[Subaru: Çay partisi bitiyor, huh…… oldukça anlamlıydı, sanırım.]
[Echidna: Eh, çünkü geçen sefer sormak istediğin hiçbir şey olmadığını söyleyerek beni şaşırmıştın. Bu sefer, Açgözlülük Cadısı olarak şöhretimi yaşatıp yaşatamadığımı merak ediyorum.]
Tüm o tartışmalar, dersler ve sohbetlerle bu çay partisi, Cadı için büyük bir tatmin kaynağı olmalıydı. Subaru, onun bu katıksız neşesini ve kızın ayrılmasını istemediğini görünce, bir anlığına ayrılmak için gönülsüzleşti, ama sonra kafasını sallayarak bu düşünceden kurtuldu.
Bir cadı onun kalbine nasıl dokunmuştu bilmiyordu, ancak ona çok bağlanmasa iyi olacaktı. Sonuçta o bir cadıydı, bundan da öte, ölüydü. Gerçi bu kısmın en kötüsü olduğundan pek emin değildi.
[Subaru: Buraya yeniden gelmek istediğimde ne yapmalıyım?]
[Echidna: Çay partisine nasıl davet edileceğinden mi bahsediyorsun? Oh yo yo yo, yapmamalıyız, bana çok bağımlı hale gelmemelisin. Dışarıdaki dünyada kimseye Ölümden Dönüşünden bahsedemediğini ve benim kalbini açabildiğin tek kişi olduğumu biliyorum, ama ben ölüyüm sen de yaşıyorsun …… hayır, aramızdaki şey, asla olamaz.]
[Subaru: Böyle garip bir mutlulukla kıpırdanırken söylediklerin hiç de ikna edici olmuyor! ]
Echidna’nın bir anda, yıllardır restaurantına ilk defa müşterisi uğrayan sıradan-bir-yılanbalığı-restaurantı-sahibi gibi davranması karşısında ne yapmalıydı ki?
Echidna’nın ellerini yanaklarına koyarak kendisine baktığını gören Subaru, gerçekten nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Ardından Echidna, bir [Huhuhhu] eşliğinde elini dudaklarına götürerek gülümsedi.
[Echidna: Bu kadar dertli gözükme. Ben bir kızım sonuçta, arada bir böyle neşeli konuşmalar yapmak isterim. Hepsi bu. Hala Cadı ve İnsan arasındaki ayrımın farkındayım. ]
[Subaru: ……Echidna]
[Echidna: Çay partime davet edilmenin şartı, mezarımdayken kalbinin derinliklerinden ‘’Bilmek istiyorum’’ diye haykırman. İlk seferinde soru sormadan davet edilmiştin, ama ikinci sefer bu kadar basit olmadı. Üçüncü sefer ise…… oldukça zor olacaktır, sanırım. Sadece yüzeysel çığlıklar bana ulaşamayacak.]
Hızlıca yapılan bu açıklamayı duyan Subaru, davet edilmeden önce ne olduğunu hatırlamaya çalıştı.
Tavşanlar tarafından canlı canlı yenildikten sonra ölümden dönmüştü. Vücudu ızdırap içindeydi, bilinci hiç durmadan ‘’ Ne oldu? ‘’ diye bağırıyordu.
Echidna’nın davetini o zaman duymuştu. Ama bir sonraki sefere, işler bundan daha da kötü durumda olmalıydı.
[Subaru: Gerçekten… tercih etmem……]
[Echidna: Kesinlikle. Bu yüzden… bu son görüşmemiz olabilir. Gerçi yargılamalara girmeye devam edersen bu son olmayacaktır.]
İlk yargılamalarda olduğu gibi, ikinci ve üçüncüde de kendisini bekliyor olacaktı anlaşılan. Subaru Emilia’nın yerine yargılamalara girdiği sürece yeniden görüşecekleri kesindi.
Başka bir deyişle,
[Subaru: Bir sonraki yargılamada görüşürüz o zaman? Orda çay olmayacaktır sanırım.]
[Echidna: Eğer gerçekten içmek istiyorsan orada biraz demleyebilirim……]
[Subaru: Yo yo, üretim sürecini görürsem daha da az istermişim gibi geliyor. ]
Onun ellerini sallayarak hayır dediğini gören Echidna, şu ana kadarki en keyifsiz ifadesine büründü.
Subaru kızın neden kendi vücut sıvılarını içirmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordu. Belki bir parçasının başka birinin parçası olması gibi bir fetişi falan vardı…Günah derindi.
[Subaru: Eh, sanırım kaybolmak üzereyim…… misafirperverliğin için teşekkürler, Echidna. Bir daha görüşene kadar……]
[Echidna: Gitmeden önce, izin verir misin?]
Vücudunun silinmeye başladığını hisseden Subaru, vedalaşıyordu.
Ama Echidna onu durdurdu.
Yerinden kalktı ve cenaze elbisesi sallanarak Subaru’nun yanına yürüdü.
[Echidna: Çay partime katıldın ve benden bazı bilgiler edindin …… ama bir şeyi unutmuyor musun?]
[Subaru: Unuttuğum şey ne?]
