzleşmek biraz zamanını alsa da sonunda kabullenmişti. Ama kalbindeki çalkantının tam olarak geçtiğini söyleyemezdik.
Şu ana kadar taşıdığı, hala taşımakta olduğu yük, sonunda onu sesli bir şekilde dile getirebilmişti ―― Bu boğucu çıkmazına bir umut ışığı olmuştu adeta. Ama,
[Echidna: Yanlış anladığın bir şey var sanırım.]
[Subaru: ――?]
[Echidna: Cadının ellerinin benim kaleme ulaşamadığı doğru. Yani sonunda kalbindeki sırrı açabildiğin için duyduğun coşkuyu anlayabiliyorum. Ama…… karşılıksız şekilde problemlerini dinleyip sana tavsiye vermem ya da yardım eli uzatmam tamamen farklı bir mevzu, değil mi?]
[Subaru: gh……]
Subaru, başından aşağı bir kova soğuk su dökülmüş gibi hissetti.
Bu beklenmedik yanıtla karşılaşan Subaru, cesaretini kaybedişini ve kafasının karışıklığını gizleyemiyordu.
Tam da sonunda özgürlüğüne kavuşup ışığı gördüğünü düşünmüşken her şey başına yıkılmıştı. Ne yapmalıydı şimdi? Hiçbir fikri yoktu.
[Echidna: Eğer bu terk edilmiş çocuk suratını yapmaya devam edersen kötü hissedeceğim bilesin. Ayrıca, senden o kadar zor bir şey istemeyecektim.]
Bunu söyleyerek sıkıntılı bir suratla başını eğdi ve parmaklarıyla masaya 3 kez hafifçe vurdu. Subaru, bu sesler karşısında parmakların dokunduğu yere gözlerini çevirdi.
――Orada geldiğinden beri dokunmamış olduğu bardak duruyordu.
[Echidna: Bir cadının çay partisine davet edildin. Eğer çay eşliğinde canlı bir konuşma yapmaya niyetin yoktuysa neden davetimi kabul ettin? ]
[Subaru: …….Ben…ne söylemek istediğinden çok emin değilim.]
[Echidna: Bundan daha açık konuşamam sanıyordum? En başta bile belirtmiştim bunu.]
Bu cümleyle birlikte Subaru, bir çay partisine davet edilip çayın varlığına bile dikkat etmemiş olduğunu hatırladı. Bu Echidna’yı gücendirmişti. Ve bu da onun intikamıydı.
[Subaru: Kahretsin! Anlaşıldı!]
Masadan bardağı aldı ve kehribar rengi sıvıyı tek yudumda tüketti. Orda bir süredir bekliyor olmasına rağmen hala ılıktı. Belki de bir cadının çay partisinde beklenmesi gereken de buydu.
Çayı tadını bile alamadan yuttuktan sonra kollarıyla sertçe ağzının kenarlarını sildi.
[Subaru: İşte! İçtim! Şimdi beni çay partisinin bir üyesi olarak görebiliyor musun?]
[Echidna: Benim vücut sıvılarımı büyük bir şevkle içtin…… OH, kızaracağım galiba.]
[Subaru: UueGHhh Unutmuşum――!!]
Subaru ilk gelişinde içtiği bayan-çayını içtiğini fark etti.
Subaru’nun elini ağzına götürerek kusmamaya çalışmasını izleyen Echidna’nın yüzünde sevimli bir gülümseme belirdi, sanki [Kabul edildin] der gibiydi.
[Echidna: ‘’Neden’’ diye sorguladığın için niteliklisin ve çay partisinin kapıları sana açık. Ve sana verilen çayı içtiğin için de onur konuğu olarak kabul edildin. Bu çay partisinin ev sahibi olarak seni selamlıyorum. ――Şimdi, istediğini sorabilirsin.]
Echidna hafifçe ellerini çırparken gözlerinde delici bir merak vardı.
[Echidna: Sonuçta, zihinde cevap arayışıyla çekilen ızdırap, benim için kutsamaların en büyüğü.]
#Bir bardak daha 'vücut sıvısı çayı' içen Subaru bu kadar cadı özüyle ne yapacak merak ediyorum doğrusu.
Ayrıca Echidna laf arasında 'ölümden döndüğünü zaten okumuştum' dedi, demek ki gerçekten de biliyormuş.
Şimdi sıra ölümden dönüş ve kıskanç cadıyı konuşmakta. Acaba Echidna bize güzel bilgiler verecek mi?
Okumaya devam!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..