[Echidna: Benim tazminatım.]
Echidna gözlerini kısarak Subaru’nun eğilmiş başına karşı dilini çıkardı.
Subaru’nun gözleri bu sözler karşısında büyüdü ve nefesinin altından tekrar etti, [tazminat……] Ve Echidna, [Evet, tazminat.] diyerek kafasını salladı.
[Echidna: Geçen sefer de bir şey istememiş miydim? Bir cadıyla irtibata geçmenin daima bir bedeli olur. Acaba bu sefer ne almalıyım, merak ediyorum?]
[Subaru: Ha-hayatım daha iyi olana kadar bekleyemez mi? Üzerimde pek nakit yok ve senin koyduğun bedeller de biraz ağır olabiliyor bilirsin.]
[Echidna: Bir cadıyla pazarlık becerilerin biraz eksik gibi. ]
Subaru’nun sandalyesinin arkasına bastırdığını gören Echidna’nın sevimli yüzünde sadist bir gülümseme belirdi. Subaru’yu baştan aşağı süzerek ne istemesi gerektiğini düşünüyordu.
Bir cadının tazminatı―― geçen sefer, gerçekliğe döndükten sonra Echidna’nın varlığını unutmak şeklindeydi. Eğer aynısı olursa, çay partisinden elde ettiği tüm bilgileri ve ilerleme ümidini yitirecekti. Böyle bir bedeli ödeyebileceğinden emin değildi.
[Echidna: Tamamdır, kararımı verdim.]
Ne olacak? Subaru geriye doğru büzüldükçe, Echidna eğilerek yüzünü onunkine yaklaştırıyordu. Subaru, dudaklarının onunkilere olan uzaklığı yüzünden sarsılmakla meşgulken, kız iyice eğildi―― ve Subaru’nun ceketinin cebine uzandı.
Yumuşak, beyaz saçları yüzünü okşarken üzerlerinden çiçek kokuları yayılıyordu. Güzel kızlara bağışıklığı olmayan Subaru’nun beyni donmuştu.
Ama Echidna, Subaru’nun beyninin durumuyla ilgilenmeyerek, göğsüne dokundu.
[Echidna: O zaman bunu alacağım.]
[Subaru: ……Oo, eh?]
Elini Subaru’nun göğsünden çektiğinde―― Echidna’nın beyaz parmaklarında rüzgarda sallanan, küçük el işlemesi bir mendil vardı.
Beyaz ve altın sarısı işlemelerle Ulu Ruh’un çiziminin yapıldığı mendil.
[Subaru: Petra’nın bana sığınağa doğru yola çıkarken verdiği mendil …….?]
[Echidna: Sana bunu veren kişiye teşekkür etmelisin. Senin güvenliğinden endişelenerek, tamamen katıksız ve güçlü duygularla işlenmiş. İğne ve ipliğin her geçişinde içine büyü işlenmiş. Gerçekten içinde yatan güçten oldukça etkilendim. ]
[Subaru: ……Petra…mı yapmış bunu?]
[Echidna: Sana oldukça düşkün biri anlaşılan. Sana bu düşünceli armağanı vermiş olan çocuktan özür dileyerek bunu alacağım.]
Echidna, mendili göğsüne doğru indirmeden önce, yumuşak bir şekilde yanağına sürdü. Ardından Subaru’nun yanından uzaklaştı.
[Echidna: Çay partisinin bedeli ödendi. Bir dahaki ziyaretini en içten şekilde iple çekiyorum. ]
Sanki dalga geçer gibi bir jestle, eteklerinin uçlarından tutarak kusursuz bir nezaket sergiledi.
Belki de onu neşeli bir şekilde göndermek istemişti―― Subaru, bunun hiç ona uygun bir davranış olmadığını not ederek sandalyesinden kalktı.
[Subaru: İkram için… ve her şey için teşekkürler. ――Bir kez daha buluşana dek-]
Aynı şekilde Subaru da kıyafetinin kenarlarını tutarak nazik bir vedada bulundu. Bu Echidna’nın yüzünde buruk bir gülümseme doğurdu.
Ve bir beyazlık tüm görüşünü doldurdu―― Subaru çay partisinden ayrılmıştı.
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
――Subaru’nun çay partisinden döndükten sonra hissettiği ilk şey, soğuk ve sert zemin ile ağzındaki hoş olmayan toprak tadıydı.
[Subaru: Uegh! Ghpphph! Bu her seferinde olmak zorunda mı……!?]
Ağzındakileri dışarıya tükürerek oturdu ve kafasını sallayarak zihnini uyandırmaya çalıştı.
İlk iş, bedenini kontrol etmek ve onu uyandıracak ne olduğunu görmekti. Büyük Tavşan tarafından parçalandıktan sonra direkt olarak Echidna’nın çay partisine gitmişti. Orda Daphne’nin gözünden etkilenmiş, kendisine bazı çözümler bulmuş ve Petra’nın düşüncelerini öğrenmişti.
Bütün anıları yerindeydi. Ve bu gerçekle rahatladı.
[Subaru: Anlaşılan Echidna sözünü tutmuş. Bu sefer çay partisi hafızamdan silinmedi.]
Bu sefer beyaz-saçlı kızla ilgili tüm anıları yerli yerindeydi.
Ne kadar Cadılığından ödün vermemiş olsa da, en azından sözlerini tutuyordu. Hatta şu ana kadarki izlenimlerine dayanarak, onu da müttefik diyebileceği az sayıda kişinin arasına koyabilirdi.
Gerçi onun yardımına erişebileceği çok fazla fırsatı olmaması kötüydü.
[Subaru: Bu sefer istediğim her şeyi aldığımı söyleyemem.........ama hiç yoktan iyidir.]
Subaru, elini kalbine koydu ve çay partisinde yaşananları yeniden düşündü――’’Ölümden Dönüş’’ itirafı ve açlıkla verdiği mücadele.
Ne kadar Echidna ve diğer cadılarla sınırlı olsa da, sesli bir şekilde bu gücü itiraf edebilmek üstünden büyük bir yük atmasını sağlamıştı, bu bile umabileceğinden fazlasıydı.
Ve bu Paralel Dünya hakkıdna daha bilgili olan birinin ‘’Ölümden Dönüş’’le ilgili fikirlerini almak da ikinci kazanımıydı.
Her şeyi harekete geçiren Kıskanç Cadıydı ve onunla yüzleşeceği gün geldiğinde, Subaru hazır olacaktı.
[Subaru: Bu yeni hislerle, Natsuki Subaru yeniden doğdu! Cadının gücünü şimdilik iyi işlere kullanalım. Kaç kez denemem gerekirse gereksin, bunu başaracağım!]
Eğer yanıta biraz daha yaklaşabilecekse, başka bir şey istemezdi.
[Subaru: Çay partisi yüzünden zaman algım biraz karıştı, ama hala ilk yargılamadan sonrasındayız, değil mi? ]
Echidna’nın ona söylediğine göre, Ölümden Dönüş yeri değişmemişti. Kafasını çevirip baktığında gerçekten mezarın içinde olduğuna emin oldu.
Artık Emilia’yı kaldırma zamanı geldi, diye düşünerek onu aramaya başladı.
[Subaru: Bunun Ölümden Dönüş sonrası olduğunu ve 3. seferim olduğunu düşünürsek, Garfiel’le nasıl baş edeceğim konusunda düşünmem gerek.……Gerçi beni ortalık yerde öldürmeye çalışmayacağından emin gibiyim.]
Ama yine de, Garfiel anlık dürtüleriyle hareket eden biriydi. Ne yapıp yapmayacağını tahmin etmek imkansızdı.
Onunla son karşılaşmalarını ve sonrasındaki ani ölümünü- sebebi Büyük Tavşan olsa bile- hatırlayınca, köydeki köylülerin katledilişinin acısı Subaru’nun içinde kaynamaya başladı.
Büyük Tavşan’ı önle, Elsa’yı önle, Sığınağın gizemlerini çöz, Garfiel’le anlaş.
Hiçbiri bu dünyada olmamış olsa bile onu affetmeyecekti. Öyle ya da böyle Garfiel’den intikamını alacaktı.
Bu düşüncelerle birlikte Garfiel’e duyduğu negatif hisler iyice katlandı ve yüzeye çıktı. Ama tüm düşünceleri bir anda sona erdi. Çünkü,
[Subaru: ……Emilia nerde?]
――Yakınlarda değildi.
Bir uyuşmazlık hissi sardı Subaru’yu. Mezarın karanlığı içinde çaresizce dolaşıyordu ama Emilia’nın bedenini olması gerektiği yerde bulamıyordu.
Bu daha önce hiç başına gelmemişti.
[Subaru: Tam benim yargılamam bittikten sonra, Emilia burada kendininkiyle boğuşuyor olmalıydı……]
Emilia, ilk yargılamasını geçememiş halde, hala geçmişiyle yüzleşerek, Subaru’nun yanında acı çekiyor olmalıydı.
Ama mezarda değildi. Döndüğü yer ve zaman hiç şüphesiz ki ilk yargılama sonrasındaki mezardı, ama,
[Subaru: …………]
Bu konuda içinde kötü bir his vardı.
Emilia’nın yokluğu şu ana kadarki koşullarda sapma var demek oluyordu.
Subaru geleceği değiştirmediği sürece bu mümkün olmamalıydı. Ama bilinci yerinde olmayan Subaru ne çeşit bir etkide bulunmuş olabilirdi ki?
Huzursuzlukla dolup taşan Subaru, yargılama odasından çıkarak koridora koştu. Ve adımlarını daha da hızlandırarak mezardan dışarıya adımını attı.
Mezardan çıktığında, ay ışığının altında gördüğü şey ――
#Yazarın bu bölüm sonları beni öldürüyor... Gördüğü şeyin ne olduğunu öğrenmek için bir sonraki bölümü bekleyeceğiz.
Peki Subaru'nun üç seferdir döndüğü nokta ve yaşadığı olaylar tıpatıp aynıyken bu kez ne değişmiş olabilir? Ve neden değişmiş olabilir?
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..